Samet Aybaba'nın Hasan Arat'a yazdığı mektup ortaya çıktı

Beşiktaş
Beşiktaş

Beşiktaş’ta Samet Aybaba'nın başkan Hasan Arat'a yazdığı ve gündeme oturan mektup, ortaya çıktı.

Samet Aybaba’nın 20 Kasım 2024’te Hasan Arat’a yazdığı mektup ortaya çıktı.

İşte Samet Aybaba'nın mektubu

20.11.2024

Sayın Başkan,

Size daha önce yaptığımız gibi transfer döneminin bitiminde olağan bir rapor yazmayı planlıyordum. Ancak geldiğimiz noktada bir rapor değil, samimi bir mektup yazmanının daha uygun olacağını düşünüyorum.

Çünkü takımın içinde bulunduğu durum itibari ile rapor hazırlaması gereken merci, Futbol Genel Koordinatörlüğü olmaktan çıkmıştır.

Asla sorumluluktan kaçmıyoruz. Ancak yeni sezon itibari ile YANLIŞ dediğimiz, savaşını verdiğimiz bir çok konunun ve geldiğimiz nokta da ortaya çıkan olumsuz tablonun sorumlusu biz değiliz.

Rapor hazırlaması gereken kişiler, yeni sezon itibari ile Profesyonel Futbolu, transferi ve uzun kolları ile Ümraniye’ yi yönetmeye çalışan Kaan Şakul, ve ilerde muhtemelen yaptığı hataları üzerine atacağı bugünse perde olarak kullandığı piyon Brad Friedel’ dır.

Lütfen bizlerden talep ettiğiniz gibi, mevcut duruma dair bir rapor da kendilerinden isteyiniz. Bizler kadar, Beşiktaş camiası için de son döneme ilişkin daha aydınlatıcı olacaktır.

Bildiğiniz üzere Türk futboluna 50 yılı aşkın süredir hizmet ediyorum, kulübümüz de futbolcu, teknik direktör gibi farklı pozisyonlarda görev aldım. Bu dönem üstlendiğim görevimde de beklentim, kariyerimin en olgun döneminde tüm bilgi birikimimi, tecrübemi kulübümle paylaşabilmekti.

Seçim sürecinizde sık sık kullandığınız ‘’Beşiktaş’ı Beşiktaşlılar yönetecek’’ ifadesi, temelinde beni çok heyecanlandıran, sadece kulübümüz açısından değil, Türk futbolunda örnek bir model olacağını düşündüğüm, uzun başarılı bir dönemin habercisi niteliğindeydi.

Ancak geldiğimiz nokta da bu ifadenin altının dolu olmadığını anladım.

İfade ettiğiniz gibi sahadan gelen profesyonellerin değil, futbol’ dan bihaber eski bankacı ve Ümraniye ye yerleştirdiği piyonu tarafından Beşiktaş’ ın yönetilmeye çalışıldığına şahitlik etmekteyim.

Kurgulanan bu ortam, kulübümüze verilen zararı bilerek ya da bilmeyerek, sizin de gözlerinizin önünde sürüyor. Dolayısı ile Sn. Başkan, sizde sorumlusunuz.

Futbol 2+2 nin her zaman 4 ettiği bir oyun değil. Maalesef bunu hepimiz zor yolla görmek durumunda kalacağız.

Geçtiğimiz yaz transfer döneminde kadro planlaması ve diğer konularda çok da uyumlu çalışamadığımızı gördüm.

Sonuçta bizler geliyoruz geçiyoruz ama Beşiktaş her zaman baki kalacak. Bu yüzden geleceğe rehber olması, ışık tutması adına gözlemlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Futbol, doğası gereği izlemesi, seyir zevki yüksek bir spor. Kurallarının anlaşılır ve basit olmasından dolayı da dünyanın en çok izlenen, takip edilen sporu.

Futbolu en cazip kılan konulardan biri de herkesin üzerine rahatlıkla yorum yapabiliyor olması, yani herkesi içine çeken, konunun uzmanıymış gibi hissettiren bir doğası var.

Ancak aslında tam olarak da bu noktada futbolun özellikle ülkemize özgü çıkmazı devreye giriyor. Futbolun bu kapsayıcılığı, izleyenleri ve futbolu yönetenleri çoğu zaman şu yanılgıya düşürebiliyor.

Ben futboldan çok iyi anlıyorum, ben de bu işi yapabilirim.

Ama bu yaklaşım ne yazık ki profesyonel kulüplerde karşılığını bulmuyor, hiçbir zaman da bulmadı.

Hepinizin kendi alanında tecrübeleri, uzmanlığı var.

Aslında profesyonel kulüplerde yöneticilerden beklenen herkesin iyi olduğu alanda kulübe katkı sunmasıdır. İyi bir pazarlama direktörünün kulübe yeni sponsorluklar kazandırması, bir bankacının, muhasebecinin borçları yapılandırması ve yönetilebilir bir noktaya getirmek için çaba sergilemesi, iyi bir avukatın kulübe hukuksal alanda destek vermesi gibi.

Bunlar bir noktaya kadar da oluyor ama en hayati noktada popülaritenin ve o yuvarlak topun cazibesine ne yazık ki esir olunuyor ve yöneticiler profesyonellerden rol çalma telaşına düşüyor. Sonra ne oluyor biliyor musunuz, herkes kendi aldığı, aldırdığı oyuncu oynasın istiyor ve hatta bazen hocaların üzerinde ciddi baskılar kuruyor.

Yanlış planlanan bir kadroda veya yapılan transferlerde de, bahaneler her zaman hazır ve standart.

Biz Hoca’ ya sormadan transfer yapmadık!

Sayın Başkan, dünya kulüplerinde bu işler nasıl oluyor detaylara girmeden çok kısaca bahsedeyim.

Elit dünya kulüplerinde kadro planlamalarını, yönetimler tarafından belirlenen bütçeler dahilinde belli profesyonel kadroları yapar.

Hoca’nın varsa tavsiyeleri dinlenir ama nihai kararı profesyoneller verir, çünkü takıma, kulübe ve eldeki oyuncuların tüm özelliklerine yeni gelen hocalardan daha fazla hakim olurlar.

Örneğin devre arası Santos hocanın çok istediği William Carvalho ve Renato Sanches’i alsak, bugün Santos hoca yok ama 3’er yıllık sözleşmeleriyle nasıl kurtulacağız diye düşüneceğimiz iki oyuncumuz daha olacaktı.

Ve daha da önemlisi çok kısa bir zaman diliminde kazanmış olduğumuz Türkiye Kupamız ve Süper Kupamız olmayacaktı !

Size bu transferleri yaptırmamak için ne kadar büyük baskı yaptığımızı hatırlarsınız herhalde.

Buna paralel olarak iyi oyuncular olduklarını düşünsem de, Muci ve Al Musrati için ödenen bonservis bedelleri bizimle paylaşılsa idi, onların transfer sürecinde de aynı olumsuz tepkiyi koyabilirdik. Çünkü bir futbolcunun maliyeti ona olan bakış açısını ve beklentiyi belirler.

Şimdi gelin size adım adım biraz daha somut şeyler anlatayım ;

Göreve geldiğim ilk günler ekibimle beraber takım ve oyuncu analizlerini yapıp ihtiyaç bölgelerimizi belirledik. Hatırlarsanız, ne kadar her pozisyonda sıkıntımız olsa da, sağ bek pozisyonunda Tayfur ve Onur’la ciddi problemler yaşıyorduk. Hocam bir liramız yok, ancak bedelsiz transfer yapabiliriz denildiği için ilk aklıma gelen Adana Demirspor’ da sözleşmesini fesheden eski öğrencim Jonas Svensson oldu ve bedelsiz olarak kadromuza kattık. Mevcut görüntüde yeni transferler arasında en çok süreyi alan ve nispeten iyi performans gösteren oyuncularımızdan birisi durumunda.

Fayda ve maliyeti oldukça dengeli, sorunsuz bir oyuncu.

Joe Worral transferine sayısız sefer olumsuz rapor verdik. Sayın başkan, o dönem çok ricacı oldunuz, kulüp politikası gereği dediniz, saygımdan sustum. Sonuç olarak oynamaz dedik, oynamadı ve kabul görmedi. O transferin tüm süreci, resmi belgeleri ile bende saklıdır. Eğer engellemeseydik benim bilgim dışında şahsi imzam da kullanılarak 5 M€ bedel ile transfer edilmiş bir oyuncu olacaktı.

Al Musrati, Santos hocanın transfer listesinde vardı. Bize hocanın da istediği birkaç oyuncuyu almalıyız şeklinde yaklaşıldığı için, William Carvalho ve Renato Sanches olacağına, oluyorsa Musrati olsun şeklinde onay verdik. Bu arada ben ve ekibim hala iyi oyuncu olduğunu düşünüyoruz. Ama verdiğiniz bonservis bedelini öğrenince açıkça büyük şok yaşadık. Aslında bu da bir tek taraflı iletişimsizlik, masada konuşulan rakamları bizimle paylaşsanız sizi daha doğru yönlendirebilirdik. Bu arada ödenen bonservis bedeline, oyuncuyu en çok isteyen kişi Santos da çok şaşırmıştı. Karşılıklı bir görüşmemde Musrati iyi bir oyuncu ancak nasıl bu kadar para öderler gibi serzenişlerde bulunmuştu.

Muci transferinde de benzer konular yaşandı. Sizinle oyuncu ile ilgili yazışmalarımız hala duruyor, size ısrarla vurguladık, Muci henüz zorluk derecesi yüksek bir ligde bir performans sergilemedi, Arnavutluk Milli Takım’ının dahi düzenli oyuncusu değil. Bu oyuncu ancak ve ancak makul bir bonservis bedeli ile alınması uygun olur. Çünkü ne yöne evirileceğini öngörebilmek için rekabet düzeyi yüksek bir ortamda değerlendirmek gerekir şeklinde görüş bildirdik.

Santos hocanın ayrılması gerektiği yoksa Türkiye Kupası’nın da alınma ihtimalinin olmadığı ile ilgili size rapor yazdığımda, hocam risk alıyorsun sıra size geliyor dediğiniz de o sorumluluğu alan, elini taşın altına sokan da bendim. Sonucunda o kupayı kaldırdık. Bu süreçte neler yaşandı, teknik ve idari olarak neler yaptık meraklısına uzun uzadıya anlatırım, ancak sizin ve en yakınınızdaki kişilerin çok ilgileneceğini hissetmedim hiç. Hatta en yakınınızdaki kişilerin bu başarıdan mutsuzluk duyduğunu hissettiğim anlarda oldukça fazlaydı.

Devre arası ve sezon başı size verdiğimiz transfer listeleri tarihleriyle bende duruyor. Paulista, Rafa ve daha birçok değerli oyuncunun olduğu liste. Listemizde olmayan Immobile sorulduğunda ise alınması yönünde görüş ifade ettik. Ama ne olduysa bu 3 transferin ardından oldu. Birden anlamsız bütçeli, çok yanlış transferlerle bu çizgiden uzaklaştınız. Bizimle diyaloğu tamamen kopardınız ve transferler Kaan Şakul, Brad Friedel üzerinden ilerlettiniz. Bu dönem yapılan hatalar sadece anlamsız bütçeli yanlış transferler değildi. Aslında yapılan en temel hata, her baktığımda hayretler içerisinde kaldığım kadro planlaması yani takım mühendisliği idi.

Can Keleş ile ilgili size ısrarla bizde olamayacağını söyledim. Avrupa’da 300’e yakın gurbetçi oyuncu taradık. Hatta oluşturulan kısa listeyi ben de gidip canlı izledim ve belirlediğimiz isimleri size söyledim. Bu oyunculara yöneleceğinize Can Keleş’e 2.750M € verdiniz. Oynamaz dedim, oynamıyor, hiçbir zaman oynamayacak.

Israrla kanatlara transfer yapmalıyız dememe ve isimler vermemize rağmen, PSG’den oyuncu alacağım sözünüz için Cher N’dour transferini yapmanız hem de kiralık olarak almanız hataydı. Beşiktaş Kulübü başka bir kulübün genç oyuncusunu kiralamaz. Kiralıyorsa direkt oynatıp, tam verim alacağını düşünür ve satın alma opsiyonuyla kiralar. Diğer türlü hem gereksiz yabancı kontenjanını doldurmuş olur, hem de başka bir kulübün genç oyuncusunu yetiştiren kulüp durumuna düşer. Sonuç olarak bu transfer, teknik, ekonomik ve stratejik bir hatadır.

Joao Mario transferi de ihtiyacımız olmayan bir bölgeye yapılmıştır. Joao bir kanat oyuncusu değildir ve yaş/fiziksel durum olarak merkez orta sahada oynayacak durumda değildir. Buna artı olarak en fazla oyuncuya sahip olduğumuz bölge orta sahadır. Sonuç olarak bu transfer de teknik ve ekonomik açıdan büyük bir hatadır.

Emirhan Topçu bir sol bek değildir, top tekniği bu pozisyon için yeterli değildir. Elimizde Bahtiyar gibi zaten geçen sezon sol stoper oynamış alternatif bir oyuncu varken yapılan 2.5M€ bütçeli gereksiz bir transferdir. Oyuncu gelecekte olumlu bir noktaya evirilebilir ancak transferin gerçekleşti günün koşullarında pozisyon olarak o bütçeyi kanat oyuncusu transferinde kullanmalıydık.

Felix Uduokhai için 5 M€ çok yüksek bir bonservis bedelidir. Felix kötü bir oyuncu değil ama, 2 ay önce çok daha düşük maliyeti olan bir oyuncuya 2 ay sonra apar topar bu bonservisi vermek zamanlama ve maliyet açısından büyük bir hatadır. Bu rakamlara çıkılacaksa çok daha kariyerli tecrübeli Paulista seviyesinde bir oyuncu alabilirdik.

Sezonda oynayacağımız 55’e yakın maç varken. Muleka’nın gönderilmesi de çok büyük bir teknik hatadır. Bunu Muleka iyi bir oyuncu olduğu için söylemiyorum. Ciro’nun arkasında Mustafa’yı yalnız bırakmak doğru olmadığı için söylüyorum. Bu yaşta bir çocuğa taşıyamayacağı bir yükü çok erken omuzlarına yüklemek gelişimini de yavaşlatacağı için söylüyorum. Muleka’nın gönderilmesi sadece teknik açıdan değil ekonomik açıdan da büyük bir hatadır.

Sezon başı Gedson Fernandes’i kulübün geleceği kurtulacak diye az kalsın satıyordunuz, bonservis gelirinin %50’sini alacak olmamıza rağmen. Israrla karşı çıktım, bugün ya Gedson da olmasaydı ? Merkez orta saha rotasyonunda da ne noktada olurduk düşünün.

Werder Bremen’de oynayan Mitchell Weisser isimli sağ bek sağ kanat oynayan çok etkili bir oyuncu var, bizzat gidip canlı da izledim ve ekip olarak çok beğendik. Kaan’a söyledik, konuştum Amerika’ya gidiyor dedi. Takip ettik oyuncu Amerika’ya gitmedi. Menajeriyle görüştük ABD gündemleri hiç olmadığını söyledi ve bize gelmeye çok istekliydiler. Oyuncunun bonservisi de yoktu. Sebebini anlamadığımız bir şekilde bu ve benzeri birçok fırsat bilinçli olarak görmezden gelindi. O gün sebebini anlamamıştık, ama bugün tüm süreci biliyorum ve yapılan/yapılmayan her transferin tüm detaylarına, niyetine hakimiz.

Göreve başladığımız tarih itibari ile Beşiktaş alt yapısından bir çok genç oyuncuyla profesyonel sözleşme imzaladık ve hali hazırda bir çoğu A Takımımızda görev yapmakta. Bu oyunculardan Semih Kılıçsoy ön plana çıktı ve ciddi şekilde takip edilen, talep gören önemli bir değer haline dönüştü. Geçen sezon golleri ve asistleri ile de takımın genel performansına önemli katkısı oldu. Geldiğimiz nokta da bu değerlerimizi de yavaş yavaş kaybetmeye başladığımızı gözlemliyorum. Buda kulübümüz açısından son derece olumsuz bir durum. Semih, Mustafa, Emrecan Terzi, Yakup Arda ve daha nice genç oyuncumuzu daha fazla korumalı ve gelişim süreçlerini mevcut durumun aksine daha doğru organize etmeliyiz.

Yeni teknik direktörümüz Giovanni Van Bronckhorst un her şeyden önce iyi bir insan ve pozitif bir teknik direktör olduğunu düşünüyorum. Ancak sizin de yönlendirildiğiniz gibi, son derece yanlış yönlendirildiğini ve bu şekilde devam etmesi durumunda başarılı olma şansının olmayacağını biliyorum. Her işte olduğu gibi futbolda da kılavuz çok önemlidir. İyi niyetli pozitif kişiliğinden faydalanılarak çok yanlış yönlendirildiğini net şekilde gözlemliyorum. Bu durumun önüne geçilir ve kendisine doğru kurgulanmış bir kadro ile çalışma fırsatı verilirse başarılı olabileceğine yürekten inanıyorum.

Çok değil birkaç ay önce tek hedefin Türkiye Kupası kaldığı bir ortamda önemli bir sorumluluk alarak, yönetiminize bu kupayı getirip, hem Süper Kupa’nın hem de Avrupa Ligi’nin önünü açmış olduk.

Ümraniye’de oyuncuların, personelin, profesyonellerin nabzını tutmak, futbol takımında ki verimliliği artırmak, dikkati ve konsantrasyonu yükseltmek için yeri geldi tepki çekeceğini bile bile sert açıklamalar yaptım. Sizin üzerinize gelmesi muhtemel birçok olumsuz tepkiyi engelledim, kendi üzerime çektim. Çoğu zaman da hem hoca hem baba gibi yaklaşarak tükenmişliğin tavan yaptığı bir sezonda Türkiye Kupasını kazanıp yönetiminize de nefes aldırdık.

Bugün ise geldiğimiz noktada antrenman izlemeyi kulüp çalışanlarına, altyapı oyuncularına, benim yardımcılarıma bile yasaklayan kendi gölgesinden korkan ve Ümraniye’de ikilik yaratan bir zihniyetle karşı karşıyayım.

Unutmayın bir profesyonel takımı yönetmek sadece antrenmandan ibaret değildir.

Bu sezona gelecek olursak son derece yanlış kurgulamış bir takım mühendisliği görüyorum. Dar, kısıtlı ve yanlış kurgulanmış bir kadronun ne kadar acemice planlandığını üzülerek takip ediyorum. Oynama ihtimali olmayan oyunculara ciddi bonservisler ödenirken, örneğin kanatlara hiç transfer yapılmaması inanılmaz.

Nasıl anlatayım bilemiyorum.

Her kulübün tarihinde aslında yazılmamış bir oyun kültürü olduğunu, Beşiktaş’ın oyun alışkanlığının da kanatları çok etkili kullanmak olduğunu bilir misiniz?

Şampiyon olduğumuz tüm sezonlarda bu pozisyondaki oyuncuların verimliliğine bir bakmanızı öneririm.

Sizce bu kulübün oyun kültürünü, alışkanlıklarını, taraftarın oyun beklentisini kim en iyi bilir ?

Sanırım siz bankacı Kaan Şakul ve Amerikalı eski menajer Brad Friedel’ in daha iyi bildiğini düşündünüz !

Bankadan, menajerlik ofisinden çıkıp bugün profesyonel futbolun içinde yer almaya çalışmak, bir de bunu Beşiktaş gibi bir dünya kulübünde denemek çok amatörce bir yaklaşımdır. Bu işe 50 yılını vermiş, 626 Profesyonel maça çıkmış bir Teknik Adam olarak yazmıyorum sadece, bu kulübün tüm genetiğini bilen ve hepinizin büyüğü olarak yazıyorum.

Bana ve ekibime yapılan saygısızlıkları, küçük düşürüşü davranışları burası Beşiktaş olduğu için sineye çektik, çekiyoruz. Bu denli tecrübeli profesyonel bir ekibe sahipken, bunu es geçmeniz, kendi başınıza iş yapmaya çalışmanızın sebebini anlamakta güçlük çekiyorum.

Sonuç olarak, iletişimin nerdeyse yok denecek seviyede olduğu bir transfer süreci geçirdik. Bizim yerimize, tam olarak ne görevde olduğunu telaffuz etmediğiniz ama her işi de yaptırdığınız Kaan ve Brad ile tüm süreci yürüttünüz.

Sezon başı Kaan, 37 M€ bonservis kazancı getireceğim, finansal fair-play var oyuncu satmadan tek oyuncu alamayız dediğinde de sizlere burası BEŞİKTAŞ, hayal görmeyin demiştim. Değil 37 M€ gelir, gönderdiğimiz elden çıkardığımız oyunculara 10 M€ para ödendi.

Brad sadece futbolcu satacak, tut onu kulağından at Ümraniye’den dışarı dediğinizde de gülümsedim size. Satabildiği tek bir oyuncu var mı?

Tüm oyuncular paraları ödenerek çok yanlış biçimlerde gönderildi.

Brad ve Kaan transfer sürecini nasıl yönetmiş, işin matematiğine ilgili arkadaşlardan bilgileri isteyerek bir bakın lütfen. Kendim sık sık bakıyorum.

Bu tabloya Türk futbol tarihinde herhangi bir profesyonel imza atsaydı işine devam edebilir miydi?

Peki devam ediyorsa sizce bu kamuoyuna ne düşündürürdü?

Birde gerçekten merak ediyorum Başkanım.

Neden özellikle transferde, futbol konusunda çok daha tecrübeli yöneticilerimiz Onur Göçmez, daha önce Beşiktaş yönetimlerinde futbol şube sorumlusu olarak yer almış Mete Vardar, efsane futbolcularımızdan Feyyaz Uçar gibi isimler varken Kaan üzerinden gittiniz?

Bizden, yani futbol aklından uzaklaşıp Brad’i Ümraniye’ye getirerek Kaan’la beraber bizi itibarsızlaştırmaya çalıştığınız noktada da büyük hatalar yapıldı ve bu aşamaya gelindi.

Bunun neden yapıldığını bilmiyorum, belki öğrenemeyeceğim. Ama içinde bulunduğumuzun durumun sebeplerinin bunlar olduğunu düşünüyorum.

Ben bir söz verdim ve kimseyi yarı yolda bırakmam. Beşiktaş’ ı hiç bırakmam.

İhtiyaç olursa Ümraniye’ de yardım etmek için bekliyor olacağım.

Ancak bizlerle ilgili farklı bir tasarruf var ise, hemen gereğini yapın lütfen.

Saygılar, Samet AYBABA

(Samimi Haber)