İlk endüstriyel tasarımcı: Peter Behrens
Endüstri ürünleri ve kurumsal kimlik tasarımı yapan dünyadaki ilk kişi kabul edilen Peter Behrens, grafik tasarımı ve modern mimari alanlarında da avangart bir isim olarak bilinir. Fabrikalardan konutlara, ev aletlerinden yazı tiplerine kadar birçok alanda önemli ve öncü tasarımlara imza atmıştır. Modern hareketin öncülerinden olan Behrens; kariyerine ressam olarak başlamış, ardından endüstriyel tasarıma yoğunlaşarak hayatının son 20 yılında büyük oranda mimarlığa odaklanmıştır.
Peter Behrens’in 1907-14 yılları arasında Alman elektrikli ekipman üreticisi AEG için tasarladığı ev aletleri, bir sanatçı tarafından tasarlanan ilk ev aletleri olarak tarihe geçiyor. Henüz “endüstri ürünleri tasarımı” terimi yokken çok sayıda endüstriyel ürün tasarlıyor. AEG markası için yaptığı özel tasarımlar ile çağın en önemli grafik tasarımcılarından biri oluyor. Behrens ayrıca modernist mimarinin öncü isimlerinden biri olarak öne çıkarken bu alanda da çok sayıda ilke imza atıyor.
Tasarım kariyeri boyunca endüstrinin gücü ile sanatın inceliğini bir bütün olarak kullanması ile dikkat çekiyor. İnsanların hayatına yakın dönemde giren fabrikasyon ürünü aletlere yönelik olan kötü tasarımlı ve mekanik ürün algısını değiştiriyor. Tarihte ilk kez Behrens ile bir sanatçının tasarımları seri üretim şeklinde fabrikalarda üretiliyor. Behrens’in tasarladığı ürünler, yine Behrens’in tasarladığı fabrikada üretiliyor.
Peter Behrens, 14 Nisan 1868’de Hamburg’da doğuyor. 1886-1889 yılları arasında, önce Hamburg Uygulamalı Sanatlar Okulu'nda (Kunstgewerbeschule Hamburg), ardından Karlsruhe ve Düsseldorf'taki sanat akademilerinde resim eğitimi alıyor. 1890'da Lilly Kramer ile evlenmesinin ardından Münih’e yerleşen Behrens, 1891 yılında eğitimini burada tamamlıyor.
1893'te çeşitli sanat sergileri düzenleyen Münih Secession'ın kurulmasına destek oluyor. Kuruluş, uygulamalı sanat gösterileri gibi ilgi çekici birçok etkinlik düzenliyor. Bu sanat gösterileri arasında dönemin bir başka önemli tasarımcısı olan Henry van de Velde'nin mobilya tasarımları da yer alıyor.
Peter Behrens 1897'de bir grup mimar ve sanatçı olan Hermann Obrist, August Endell, Bruno Paul, Richard Riemerschmid ve Bernhard Pankok ile birlikte Birleşik Sanatlar ve El Sanatları Atölyesi'ni (Vereinigte Werkstätten Für Kunst und Handwerk) kuruyor. Münih’te yer alan atölye, British Craft Guilds'in çizgisinde mobilya ve diğer ev eşyaları üretirken bir yandan da Londra'daki ünlü Arts and Crafts Exhibition Society gösterilerini sergiliyor. Bu süreç boyunca Behrens, bir mimar ya da tasarımcı olarak aktif çalışmalarda bulunmuyor, daha çok kitaplar üzerinde çalışıyor. 1898'de bir sanat dergisi olan Pan'da aktif olan Behrens, mobilya eskizlerini ilk kez o yıllarda gerçekleştiriyor.
Peter Behrens, 1899'da Mathildenhohe'deki Darmstadt Sanatçı Topluluğu’na katılıyor. Topluluk kurucusu Ernst-Ludwig, yalnızca sanatçılardan oluşan bir köy oluşturmayı planlıyor. Bu bağlamda Behrens dahil sanatçılar Ernst-Ludwig tarafından özel olarak seçilerek davet ediliyor. Topluluk çalışmalarına 1901'de A Document of German Art adlı bir sergiyle başlıyor. Köyün temellerini atan sergi, 8 adet özel konuttan meydana geliyor. Yedi konut, Viyanalı mimar Joseph Maria Olbrich tarafından tasarlanıyor.
Son konut, Peter Behrens tarafından tasarlanırken bu onun ilk bina tasarımı oluyor. Yoğun şekilde donatılan konutun içindeki her şey Behrens’in çizimlerine göre yapılıyor. Mobilyalar, kilimler, tabaklar, gümüş eşyalar, şamdanlar, oymalı kapılar, tavan kabartmaları, mozaik zeminler ve tekstillerin tamamı Behrens tarafından seçiliyor. Toplam maliyeti 200.000 mark olan bina, köydeki en pahalı konut oluyor.
Deutsche Kunst und Dekoration adlı derginin Ocak 1902 baskısı, tamamen sanatçıların köy oluşumuna ayrılıyor. Behrens'in evi hakkında özel bir yazı karakteriyle yazılmış 63 sayfalık özel başlıklı bir bölüm yer alıyor. Metnin yazı tipi ve süslemelerine kadar Behrens tarafından düzenlendiği biliniyor. Günümüzde, evdeki bazı nesneler müzelerde ve müzayedelerde sergileniyor.
Peter Behrens, 1900’de Feste Der Lebens und Der Kunst adlı bir çağdaş tiyatro manifestosu kaleme alıyor. Kitap, grafik tasarım tarihi açısından ayrı bir önem taşıyor. Başlık sayfası dağılımı ve bir sans-serif kullanıldığı kapak, zamanı için nadir bir örnek oluşturuyor.
Behrens, 1902'de Torino'daki Uluslararası Modern Dekoratif ve Endüstriyel Sanatlar Sergisi için Alman pavyonunun giriş holü ve mobilya tasarımlarını yapıyor. Antre, Behrens'in çok tanınan erken dönem art nouveau tarzının en iyi örneğini oluşturuyor.
Deutsche Kunst und Dekoration sergisinin ardından Düsseldorf Uygulamalı Sanatlar Okulu'nda (Kunstgewerbeschule) öğretmenlik yapmaya başlıyor. 1903-1907'de müdürlüğünü yaptığı okulda eğitim sistemini önemli ölçüde değiştirirerek stüdyo çalışmalarına, malzeme ve teknolojilerin incelenmesine daha fazla pay ayırıyor. Getirdiği reformlar, kendi uygulamalı sanat görüşlerinin gelişimini yansıtıyor.
Düsseldorf'tan önce maliyeti dikkate almadan estetiği ve görünüşe önem veren Behrens, sonrasında uygulamalı sanatın üretim yönlerine odaklanıyor. Okulda çalıştığı dönemde aktif olarak mimarlık yapmaya devam ediyor. Bu dönemde Eduard Müller Krematoryumu (1908) ve Saarbruken'deki Villa Obenauer (1907) tasarımları dikkat çekiyor.
Peter Behrens, 1907'de Alman Zanaatkarlar Derneği’nin (Deutscher Werkbund) kurucuları arasında yer alıyor. Kuruluş, Alman tüketim ürünlerinin sanatsal seviyesini geliştirmeyi ve dünya pazarında rakip İngilizlere karşı güç kazanmayı amaçlıyor. Bu dönemde Britanyalı ve Alman tasarımcılar arasında makina üretim farkı bulunuyor. Britanyalı sanatçılar ve zanaatkarlar makina üretimine karşı dururken Alman sanatçılar ve zanaatkarlar fabrikalarla işbirliği içerisinde çalışıyor. Behrens’in çalışmaları da bu yönde gelişiyor.
Peter Behrens, 1906'da tarihi açıdan birçok ilke imza atacağı AEG ile çalışmaya başlıyor. Ertesi yıl markanın sanat danışmanı oluyor. Behrens, AEG’nin yeni logosu başta olmak üzere; reklamlar, sergi broşürleri, kataloglar, firma dergisinin kapakları gibi tüm grafik malzemelerini; çeşitli şehirlerde fabrika binalarını ve sergi pavyonlarını; lambalar, saatler, vantilatörler, elektrikli su ısıtıcılar gibi ev aletlerini tasarlıyor. Kısacası, AEG için yaptıkları ile bütüncül bir kurumsal grafik stili tasarlayan ilk kişi olarak tarihe geçiyor.
Berlin'deki AEG Türbin Fabrikası, en çok bilinen endüstriyel mimari eseri oluyor. Ev aletlerinin ana hatlarını çizmenin ötesine geçerek ürünlerin mühendislik parametrelerini de tasarlıyor; alt parçaları birbirinin yerine geçebilir şekilde standart hale getiriyor. 1900’lerin henüz başında “endüstriyel tasarım” terimi henüz literatürde yer almamasına rağmen günümüzde Behrens’in bu atılımı gerçek bir endüstriyel tasarım olarak devrim oluşturuyor.
Behrens, AEG çatısı altında çeşitli işlere imza atarken aynı zamanda Berlin'de bağımsız bir mimar olarak faaliyet gösteriyor. Fabrikalara ek olarak, çeşitli müşteriler için gösteri pavyonları, özel konutlar, ofisler ve çeşitli yapılar tasarlıyor. Bu dönemde Berlin’deki Wiegand Evi (1913), Düsseldorf'taki Mannesmann-Haus (1912) ve yapılarının en ünlü ve en görkemlisi olan Rusya'nın Petersburg kentindeki Alman Büyükelçiliği (1913) tasarımlarını hayata geçiriyor.
Behrens, en üretken ve imza işlerini gerçekleştirdiği bu dönemde ayrıca çeşitli firmalar için de özel işler yapıyor. Ruckert, Rhenische Glasshütten, Delmenhorster Linoleum Fabrik gibi firmalar için tasarımcı olarak çalışıyor. Klingspor matbaası için yazı karakterleri tasarlıyor. En bilinen yazı tipi olan Behrens Antiqua (1909), AEG logosu ve basılı malzemelerinin çoğu için kullanılıyor.1914’te Köln’deki Deutsche Werkbund-Ausstellung sergisinde pavyonlardan birini ve kendisinin en ünlü afişi olan sergi afişini tasarılıyor.
Behrens'in 1900-1920 yılları arasındaki önemli binalardan yazı tiplerine kadar olan tüm çalışmaları dikkate değer bir üslup bütünlüğü meydana getiriyor. Münih ve Darmstadt'ta art nouveau sanatçısı olan Behrens, zamanla bir klasikçi tasarımcıya dönüşüyor. Ancak tıpkı art nouveau’da olduğu gibi klasik tarzda da kendine özgü bir dil geliştiriyor. Behrens, klasik oranları yeniden ele alıyor ve netlik adına gerekli olmayan tüm ayrıntıları terk ediyor. Oranların matematiksel dengesini, konturların kararlılığını, yapının sağlam vurgusunu ve parçaların görünür bağlantısını öncüllüyor.
Behrens, tüm tasarımlarında ağırlıklı olarak mimariden yararlanıyor. AEG için tasarladığı nesneler, klasik Etrüsk vazoları andıran "taban" ve "saçak" benzeri formlar içeriyor. Behrens'in saatinin metal gövdesi bir sütunun kidesine benziyor; elektrikli su ısıtıcısı bir alınlığın üzerinde duruyor.
Mimaride "modern hareket"in üç büyük ismi olan Le Corbusier; Ludwig Mies van der Rohe ve Walter Gropius; en bilindik işlerine imza attığı dönemde Peter Behrens'in altında çalışıyor. Le Corbusier, Ekim 1910'dan Mart 1911'e kadar 6 aylık kısa bir süre Behrens stüdyosunda çalışıyor. Mies, 1908 sonbaharından 1910'un ortalarına ve yine Mayıs 1911'den 1912'nin başlarına kadar, Gropius ise 1907'nin sonlarından 1910'un ortalarına kadar Behrens’in yanında kalıyor. Bu üç mimar, Behrens’ten etkilenmelerinin yanında genç yaşta birbirlerini de etkiliyor.
Behrens’in en başarılı projelerine imza attığı ve oldukça üretken olduğu dönemde ofisi Avrupa genelinde genç mimarlar için bir çekim noktası oluşturuyor. Corbusier, Mies ve Gropius, bizzat Behrens’ten bir şeyler öğrenmek için ofise katılıyor. Corbusier makina-mimari bütünlüğünü ve teknik organizasyonu, Mies klasizmi ve Gropius, endüstriyel mimariyi Behrens’ten öğrendiğini dile getiriyor.
1922 ile 1936 yılları arasında Peter Behrens, Berlin'deki mimarlık ofisini sürdürürken Viyana Sanat Akademisi'nde dersler veriyor. 1920-30 yıllarında bir tasarımcı olarak neredeyse hiç çalışmazken mimari işlere yoğunlaşıyor. Frankfurt'taki yüksek katlı Hoechst AG ofis binası (1924), mimaride dışavurumculuğun en etkili örneklerinden biri olarak gösteriliyor.
1920'lerin ikinci yarısından itibaren modernist çizgiler tasarımlarında ön planda yer alıyor. Behrens’in modernist eserlerinden ilki Northampton'daki özel villa New Ways (1925) oluyor. New Ways ayrıca İngiltere'deki ilk modernist bina olarak kabul ediliyor. Tasarım, modern tarzın en önemli iki özelliği olan beyaz duvarlar ve düz bir çatı içeriyor. Diğer yandan yakından incelendiğinde yer yer art-deco tarzı süslemeler sahip simetrik bir cephelerden meydana geliyor.
Behrens'in sonraki binaları uluslararası tarzın temel örneklerini oluşturuyor. Modern mimarinin manifestosu kabul edilen Weissenhofsiedlung’daki 31-32 numaralı konutlar (1928), Berlin'deki Bolivar Allee'deki apartman (1930), Kronberg'deki Villa Gans (1931) ve Berlin'deki Alexanderplatz'daki Berolinahaus (1932) bu dönemin önemli tasarımları olarak öne çıkıyor.
Behrens, 1936'da Adolf Hitler'in özel onayıyla Viyana’dan dönerek Berlin'deki Prusya Sanat Akademisi'nde göreve geliyor. 1930'ların sonlarına doğru Hitler'in Berlin'in yeniden inşası planları Albert Speer tarafından çalışılırken Behrens de planda önemli yere sahip AEG'nin yeni merkezi için komisyona katılıyor. Behrens'in komisyondaki konumu, Saint Petersburg Büyükelçiliğine hayran olan Adolf Hitler tarafından destekleniyor. Bu proje için yaptığı eskizler onun son tasarımı olarak bilinirken tasarım hayata geçmiyor. Behrens, 27 Şubat 1940'ta Berlin'deki Hotel Bristol'de vefat ediyor.