Kara Kıta Afrika'dan çıkıp Avrupa'da tozu dumana katmış golcüler

​Kara Kıta Afrika'dan çıkıp Avrupa'da tozu dumana katmış golcüler
​Kara Kıta Afrika'dan çıkıp Avrupa'da tozu dumana katmış golcüler

Futbol çoğu Afrikalı için kötü hayat şartlarından kurtuluşun kapısı oldu. Çoğu Afrikalı Avrupa oynamak için yanıp tutuştu. Ancak sadece bazıları Avrupa futbol tarihine adlarını yazdırabildi.

İşte, Kara Kıta'nın imkansızlıklarından Avrupa'nın şaşaalı statlarına uzanmış Afrikalı yıldızlar;

Roger Milla

                                    Roger Milla

  
Uluslararası arenada önemli bir yıldız statüsüne ulaşan ilk Afrikalı futbolculardan biriydi. İşin daha dikkat çekici tarafı ise, bu üne, çoktan emekli olmuş olacağı, 38 yaşında ulaşmış olması. Milla, 2006 yılında Afrika Futbol Federasyonu CAF tarafından 20. Yüzyılın En İyi Afrikalı Oyuncusu seçildi.Kamerun, İtalya’da yapılan 1990 Dünya Kupası’nda tarihi bir başarı göstererek çeyrek finale yükseldi ve bunu başaran ilk Afrika ülkesi oldu. Bu başarıdaki anahtar isim de, milli takımı bırakmış olan ama oyuncuların ve teknik direktörün çabalarıyla ikna edilen Roger Milla oldu. İngiltere ile oynanan çeyrek final maçında ise sonradan oyuna girip, 1-0 geride olan takımına bir penaltı kazandırdı. Ancak maçın sonunda kazanan İngiltere oldu.

  
Milla’nın bu turnuvada attığı 4 gole ek olarak, o gollerden sonra korner direğinde yaptığı klasik gol sevinci de hafızalara kazındı.Milla’nın bu turnuvada attığı 4 gole ek olarak, o gollerden sonra korner direğinde yaptığı klasik gol sevinci de hafızalara kazındı.
Roger Milla Roger Milla Uluslararası arenada önemli bir yıldız statüsüne ulaşan ilk Afrikalı futbolculardan biriydi. İşin daha dikkat çekici tarafı ise, bu üne, çoktan emekli olmuş olacağı, 38 yaşında ulaşmış olması. Milla, 2006 yılında Afrika Futbol Federasyonu CAF tarafından 20. Yüzyılın En İyi Afrikalı Oyuncusu seçildi.Kamerun, İtalya’da yapılan 1990 Dünya Kupası’nda tarihi bir başarı göstererek çeyrek finale yükseldi ve bunu başaran ilk Afrika ülkesi oldu. Bu başarıdaki anahtar isim de, milli takımı bırakmış olan ama oyuncuların ve teknik direktörün çabalarıyla ikna edilen Roger Milla oldu. İngiltere ile oynanan çeyrek final maçında ise sonradan oyuna girip, 1-0 geride olan takımına bir penaltı kazandırdı. Ancak maçın sonunda kazanan İngiltere oldu. Milla’nın bu turnuvada attığı 4 gole ek olarak, o gollerden sonra korner direğinde yaptığı klasik gol sevinci de hafızalara kazındı.Milla’nın bu turnuvada attığı 4 gole ek olarak, o gollerden sonra korner direğinde yaptığı klasik gol sevinci de hafızalara kazındı.
Nwankwo Kanu

                                     1.96’lık boyunun yanına bir “10 numara”nın teknik kapasitesini ekleyen, kendine has oyun tarzıyla Ajax ve Arsenal formaları ile büyük başarılar kazanan Nwankwo Kanu, Afrika futbol tarihinin hepimizi mest eden isimlerinden biri.Kanu, 1996 ve 1999 yıllarında Afrika’da Yılın Futbolcusu seçildi.

  
Kanu, 1993 FIFA U17 Dünya Şampiyonası’nda gösterdiği parlak performansın ardından Hollanda devi Ajax’ın dikkatini çekti. Ajax ile 1996 yılında Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşadı.Inter’e transfer olacakken girdiği sağlık kontrolünde ciddi bir kalp sorunu olduğunu öğrenen Kanu’nun futbola döneceğini kimse düşünmüyordu. Ama Nijeryalı futbolcu, müthiş bir azim göstererek 1997 yılında futbola geri döndü. Ancak, Inter macerası pek başarılı geçmedi: 12 maç 1 gol… 
  
1999 yılında, Arsene Wenger Kanu’ya inandı ve onu Arsenal kadrosuna kattı. Arsenal tarihinin ilk Afrikalı transferi olan Kanu, kalp sorunundan dolayı büyük bir kumar gibi görünüyordu. Ama Wenger’in bu kumarı tuttu. Arsenal’de geçirdiği 5 sezon boyunca, ağırlıklı olarak “süper yedek” rolünde olsa da, Topçular’ın en önemli isimlerinden biri oldu. Kanu, Arsenal ile 2 Premier Lig, 2 FA Cup ve 1 Community Shield zaferi kazandı.

  
Kanu, Arsenal’in ardından 2004-2006 yılları arasında West Bromwich Albion ve 2006-2012 yılları arasında Portsmouth forması giydi.
Nwankwo Kanu 1.96’lık boyunun yanına bir “10 numara”nın teknik kapasitesini ekleyen, kendine has oyun tarzıyla Ajax ve Arsenal formaları ile büyük başarılar kazanan Nwankwo Kanu, Afrika futbol tarihinin hepimizi mest eden isimlerinden biri.Kanu, 1996 ve 1999 yıllarında Afrika’da Yılın Futbolcusu seçildi. Kanu, 1993 FIFA U17 Dünya Şampiyonası’nda gösterdiği parlak performansın ardından Hollanda devi Ajax’ın dikkatini çekti. Ajax ile 1996 yılında Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşadı.Inter’e transfer olacakken girdiği sağlık kontrolünde ciddi bir kalp sorunu olduğunu öğrenen Kanu’nun futbola döneceğini kimse düşünmüyordu. Ama Nijeryalı futbolcu, müthiş bir azim göstererek 1997 yılında futbola geri döndü. Ancak, Inter macerası pek başarılı geçmedi: 12 maç 1 gol… 1999 yılında, Arsene Wenger Kanu’ya inandı ve onu Arsenal kadrosuna kattı. Arsenal tarihinin ilk Afrikalı transferi olan Kanu, kalp sorunundan dolayı büyük bir kumar gibi görünüyordu. Ama Wenger’in bu kumarı tuttu. Arsenal’de geçirdiği 5 sezon boyunca, ağırlıklı olarak “süper yedek” rolünde olsa da, Topçular’ın en önemli isimlerinden biri oldu. Kanu, Arsenal ile 2 Premier Lig, 2 FA Cup ve 1 Community Shield zaferi kazandı. Kanu, Arsenal’in ardından 2004-2006 yılları arasında West Bromwich Albion ve 2006-2012 yılları arasında Portsmouth forması giydi.
George Weah

                                    Liberyalı efsane George Weah’ın, 90’lı yıllarda Avrupa futboluna yaptığı etkiyi, Weah’ın Monaco’da teknik direktörlüğünü yapmış olan Arsene Wenger’den dinleyelim:

  


  
Weah büyük bir sürprizdi. Piyasaya onun gibi patlayarak çıkan bir başka oyuncu daha görmedim.

  


  
Weah, 90’lı yılların en önemli figürlerinden biriydi. Çok özel bir golcüydü, hatta günümüzün çok yönlü santraforlarının öncüsü olduğunu söylemek hiç de abartı olmaz. “Mr George” lakaplı oyuncu çabukluğun, yeteneğin, fizik gücünün ve öldürücü bir bitiriciliğin tek vücut olmuş haliydi. Weah’ın Avrupa futbol piyasasına çıkışı Monaco forması ile oldu. Monaco’da 4 sezonda 103 maça çıkıp 47 gol attıktan sonra, 3 yıl Paris Saint-Germain forması giydi. PSG forması ile 96 maçta 32 gol atan Weah, bu gollerin yarısını 25 Avrupa maçında attı. 94/95 sezoununda Şampiyonlar Ligi’nde 8 golle gol kralı oldu. Attığı gollerden biri de, Bayern Münih’e attığı bu muhteşem goldü. Weah kariyerinin zirvesine 1995 yılında ulaştı. Milan’a transfer oldu, FIFA Yılın Futbolcusu, Avrupa’da Yılın Futbolcusu ve – yetmezmiş gibi – Afrika’da Yılın Futbolcusu ödüllerini kazandı. Milan ile  95/96 sezonu Serie A zaferini kazanması da, “çilek” oldu. Milan ile 114 maça çıkıp 46 gol atan Weah, 2003 yılında futbolu bırakmadan önce Chelsea, Manchester City, Marsilya ve Al Jazirah takımlarının formasını giydi. Weah’ın kariyerinin ilginç bir özelliği ise;  3 kere Afrika’da, 1’er kere de Avrupa ve dünyada yılın futbolcusu seçilmiş bir oyuncunun bir kere bile Dünya Kupası görememiş olması.
George Weah Liberyalı efsane George Weah’ın, 90’lı yıllarda Avrupa futboluna yaptığı etkiyi, Weah’ın Monaco’da teknik direktörlüğünü yapmış olan Arsene Wenger’den dinleyelim: Weah büyük bir sürprizdi. Piyasaya onun gibi patlayarak çıkan bir başka oyuncu daha görmedim. Weah, 90’lı yılların en önemli figürlerinden biriydi. Çok özel bir golcüydü, hatta günümüzün çok yönlü santraforlarının öncüsü olduğunu söylemek hiç de abartı olmaz. “Mr George” lakaplı oyuncu çabukluğun, yeteneğin, fizik gücünün ve öldürücü bir bitiriciliğin tek vücut olmuş haliydi. Weah’ın Avrupa futbol piyasasına çıkışı Monaco forması ile oldu. Monaco’da 4 sezonda 103 maça çıkıp 47 gol attıktan sonra, 3 yıl Paris Saint-Germain forması giydi. PSG forması ile 96 maçta 32 gol atan Weah, bu gollerin yarısını 25 Avrupa maçında attı. 94/95 sezoununda Şampiyonlar Ligi’nde 8 golle gol kralı oldu. Attığı gollerden biri de, Bayern Münih’e attığı bu muhteşem goldü. Weah kariyerinin zirvesine 1995 yılında ulaştı. Milan’a transfer oldu, FIFA Yılın Futbolcusu, Avrupa’da Yılın Futbolcusu ve – yetmezmiş gibi – Afrika’da Yılın Futbolcusu ödüllerini kazandı. Milan ile 95/96 sezonu Serie A zaferini kazanması da, “çilek” oldu. Milan ile 114 maça çıkıp 46 gol atan Weah, 2003 yılında futbolu bırakmadan önce Chelsea, Manchester City, Marsilya ve Al Jazirah takımlarının formasını giydi. Weah’ın kariyerinin ilginç bir özelliği ise; 3 kere Afrika’da, 1’er kere de Avrupa ve dünyada yılın futbolcusu seçilmiş bir oyuncunun bir kere bile Dünya Kupası görememiş olması.
Samuel Eto’o

                                    Söz konusu Samuel Eto’o olunca, Oktay Derelioğlu’nu anmadan olmaz…

  
Her ne kadar formunun zirvesinde olduğu dönemlerde Messi, Cristiano Ronaldo, Wayne Rooney gibi isimlerin gölgesinde kalmış olsa da, veya Barça’nın Zlatan Ibrahimovic transferinde, bakkalın elinde bozuk para kalmayınca verdiği sakız muamelesi görmüş olsa da şu su götürmez gerçeği unutmamamız lazım: Eto’o bir zamanlar dünyanın en iyi birkaç futbolcusundan birisiydi. Hızı, çabukluğu, kıvraklığı ve fizik gücü ile muhteşem bir atlet olan Eto’o, bu özelliklerin yanına sağlam bir teknik ve güçlü bir oyun zekası da ekleyebilen nadir oyunculardan biriydi. 
  
Eto’o, Real Madrid B takımında başlayan kariyerinin ardından, Mallorca forması ile gösterdiği harika performanslar ile parladı. 2004 yılında Barcelona’ya transfer oldu. Barça’da her ne kadar dönem dönem sorunlar yaşasa da, kupalarla dolu 5 yıl geçirdi. Pep Guardiola yönetiminde kupaları temizleyen Barça kadrosunun bir parçasıydı. 
  
2009 yazında ise, 46 Milyon avro ile beraber, Zlatan Ibrahimovic karşılığında Inter’in yolunu tuttu. Kamerunlu, harika formunu Milano’da da sürdürdü ve Inter’in Jose Mourinho önderliğinde Serie A, Şampiyonlar Ligi ve İtalya Kupası üçlemesini yapan kadrosunun en önemli isimlerinden biri oldu. Eto’o 2011 yazında, Rus ekibi Anzhi Makhachkala’ya transfer oldu. Rus ekibinin ona verdiği yıllık 20 milyon avroluk kontrat ile, dünyanın en çok para kazanan oyuncusu oldu.

  


  


  
Samuel Eto’o, kariyerinde 3 Şampiyonlar Ligi, 3 La Liga, 1 Serie A, 2 Kral Kupası, 2 İtalya Kupası, 2 Afrika Uluslar Kupası ve 1 Olimpiyat Altını‘nın yanı sıra 4 Afrika Yılın Futbolcusu ödülü, 2006 UEFA Yılın Forveti ve 2005 FIFA Yılın Futbolcusu sıralamasında üçüncülük gibi birçok bireysel ödül kazandı.Eto’o, kurucusu olduğu Samuel Eto’o Vakfı ile Afrika’daki çocuklar için daha iyi yaşam, eğitim koşulları sağlamayı ve futbol konusunda yetenekli gençlerin gelişiminde katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Samuel Eto’o Söz konusu Samuel Eto’o olunca, Oktay Derelioğlu’nu anmadan olmaz… Her ne kadar formunun zirvesinde olduğu dönemlerde Messi, Cristiano Ronaldo, Wayne Rooney gibi isimlerin gölgesinde kalmış olsa da, veya Barça’nın Zlatan Ibrahimovic transferinde, bakkalın elinde bozuk para kalmayınca verdiği sakız muamelesi görmüş olsa da şu su götürmez gerçeği unutmamamız lazım: Eto’o bir zamanlar dünyanın en iyi birkaç futbolcusundan birisiydi. Hızı, çabukluğu, kıvraklığı ve fizik gücü ile muhteşem bir atlet olan Eto’o, bu özelliklerin yanına sağlam bir teknik ve güçlü bir oyun zekası da ekleyebilen nadir oyunculardan biriydi. Eto’o, Real Madrid B takımında başlayan kariyerinin ardından, Mallorca forması ile gösterdiği harika performanslar ile parladı. 2004 yılında Barcelona’ya transfer oldu. Barça’da her ne kadar dönem dönem sorunlar yaşasa da, kupalarla dolu 5 yıl geçirdi. Pep Guardiola yönetiminde kupaları temizleyen Barça kadrosunun bir parçasıydı. 2009 yazında ise, 46 Milyon avro ile beraber, Zlatan Ibrahimovic karşılığında Inter’in yolunu tuttu. Kamerunlu, harika formunu Milano’da da sürdürdü ve Inter’in Jose Mourinho önderliğinde Serie A, Şampiyonlar Ligi ve İtalya Kupası üçlemesini yapan kadrosunun en önemli isimlerinden biri oldu. Eto’o 2011 yazında, Rus ekibi Anzhi Makhachkala’ya transfer oldu. Rus ekibinin ona verdiği yıllık 20 milyon avroluk kontrat ile, dünyanın en çok para kazanan oyuncusu oldu. Samuel Eto’o, kariyerinde 3 Şampiyonlar Ligi, 3 La Liga, 1 Serie A, 2 Kral Kupası, 2 İtalya Kupası, 2 Afrika Uluslar Kupası ve 1 Olimpiyat Altını‘nın yanı sıra 4 Afrika Yılın Futbolcusu ödülü, 2006 UEFA Yılın Forveti ve 2005 FIFA Yılın Futbolcusu sıralamasında üçüncülük gibi birçok bireysel ödül kazandı.Eto’o, kurucusu olduğu Samuel Eto’o Vakfı ile Afrika’daki çocuklar için daha iyi yaşam, eğitim koşulları sağlamayı ve futbol konusunda yetenekli gençlerin gelişiminde katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Didier Drogba

                                    Chelsea taraftarı ile duygusal bir ilişki kuran Drogba, saha içinde ise tam tersi bir görüntü vererek “duygusal” olmayan bir görüntü çizdi: Soğuk kanlı, topu hep isteyen, en önemli anlarda sorumluluk alan ve bu özgüvenini çevresindeki takım arkadaşlarına yayan bir lider.Drogba’nın nasıl bir oyuncu olduğunu Galatasaray forması altında birinci elden görme şansına sahip olduk. Her ne kadar en güçlü stoperleri bile ezebilen, en uzun savunmacılardan daha yükseğe sıçrayabilen, anlık hız patlamaları ve öldürücü şutları ile rakipleri cezalandıran formundan uzak olsa da, Sarı-kırmızılı forma altında o dönemden izler bizlere sundu. Marsilya’da gösterdiği müthiş performans ile kulübünü 2004 UEFA Finali’ne taşıyan Drogba’nın Güney Fransa’daki dönemi de kısa sürdü. Onun için 24 milyon avroluk bir transfer teklifi yapmıştı! Didier Drogba’nın Chelsea kariyeri ise tek kelimeyle muhteşemdi: 341 maçta 157 gol ve 71 asist, 3 Premier Lig, 4 FA Cup, 2 Lig Kupası, 2 Community Shield ve 1 Şampiyonlar Ligi zaferi. 

  
Chelsea’den ayrıldıktan sonra taraftarlar tarafından kulüp tarihinin en iyi oyuncusu seçilen Drogba, iki kere Afrika’da yılın futbolcusu seçildi.
Didier Drogba Chelsea taraftarı ile duygusal bir ilişki kuran Drogba, saha içinde ise tam tersi bir görüntü vererek “duygusal” olmayan bir görüntü çizdi: Soğuk kanlı, topu hep isteyen, en önemli anlarda sorumluluk alan ve bu özgüvenini çevresindeki takım arkadaşlarına yayan bir lider.Drogba’nın nasıl bir oyuncu olduğunu Galatasaray forması altında birinci elden görme şansına sahip olduk. Her ne kadar en güçlü stoperleri bile ezebilen, en uzun savunmacılardan daha yükseğe sıçrayabilen, anlık hız patlamaları ve öldürücü şutları ile rakipleri cezalandıran formundan uzak olsa da, Sarı-kırmızılı forma altında o dönemden izler bizlere sundu. Marsilya’da gösterdiği müthiş performans ile kulübünü 2004 UEFA Finali’ne taşıyan Drogba’nın Güney Fransa’daki dönemi de kısa sürdü. Onun için 24 milyon avroluk bir transfer teklifi yapmıştı! Didier Drogba’nın Chelsea kariyeri ise tek kelimeyle muhteşemdi: 341 maçta 157 gol ve 71 asist, 3 Premier Lig, 4 FA Cup, 2 Lig Kupası, 2 Community Shield ve 1 Şampiyonlar Ligi zaferi. Chelsea’den ayrıldıktan sonra taraftarlar tarafından kulüp tarihinin en iyi oyuncusu seçilen Drogba, iki kere Afrika’da yılın futbolcusu seçildi.