Erdem Hamza imzalı yapı: Alaçatı Stone House

ZEYNEP EDA ÖZKUL
Abone Ol

İzmir/Alaçatı’da yer alan ve iç mekan & peyzaj tasarım pratiği Erdem Hamza Mimarlık’a ait olan bu yapı, bulunduğu antik kentin ruhundan ilham alıyor. Zeytinyağı ve sakız ağacı reçinesinin çıkarıldığı bir konut olarak kullanılan taş ev, duvarlarıyla geçmişin ruhuna gönderme yapıyor. Dikdörtgen kat planı bir odadan diğerine sorunsuz bir şekilde geçiş sağlarken, iki katın her biri balkon ve teraslarla dış mekana açılıyor.

Alaçatı Taş Ev'in iç mekanları, binanın 130 yıllık tarihi yapısının ve cephesinin cazibesine uyum sağlayacak şekilde restore ediliyor.

Sakin ve huzurlu bir yaşam oluşturma amacıyla tasarlanan mekânlar, bu yapının eski izlerini taşıyan taş duvarların arasında yeniden hayat buluyor. Böylelikle farklı zaman dilimlerinde, her zaman ve her mekânda kullanıcılarına farklı deneyimler sunuyor. Proje, geniş avlulu bir evden oluşuyor. Bahçeden mekanın iç kısmına, açık ve kapalı dış mekanlar arasında, iç mekan erişimi, dışarıda yürürken evin içinde de keşfe imkan veren atmosfer; mobilyalarıylabulunduğumuz çağa ayak uyduran, bütünleşmiş bir plan ile devam ediyor. Binanın restorasyon projesi 2008 yılındaSaruhan Mimarlık tarafından hazırlanıyor. Yerel ustalar ve yerel malzemeler kullanılarak aslına uygun olarak restore edilen binanın uygulaması, 2012 yılında tamamlanıyor ve 2018 yılında İzmir 1 Numaralı Koruma Kurulu tarafından tescilleniyor.

Bu tarihi binayı konut alanına dönüştürme konusundaki tasarım yaklaşımlarının bir parçası olarak, Erdem Hamza Mimarlık, evin geleneksel mimari unsurlarına ve işlevine sadık kalıyor.

Günümüzde dar sokakları ve kapalı balkon alanları ve girintili pencereleri olan taş mimarisiyle dikkat çeken bu şehirde, sıcak ve kurak yazlar, soğuk ve yağışlı kışlar yaşanıyor. Aynı zamanda sert rüzgarlarıyla da biliniyor; bu da yapının geleneksel mimarisinde kalın taş duvarların kullanımını açıklıyor.

Tipik mekan sıralaması tersine çevrilerek yatak odaları ve mutfak zemin katta, yemek ve yaşam alanları ise aşağıdaki bahçelerin manzarasını sunan üst katta konumlandırılıyor.

Dış cephenin renk ve malzeme paleti, zarif kemerli kapı ve pencere eşikleri, ağır ahşap vurgular, ahşap kirişli tavanlar ve çıplak taş duvarlarla içeriye yansıtılıyor. Bu detaylar, ev sakinlerinin modern yaşam standartlarını karşılamak üzere stüdyo tarafından getirilen daha yeni unsurların yanı sıra ev için özel olarak üretilen tasarım mobilyalarla bir araya getiriliyor. Taş ev; kullanıcılarına farklı zaman dilimlerinde, her zaman ve her mekanda farklı deneyimler sunuyor.

Bina programı giriş katı ve birinci kat olmak üzere iki kattan oluşuyor.

Girişte 3 yatak odası, bir mutfak ve bir çalışma odası, birinci katta ise bir oturma odası, bir yemek alanı ve bir yatak odası bulunuyor.

Bahçeye yerleştirilen ve oldukça geniş bir yüzey oluşturan havuz, yeşilin ve gökyüzünün hareketlerinin bina içine yansımasıyla oluşturularak dinamik kalmasında etkin bir rol oynuyor.

Cephe, iç mekana ilham veriyor ve 130 yıllık ham renk tonuyla aynı hissin iç mekanda da yaşanmasını sağlıyor. Bahçe ve iç mekan kurgusu, ışık ve gölge oyunları, açık renk malzeme kullanımı, ve diğer bütün gizli detaylar mekanın bütünsel tasarımında başlıca etkenler oluyor. Bahçe içerisine yerleştirilen geniş bir dikey yüzey oluşturan havuz yeşillik ve gökyüzünün hareketini yapı içerisinde yansıtmak için oluşturuluyor.

Kullanıcının modern yaşam gereksinimlerini karşılayan iç mekanlar, bu gereksinimleri karşılayacak şekilde yeniden tasarlanıyor.

Mekanın bütünsel tasarımında en önemli unsurlar; bahçe ve iç mekan düzenlemesi, ışık ve gölge oyunu, gizli detaylar ve hafif malzemelerin kullanımı oluyor. Tavan ve ahşap kirişlerle mekanda bir arayüz oluşturularak, ışık ve gölgenin birbirine uyum sağladığı bir yaşam alanı hissi amaçlanıyor. Tek nokta perspektifleri, uzunlamasına direkt çizgiler ve büyüleyici manzaraları çerçeveleyen taş yapılar, mimarlar tarafından titizlikle dahil edilen görsel unsurlar oluyor.

Oturma odası, toprak renkleri, mobilya seçimi ve pencerelerin ve şöminenin taş oyuklarıyla samimi hale geliyor.

Zemin katın girişinde çok sayıda kapı bulunuyor; biri mutfağa, her odada bir tane ve ikisi yatak odalarına daha fazla gizlilik sağlayan seçkin bir salona açılıyor. Eleştirmenlere göre; tasarımın tek eksiğinin tüm yatak odalarının kendi banyoları olmasına rağmen, misafirler için servis tuvaletinin olmaması oluyor. Birinci katta, oturma odasıyla karşılaştığımız, dar bir merdivenden geçiliyor. Oturma odasından birkaç basamakla ayrılmış, daha yüksek bir zeminde bulunan kapalı bir yemek alanı ile tamamlanan oturma odasıyla karşılaşıyoruz. Birinci katta da yumuşak ve ham malzemelerin bir karışımı hakim. Pürüzsüz beyaz duvarlar, çok duyulu bir deneyim sağlayan kaba taş yamalarıyla kesintiye uğruyor. Ahşap kirişlerden yapılmış tavan da buna katkıda bulunuyor. Burada mutfaktan yemek alanına olan mesafe önemli hale geliyor çünkü mutfaktan alt kattaki geçişi kolaylaştırmak için tasarlanmış küçük bir mutfak veya alternatif bir çözüm sunulmuyor.

Yatak odası tasarımında rahat ve nefes alabilen kumaşlar kullanılıyor.

Her ne kadar mevcut duvar işçiliği bir duvarı kaplasa da, tavandaki ahşap kirişlerin diğer duvarların pürüzsüz yüzeyleriyle yan yana gelmesi, taşın basıncını ortadan kaldırarak duvarlar arasında akışkan bir bağlantı oluşturuyor.

Banyoların fayanslarındaki toprak renkleri, koyu yeşille karıştırılarak evin bu alanları için rahatlatıcı ve sakin bir renk paletini önümüze seriyor.

Küvet ve lavabonun çizgileri ve diğer tüm unsurlar, sanki alanın sakinliğini koruması amacıyla pürüzsüz tasarlanıyor. Banyonun genel kompozisyonu, renk ve form açısından manevikişiselbakımiçinözgün bir alan sunuyor.

Zemin kat planı.

1. kat planı.

Proje

Alaçatı Taş Ev

Mimar

Erdem Hamza Mimarlık

Alan

513 m²

Yıl2022
Yer

İzmir, Türkiye