Osmanlı Barok üslubunun öncü yapısı: Nuruosmaniye Camii

ULUÇ ALGAN
Abone Ol

Osmanlı Mimarisinde Batılılaşma etkilerini yansıtan ilk dini yapılar arasında yer alan ve aynı zamanda Osmanlı döneminin son büyük külliyesi olan Nuruosmaniye Camii, Osmanlı Barok üslubunun ilk ve en çarpıcı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Kapalıçarşı’ya yakın konumu ve zarif mimarisiyle öne çıkan Nuruosmaniye; cami, medrese, imaret, imarete bağlı yemek yerleri, sebil, şadırvan, sıbyan mektebi ve hünkar mahfilini içeren kapsamlı bir külliye olarak dikkat çekiyor. İnşa sürecinde klasik Osmanlı Mimarisinden ayrılan ve Batılılaşma Dönemi’nin etkilerini yansıtan cami, hem estetik hem de mimari açıdan özgün bir eser olarak Osmanlı klasik mimarisinden Barok üsluba geçişin sembol yapılarından biri olma özelliği taşıyor ve bu geçiş dönemi mimarisinin en çarpıcı örneklerinden birini oluşturuyor.

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan

Bugünkü yazımızda Nuruosmaniye Camii’ni detaylı bir şekilde inceliyoruz. Kapalıçarşı, Çemberlitaş ve Cağaloğlu arasında, Osmaniye semtinde yer alan Nuruosmaniye Camii,Osmanlı Barok üslubunun en dikkat çekici örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Batılılaşma etkilerini yansıtan bu yapı, Osmanlı Mimarisinde Batı etkisinin görüldüğü ilk dini yapılar arasında yer alıyor. Şehrin merkezinde, Büyük Çarşı’ya (Kapalı Çarşı) yakın, Molla Fenari Mahallesi’nde, Vezirhan Caddesi üzerinde yer konumlanıyor. Nuruosmaniye Camii’nin inşası, 1748 yılında Sultan I. Mahmud döneminde başlıyor; ancak onun vefatının ardından Sultan III. Osman tarafından tamamlanarak 1755 yılında ibadete açılıyor. Caminin mimarının Mustafa Ağa olduğu belirtilse de, projeye Simon Kalfa’nın önemli katkılar sağladığı ifade ediliyor. Bazı kaynaklar, Simon Kalfa’yı baş mimar, Mustafa Ağa’yı ise yardımcı olarak tanımlıyor. Nuruosmaniye Camii’nin form özellikleri, klasik Osmanlı Mimarisinden ayrılarak BatılılaşmaDönemi’nin etkilerini yansıtıyor. Bu değişimin dikkat çekici örneklerinden biri, kubbe alemlerinde görülüyor. Klasik Osmanlı camilerinde alemler sade ve küp şeklinde tasarlanırken, Batılılaşma döneminde yükseklik kazanan, hilal tepelikli, dışa kıvrımlı ve bazen boynuz şekilli alemler yaygınlaşıyor. Kitabeli pirinç levhalardan oluşan dekoratif alemler, dönemin sanatsal anlayışını yansıtan önemli unsurlar arasında yer alıyor.

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan

Cami, kare planlı bir yapı olarak tasarlanmış olup, çıkıntılı mihrabı ve 14 kubbesiyle dikkat çekiyor. Yarım daire biçiminde tasarlanan iç avlu, 12 sütun üzerine oturtulan kubbelerle örtülüyor; iç mekân ise duvarlara yerleştirilen kemerlerle desteklenen geniş çaplı yüksek kubbe ile taçlanıyor. Pencerelerde ise klasik çizgilerdenfarklı olarak oval ve süslemeli tasarımlar dikkat çekiyor. Beş sıra halinde yerleştirilen toplam 174 pencere, hem iç mekânın aydınlatılmasını hem de estetik bir görünüm oluşturmayı sağlıyor. Caminin Barok üslup anlayışı, sadece yapısal özelliklerinde değil, süslemelerinde de kendini gösteriyor. Nuruosmaniye Külliyesi, dar alanda gerçekleştirilen oval avlu tasarımıyla hem mekân tasarrufu sağlıyor hem de Barok mimarinin geometrik özelliklerini yansıtıyor. Minber, mihrap ve pencerelerde altın yaldızlı bezemeler, Osmanlı klasik mimarisinden farklı bir estetik sunuyor. Kubbe yüzeylerinde kademeli silmeler ve dekoratif detaylar öne çıkıyor. Pencere kenarlarında detaylandırılan süsleme unsurları, iç mekânda estetik bir bütünlük sağlarken, avize tasarımlarında kullanılan farklı boyut ve süsleme detayları dekoratif etkileri artırıyor. Bu unsurlar, taş ve ahşap malzemelerle zenginleştirilerek yapının estetik değerini yükseltiyor.

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii’nin cephe tasarımı, üç ana bölümden oluşuyor. İlk bölüm, iki pencere sırasını çevreleyen ve üst kısmı silmelerle belirginleştirilen alanı içeriyor. İkinci bölüm, ikinci sıra pencerelerin üstünden başlayarak kubbe kasnağının altındaki silmelere kadar uzanıyor. Üçüncü bölüm ise kubbe kasnağının altından aleme kadar olan kısmı kapsıyor. Caminin cephelerinde Barok üslubun belirgin izleri görülüyor. Özellikle simetrik düzene sahip pencereler, cephelere hareketlilik ve derinlik kazandırıyor. Yan kanatların kademeli şekilde öne çıkarılması, dış cephelerde olduğu kadar iç mekânda da dinamik bir etki yaratıyor. Cepheler, işlevsellik açısından da dikkat çekiyor; Doğu cephesinin Güneyinde hünkâr girişi, Batı cephesinin Güneyinde ise cami görevlilerine ait girişler bulunuyor. Caminin Kuzey cephesine geniş ve yüksek merdivenlerle ulaşım sağlanıyor. Aydınlatma açısından cami cephelerinde etkili bir düzenleme göze çarpıyor. 174 pencere hem cephelerin estetik görünümüne hem de iç mekâna doğal ışık sağlamada önemli bir rol oynuyor. Pencerelerin uyumlu yerleşimi, cephelerin genel özellikleriyle bütünleşerek hem işlevsel hem de görsel bir yapı oluşturuyor.

Nuruosmaniye Camii’nin Hünkâr Mahfili, klasik Osmanlı cami mimarisini yansıtırken Batılılaşma dönemine özgü yenilikleri de barındırıyor. Güneydoğu köşesine yerleştirilen mahfil, ikinci kat mahfilinin bir uzantısı olarak tasarlanıyor. Mahfilde dikkat çeken bir diğer özellik, korkuluk ve kafes uygulamasının birlikte kullanıldığı ilk örneklerden biri olarak öne çıkıyor. Bu tasarım, klasik dönemde yalnızca korkuluğun kullanıldığı anlayıştan farklılaşarak bir bütünlük sunuyor. Mermerden yapılan kare kesitli sütunlar, yüksek kideler üzerinde yükselerek dekoratif bir görünüm sağlıyor. Kemer yüzeyleri belirgin bir şekilde tasarlanmış olup, kilit taşlarının üzerinde elips şeklinde gülbezeksüslemeler bulunuyor. Hünkâr Mahfili’nin detaylı süslemeleri ve taç kısmındaki mermer işçiliği, yapının estetik değerini artırıyor. Oval üst yapılar ve renklendirilmiş detaylar, mahfilin mimari zenginliğini vurguluyor.

Nuruosmaniye Camii, Hünkâr Mahfili. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii, Hünkâr Mahfili. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii, Hünkâr Mahfili. Fotoğraf: Uluç Algan

İki minaresi bulunan Nuruosmaniye Camii, Osmanlı anıt mimarisinde sıkça tercih edilen organik kireç taşından inşa edilen ana taşıyıcı duvarlarıyla dikkat çekiyor. Barok üslubun etkilerini yansıtan yivli gövdesi ve taş külahıyla, Batılılaşma döneminin mimari izlerini taşıyor. İlk olarak kurşun külahla inşa edilen minarenin külah kısmının, 19. yüzyılın sonunda taş külahla değiştirildiği biliniyor. Minarenin kide yapısı, cami avlusuyla birlikte kıble doğrultusunda rijit bir yapı oluşturarak taşıyıcı sistemde denge sağlıyor. Minare, tarih boyunca çeşitli yenileme ve onarım süreçlerinden geçiyor. Batılılaşma döneminde malzeme seçimleri yenilikçi bir yaklaşım sergiliyor, ancak karşılaşılan sorunlar nedeniyle daha düşük maliyetli çözümler ön plana çıkıyor. Minare, hem yapısal özellikleri hem de Barok üslubuyla Osmanlı Mimarisindekigeçiş döneminin önemli örneklerinden biri olarak öne çıkıyor.

Nuruosmaniye Camii’nin minberi. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii’nin mihrabı,Osmanlı klasik mimari anlayışından farklı bir tasarım sunuyor. Dışa doğru çıkıntı yapan poligonal planlı mihrap, alçak ve küçük bir yarım kubbe ile örtülüyor. Hünkâr kasrına geçiş ise mihrap yönündeki duvardan geniş bir rampa ile sağlanıyor. Mihrabın sağ köşesinde Allah lafzı,sol köşesinde ise Muhammed lafzı yer alıyor. Üslup açısından ana form korunurken, ayrıntılarda yeni bir tasarım anlayışı dikkat çekiyor. Bu özgün detaylar, mihrabın Barok üslubun etkilerini taşıyan bir unsur olarak öne çıkmasını sağlıyor.

Nuruosmaniye Camii’nin minberi, Barok üsluba uygun bir form sergiliyor. Ahşap yerine mermer malzeme ile inşa edilen minber, bezeme detayları ve altın yaldızlı süslemeleriyle dikkat çekiyor. Minberin külah kısmında taç benzeri bir model bulunuyor ve bu detaylar altın yaldızlı çizgilerle devam ettiriliyor. Minberde kelime-i tevhid yazısı yer alırken, sağ penceresinin üst kısmı ve avlunun sağ kapısında Ali bin Murad tarafından yazılmış yazılar bulunuyor. Gösterişli külah tasarımıve bezemeleriyle minber hem klasik Osmanlı geleneğini hem de Barok üslubun yenilikçi yaklaşımını yansıtarak caminin estetik bütünlüğünü tamamlıyor.

Nuruosmaniye Camii, iç mekânda beş sıra halinde yerleştirilen 174 pencere ile bol miktarda doğal ışık alacak şekilde aydınlatılıyor. Barok üslubunda ve alçıdan yapılan bu pencereler, camiye zarif bir estetik kazandırıyor. Kubbe kemerlerinin duvarla birleştiğinoktada Fetih Suresi, kuşak şeklinde bir hatla yazılı olarak bulunuyor. Ana giriş kapısının üzerinde bir müezzin mahfili, yanlarda diğer mahfiller, mihrabın solunda ise odaları da olan, büyük bir rampayla çıkılan altın yaldızlı Hünkâr Mahfili yer alıyor. Caminin akustik yapısı oldukça ileri düzeyde olup, dengeyi sağlamak amacıyla mihrabın her iki yanına döner terazi sütunları ekleniyor. İkişer şerefeye sahip olan iki minaresi ise taştan inşa edilmiş şekilde yükseliyor. Caminin iç mekânı, Barok üslubunu yansıtan bezemeler ve hattatların elinden çıkan celi sülüs ile istif yazı örnekleriyle dikkat çekiyor. Özellikle kuşak yazısı, kesintisiz şekilde yazıya uygun alan oluşturması açısından bir ilk olarak öne çıkıyor. Avlu kapıları ve cami girişlerindeki yazılar, eğitici ve mesaj verici bir anlayışla tasarlanmış olup, hattatlar arasında Ali bin Murad, Mumcuzâde Mehmed bin Ahmed Rasim Efendi, Yedikuleli Seyyid Abdülhalim Efendi ve Kâtipzâde Mehmed Refi Efendi’nin isimleri ön plana çıkıyor. Caminin dış kapısındaki Ayet-i Kerimeler, hattat Yedikuleli-Zâde Seyyid AbdülhalimEfendi tarafından yazılıyor, celi hatlar ise Bursa'lı müzehhip Ali Ağa ve Kâtib-Zâde Mehmed Refi Efendi tarafından işleniyor. Yapının inşası sırasında Hattat Rasim Efendi ve Fahreddin Yahya, çeşitli tarihler düşerek eser üzerinde iz bırakıyor.

Nuruosmaniye Camii’nin inşaat süreci, işçi ve malzeme planlamasından masraf hesaplarına kadar detaylı bir şekilde yönetiliyor. Caminin çevresi geniş bir alan oluşturmak amacıyla arsalar, evler ve dükkânlarsatın alınarak düzenleniyor. İnşaatta marangozlardan taş ustalarına, demir işçilerinden camcılara kadar yüzlerce işçi ve sanatçı görev alıyor. Kullanılan malzemeler İstanbul başta olmak üzere Anadolu ve Rumeli’den temin ediliyor. Temel inşaat için kazık, ahşap kiriş, kereste gibi malzemeler kullanılırken, iç mekânda cevizden yapılmış kapılar, dolaplar ve pencere kanatları tercih ediliyor. Renkli camlar, farklı kilit türleri, demir parmaklıklar, ham kurşun ve İsveç demiri camininyapısında öne çıkan malzemeler arasında yer alıyor. Ayrıca mermer, tuğla ve işlenmemiş bakır gibi malzemeler de kullanılıyor. Şamdanlar altın yaldızla süslenirken, mermer taşlar zeytin ve beziryağı ile işleniyor. Medrese odalarında ceviz çerçeveler, sıva için ise keten ve saman kullanılıyor. İnşaat boyunca estetik ve işlevsellik bir arada düşünülerekmalzeme seçimi yapılmış olup, caminin detaylarında bu titizlik açıkça görülüyor. Nuruosmaniye Camii, Osmanlı MimarisindeBatılılaşma etkilerinin öncüsü ve Barok üslubun ilk temsilcisi olarak kabul ediliyor. Hem estetik hem de mimari açıdan özgün bir eser olan cami, Osmanlı klasik mimarisinden Barok üsluba geçişinsembol yapılarından biri olma özelliği taşıyor.

Nuruosmaniye Camii, giriş. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan

Nuruosmaniye Camii. Fotoğraf: Uluç Algan