Modern Mimarinin BaşkenttekiAltın Çağı: 1930’lar

MEHMET ATALAY YILMAZ
Abone Ol

Ankara, 1930’lar Türkiye’sinde sadece bir başkent değil; yenikurulan ülkenin kentsel prototipi ve bir Türkiye Cumhuriyeti şehriiçin yapı ve kentleşme kılavuzudur. Dönem konjonktüründepolitik rakibi olan İstanbul’un tüm ihtişamlı mazisi vegörkeminin yanında sıfırdan vücuda büründürülen bu şehir,modernleşme çabalarının mekânsal ve mimari ürünü olan modernbinalarla donatılmıştır. Gelişmekte olan bir ülkenin gözbebeği başkent, diğer Anadolu kentlerinin sadece bürokratikmerkezi değil; her bir sokak planlamasında veya bir bina tasarımsürecinde ilham alacağı ideadır.

Bozdoğan’ın da dediği gibi, dünya siyasetinde mühim bir rol oynayan Ankara, Türkiye Cumhuriyetini doğurmuş ve onu sinesinde yaşatmıştır. Cumhuriyet de kendini doğuran anaya karşı her türlü önem ve bağlılığı göstermekten geri kalmamış, onun çorak topraklarını ve bakımsız mahallelerini birçok güzel binalarla, mekteplerle ve muhteşem müesseselerle süslemiştir.

TBMM – Kaynak: La Turquie Kemaliste

Modern mimarlık, 19. yy.’da gerçekleşen Sanayi Devrimi’nin yol açtığı teknik gelişmelere dayanan ve 20. yy.’ın ilk yarısında yaygınlaşan toplumun çağdaş gereksinimlerine, dönemin kültür-sanat anlayışına ve yapım teknolojisine uygun dolaysız çözümler arayan mimarlık anlayışıdır. Bu anlayışla üretilen yalın, süsten ve bezemeden uzak, lokal unsurlar içermeyen ve evrensel olma kaygısı güden net formlara sahip binalar modern mimari eserler olarak tanımlanmaktadır.

Belediyeler Bankası – Kaynak: La Turquie Kemaliste

Büyük bir seferberlikten ve kaynak yokluğundan çıkan genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve gelişim yılları da modern mimarlık söyleminin popüler olduğu dönemle çakışmıştır. Erken dönem cumhuriyet iktidarının politikaları ile temel fikirler bağlamında paralellik gösteren modern mimari anlayış bu dönemlerde gelişmiş ülkelerde kabul görmüş ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında devlet eli ile yürütülen imar hareketinde kılavuz olarak benimsenmiştir. Dönem yapılarında açık bir şekilde kendini hissettiren bu anlayış devletin resmi imar politikalarından da okunmaktadır. Bu tercihin en büyük sebeplerinden birisi dönem politikalarının modernist, batılılaşmaya yönelik ve yeni bir toplum yaratma çabasında olmasıdır. Yeni, modern, Avrupalı ve çağdaş bir Türkiye ülküsü ile hareket eden yöneticilerin bu anlayışları ile paralellik gösteren bir mimari anlayışı resmi politika haline getirmeleri bu ortak kaygıya dayanmaktadır.

Ankara Opera ve Sergi Sarayı – Kaynak: La Turquie Kemaliste

Dönem yönetiminin sosyal politikalarını da kapsayan bu modernleşme çabası, mimari olarak da modernleşmeyi gerektirmektedir. Bu sebeple çağdaş yaşamın gerektirdiği sosyal aktivitelerin ve günlük yaşamın mekânsal gerekliliklerini yerine getirmek için devlet eli ile modern sokaklar, binalar, kültür merkezleri özetle modern kentler inşa edilmeye başlanmıştır. Korkmaz bu sebep sonuç ilişkisini şu şekilde açıklamaktadır:

‘’Modernleşmenin tam anlamıyla gerçekleşebilmesi için, kentin fiziksel yapısının, görünümünün değişimi kadar, içinde gerçekleştirilen toplumsal yaşantının değiştirilmesi, modernleşmenin gündelik yaşamda da karşılığını bulması, geleneksel yaşantının yerini modern yaşam pratiklerinin alması gerekmektedir.’’ (Korkmaz, 2007)

Dil Tarih Coğrafya Fakültesi – Kaynak: La Turquie Kemaliste

Yeni başkent Ankara, devlet eliyle yürütülen modernleşme ve çağdaş manada kentleşme çalışmaları için ana merkez olarak seçilmiştir. Tüm yeni binalar, deneysel mimari çalışmalar ve yeni toplum için yaratılan yeni çevreler için Ankara, boş bir kağıt kadar işlenmeye hazır durumdadır. Falih Rıfkı Atay, Ankara isimli makalesinde bu durumu en çıplak haliyle açıklamıştır:

‘’ Ankara’ya gelirseniz bambaşka eşsiz, benzersiz bir şey göreceksiniz. Bir milletin yeniden doğuşu ve milletçe bir Rönesans. Buna Ankara’nın her yerinde, her zaman, her dakika şahit olacaksınız. Bu yeniden doğuş elle tutulur gibidir, arkasından sürüklenirsiniz. Çünkü bu çıplak sarı topraklarda, bu kıraç bozkırda yepyeni bir ruh yaşamaya başlamıştır.’’ (Atay, 1934)

Kızılay’dan Bir Görünüm 1930’lar – Kaynak: La Turquie Kemaliste

Başkent olarak Ankara’nın seçilmesinin ardından kente verilen değer bürokratik sebeplerle artmış, imar politikaları bağlamında diğer kentlere örnek olması için yeni bir Ankara inşa edilmeye başlanmıştır. Anadolu topraklarındaki kentlere örnek olması dışında Avrupa’ya Türkiye’nin tanıtılması bağlamında da Ankara, bir pilot şehir ve temsil makamı konumundadır. Çünkü Ankara kenti, yeni kurulan cumhuriyetin tüm ideallerini, hedeflerini, vaatlerini ve fiziksel çevreye dair tahayyülünü konsantre bir şekilde barındırmaktadır.

Ankara Opera ve Sergi Sarayı – Kaynak: La Turquie Kemaliste

Sedat Hakkı Eldem, La Turquie Kemaliste Dergisi’nde kaleme aldığı metinlerde yeni yapılan binaların hem tasarım hem teknik bağlamlarında modern örneklerden esinlenilerek yapıldığına vurgu yapmaktadır. Kendi çizimlerinin de bulunduğu mimari verilerden faydalanan Eldem, Ankara’nın modernleşmesi kapsamında yürütülen politikaların ve çalışmaların propagandasını da modern mimari üzerinden yapmaktadır. Ayrıca Eldem, yeni yapılan modern mimari eserleri sayesinde Ankara’nın bir köy olmaktan kurtarılıp cumhuriyet sayesinde modern bir kente evrildiğinin altını çizmektedir. Cumhuriyet sayesinde Ankara’nın bir kurak bozkır olmaktan kurtarılıp modern bir şehir kurulması senaryosu, hem modernite hem de Anadolu’nun cumhuriyet eliyle kalkındırılmasının propagandası niteliğindedir. Dönem yöneticilerine göre Ankara’nın ve Anadolu coğrafyasının Osmanlı döneminde içinde bulunduğu durum ne kadar olumsuz gösterilirse cumhuriyet sonrasında girişilen imar ve modernleşme çalışmaları o kadar önemli ve başarılı hale gelmiş olacaktır. Bu bağlamda Ankara’nın geçmişi ile 1930’lu yıllarda büründüğü mekânsal hal arasındaki fark, cumhuriyet anlayışı ve modern mimarinin birlikte elde ettiği fiziki zaferin kanıtı niteliğindedir. (Eldem, 1935)

İsmet İnönü Kız Enstitüsü – Kaynak: La Turquie Kemaliste

Dönemin Ankara ile ilgili metinlerinde başkentten "ulusun kalbi" olarak bahsedilmesi, Ankara'nın yeni kurulan modern cumhuriyet için coğrafi merkeziyetinin dışında başka misyonlar üstlendiğinin de göstergesidir. Cumhuriyetin prototip kenti olan Ankara, mimari bağlamda ülkeye öncülük edecek şekilde bizzat dönem yönetimi tarafından kurgulanan bir kent konumuna gelmiştir. Yazıda yer verilen görsellerden de anlaşıldığı gibi inşa edilen yeni binalar, kentin çehresini değiştirdiği gibi bir Türkiye Cumhuriyeti şehrinin nasıl olması gerektiği konusunda da birçok doneye sahiptir.

Ankara Kız Lisesi – Kaynak: La Turquie Kemaliste

Bu bağlamda batılı bir kent yaratma fikri sadece Ankara’yı değil başkenti olduğu ‘’Yeni Türkiye’’yi de batı toplumu gözünde çağdaş bir konuma getirmesinden ileri gelmektedir. Yedigün Dergisi’nde Ankara'yı Asya’da bir Avrupa şehri" olarak adlandıran 1936 tarihli bir yazıda gururlu bir edayla şöyle denmektedir:

"Ankara'nın meydana gelişi coğrafyaya rağmen manevi Avrupa haritasını değiştirmiş demektir. Artık Avrupa oradan başlıyor diyebileceğiz. İnkılabımızın gayesi zaten bu değil miydi?’’ (Yedigün, 1936)

Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ise 31 Mayıs 1937 tarihinde gerçekleşen meclis birleşiminde yaptığı konuşmada Ankara kentinin Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında bulunan diğer kentlere dair referans oluşturması durumunu şu cümlelerle açıklamıştır:

‘‘Ankara, Türkiye’nin ilk planı yapılan ve şehir hayati yaşadığı halde tatbik edilen bir şehirdir... Ankara’mızın böyle güzel bir nümune olması, bize, diğer şehirlerimizi de, Ankara’ya yakın ve Ankara gibi, temiz, güzel, havalı bir şehir yapmak ihtiyacını ve hevesini vermiştir.’’ (TBMM, 1937)

Dönem Gazetelerinden Bir Poster – Kaynak: Yedigün Gazetesi

Şehir planlamasıyla, yeni üretilen konut dokusuyla, kamu binalarının kente kattıkları ve yönetimin idealarını süsleyen yeni topluma biçilen rolleriyle Ankara, kurulmaya çalışılan yeni düzenin temsili olarak görülmektedir. Yabancı mimarların da katkısıyla bir modern kent yaratılması hükümet tarafından amaçlanmış ve büyük ölçüde başarıya ulaşılmıştır.

Ankara Opera ve Sergi Sarayı – Kaynak: Şevki Balmumcu Arşivi

Devlet tarafından basılan La Turquie Kemaliste dergisinin 1941’de yayınlanan sayılarından birinde İstanbul’u ziyarete gelen bir turiste Ankara’ya gitmek için sebepler sunan yazıya göre ‘’Yeni Türkiye’’de ziyaret edilmesi gereken ilk kent bir cumhuriyet ve Atatürk şehri olan Ankara’dır. Zira Ankara modern Türkiye’nin sadece başkenti değil; modern mimari ve çağdaş kent bağlamında yüz akıdır.