Depodan çocuk merkezine dönüşüm: The Playscape
Pekin’in kuzeyinde bulunan, tahıl deposu ve lojistik yapılarından oluşan bir sanayi alanı, WAA tarafından okul ve oyun alanı olarak yeniden işlevlendirildi. The Playscape isimli çocuk ve toplum merkezi, çocukların keşfetmesi için çok işlevli bir alan sunuyor. Yapı, çocuklar arasında merak ve eğlence uyandırmak amacıyla iç içe tümsekler, boşluklar ve borulardan oluşan dalgalı bir manzaraya dönüşüyor.
Günümüzde kentlerde yaşayan çocuklar, doğalarına uygun bir alan bulmakta güçlük çekiyor. 1980 ve 1990'larda, sokak köşelerine yığılmış beton borular, saklambaç avluları, bungalov çatıları ve komşu bahçeleri gibi gerçek topluluk ortamlarının eksikliği, çocukların etkinlikleri kendi başlarına başlatmaları konusunda problemler doğuruyor.
Çin kentlerinde büyüyen bir çocuğun gelişimindeki en büyük eksiklerden birinin mahalle hayatı olduğunu düşünen WAA (we architech anonymous) tasarımcıları, geçmişin oyunlarından ve popüler kültüründen ilham alarakmahalleye dönüş konseptinde bir oyun alanı tasarlıyor.
Oyun alanı, Pekin'in kuzeyinde bulunan endüstriyel kompleksin içindeki bir yenilenme alanında yer alıyor. Kompleks yapı, bir nakliye tesisi tarafından tahıl deposu olarak kullanılıyor.
The Playcsape adlı bu oyun ve eğitim alanı, çocukların kendi kendilerine karar alarak, hareket becerilerini geliştirmeye ve özellikle erken çocukluk döneminde duyu bütünleme eğitimine odaklanıyor.
Proje, farklı yaş gruplarındaki çocuklarda motor hareket gelişimini gözlemleme ve destekleme konusunda uzmanlaşmış bir sağlık kuruluşu tarafından geliştiriliyor.
Mimarlar tasarımın odak noktasını, “şehir içi konutun eksik yönünü ele almak, ölçekleri çarpıtmak ve duyusal öğrenmeyi kolaylaştıran bir araç oluşturmak için hareket dizilerini manipüle etmek” olarak açıklıyor.
Bu yenileme projesi, banliyö mahallelerinin atmosferini yoğun bir kentsel alan ortamına yeniden yansıtıyor ve çocuklar arasında sokak oyunlarını ve fiziksel aktiviteleri kolaylaştırıyor.
Tasarım, dijital medyanın ortaya çıkmasıyla birlikte, çocukluğun bir şekilde gözden kaçan bir yönünü yeniden canlandırıyor ve bu aşamaya özgü merakı beslerken denge, hareket ve propriosepsiyon ile ilgili öğrenme becerileri için araçlar ve bağlamlar sağlamayı amaçlıyor.
Tasarımcılar bu amaçla, mahalleyle ilgili kendi çocukluk anılarından beş karakteristik oyun çıkarıyor. The Playscape'in tasarımı bu beş oyunun özellikleri ile şekillendiriliyor: Saklambaç, macera oyun alanı, köşe bucak, labirent, fantezi oyun. Bu oyunlar sırasında, çocukların yavaş yavaş beden ve duyu koordinasyonu sağlaması bekleniyor.
Saklambaç, bir çocuğun hayal gücünü harekete geçirmek ve bir grup içinde bu etkileşimi teşvik etmek için hayati önem taşıyan özgür irade anlamına geliyor. Oyun alanı, fiziksel koordinasyon ve denge eğitimi sağlıyor. Ayrıca çocuklar hangi risk seviyesini deneyimlemek için kendilerini rahat hissettiklerine karar veriyor.
Köşe bucak anlamına gelen “nook and cranny” oyununda çocuklar, ergonomiyi ve vücut oranını keşfediyor. Aynı zamanda, ölçeğin duyular üzerindeki etkisini kendi bedenleri aracılığıyla algılıyor. Labirent, görünmeyen yerlerin kendilerini ortaya çıkarmak için keşfedilmesigerektiği anlamına geliyor.
Ve son olarak çocukların farklı roller üstlendiği ve çeşitli durumları canlandırdığı gerçekçi olmayan bir oyun türü olan fantezi oyunda çocuklar, düşünceye dayalı senaryolar ile hayal gücünü geliştiriyor.
Mimarlar, "Çocuklar genellikle karar verme senaryolarında pasiftir. Oyun genellikle kendi kontrolleri altındaki tek olgudur" diyor. The Playscape, çocuklara bireysel seçimler yapma gücünü sokak oyunları merceğinde vererek, bir çocuğun gelişim yıllarının ayrılmaz bir parçası olan uzun zamandır unutulmuş keşif ve macera zevklerini yeniden canlandırıyor.
Bu proje, çocukların çevreyi duyular ve beden yoluyla keşfetmelerini sağlıyor. Bina kompleksi, bir avluyu çevreleyen bir dizi mevcut depodan oluşuyor. Çatı seviyesinde kullanılan bir köprü, kamu kullanımındaki caddenin üzerinden geçerek, çatı teraslarını birbirine bağlıyor. Ayrıca, bitişikteki bir anaokuluna giden özel bir rota ve yakındaki halka açık parka erişen yollar da geliştiriliyor.
Tüm site yarı kapalı bir blok oluşturacak şekilde beş binadan oluşuyor. Tüm çatı platformları boru hatları ile seri olarak bağlanıyor. Dairesel hareket, çatıyı binanın iç mekân işlevlerinden bağımsız hale getiriyor.
Playscape, çocukları farklı etkinlikler yoluyla denge ve hareketlilik hakkında bilgi edinmeye teşvik etmek için boşluklar, tümsekler ve borulardan oluşan akıcı bir manzara oluşturuyor.
Köprülerde, yürüyüş yollarında ve merdivenlerde borulu elemanlar düzenleyen mimarlar, çocukların bedensel farkındalıklarını ve ergonomik algılarını geliştirmeyi amaçlıyor.
Binada; ana yürüyüş yollarında 2.3 metre çaplı, tahliye merdivenlerinde 1.7 metre çaplı, güvenlik çitinde1.3 metre çaplı, dış aydınlatmada 0.4 metre çaplı ve kaydırakta 0.8 metre çaplı olmak üzere toplam beş tip boru hattı bulunuyor. Büyük ölçekli borular seri olarak bağlanıyor ve kompozit bir yapısal sistem oluşturmak için üst üste bindiriliyor.
Çatılar, çocukların rotalarını belirlemeleri için bakış açıları sağlayarak, keşfetmelerini ve kendi kararlarını vermelerini sağlıyor. Son olarak, depoların tuğla cephelerini tamamlayan dokulu tümsekler, çeşitli eğimler sağlayarak çocukların denge duygularını geliştiriyor.
Çatı, sahne setini ve olanaklarını gözden geçirmek için tüm manzaraya bakan yüksek bir nokta sunuyor ve çocuklara alışılmışın dışındaki rotaları gösteriyor. Çocuklar terastan seyahat edebiliyor ve yüksekliği 7 m ile 4.3 m arasında değişen kaydıraklarla höyüğün altına geçebiliyor.
Son olarak tasarımın ana unsuru olan höyük, denge ve karar verme özgürlüğü ile ilgili duyulardaki gelişimi artırıyor. Höyükler, çocukların risk açısından ve çeşitli eğimleri hızla aşarak keşfetmelerine ve karar vermelerine izin veriyor. Stüdyo, ayrıca topografyanın altındaki alanı kullanarak ek alan da oluşturuyor. Bu alana teras seviyesinden kaydırak ile erişiliyor.
Topografya yardımıyla tasarlanan tepe sistemi, binanın ana yapısından bağımsız çalışıyor ve tüm site dalgalı dağ şekilleri ile kaplanıyor. Böylece, çocukların hız ve eğim değişimlerini özgürce hissetmeleri sağlanıyor, çocukların duyularını tanımalarına yardımcı olunuyor. Farklı zorlukta meyil ve risk içeren tepeler, çocukların denge ve karar verme yetisini geliştirmeyi amaçlıyor.
Tepeler, her binanın ana girişlerini birbirine bağlıyor ve her bir kamu girişinin çok işlevli ön salonları olarak kullanılıyor. Aynı zamanda tepenin eteğinde iki adet yarı açık dairesel tiyatro da düzenleniyor.
Mevcut yığının üzerine yeni fonksiyonların yerleştirilmesi, daha önce kullanılmayan alan için net bir işlevsel kazanımı temsil ediyor. Höyüğün altındaki ek kullanılabilir alan 600 metrekarenin üzerine çıkarılıyor ve çatıda ekstra 879 metrekarelik bir alan işlevlendiriliyor.
Binanın ana gövdesi tamamen çelikten oluşuyor. Binanın cephesi, çocukların fiziksel hareketlerini simüle ediyor. Ayrıca, çocukların görüş hattının yüksekliği için orijinal binanın pencere ve açıklıklarının konumu ve sayısı korunuyor.
Açık alanların yanı sıra, mevcut depo kümesi içinde üç kapalı oyun alanı geliştiriliyor.
Tek seviyeli, düşük perdeli altı metrelik bir hacim bu bölgelerin ilkini oluşturuyor. Yumuşak yüzey topografyaları ve gezinme alanlarını çerçeveleyen asılı kumaşlarla çevrelenen oyun alanı, özellikle 2 ila 4 yaş arasındaki okul öncesi çocuklar için tasarlanıyor.
İkinci oyun alanı, dikey olarak üç seviyeye ayrılıyor. Yeraltı etkileşimli bu oyun alanı, dik eğimli bir tırmanma topografyası ve çok sayıda kaydırağa bağlı asılı bir germe ağı olan bir alan ile 4 yaş ve üstü çocuklar için katmanlı bir ortam sunuyor. Yönlendirilmiş öğrenme için ikinci ve üçüncü katlara altı adet çok amaçlı sınıf programa dahil ediliyor.
Tüm binalar, teraslı bir bar da dahil olmak üzere ebeveynlere özel olanaklar sunuyor. Ebeveynler döngülü bir çatı teras sayesinde çocukları gözlemleyebiliyor. Üçüncü oyun alanı, yemek pişirme sınıfları için tek katlı bir binada ve parkın bitişiğinde yer alıyor.
Beş binanın çatı terasları bir halka sistemi oluşturacak şekilde borularla seri olarak bağlanıyor. Çatı terası yardımcı bir dinlenme alanı olarak hizmet ediyor. Ayrıca çatı, tepeler ve kaydıraklarla dış mekân oyun alanına ulaşıyor.
Tasarım, ağırlıklı olarak dokulu kahverengi höyüklerden ve iç mekândaki beton yüzeylerden oluşan sınırlı bir renk paletine sahipken, borularda ve yeraltı alanlarında beyaz ve sarı renkler tercih ediliyor.
Dış peyzaj, düşme sırasında darbe yumuşaması için oyun alanlarında sıklıkla kullanılan, kauçuk bir agrega olan EPDM ile işleniyor. İç bölgelerin çoğunda da darbe koruması sağlanıyor. Tüm oyun alanlarındaki duvarlar ve sütunlar, en az 1 metre yüksekliğe kadar 10 mm eva köpük ile korunuyor.
Sonuç olarak, çocukların bulundukları ortamı kontrol etmek için aktif bilinçlerini yoğunlaştırabilecekleri çok işlevli bir yer elde ediliyor. Çocukların duyularını ve motor sinirlerini keşfetmesine yardımcı oluyor, vücudun denge ve koordinasyon sisteminin çalışmasını destekliyor.
Proje ile ilgili video içeriği için:
Proje | The Playscape |
Mimarlar | WAA |
Müşteri | Beijing NuanQin |
Yıl | 2021 |
Yer | Langyuan İstasyonu, Dongba, Chaoyang Bölgesi, Pekin, Çin |
Fotoğraflar | Fangfang Tian |
Saha alanı | 3921 m² |
Bina alanı | 2657 m² |
Baş mimar | Di Zhang, Jack Young |
Tasarım ekibi | Zhang Di, Yang Jieke, Minghui Huo, Yuqing Feng, Min Wang, Jing Zhu, Mengbo Cao, Hualin Yang, Weiya Li, Qiwen Cao, Heff Jin |
Yapı ekibi | Jinbin Zhang, Lida Tang |
Yapısal danışman | LAVA Structure |
İnşaat birimi | Yijiang Construction Construction Engineering Co., Ltd. |
Mimari program | Mayıs 2018 - Aralık 2019 |
İnşaat programı | Aralık 2019 - Mayıs 2021 |