Kent hayatına yalın tasarım: Bamboo Urban Mini Velo

Yüksek çekme mukavemetine sahip olan bambu, bisiklette iskelet görevi görüyor. Sadece ağaç gövdesiyle yarışan bir güce sahip olması değil; aynı zamanda 5 ila 8 yıl gibi kısa bir süre içinde hızlıca büyüyüp olgunlaşması da bambuyu bu proje için ideal kılıyor.

Tüm bu olumlu özelliklerinin yanı sıra bambu, başka bir materyalle birleşmesi oldukça zor bir malzemedir. Bu sebeple düğüm kısımlarında keten ve biyoreçineden elde edilen biyokompozit kullanılarak bambunun diğer parçalarla birleşmesi sağlanıyor.

Bir A3 portföyü ve dizüstü bilgisayar çantasının rahatlıkla sığabildiği, bisikletin merkezinde bulunan kargo bölmesiyle tasarım, alışılagelmiş bisiklet tasarımlarında görülen sepet kullanımına karşı bir yaklaşım sergiliyor. Bisikletin prototipi bambu bisiklet kulübünün Londra atölyesinde geliştiriliyor.

Şehir kullanımına uygun tasarlanan bisiklet, küçük tekerlekleriyle ve kullanılan materyallerle minimal bir görüntüye sahip. Bambu, keten lifi bağlamalar ve bitki bazlı bir reçineden oluşan biyokompozit boru çerçeveler; aşina olunan bisiklet tasarımını başka bir boyuta taşıyor. Bakım ve onarım işlemlerinin kolaylığı ve üst düzey kaliteye sahip dayanıklı malzemelerin tercih edilmesiyle proje, uzun yıllar kullanılarak sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor.

Bağlantı noktalarında, gövdeyi oluşturan bambunun aksine biyokompozit düğümler kullanılarak kemiğe benzer sert ve sağlam bir görünüm elde ediliyor. Ön ve arka borulara ikişer adet olmak üzere gömme ışıklar yerleştiriliyor.

Mimar Steve McCloy, en küçük ölçekte bile her tasarımın kavramsallaştırılmasına ve işlevselliğine meydan okuduklarını belirtiyor. Ürettikleri her projenin kullanıcıya keyif vermesini ve onların hayal gücünü geliştirmesini hedeflediklerini de ekliyor.

Projede tercih edilen bambu ve diğer materyallerle maliyeti düşüren tasarımcılar, ürünü herkes için güvenli ve erişilebilir kılıyor. Ek olarak siyah ve beyaz renk paleti kullanarak sade fakat yüksek kalitede bir ürün ortaya çıkarılıyor.