Heykelsi buz küpleri: Ice Cubes Cultural Tourist Center

Yapının etkileyici tesisleri ve mağazaları ile tüm çevre bölgelerden çokça ziyaretçi çekmesi bekleniyor. Anıtsal bir hacim olarak ön plana çıkan tasarım, çevre yapılardan farklı özellikler taşıyor. Devasa büyüklükteki yapı, su üzerindeki buz küpleri gibi tasarlanıyor. Yapı, dokuz küpten meydana gelen üç büyük kümeden oluşuyor.

Toplamda dokuz buz görünümlü küpten oluşan tasarım: Basitlik, Karmaşıklık, Sağlamlık, Anlık, Sonsuzluk, Kinetik, Deniz Feneri ve Su Varlığı olmak üzere dokuz farklı prensibi yansıtıyor. Yapının oluşturduğu basit görünüm, yaklaştıkça incelikli ve karmaşık bir hale geliyor. Cam cepheler, ışığı ve iç görünümü filtreleyen çok sayıda yarı saydam buz kristalinden oluşuyor. Buz kristalleri ışığı yakalıyor ve cepheye iletiyor. Böylelikle yapı, ışığı bir buz kütlesi olarak yayıyor gibi gözüküyor. Yapının basit görünüşünün altında incelikli ve karmaşık bir yapıya sahip olması Basitlik ve Karmaşıklık maddelerini oluşturuyor.

Bu heykelsi yapı, yalnızca baskılı cam ve çelikten yapılıyor. Destekleyici herhangi başka bir unsur kullanılmıyor. Cephelerin cam panelleri, paslanmaz çelik kablolar ve minimal çelik bağlantılarla asılıyor. Bu sebeple yapının yalnızca cam ve çelikten oluşması Kırılganlık ve Sağlamlık prensiplerini tanımlıyor. Buna ek olarak camlar, iki cam kılıfın birleşiminden oluşuyor. İç katman tam şeffaflığı sağlarken, buzlanma etkisinin çoğundan sorumlu olan dış katman, yarı saydam bir şekilde iç içe geçmiş birden fazla buz kristali dokusu taşıyor.

Buz görünümlü cephelerin saate, mevsime ve hava durumuna göre değişen gökyüzü ışığını yakalayıp yansıtması Anlık ve Sonsuzluk kavramlarını oluşturuyor. Güneş ışığının yoğun olduğu günlerde yapı, parlak beyaz bir görünüme bürünüyor. Görünümünü sürekli olarak değiştiren tasarım, bulutlu havalarda bulanıklaşarak dokusu üzerinde görünür hale gelen güneşi ve bulutu yansıtıyor.

Yapı, birçok cepheden ve açıdan birbirinden farklı görünüm sunacak şekilde tasarlanıyor. Her biri yaklaşık 17 metre yüksekliğinde olan üst üste binmiş küpler, ziyaretçilerin nerede durduğuna bağlı olarak farklı şekillerde algılanıyor. Bu farklı algılanma da Kinetik prensibini oluşturuyor.

Geceleri cepheler tamamen aydınlatılıyor. Kullanıcıları cezbeden ve çevreyi aydınlatan yapı, civar binaların üzerinde yükselen bir Deniz Feneri imgesi oluşturuyor. Yapı, karşı konulamaz bir şekilde göze çarpan ve iç yaşamın doğrudan görülmesini engelleyen tek tip bir parıltı yayıyor.

Yapının, üzerinde yüzüyormuş gibi göründüğü su etkisi, Suyun Varlığı prensibini oluşturuyor. Sıvı hale dönüşen buz küplerinin metaforik çalışması, hoş ve dingin bir ortam sağlıyor.

Küpler, birbirinden kaydırılarak dinamik bir halde duruyor. İrrasyonel istiflenmelerinin yanı sıra üst üste binen küpler ayrı eksenlerde döndürülerek içinde barındırılan dikey kıvrımlı işlevlere uzamsal bir hareket ekleniyor. Bununla birlikte yığılmış küplerin tasarlanmasıyla meydana ve çevresindeki gölete bakan bir dizi açık teras oluşturuluyor. Küpler, farklı açılarda teraslar ve konsollar meydana getirecek şekilde yerleştiriliyor.

Tasarım ekibi, projeyi detaylandırarak heykelsi yapının merkezini çok yönlü bir hale getiriyor. Üst küp, ticari caddeden batıya doğru olan perspektifin sonunu işaret ediyor. Bunun için yerden 34 metre yükseklikte yana doğru kaydırılıyor. Güneyden bakıldığında ise gölün sakinliğini yansıtmak için daha dengeli bir görünüm elde ediliyor.

Ana erişim kuzeyden sağlanıyor. Bu erişim için küpler birbirine yaklaşarak ziyaretçiye davetkar bir giriş sunan 34 metrelik dikey bir boşluk oluşturuyor. Üst küpte, diğerlerine oranla daha şeffaf bir tasarım yapılıyor. Neredeyse gökyüzünde asılıymış gibi görünen bu şeffaf kristal küp, rahatlama yeri ve bir gökyüzü salonu barındırıyor. Sky Lounge olarak adlandırılan salon, manzarayı 360 derece seyretmeye imkan sağlıyor.