Yerel değerleri sahiplenme coğrafi işaretler ile mümkün
Coğrafi işaretler belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri yönünden bulunduğu yöre, alan, bölge ya da ülke ile özdeşlemiş ürünü gösteren işaretler anlamına geliyor.
Avrupa’da geçmişi 1883 tarihli Paris Sözleşmesi’ndeki atıfa kadar giden coğrafi işaretler konusunda Türkiye’de ilk düzenleme 1995’te hayata geçirildi. Son yıllarda coğrafi işaretlerin öneminin daha çok anlaşılması ile ciddi ilerlemeler sağlandı. Bununla birlikte Türk Patent Enstitüsü’ne göre 2500’e yakın tescil alabilecek ürünümüz bulunurken; tescil edilmiş coğrafi işaret sayısı 188. Bu sayı her geçen gün artmaya devam etse de Türkiye gibi zengin flora ve kültürel geçmişe sahip bir ülkenin ürün tescili için daha fazla çalışması gerekiyor.
Yöresel ürünler için bir cennet olan Türkiye’de coğrafi işaret tescilinin yeteri kadar tanınmaması, uluslararası alanda ekonomik ve kültürel avantajlarda geri kalınmasına neden oluyor. Ürün sahipliği konusunda rekabet içerisinde olduğumuz Yunanistan’ın Avrupa Birliği nezdinde kabul edilmiş coğrafi işaret sayısı 103 iken, Türkiye’de AB’den sadece Antep baklavası ve Aydın inciri tescil aldı. Avrupa Birliği ülkelerinde coğrafi işaret tescili almış ürünlerin yarattığı katma değer 51 milyar euroya ulaştı. Dünyadaki coğrafi işaret pazar büyüklüğü ise yaklaşık 200 milyar dolar ve tescillenmiş 10 bin coğrafi işaret bulunuyor. Avrupa Birliği ise bugüne kadar 1344’ün üzerinde ürüne tescil verdi.
Coğrafi işaretler tescilinin en önemli avantajı o ürün ile ilgili katma değer yaratması. Bir ürün tescil edildiği zaman bölgesel kalkınma yolunda da önemli bir aşama kaydedilmiş oluyor. Özellikle küçük üreticiler, sürdürülebilir tarım ve gastronomi turizmi açısından da coğrafi işaretlerin tescili ve korunması şart. Avrupa Birliği de coğrafi işaret konusuna büyük önem veriyor. Bu nedenle ABD ile yürütülen TTIP müzakerelerinde ABD’nin AB coğrafi işaret sistemi ve korumasına yönelik itirazları önemli bir sorun. Çünkü AB tarım ve ticaret politikası için hayati önemde olan coğrafi işaretlere ABD, bunun bir tür korumacılık olduğu iddiası ile karşı çıkıyor.
Coğrafi işaretler alanında önemli gelişmeler var
Coğrafi işaret denildiğinde Türkiye’de ilk akla gelen isim olan, Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜCİTA) Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu son yıllarda Türkiye’de coğrafi işaret konusunda önemli gelişmeler yaşandığını belirterek; talebin son 1 yılda ciddi anlamda arttığını kaydediyor. Tekelioğlu’na göre geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanı’nın Patent Ödülleri’nde ilk kez coğrafi işaretlerden bahsetmesi; tüm yerel örgütleri yerel değerlerine sahip çıkmaları, tescil almaları; ulusal tescil ile yetinmemeleri, uluslararası tescile de başvurmaları gerektiğini söylemesi önemli bir gelişme oldu. Ayrıca sınai mülkiyet kanun tasarısı meclis gündeminde ve önümüzdeki günlerde yasalaşması bekleniyor.
Coğrafi ürünler kırsal kalkınmanın anahtarı
Tekelioğlu tescil almanın büyük avantajı olduğunu; bununla beraber Türkiye’de alınan tescillerle sadece Türkiye içerisinde koruma sağlandığını; AB’de korunma sağlanabilmesi için AB’den tescil alınması gerektiğini belirtiyor. Tescil alınması ile taklidin önüne geçildiği ve haksız rekabetin engellendiğini söyleyen Tekelioğlu coğrafi işaret almış ürünlerin kaliteleri nedeni ile fiyatlarının benzerlerine göre, yüksek olması nedeniyle coğrafi işaret almış ürünü üretenlere refah ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağladığını şu sözlerle dile getiriyor: “3 sene önce Malatya’ya gittim, kayısının kilogramı 3 dolara ihraç ediliyordu. Günah, yurtdışında 100 gramını alamazsınız. Ama AB’den tescilini alsa, logosunu koysa, fiyatını 6 dolar yapsa hiç kimse bir şey diyemez. Çünkü o bir resmi kalite işareti. Arkasında güvence var, garanti var, tarihini ve kökenini belirtiyor. Rokfor peyniri Fransa’da bir köyde üretiliyor, o köy 950 nüfuslu ama rokfor peynirinin üretim zincirinde 10 bin kişi çalışıyor.”
Türkiye’nin halen AB’de tescil almış 2 ürünü var. Yedide bir büyüklüğümüzdeki Yunanistan’ın ise coğrafi işaret tescili almış 103 ürünü bulunuyor. Afyon sucuğu ve pastırması, İnegöl köftesi, Aydın kestanesi, Malatya kayısısı ise komisyonda, tescil sırasını bekleyen diğer ürünlerimiz. Bu konuda ilerleme kaydetmek için uluslararası bazı müzakerelerin yürütülmesi de faydalı olacak. Tekelioğlu Çin’in AB ile coğrafi işaret konusunda karşılıklı tanıma prensibine göre yürütülen projenin bir benzerinin Türkiye AB arasında da yapılabileceğini belirtiyor. Tekelioğlu bu konudaki görüşlerini “Çin AB ile müzakere yürüttü. 10 + 10 Projesi ile AB Çin’in 10, Çin de AB’nin 10 ürününü tanıdı. Bunu Gürcistan, Moldovya ve Fas ile de yaptılar. Bizim de bunu yapmamız lazım. 188 ürün için yapılmaz ama çok ihraç ettiğimiz 30-40 ürünü belirleyip, AB ile müzakereye girmekte yarar var. Bunu da devlet yapmalı. Antep baklavası tam 4,5 yıl bekledi, kolay değil. Ama devlet yapınca hem 40 ürüne alır, hem de 1,5 yılda bu iş halledilmiş olur” şeklinde belirtiyor.