Zor ama umut var
2022’nin başında ekonomilerin geri dönüşü beklenirken, dünya Rusya Ukrayna Savaşı ve beraberinde getirdiği enerji krizi ile büyük bir şok yaşadı. Yıl boyunca, kalıcı olacağı kabullenilen enflasyon ile mücadele gündemin ilk sırasına yerleşirken, Dünya 2023’e bir önceki yıldan devreden sorunlar ile giriyor.
Dünyada resesyon iklimi
Dünyada gelişmiş ekonomiler, pandemi ardından faiz artırarak parasal genişleme politikası ile enflasyonla mücadele yöntemini seçti. Güçlü dolar ortamı yaratan bu strateji özellikle gelişmekte olan ekonomilere zarar verirken; bu eğilimin yılın ilk çeyreğinde sürdürülmesi bekleniyor. Bu kapsamda Fed’in ilk çeyrekte faizleri yüzde 5’e çıkaracağı tahmin edilirken, Avrupa Merkez Bankası’na yönelik beklenti ise politika faizini yüzde 3’e yükseltmesi olacak.
Uygulanacak sıkı para politikaları nedeniyle, birçok uzman ekonomik büyümenin sekteye uğrayacağını tahmin ediyor. Uluslararası kuruluşlar da büyüme tahminlerini, aşağı yönlü revize etti. OECD’ye göre 2023’te G20 içerisinde Türkiye, Endonezya ve Britanya dışında büyüme beklenmiyor.
Emtianın ateşi sönecek, ticaret yavaşlayacak
2023’te Fed’in faiz artırımı doların güçlenmesini sağlarken, emtia fiyatlarında Rusya-Ukrayna Savaşı ve diğer jeopolitik riskler belirleyici olacak. Bununla beraber emtia fiyatlarında 2022’de hayati bir değişim beklenmiyor. Dünya Bankası Emtia Piyasaları Görünümü Raporu’na göre 2023’te enerji fiyatlarının yüzde 11 düşeceği, petrol fiyatlarının ise varil başına ortalama 92 dolar seviyesinde seyredeceği öngörüldü. Rapora göre enerji fiyatlarında düşüşe rağmen, enerji emtia fiyat endeksi geçen 5 yıl ortalamasının yüzde 75 üzerinde seyretmeye devam edecek. Aynı rapora göre tarım, metal ve mineraller gibi enerji dışı emtia fiyat endeksinde düşüş ise yüzde 8,1 olarak tahmin edildi.
Geçtiğimiz yılın son iki çeyreğinde yavaşlayan dünya ticaretinin ise 2023’te de durağan seyredeceği öngörülüyor. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) 2023 öngörülerine göre, dünya mal ticareti sadece yüzde 1 büyüyecek. Örgüt, bu öngörüsünde enerji fiyat artışı, yüksek faiz ve artan gıda fiyatları dolayısıyla talepte azalmanın etkili olduğunu belirtti.
Birleşmiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) da son yayınladığı raporda, jeopolitik gerilimler, devam eden enflasyon ve düşük küresel talep nedeniyle küresel ticaretin olumsuz etkileneceğini vurguladı.
Türkiye'de hedef enflasyonla mücadele
Dünya 2023’e düşük büyüme, yüksek enflasyon ve resesyon endişeleri ile girerken, Türkiye’nin gündeminde de enflasyonla ve dış ticaret açığıyla mücadele var. Yıl boyunca küresel ekonomideki tedarik zincirindeki kırılmayı lehine çeviren ve rekor ihracat gerçekleştiren Türkiye’nin önünde risklerin yanı sıra, önemli fırsatlar da bulunuyor.
Galatasaray Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç Dr. Ata Özkaya’ya göre Eylül 2021’de başlatılan Türkiye Ekonomi Modeli kapsamında TCMB politika faizi hızla indirilmeye başlandı ve bunun nedeninin çekirdek enflasyonun düşüklüğü olduğu duyuruldu. İçinde bulunduğumuz ekonomik ve finansal süreçlerin bu ekonomi politikası değişiminin sonucu olduğunu savunan Özkaya, “Ekonomi literatüründe, genişlemeci olarak nitelenen para politikası ve maliye politikası uygulanmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da enflasyon seviyesi oldukça yükselmiştir. Covid-19 sebebi ile yükselen küresel talebe, düşük döviz kuru politikası ile ihracatı artırarak reaksiyon verilmiştir. Ancak, 2022 yılının 4. çeyreğinden itibaren, bu gelişmeler, arzu edilen olumlu sonuçlarını da yitirmeye başlamıştır” şeklinde konuşarak dış ticaret açığının aylık 10 milyar dolar seviyesine yerleştiğini, 2023 yılındaki gelişmelerin de bu ekonomik çerçevenin sürdürülüp sürdürülmeyeceğine bağlı olacağını belirtiyor.
Özkaya mevcut durumda azalan küresel talep ve düşen ihracat hızı nedeniyle yeterli büyüme hızının yakalanamaması durumunda enflasyonist ortamın sürebileceği uyarısında da bulunuyor. “Bu risk, enflasyonunun 2023 yılının ilk yarısında yüzde 20’yi geçeceği, 2023 yılı sonunda da yıllık % 50’nin üzerinde olabileceğini bize söylemektedir. Hane halkının alım gücünün çok çabuk aşınması riski vardır. Ayrıca, enerji fiyatlarının henüz kararlı-haline ulaşmadığını biliyoruz. Eğer tarım-gıda arzımız yetersiz kalmaya devam ederse, hane halkı bütçesi gıda, ulaşım ve barınma kanallarından gelen fiyat artışları ile denkliğini sağlayamaz” şeklinde konuşarak Türkiye’nin tarım ve gıda politikasında arzı artıracak, çiftçinin karının yükseltecek şekilde kapsamlı olarak değişikliğe gidilmesi gerektiğini belirtiyor.
Dış Ticarete Yön Verenler Derneği (DışYönDer) Başkanı Dr. Hakan Çınar ise 2022’ye yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı önceleyen bir stratejisi ile giren Türkiye’nin üretim girdisi olarak yapılan ithalatının oranının, toplamın yüzde 80’ini oluşturduğu hatırlatarak, “İhracatımızı artırabilmek için o ithalatı yapmak durumundayız. Üretim girdisinin ithalattaki payını azaltabilmek için ihtiyacımızı yurt içinden karşılayacak hale gelebilmemiz, yani yatırım yapmamız gerekiyor” şeklinde konuşarak, sadece üretimin yeterli olmadığını; tasarımla, teknolojiyle, inovasyonla ürettiğimize değer katmak gerektiğini belirtiyor. Çınar, enerjinin ithalattaki payının azaltılması ile orta vadede ihracatın ithalatı karşılayabileceği bir noktaya gelebileceğine inandığını da sözlerine ekliyor.
Enerji ve turizm belirleyici olacak
Türkiye’de dış talepteki zayıflamaya bağlı olarak ihracatta yavaşlama beklense de özellikle enerji alanındaki gelişmeler ve turizmdeki beklentiler ekonominin seyri üzerinde belirleyici olacak.
Türkiye, 2023 itibariyle Karadeniz’deki doğalgaz keşfinin meyvelerini almaya başlamasının yanı sıra Akkuyu’da ilk nükleer santrali de devreye sokacak. Nükleer kulübüne giriş yapacak Türkiye, dış ticaret açığının en büyük kalemini oluşturan enerjide elini güçlendirecek.
İstikrarlı elektrik enerji kaynağı olacak Akkuyu Nükleer Santrali dışında Karadeniz gazının çıkarılması da, sosyo-ekonomik kalkınmaya katkıda bulunacak. Ayrıca Rusya’ya yönelik yaptırımlar sonucu gelişen enerji krizinde, Rus gazını Avrupa’ya aktarma konusunda Türkiye çok önemli fırsatlara da sahip. Sıklıkla dile getirildiği gibi fiyatların belirlendiği gaz dağıtım merkezi olma konusunda 2023 yılı oldukça önemli olacak.
2023’te Türkiye’de dış ticaret açığının düşürülmesi konusunda belirleyici sektörlerden bir diğeri turizm olacak. Kış boyunca yabancı misafirlerini ağırlanmaya devam eden Türkiye, 2023 öngörülerini revize ederek yıllık 60 milyar dolar gelir hedefi ile çıtayı yükseltti.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s tarafından yayınlanan bir raporda da Türkiye’nin güçlü turizm performansı örnek gösterilerek, “Türkiye’nin kışa kadar uzayacak olan patlayan turizm sezonu da dâhil olmak üzere, genel olarak zorlu bölgesel ekonomik görünüm içerisinde bazı parlak noktalar mevcut” denildi.