İmparatorluk mutfaklarına mimari dokunuş: Osmanlı Mutfak Kültürü Sergi Alanı

ŞENGÜL BULUT
Abone Ol

15.yüzyılda yapımına başlanan Topkapı Sarayı İmparatorluk Mutfağı, tarih boyunca çeşitli yıkımlar ve yenilenmeyle günümüze ulaşmayı başaran nadide yapılardan biri. Bu önemli bina TEĞET Mimarlık tarafından tasarlandı ve 2011 yılından beri kalıcı bir sergiye dönüştü.

Saray Mutfak kompleksi, 5000 metrekarelik bir alan kaplıyor.

Matbah-ı Amire yani Saray Mutfakları, Topkapı Sarayı Divan Meydan’ının doğu cephesinde bulunuyor. İlk mutfak yapıları Fatih Sultan Mehmet zamanında inşa edilirken, sonraki dönemlerde eklenen yurt, hamam, cami gibi yapı birimleri hakkında kayda değer, net bir bilgi bulunmuyor.

Sergi alanında bilgilendirici dijital ekranlar ve paneller tasarlanıyor.

1574 yılında yandığı bilinen Matbah-ı Amire, Sultan Süleyman döneminde, Mimar Sinan tarafından yenilenerek günümüze ulaşmayı başarıyor. Bu saray mutfağında, saray halkına ve padişaha leziz yemeklerin yanında helva, tatlı, şurup, ilaç ve macun gibi karışımlarında hazırlandığı biliniyor.

Tasarım hamlesi olarak yapının duvarı ve ziyaretçiler arasında bırakılan mesafe ile yapı korunuyor.

Matbah-ı Amire’yi, Marmara Denizi’nden yaklaştıkça beliren tipik bacalar dizisi ile bize sunduğu manzarayla tanıyoruz. Halbuki Saray Mutfakları, bu bacaların bulunduğu örtüden daha fazlasını bünyesinde bulunduruyor. Saray mutfaklarının saray içerisinde farklı bir yapı birimi olduğu biliniyor.

Tarihte avlu, bir iç sokak gibi kullanılıyor.

Saray Mutfakları, tarihte aşçılar ve yamaklarının kaldığı yatakhaneler, hamam, cami ve müştemilat gibi mekanların bulunduğu, kendi bünyesinde özel kurallara sahip bir kurum, teşkilat olarak yönetiliyor. Bütün bu birimler Divan Meydanı’na paralel, ince uzun biçimli bir avlu çevresine yerleşiyor. Çapraz tonozlara sahip üç giriş sayesinde avlu, Divan Meydan’ıyla bağlantı kuruyor.

“Helvahane” bölümünde gerçek zemin dokusu açık bırakılarak sergileniyor.

TEĞET Mimarlık tarafından tasarlanan sergi alanı, konik bacalarla tanımlanan 20 kubbeli aşhane ve 3 kubbeye sahip helvahaneyi içeriyor. Tasarımcılar, restorasyon aşamasında projelendirilen tasarımın en önemli probleminin mekanın tesisat ve sergi kurulum elemanlarının yapıya zarar vermeden ve istenildiğinde söküme uygun bir kurguda olması olduğunu belirtiyor.

Sergi alanı plan şeması.

Tasarımda, diğer bir önemli nokta ise tarihi mekanla sergiyi yarıştırmadan, mekanın etkileyici atmosferine saygı göstererek ilgi çekici bir sergi alanı tasarlamak oluyor. Bu noktada TEĞET Mimarlık’ın önerisi duvardan ve zeminden ayrı bir yüzer zemin oluyor. Tasarımcılar, etkili ve basit bir çözüm olan aykırı bir platform fikrini, vitrinlerin ve panoların karkas sistemini de içeren ortogonal yeni bir topografya olarak tanımlıyor.

Yükseltilmiş zemin bileşenleri, çizilmeye, yüke ve neme dayanıklı olmasının yanında kolay onarılabilir nitelikte tercih ediliyor.

Projede, alüminyum karkas sistemi üzerine bal peteği olarak döşenen alüminyum paneller ve mukavemet seviyesi yüksek lamine yüzeyler kullanılıyor. Bu yapma biçimi yatayda ve dikeyde devam ediyor.

Zamanla aşınan tarihi zemin dokusunun üzerine yerleştirilen platform, ziyaretçilere konforlu bir dolaşım ağı sağlıyor.

Vitrin tasarımları, mutfak raflarının merkezi kurgusuna ve ölçeğine aykırı olmadan, az sayıda fakat büyük cam parçalar olarak kullanılıyor. Sergilenecek objelerin büyüklüğü tahmin edilemediği için ölçeği büyük tutan tasarımcılar, bu tercih sayesinde ileride yapılacak sergi kurguları için esnek bir düzen oluşturuyor.

Tasarım hamleleri sayesinde tarihi bina da, sergilenen bir obje haline geliyor.

Proje, on yıldır sahip olduğu tarihi değer ve içinde barındırdığı Mutfak Kültürü Sergisi ile kullanıcıyla buluşuyor. TEĞET Mimarlık’ın titizlikle tamamladığı proje, eski ve yeni malzeme uyumunu iyi dengeleyen başarılı bir örnek niteliğinde gösteriliyor.

Proje

Topkapı İmparatorluk Mutfakları

Mimarlık

Teğet Mimarlık

Yer

Fatih, İstanbul

Yapım yılı

2011