Çevreyle kontrast bir yapı: Garanti BBVA Teknoloji Kampüsü
Kentsel dokunun karmaşasına belirgin bir kontrast oluşturmak için tasarlanan yapı, devasa kristal hacmiyle tüm dikkatleri üzerine çekiyor.
İstanbul Pendik’te, Sabiha Gökçen Havalimanı yakınlarında, D-100 ve TEM otoyollarının arasında yer alan proje eski bir endüstriyel kimya fabrika arazisinden bir teknoloji kampüsüne dönüştürüldü. Yapı ERA Mimarlık tarafından tasarlandı.
Yaklaşık 142.000 metrekare toplam inşaat alanına sahip bu proje bünyesinde 600 ve 200 kişilik oditoryum, eğitim toplantı salonları, kafeteryalar, data merkezi, spor salonları, köprüler üzerine inşa edilen holler ve daha bir dizi fonksiyonel alanı barındırıyor.
İki parsel üzerinde yapay tepelere oturtulmuş ana hacimde her bölüm birbirine asma köprülerle bağlanmış. 30 metreyi geçen açıklıklarla bölünen tek bir kütle ortaya çıkmış. Kullanılan açıklıklar sayesinde projede yaklaşık 38.000 m²lik bir peyzaj alanına yer açılmış.
Kampüsün tasarım sürecinde esas alınan kriterler esneklik, gün ışığının verimli kullanımı ve şeffaflık. Kriterlerin sağlanabilmesi için yapıda ofis katlarına erişim zeminden 11 metre yukarıda yükselen, kullanıcıların dolaştığı ve aynı zamanda sosyalleşebilecekleri açık avlular ile düzenlenmiş. Bu avluların köprüler üzerine yerleştirilmesi kullanıcıların ilginç manzaralar görmesine olanak tanıyor.
Şeffaflık ise çalışma mekanlarını şehir ile bütünleştirip kullanıcılarında çevreyle etkileşim kurmalarına ve sene içinde farklı deneyimler yaşamalarına imkan sağlıyor.
Yapay tepeler arasında dalgalanan yollar avlu ve boşlukların kullanıcıya kılavuzluk etmesini sağlıyor. Dış mekanda kullanılan bu kıvrımlı sirkülasyon şeması, iç mekanda da kullanılıyor. Kullanıcıların yapı içerisinde de aynı deneyimi yaşamalarına olanak sağlayacak şekilde tasarlanmış.
Yapının ana strüktürü ofis katlarında betonarme plak döşeme, alt katlarda ise açıkta bırakılmış sıvasız strüktür olarak kurgulanmış. Yapının dış cephesini kaplayan ofis alanları ise 4,5 ile 11 metre arasında değişen konsollarla çalıştırılmış.
Yapıda doğal aydınlatmayı sağlayan ve dinamik güneş kırma özelliğine sahip tek ve çift cidarlı cephe sistemleri kullanılmış. Çift cidar sayesinde iki büyük karayolu ile çevrelenen yapıda oluşabilecek ses kirliliği en aza indirgenmiş. Kullanılan bu sistemlere ek iç mekanlarda yüzde yüz temiz hava sağlayan özel ısıtma ve soğutma sistemleri de kullanılmış. Böylelikle projede sürdürülebilirlik prensiplerini sağlayan unsurlar tasarımın bir parçası haline getirilmiş. Proje aynı zamanda yağmur suyunu toplayıp peyzaj sulaması için kullanıyor.
Tüm bu özelliklerle LEED Gold sertifikasını almaya hak kazanan yapı, aynı zamanda WAF 2019'da kısa listeye kalan projelerden biri.