Yeni küresel kâbus yüksek enflasyon
Kovid-19 salgınının dünya ekonomisine yaşattığı kâbuslara bir yenisi daha ekleniyor. Pamuk ipliğine bağlı olduğu anlaşılan durum bazı ülkelerin sağlık sistemindeki çöküşle başladı. Ardından küresel üretim ve arz sıkıntısıyla devam eden kriz, tedarik zincirindeki kopmalar ve enerji darboğazıyla derinleşti. Son iki yılda yaşanan bu sıkıntıların sonucu olarak hayatımızı çevreleyen bir yüksek enflasyon sarmalıyla karşı karşıyayız.
Pandeminin üretim ve ticareti vurduğu iki yıl önce baş gösteren nakit sıkıntısını aşmak için merkez bankalarının karşılıksız para basması, tüketicinin alım gücünü zayıflattı. Bol para arzının getirdiği rahatlık, geçici bir rahatlık sağlasa da bu pansuman tedbirin faturası ağırlaşıyor. ABD, Kanada, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi gelişmiş ülkeleri bile bunaltan yüksek enflasyon, küresel çapta tansiyonu yükseltiyor. ABD’de yüzde 7’yi bulan enflasyonla mücadele için Fed’in faiz artırma planını erkene çekmesi ve tahvil alımlarını azaltmaya öncelik vermesi, özellikle gelişmekte olan ülkeleri germeye başladı.
Sadece Fed değil, birçok ülke merkez bankası faiz artışına gidiyor. Türkiye ve Çin dışındaki büyük ülkelerin merkez bankalarının çoğu faiz yükseltmeye başladı bile. Durum böyle olunca en büyük rezerve para birimi olan doların değer kazanacağı beklentisi, kurlarda dengesiz dalgalanmalara neden olabilir. Sıkıntı kimi ülkelerle sınırlı değil; aksine küresel. Bu durum, sadece Japonya’ya yaramış gibi duruyor. Yıllardır eksi enflasyonla mücadele eden Japonya Merkez Bankası, hayalini kurduğu yüzde 2 enflasyon hedefine küresel dalga nedeniyle yaklaşmış olmaktan memnun. Dünyanın geri kalanında alarm zilleri çaldırıyor.
ABD’de Biden yönetimi son dönemde artan enflasyon ve tedarik zincirindeki sıkıntılar nedeniyle eleştirilerin hedefi oluyor. Ülkede 2021’nin kasım ve aralık aylarında yüze 7’yi bulan enflasyon 39 yılın en yüksek seviyesini gördü. Benzer bir tedirginlik Avrupa’da da var. Avrupa’da enerji fiyatları ile enflasyondaki artış, ciddi bir endişe kaynağı artık. Avro Bölgesi’nde yıllık enflasyon, yüzde 5’e çıkarak verilerin toplandığı son 25 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Birlik üyesi ülkeler enflasyondaki artış kemikleşmeden durdurmanın yollarını tartışıyor. Almanya’nın ev sahipliğinde mayıs ayında yapılacak G7 toplantısında da ana gündem maddesi aynı. Dünyanın en gelişmiş yedi sanayi ülkesinin masaya yatıracağı zorlukların başında enflasyon ve artan borç var.
Öyle ki, yüksek enflasyonun kalıcı hale gelme riski küresel büyüme tahminlerini aşağı çekiyor. Son olarak IMF, 2022 küresel ekonomik büyüme tahminini yüzde 4,9’dan 4,4’e düşürdü.Uluslararası Para Fonu’nun güncellediği Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda; artan enerji fiyatları ve arz kesintilerinin özellikle ABD ile birçok gelişmekte olan ekonomide beklenenden daha yüksek ve daha geniş tabanlı enflasyonla sonuçlandığına dikkat çekildi. Raporda; artan enflasyonun, devam eden tedarik zinciri aksamaları ve yüksek enerji fiyatları ile birlikte öngörülenden daha uzun süre devam etmesinin beklendiği vurgulandı.
Yüksek enflasyonla mücadele etmek zorunda kalan ülkelerden biri de maalesef Türkiye’dir. Geçen yıl sonuna doğru kurlarda yaşanan aşırı dalgalanmanın etkisiyle spekülatif fiyat artışlarını beraberinde getirdi. Yüksek zamların etkisiyle yüzde 36’yı bulan yıllık enflasyondaki artışın hangi noktadan geri döneceğini şimdilik kestirmek zor. Ancak kurlardaki köpüğün alınması ve finansal piyasalardaki aşırı dalgalanmanın durması, enflasyondaki yükselişin yerini düşüşe bırakacağı zirve noktaya yakın olduğumuzu gösteriyor. Ancak bu risk diğer ülkelerin olduğu gibi Türkiye’nin de büyümesi önünde ciddi bir tehdit olarak duruyor. Yüksek enflasyona karşı verilecek mücadele ortaktır ve bütün dünyanın sorunudur.