Müze deneyimini geliştiren mikro mimari: Louvre Müzesi Pavyonları

Studio Malka Architecture, Paris’teki Louvre Müzesi için küçük pavyon tasarımlarını müze mimarisi üzerinde analizler yaparak tasarladı. Müze içerisindeki mikro mimari elemanlar olan pavyonların tarihi yapıyı yansıtması amaçlanıyor. Kemer öğesi, Louvre Müzesinin ortak paydası olarak öne çıktığından tasarım süreci kemer formu ile başlıyor.

Kemer, tarihi binanın mimarisinde çeşitli dönemleri birbirine bağlıyor. Ayrıca müze koleksiyonunda yer alan birçok eserde de kemer formu dikkat çekiyor. Mezopotamya, Asur, Mısır, Etrurya ve Roma koleksiyonlarının her birinde bulunan kemer formu, tasarımda öne çıkarak doğrudan müze koleksiyonu ile bağlantı oluşturuyor.

Kemer formlarından oluşan pavyonlar, şekli ve konumlandırmaları ile Paris Kraliyet aksının etkisini müzeye getiriyor. Zafer Takı ve Arche de la Défense arasında Paris şehri boyunca uzanan perspektif Louvre Müzesi içerisine taşınıyor.

Pavyonlar, Rue de Rivoli’de yer alan tarihi pasajları, Sen Nehri üzerindeki köprüleri ve Eyfel Kulesi gibi Paris'in önemli mimari simgelerini yansıtıyor. 21. yüzyılın zamansız ve çağdaş kemer tasarımı, 12. yüzyıldan beri Louvre’da inşa edilenler ile doğrudan bağlantı kuruyor.

Birbirlerine farklı kombinasyonlarda bağlanan modüller, müzenin farklı salonlarının farklı geometrilerine uyum sağlıyor. Her salonda, o mekana özel farklı bir pavyon ziyaretçileri karşılıyor. Modül kombinasyonları; kemer, tonoz, kubbe, alkov ve farklı yükseklikteki yıldız tonozları gibi çoklu ve çeşitli geometriler ortaya çıkarıyor.

Kemerlerin akustik yapısı, pavyonlarda oturan insanların sesinin yankılanmasını engelliyor. Kemerler içindeki sesleri emerek modüllerin yerleştirildiği salonların ses kalitesini bozmuyor. Bu sayede oturup sohbet eden insanlar ile müzeyi gezen insanlar arasında yaşanabilecek duyusal karmaşa engelleniyor.

Pavyon modüllerinde, çeşitli Paris müzelerinde geçici olarak kurulan sahnelerin atıkları kullanılıyor. Ana modüllerin tamamı atölyelerde prefabrik olarak üretiliyor, bu sayede Louvre Müzesi içerisinde atıksız ve sessiz bir şekilde pavyonlar inşa ediliyor. Yalnızca ana modüller arasındaki farklı parçaların yerinde montajı gerekiyor.

Geçtiğimiz yıllarda yaşanan salgın krizinin ardından gelecekte sergi alanlarının nasıl kullanılacağı veya düzenleneceği tahmin edilemiyor. Studio Malka Architecture bu nedenle pavyonların çeşitli olasılıklara hazır olmasını ve gereken senaryolara uyum sağlamasını hedefliyor. Bu doğrultuda modüler pavyonlar aynı zamanda mobil olarak geliştiriliyor. Hem modüler hem de mobil olan pavyonların konumları ve kombinasyonları farklı taleplere bağlı olarak değiştirilebiliyor. Yoğun dönemlerde veya özel programların olduğu günlerde pavyonlar büyütülebiliyor.