‘Less is bore’ mottosu: Robert Venturi
1925’de Philadelphia’da doğan İtalyan kökenli Rober Venturi, dünyanın önemli mimarlarından ve teorisyenlerinden biridir. Postmodernizmin ana hatlarını belirleyen Venturi, eşi Scott Brown’la birlikte modern mimarlığa karşı yeni bir duruş oluşturur.
Tarihi unsurların çağdaş biçimleri canlandırdığı postmodernizm olarak bilinen harekete; yapıları ve kitaplarıyla ilham veren Amerikalı mimar ve teorisyen Robert Venturi, 1947 yılında Princleton Üniversitesi’nden mezun olur. Avrupa modernizminin kahramanları Mies van der Rohe ve Gropius’un ABD üniversitelerinde etkin olduğu yıllarda Venturi, Princeton Üniversitesi’nde, Jean Labatut ve Donald Drew Egbert’tan dersler alır.
Aynı üniversitede güzel sanatlar lisansını da tamamladıktan sonra Roma American Academy’de mimarlık üzerine çalışmalar yapar. 1964’te, John Rauch ile kurduğu tasarım stüdyosuna, 1967’de eşi Scott Brown da katılır. Rauch, 1988’de kendi tasarım stüdyosunu kurup ayrılana kadar üçü birlikte çalışır.
Venturi’nin hayatında önemli dönüm noktalarından biri, kariyerinin ilk yıllarında Eero Saarinen ve Louis Kahn ile birlikte çalışması olur. Louis Kahn ve Eero Saarinen ile bir ortaklık kuran Robert Venturi, zaman içerisinde kendi teorilerini oluşturmaya başlar. "Karışıklık ve Karşıtlık" üzerine kurduğu mimari anlayış, modern mimarlığa karşı bir seçenek oluşturur. Robert Venturi, bu teorisiyle yapı ve tasarımın birbirinden farklı olduğunu savunur.
1966 yılında, "Complexity and Contradiction in Architecture" kitabında benimsediği mimarlık felsefesini ortaya koyan Venturi, 20.yüzyılda Le Corbusier ve Mies van der Rohe’nin savunduğu modernist akımın, sade ve keskin formlarının yerine mimaride süslemenin de olabileceğini dile getirir.
Venturi, Mies Van Der Rohe’nin ‘less is more’ sözüne karşı ‘less is bore’ sözünü ilk kez bu kitabında kullanır ve modern mimarlığın en güçsüz yanı olarak vurguladığı yalınlığa karşı çıkar. Modern Sanat Müzesi ve Graham Vakfı tarafından desteklenen kitap, bir düzineden fazla dile çevrilir.
Venturi, 1964’te Philadelphia, Chestnut Hill bölgesinde, annesi Vanna Venturi için küçük bir ev inşa eder. Mimar, yapı elemanlarının ölçekleriyle ve simetrisiyle oynayarak yeni bir dil oluşturur. Ev, Mies Van Der Rohe ve Frank Lloyd Right gibi modernist mimarlar tarafından kullanılan yatay şerit pencereler ve basitleştirilmiş cephe unsurları gibi birçok elemanı bünyesinde barındırır ancak Venturi, tasarımına süslemeyi de dahil eder.
İlk postmodernist yapı olan Vanna Venturi Evi’nin tasarımında belirgin şekilde ortaya çıkan maniyerist tavrıyla Venturi, modernizmin ‘saf düzen hayallerinden’ uyanması gerektiğini savunur. Mimarlığın anlamının, tarihi referansların ve süslemenin yapılara dahil edilmesini önerir.
Yapılarını alışılmadık kombinasyonlarla tasarlayan Venturi, Philedelphia’da düşük gelirli yaşlılar için Guild House adında bir yurt tasarlar. Postmodernizmin ilk büyük ölçekli uygulaması olan bu yapıda, tekrarlanan pencereleriyle sıradan bir görüntü elde eder ve hatta bundan dolayı yapı, olumsuz eleştirilere maruz kalır.
Metal balkon korkulukları ve yurt tabelası, yaşlıların sade ve gösterişsiz yaşamını simgelemesi için kullanılır. Yapının tepesine yerleştirilen simgesel televizyon anteni, yaşlıların boş zamanında yaptığı aktiviteyi simgeler niteliktedir. Venturi’nin bu alaycı tavrı kendi mimari görüşünü yansıtırken eleştirileri de beraberinde getirmiştir.
Robert Venturi, yapacağı yapılarla toplumu dönüştürme iddiasındaki modern mimarlığa karşılık, kullanıcıların istekleri doğrultusunda tasarımlar yapmayı önerir. Yapılardan ve şehir planlamacılığından elitizmi yok etmeyi amaçlar. Yapı tasarımının mükemmel bir kusursuzluk yerine bir anlamı olması gerektiğine inanır.
Saisbury Wing Ulusal Galerisi, postmodern üslupta inşa edilmiş en sofistike kamusal mimari yapılardan biridir. Galeri; modernizm, çağdaş mimari, İngiliz klasisizmi, sembolizm, mekansal bağlam gibi unsurları çelik, taş ve cam malzemelerini kullanarak dikkat çekici bir şekilde birleştirir.
"Las Vegas'ın Öğrettikleri" Venturi'nin, en az önceki kadar ses getiren, eşi Scott Brown ve o sırada tasarım stüdyolarında müdür olan Steven Izenour ile birlikte yazdığı ikinci kitabıdır. Mimar, bu kitabında iki farklı yaklaşıma değinir. Bunlardan birincisinde yapının fonksiyonunu dışarıdan "doğrudan" okuyabildiğimiz bir forma sahip olan örnekler yer alır ve Venturi bunları "ördekler (ducks)" olarak tanımlar. Diğeri ise, yapının işlevini öne çıkaran bir cepheyle süslenmesidir. Buna da ‘süslenmiş baraka (decorated shed)’ adını verir.
Böylelikle, kararları veren modern mimarlıktaki tekil öznenin yerine, artık kullanıcı yani toplumdur. Venturi ise bu yaklaşımlar arasından süslenmiş barakayı tercih eder. Bu tercih, postmodern mimarlığın mekansal kaygılardan çok, yüzeysel sorunları önemsediğini gösterir niteliktedir. Venturi’nin şaşırtıcı ölçek oyunlarıyla da, Pop Art mimarisi üzerinde büyük etkisi olduğu söylenebilir.
1960'ların sonunda Venturi, Columbus şehri için "sıradan bir yapı" ve "bakımı kolay" bir itfaiye istasyonu tasarlamak üzere görevlendirilir. Projenin mekan kurgusu, bir tarafta aparat odası, diğer tarafta yaşam alanları ile basit bir kat planından oluşur. Ortada yükselen devasa kurutma kulesi, tepesinde altın rengi bir "4 sayısı" ile süslenir.
1991’de tasarlanan Seeatle Sanat Müzesi bünyesinde, dünyanın her yerinden çok sayıda eser bulundurur. Müzenin mermer ve mozaikten yapılmış olan merdiveni, güneye bakan pencerelerden doğal ışıkla dolacak şekilde ilgi çekici bir unsur olarak tasarlanır. Venturi, postmodern süslemenin bir imzası gibi, heykellerin altında vurgulu altın rengi bir metal kullanır.
Venturi yapılarının ardındaki felsefeyi şöyle açıklar:
Tarihi, bir referans olarak kullandım ama onu hiçbir zaman doğrudan ilham kaynağı olarak kullanmadım."
Amerika, İtalya, Japonya, İngiltere gibi farklı ülkelerde 400’ü aşkın mimari eseri ve projesi bulunan Venturi, 1991 yılında mimarlık alanının en büyük ödülü olarak kabul edilen Pritzker Ödülü'nü kazanır. Kabul konuşmasında, eşinin kariyerinde oynadığı rolü dile getirerek Scott Brown’ın başarısına da dikkat çeker.
Venturi’nin Aldığı Ödüller
- *Amerikan Mimarlar Enstitü Üyesi, Amerikan Akademi, Roma, 1954-1956
- *AIA Mimarlıkta Karmaşıklık ve Çelişki Madalyası, 1978
- *Venturi, Rauch ve Scott Brown'a AIA Mimarlık Firması Ödülü, 1985
- * AIA Yirmi beş yıl ödülü için Vanna Venturi Evi, 1989
- *Amerikan Sanat ve Edebiyat Akademisi'ne seçildi, 1990
- * Ulusal Sanat Madalyası, Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık Ödülü, 1992 (Denise Scott Brown ile)
- * Vincent Scully Ödülü, Ulusal Yapı Müzesi, 2002 (Denise Scott Brown ile)
- * Design Mind Ödülü, Cooper-Hewitt Ulusal Tasarım Ödülleri, 2007 (Denise Scott Brown ile)