Kayaköy Örenyeri: Terk edilmiş yapıların etkileyici varlığı

ULUÇ ALGAN
Abone Ol

Sonsuzluğu simgeleyen anıt mezarlar, Kayaköy'ün geçmişinin MÖ 3000'lere kadar uzandığını gösteriyor. Kentteki antik dönem kalıntıları arasında, MÖ IV. yüzyıla tarihlenen lahitler ve kaya mezarları da yer alıyor. Kayaköy'de, her biri yaklaşık 50 m² büyüklüğünde olan ve manzara ile ışık açısından birbirinin önünü kapatmayan, genellikle alt katları kiler olarak kullanılan 350-400 civarında iki katlı konut bulunuyor. Bu evlerin girişlerinde, çatıdan toplanan yağmur sularını biriktiren yer altı sarnıçları dikkat çekiyor. Evlerin arasında serpiştirilmiş çok sayıda şapel, iki büyük kilise, bir okul binası ve bir gümrük binası da ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

Kayaköy’ün zirvesinden deniz manzarası. Fotoğraf: Uluç Algan

Bugünkü yazımıza konu olan Kayaköy Örenyeri, Güneybatı Anadolu'da, Akdeniz Bölgesi'nin Teke Yöresi'nde, Fethiye ilçesinde yer alıyor. Bu bölge, doğu-batı yönünde uzanan ve yer kabuğundaki büyük kırılmalar sonucunda oluşmuş geniş, düz bir alanda, Fethiye Ovası ve Körfezi'ningüneyinde, denizin çevrelediği ve batıya doğru bir çıkıntı şeklinde uzanan Kayaköy Yarımadası'nın merkezinde konumlanıyor. Yarımada'nın doğusunda 1758 metre yüksekliğindeki Arı Dağı, güneydoğusunda ise 1969 metre yüksekliğindeki Baba Dağı yer alıyor. Kayaköy yerleşimi, Fethiye ile Ölüdeniz körfezleri arasında yer alan bir yarımada üzerinde bulunuyor. Bu doğal ve tarihi zenginliklerin ortasında bulunan Kayaköy, ziyaretçilerine eşsiz bir atmosfer sunuyor. Yerleşim, Kayaköy Polyesi’ninyamacında kurulmuş durumda. Bu alanın seçilmesinde, iklimin yaşama elverişli olması (özellikle düşük nem oranı), deprem riskinin az olması, polye tabanının zamanla göl ve bataklık haline gelmesi, ovalık alanlarda toprağın tarım için uygun olması ve yerin savunmasının daha kolay yapılabilmesi gibi coğrafi faktörler önemli bir rol oynuyor.

Kayaköy Örenyeri’nin yerleşim yapısı. Fotoğraf: Uluç Algan

Fethiye'nin 8 kilometre güneyinde yer alan ve Antik Çağ'da Karmylassos olarak bilinen Kayaköy Örenyeri'nin tarihi, filolojik verilere göre MÖ 3000'lere kadar uzanıyor. Örenyerinde MÖ 4. yüzyıldan daha eski buluntulara rastlanmıyor. Teke Yarımadası'nı 18. ve 19. yüzyıllarda ziyaret eden birçok seyyah arasında yer alan Charles Fellows, Kayaköy'ün güneyindeki Gemiler Adası'nı Karmylassos olarak tanımlıyor. Ancak antik yazar Strabon'un tanımlamalarıyla karşılaştırıldığında, bu tanımın doğru olmadığı açıkça anlaşılıyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun geç dönemlerinde Rumlar tarafından inşa edilen ve yamaca yaslanmış yüzlerce evden oluşan bu köy, bir zamanlar canlı bir Rum yerleşim yeri olarak dikkat çekiyor. Kayaköy, Cumhuriyet öncesine kadar Türkler ve Rumların bir arada yaşadığı, zengin bir yaşam tarzına sahip ve 1912 kayıtlarına göre 6500 kişiliknüfusa ulaşmış bir yerleşim merkezi olarak biliniyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun geç dönemlerindeazınlıklara tanınan haklar sonrası inşa edilen ve yamaca yaslanmış olarak gördüğümüz taş yapılar, mübadele sonrasında ahşap kapı, pencereve çatı sistemlerinin doğal koşullar nedeniyle tahrip olmasıyla hayalet bir şehir görünümüne bürünüyor. Evler, yamaç boyunca birbirlerinin manzarasını kapatmayacak şekilde özenle diziliyor. Kare planlı taş evler, zamanla ahşap kısımlarını tamamen kaybediyor. Ancak, bu evlerin taş duvarları, büyük köşe ocakları, spiral planlı tuvalet ve avlu alanları, sarnıçları, renkli çakıl taşlarıyla süslenmiş döşemeleri ve kayrak taşlı yolları, geçmiş yılların tüm yıkıcı etkilerine rağmen varlığını korumaya çalışıyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında, 1923'te gerçekleşen "Mübadele" ile Kayaköy'de yaşayan Rumlar Yunanistan'a göç ediyor.Aynı mübadele kapsamında Batı Trakya’dan gelen Türkler ise Kayaköy’e yerleştiriliyor. Ancak, buraya yerleşen Türklerin çoğu, çevre ve yaşam koşullarına uyum sağlayamadıkları için başka kentlere göç ediyor. Bu durum, Kayaköy’ün nüfusunun önemli ölçüde azalmasına ve eski sosyo-ekonomik yaşamın neredeyse tamamen ortadan kalkmasına neden oluyor. Eskiden kız ve erkek ilkokulları,doktor ve eczaneleri, matbaası ve dükkânlarıyla oldukça canlı bir yerleşim yeri olan bu kasabada, gazete bile yayımlandığı biliniyor. Bölgede ayrıca çok sayıda şapel, iki büyük kilise, bir okul binası ve bir gümrük binası da bulunuyor. Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 2011 yılında aldığı bir kararla Kayaköy'de bulunan 736 tescilli mimarlık örneği yapıile 24 manastır, şapel, sarnıç, değirmen, fırın ve çeşme gibi dini ve kültürel yapılar, “Birinci Grup Anıtsal Yapı” olarak tescilleniyor. Terk edilen bu köyde, kullanıldığı dönemde her biri 50 metrekareyi geçmeyen, manzara ve ışık açısından birbirinin önünü kesmeyen 350 ila 400 adet ikişer katlı konut yer alıyor. Genellikle alt katları kiler olarak kullanılan bu evlerin girişlerinde, çatıdan toplanan yağmur sularını biriktirenyer altı sarnıçları bulunuyor.

Kayaköy, Yukarı Kilise (Taksiyarhis Klisesi). Fotoğraf: Uluç Algan.

Yerleşimde ziyaretçilere görsel bir şölen sunan yapıların başında kiliseler geliyor. Orijinal adı Taksiyarhis olan ancak Yukarı Kilise adıyla bilinen kilise, yerleşim merkezine yakın hâkim bir tepe üzerinde yer alıyor. Yüksek duvarlarla çevrili atrium, siyah-beyaz çakıl taşlarının oluşturduğu geometrik desenli mozaik döşeme ile kaplanıyor. Kilise, genel olarak kırma ve kenarları düzlenmiş taşlarla kireçli harç kullanılarak inşa ediliyor, dışı ise kalın pembe bir sıva ile kaplanıyor. Mermerle kaplanmış kapı ve pencere çerçevelerine sahip olan yapıya, güneyde batıya bakan ve narteksten açılan kapılardan giriş sağlanıyor. Üç kemerli narteksin bir bölümünün altında içi molozla dolmuş bir sarnıç bulunuyor.

Kayaköy, Yukarı Kilise (Taksiyarhis Klisesi). Fotoğraf: Uluç Algan

Yerleşimin batı sınırında konumlanan ve orijinal adı Panagia Pirgiotissa olan Aşağı Kilise, günümüze kadar daha iyi korunmuş bir şekilde ulaşıyor. Bu yapının iyi korunmasının en önemli nedeni, 1960'lı yıllara kadar cami olarak kullanılmış olmasıyla açıklanıyor. Yüksek duvarlarla çevrili kilisenin bahçesine, doğu yönündeki kapıdan giriş yapılıyor. Bahçenin güneydoğu köşesinde çan kulesi, kuzeydoğusunda ise küçük bir mezarlık yer alıyor. Atrium, Yukarı Kilise'de olduğu gibi çakıl taşlarıyla oluşturulmuş mozaiklerle kaplanıyor. Ne yazık ki tamamı günümüze ulaşamıyor. Bahçe duvarına güney tarafından bitişik olan üç basamaklı oturma sırası, dini törenlerde ziyaretçilerin oturması için yapılıyor.

Kayaköy, Aşağı Kilise (Panayia Pirgiotissa Klisesi). Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy, Aşağı Kilise (Panayia Pirgiotissa Klisesi).

Kiliselerin dışında yer alan iki ayrı okul binası, yerleşimin ortak yapılarının diğer grubunu oluşturuyor. Kızlar ve erkeklerinayrı eğitim aldığı Kayaköy’de (Levissi), Kızlar OkuluTurabi Çeşmesi'nin hemen üzerindeki yükseltide, Erkekler Okulu ise Yukarı Kilise'nin kuzeybatısındaki tepenin zirvesinde bulunuyor. Burada yer alan bir kitabeye göre, yapının Lövisidi Kardeşler tarafından yaptırıldığı belirtiliyor. Sadece ilköğretim verilen bu okullarda eğitim dili Rumca olarak kullanılıyor. Öğrenciler, daha yüksek öğrenim için Rodos, Atina ve İstanbul'a gönderiliyor. Kayaköy’deki yapıların diğer grubunu yel değirmenleri oluşturuyor. Yerleşimin güneyindeki sırtta, Batı Şapeli'nin yaklaşık 100 metre batısında yer alan yel değirmeni, denizden gelen rüzgârlara açık bir konumda bulunuyor. Diğer yel değirmeni, Kaya Çukuru'nungüneybatısında, Değirmentepe'nin zirvesinde yer alıyor. İçten iki katlı olan bu yuvarlak planlı yel değirmenlerinden günümüze ise sadece beden duvarları ulaşıyor.

Kayaköy’de Turabi Çeşmesi'nin Üst Kısmındaki Kızlar Okulu.

Kayaköy, Kız Okulu.

Kayaköy, Kız Okulu.

Kayaköy’deki yapılar bugün tam olarak tanımlanamıyor olsa da geçmişte çevrede kahve, kasap, manav, bakkal ve kumaşçı gibi dükkânların yer aldığı biliniyor. Kayaköy, tarihi ve doğal zenginlikleriyle öne çıkan, farklı medeniyetlerin izlerini günümüze kadar taşıyan benzersiz bir yerleşim olarak karşımıza çıkıyor. Antik dönemden Osmanlı'nın son dönemlerine kadar uzanan bu köy, barındırdığı mimari yapılar, kiliseler, okullar ve şapeller ile kültürel mirasını korumaya devam ediyor. Ancak, mübadele sonrası meydana gelen nüfus değişiklikleri ve çevresel faktörler, Kayaköy'ün zamanla terk edilmiş bir köy görünümüne bürünmesine yol açıyor. Bugün, bu terkedilmiş yerleşim, ziyaretçilerine tarih içinde bir yolculuk yapma ve geçmişte bu topraklarda yaşamış olan toplumların izlerini keşfetme imkânı sunuyor. UNESCO tarafından Dünya Dostluk ve Barış Köyü” olarak ilan edilen Kayaköy’de 1980'lerden bu yana “Barış ve Dostluk Köyü” olarak yaşatılması amacıyla birçok etkinlik düzenleniyor.

Kayaköy’de yerleşim dokusu.

Kayaköy Örenyeri. Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy Örenyeri. Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy Örenyeri, köşe tipi ocak. Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy Örenyeri, şapel. Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy Örenyeri, şapel. Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy Örenyeri. Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy Örenyeri. Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy Örenyeri, farklı renkte taşlar ile yapılmış başka bir desen. Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy Örenyeri. Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy Örenyeri, şapel duvarı. Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy Örenyeri’nin yerleşim yapısı.

Kayaköy Örenyeri. Fotoğraf: Uluç Algan

Kayaköy Örenyeri. Fotoğraf: Uluç Algan