Barok ve organik ikilemi: Santa Maria Goretti Kilisesi

Kilise mimarisinin kalitesini artırmayı amaçlayan CEI (İtalyan Piskoposluk Merkezi) tarafından 2011’de yapılan yarışmanın kazananı Santa Maria Goretti Projesi oluyor. Yekpare olan kilise, önceden var olan kentsel bağlama hâkim olacak şekilde tasarlanıyor. Beton yapı, dört yapraklı yonca şeklindeki ana oditoryumu sarankıvrımlı beyaz duvarlarla çevreleniyor. 16 metre yüksekliğindeki duvarlar, iç mekanın kutsallığını koruyan bir zırh gibi konumlanıyor.

"Organik ve barok" olarak tanımlanan Santa Maria Goretti Kilisesi, doğal formlardan ve Bizans kiliselerinin geleneksel, sade apsislerinden esinlenerek ortaya çıkıyor. Toplam 950 m²'lik bir alanı kaplayan kilise, uzaktan fark edilebilen "yalnız, dingin ve yekpare" görünümüyle kendine özgü, içine kapanık bir çizgi benimsiyor. Yapının beyaz betona bürünmüş formu, modernliği ve zamansızlığı simgeliyor. Yapı, Katolik Kilisesi'nin en genç azizi olan Saint Maria Goretti'ye (1890-1902) adanıyor.

Kullanıcılara giriş kapısına kadar eşlik eden, kilise avlusunun tasarımına özellikle dikkat ediliyor.Anıtsal giriş, kutsal mekânın içine girene kadar kullanıcıya eşlik ediyor. Girişteki cepheye Saint Maria Goretti'nin hayatıyla ilgili kelimeler işleniyor.

"Kiliseye, geceleri aydınlatılan ve yapı için bir işaret haline gelen haç şeklindeki bir yarıktan giriliyor." - Mimar Cucinella

Yapının içindeki eserler, genel mimari konsept ve yerleştirilecekleri iç mekanlar dikkate alınarak tasarlanıyor. Böylece sanat ve mimarinin özerkliklerinden ödün vermeden bir arada var olması sağlanıyor. İç dekorasyonlarda mermer, bronz ve mozaik gibi geleneksel malzemeler yoğun bir şekilde kullanılıyor. Bu kullanımla yenilikçi mimari ve barok arasında bir etkileşim meydana getiriliyor.

İç mekân, Hristiyan dilinin sembolü olan doğal ışıkla kaplanıyor. Kilisenin tepesinden asılan perdeler gibi uzanan yarı saydam kumaşlar, merkezi alanı dolduruyor. Perdeler, kıvrımları boyunca doğal ışığı, iç mekâna yayarak samimi bir ortam meydana getiriyor. Işık, mekânın anlamlılığını artırıyor ve aynı zamanda çeşitli dini işlevlerin yerine getirilmesini sağlıyor. Pasif tasarım ilkelerine dayanan aydınlatma projesi, düşük çevresel etkiye sahip ışık kaynaklarının kullanımıyla yapının sürdürülebilirlik temasına katkıda bulunuyor.

Mario Cucinella Design tarafından tasarlanan ahşap ve çelikten yapılmış minimal ve sade mobilyalar, kilisenin iç kısmının mimari ve heykelsi unsurlarını ön plana çıkarıyor. Stüdyo ayrıca kilisenin yanında tek katlı bir cemaat merkezi tasarlıyor. Yeşil çatılı bu yapıda bir cemaat salonu, birkaç derslik ve din adamları için bir konut yer alıyor.

Çevresel açıdan sürdürülebilir projeleriyle tanınan Mario Cucinella,"Kilisenin tasarımı ve inşası, enerji kullanımı ve bakım ihtiyacı minimum düzeyde olacak şekilde düzenleniyor.Ayrıca, yeşil çatılar ve bitkilendirilmiş iç avlular ile yapının önündeki ekim için düzenlenen organik bahçe, projenin sürdürülebilirliğine katkıda bulunuyor ve yerel halka hizmet ediyor. "