2025 tarım vizyonunda üretim planlaması ve su yatırımları öne çıkıyor

Tarımsal üretim, bir ülkenin ekonomik kalkınmasının temel taşlarından biridir. Çünkü gıda güvenliğini sağlamak, istihdam oluşturmak ve doğal kaynakları sürdürülebilir şekilde kullanmak açısından büyük önem taşır. Tarım sektörü sadece gıda üretiminin ötesinde, hayvancılık, tekstil ve biyoteknoloji gibi sektörlerle de doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, tarım politikaları, verimliliğin artırılması, çiftçilerin desteklenmesi, tarımsal araştırmaların teşvik edilmesi ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması gibi temel hedeflere odaklanmaktadır. Ülkemizde tarım politikalarının etkin bir şekilde uygulanması, hem iç piyasaların dengelenmesini hem de dışa bağımlılığın azaltılması çalışmalarımızın temelini oluşturmaktadır. Böylece ekonomik istikrarı ve gıda arz güvenliğimizi sağlamak için önemli adımlar atıyoruz.

Dünyadaki son gelişmelere baktığımızda; iklim değişikliği, kuraklık, doğal afetler, savaşlar ve küresel salgınlar gibi konular, dünya genelinde büyük ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Yapılan araştırmalara göre, 1970 yılından bu yana doğal afetlerin sıklığı 5 kattan fazla bir miktarda artmış ve bu afetlerin yol açtığı yıllık zararın 250 milyar dolara kadar çıktığı tahmin edilmektedir. Bu kayıpların yarısından fazlası ise iklim değişikliğinden en çok etkilenen tarım sektöründe gerçekleşmiştir. Aynı dönemde dünya nüfusu 2 kat artarak 8 milyara ulaşmış, kentleşme oranı ise yüzde 50'yi geçmiştir. Bu gelişmeler, tarımsal üretim üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır. 2050'li yıllarda dünya ve ülke nüfusumuz yaklaşık %25 artması ve bu nüfusun büyük kısmının kentsel alanlarda yaşamaya başlaması beklendiği gelecek projeksiyonlarında yerini almaya başlamıştır. Bu duruma önümüzdeki 25 yıl içinde yüzde 70 daha fazla gıdaya ve bu gıdayı üretmek içinde yüzde 15 daha fazla suya ihtiyacımız olacağını göstermektedir.
Bu gerçekten hareketle 100 - 150 yıl önce yeraltı kaynakları için verilen mücadele, günümüzde tarım alanları ve su kaynakları üzerindeki kontrol için yürütülmektedir. Gelişmiş ülkeler, gıda güvenliklerini ve gelecekteki sürdürülebilirliklerini teminat altına almak amacıyla büyük çabalar harcamaktadır ve bu süreç, ülkemizi doğrudan etkilemektedir.
Ülkemiz, iklim değişikliğine en duyarlı bölgelerden biri olan Akdeniz kuşağında yer alıyor. Son yıllarda artan sıcaklıklar, uzayan kuraklık dönemleri, azalan yağış miktarı, şiddetli fırtınalar ve seller gibi aşırı hava olayları, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğine yönelik ciddi tehditler oluşturuyor. Artan gıda talebi ile birlikte, gıda güvenliğini ulusal güvenliğimizin vazgeçilmez bir parçası olarak görmekteyiz. ‘Yeni Normal’ olarak adlandırdığımız bu dönemde, tüm zorluklara rağmen, üretimimizi sürdürülebilir kılarak verimliliği, kaliteyi, kayıtlılığı ve sektöre yapılan yatırımları artırarak karşılık vereceğiz. Bu bağlamda, Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda yeni yüzyılımızı Üretimin ve Üreticinin Yüzyılı yapma vizyonu ile yola çıktık.
Bu vizyonu oluştururken, toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilirliği, iklim değişikliği, doğal afetler, nüfus artışı, jeopolitik riskler, salgın hastalıklar, küresel gıda arz güvenliği ve gıda milliyetçiliği gibi faktörleri göz önünde bulundurduk. Suyu temel alarak üretim planlaması yapmayı, yeni tarımsal destekleme modelini uygulamayı, sözleşmeli üretimi teşvik etmeyi, etkin arazi kullanımını sağlamayı ve tarımsal örgütlenmeyi güçlendirmeyi hedefliyoruz.
2024 yılında bu bağlamda önemli çalışmalara imza attık. Kırsal kalkınma hamleleri de bu stratejinin önemli bir parçası olarak görüyoruz. IPARD – TKDK hibe desteklerinde 2024 yılından önce 42 ilimiz faydalanıyordu. Geçen yıl itibariyle 81 ilimiz bu desteklerden yararlanmaya başladı. Tarım sektöründeki en büyük eksikliklerden biri olan “Üretim Planlaması”nı hayata geçirdik. 1 Ocak 2024 tarihinde hayvancılık ve su ürünlerinde başlayan süreç 1 Eylül 2024 bitkisel üretimle devam etti. Bu süreci daha verimli hale getirmek amacıyla üreticileri yeni tarımsal destekleme modeli ile yönlendirdik. Bu yeni model, sadeleştirilmiş ve etkin bir yapıya kavuşturulmuştur. Kırsal kalkınma hibeleri ve tarımsal krediler de “Üretim Planlaması” süreciyle entegre edilmiştir.
Aile işletmeleri, gençler ve kadın üreticiler özel olarak desteklenmektedir. Bu sayede, stratejik ürünlerde yeterlilik sağlanacak ve tarıma dayalı sanayinin hammadde ihtiyacı sürdürülebilir bir şekilde karşılanacaktır. Hem üreticilerin hem de ülkemizin refahı artacak, sürdürülebilir üretim ve gıda güvenliği sağlanacaktır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, ülkemiz tarım ve orman sektörünü daha ileriye taşımak için kararlılıkla çalışmaya devam edecektir. Bu süreçte üreticilerimizin azmi, teşkilatlarımızın inancı ve kararlılığı en büyük güvencemizdir. Bu minvalde 2025 yılında üreticilerimizle sahada birlikte olmaya devam edeceğiz. Sahanın sorun ve taleplerinin dikkate alarak, dünyadaki gelişmelere takip ederek tarım politikalarımıza yön vermeyi sürdüreceğiz.
Yapacağımız çalışmaların içerisinde en önemli konulardan biri su yatırımlarımız. 2025 yılında su ve sulama yatırımlarına 106 milyar lira ödenek ayrılarak birçok eseri daha ülkemize kazandıracağız. Yeni destekleme modelimiz ile çiftçimizi üretime teşvik ederek bitkisel ve hayvansal üretimde yeni üretim rekorları kıracağız. Anadolu’nun tadını ve lezzetini tüm dünyaya yaymak için tarımsal ürün ihracat hedeflerimizi her geçen gün artırıyor. Ormanlarımızı korumak ve geliştirmek için çalışmalarımıza son sürat devam ediyoruz. Gıda arz güvenliğimiz kadar gıda güvenilirliği çalışmalarında bizim için oldukça önemli taklit ve tağşişli gıda üreterek ve pazarlayarak halkımızın sağlığı ile oynayanlara göz açtırmayacağız. Bu minvalde üreticimizi koruyan ve tüketicimizi kollayan politikalarla yolumuza devam edeceğiz.
Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.