Yine Orta Doğu'nun parasına çöktüler!
ABD Bankacılık sektöründe yaşanan iflasların hemen ardından sıçrayan kıvılcımın Avrupa’yı da ateşe vermesi gecikmedi.
19. yüzyılın ortalarında kurulan ve dünyanın sistemik öneme sahip 30 kredi kuruluşundan biri haline gelen İsviçre’nin finansal hünerinin simgesi artık yok!
Credit Suisse süreci nasıl ilerledi?
Credit Suisse’in ipliğinin pazara çıktığı olaylar; Bulgaristan’da uyuşturucu satıcılarının kara para aklamasına izin verdiği için mahkûm olması, Mozambik’teki bir yolsuzluk davasına karışması, eski bir çalışanı ve bir yöneticisinin adının karıştığı bir casusluk skandalı ve müşteri verilerinin medyaya büyük ölçüde sızdırılması yer alıyor. Elbette bunlar buzdağının görünen kısmı…
Bunlar İsviçre Bankacılık sihrinin bozulduğu; “kral çıplak” denmeye cesaret edildiği ana gelinmesini sağlayan önemli bir süreci başlattı. Mart ayında, yavaş ilerleyen kriz tam bir paniğe dönüştü, müşteriler kapıya koştu ve İsviçre hükümeti yerel rakibi UBS Group AG tarafından aceleyle devralınmasını ayarlamak için devreye girdi. Bu gönüllü bir devir değildi! İsviçre hükümeti merkez bankasının da kasasını açarak UBS’e devri gerçekleştirip geri kalan sistemi korumaya çalıştı.
Peki kimin parasına çöküldü?
UBS bu satın alma işlemi için 3,2 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Bu rakam, 17 Mart Cuma günü piyasalar kapandığında bankanın değerinden yüzde 60 daha az. Bu boyutta bir çöküşle birlikte, kurtarmanın aralarında Credit Suisse’in en büyük hissedarlarının da bulunduğu pek çok kaybeden yaratması şaşırtıcı değil.
Yazının devamı Z Raporu 47. sayısında