Yapay zekâyla gerçek yarış

İbrahim Acar.
İbrahim Acar.

Hayatı ve iş yapış yöntemlerini kolaylaştıran teknolojik yenilikler günlük hayatımızın önemli bir parçası haline geldi. Yapay zekâ teknolojileri de bunlardan biri. Bireyleri, işletmeleri, devletleri; değişimi mecbur kılan zorlu bir süreç bekliyor. Bu yarışta geri kalmak, yeni çağın yaşam ve üretim felsefesinden mahrum kalmak demek. Türkiye de konuda kafa yoruyor. Türkiye, 5 yıllık Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi’ni duyurarak bu zorlu yarışta “ben de varım” dedi.

Gün geçtikçe yeni üretim teknikleriyle zenginleşen yapay zekâ teknolojisi, işletmeler kadar ülkeleri de ciddi bir yarışa soktu. Güncel rakamlarla ifade etmek gerekirse küresel veri hacmi büyüklüğü 55 zettabayta (ZB) ulaştı. Bu baş döndürücü datanın 2024’te 143 ZB düzeyine ulaşması bekleniyor. Gelecek 3 yılda üretilecek verinin son 30 yılda üretilenden fazla olacağı öngörülüyor. Bu büyüklüğe ulaşmış veri deryasını sınıflandırmak, analiz etmek büyük bir çaba gerektirir.

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın işbirliğiyle hazırlanan Türkiye’nin ilk Ulusal Yapay Zekâ Strateji Belgesi açıklandı. Önümüzdeki beş yıl için iddialı hedefler duyuruldu. 6 stratejik öncelik içeren belge, girişimleri destekleyerek yapay zekâ ekosistemini güçlendirme hedefiyle hazırlandı. Bu alanda geniş ve kaliteli bir istihdamın oluşması öngörülüyor.

11. Kalkınma Planı ve Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programları doğrultusunda hazırlanan stratejinin odağında şu 3 temel yetkinlik alanını var: Kaliteli veri, ileri beceriler, teknik altyapı. 24 amaç ve 119 tedbiri içeren Strateji Belgesi’nin bütün detaylarını buradan sunmak imkânsız. Ancak Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi ile 2025’e kadar gerçekleşmesi planlanan hedefleri şöyle özetlemek mümkün:

-Yapay zekânın GSYİH’ya katkısı yüzde 5’e yükseltilecek.

-Bu alandaki istihdam en az 50 bin kişiye çıkarılacak.

-Lisansüstü düzeyde mezun sayısı en az 10 bin kişiye ulaşacak.

-Merkezî ve yerel yönetim kamu kurum ve kuruluşlarında yapay zekâ alanındaki istihdam en az bin kişi olacak.

-Yerel ekosistemin geliştirdiği uygulamaların kamu alımlarında önceliklendirilerek ticarileştirilmesi desteklenecek.

-Uluslararası kuruluşların güvenilir ve sorumlu yapay zekâ ile sınır ötesi veri paylaşımı alanındaki düzenleme çalışmalarına ve standartlaşma süreçlerine aktif olarak katkı verilecek.

-Uluslararası yapay zekâ endekslerindeki sıralamalarda Türkiye ilk 20 ülke arasında yer alacak.

Türkiye’nin her alanda rekabet gücünü artıracak böyle önemli bir teknolojik dönüşüm süreci yeni meslek ve iş kolları ortaya çıkarıyor. Nitekim son istihdamın en hızlı arttığı alanların başında “veri ve yapay zekâ” olarak dikkat çekiyor. Yapay zekâ şu üç alanda yaygın olarak kullanılıyor; ‘makine öğrenmesi’, ‘yapay sinir ağları’ ve ‘derin öğrenme’. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, uluslararası yapay zekâ endekslerinde Türkiye’yi ilk 20 ülke arasına sokma hedefini açıklarken önemli bir çağrıda bulundu. “Bu hedefi 84 milyon olarak hep birlikte başaracağız” diyen koç, strateji belgesi paydaşlarının kamu, STK’lar, özel sektör, üniversiteler olduğuna vurgu yaptı. Ortaya konulan tedbir ve eylemlerin etkin şekilde hayata geçirilmesinin güç birliğiyle mümkün olduğunu kaydetti.

Hedefler hayli iddialı ve zorlu görünse de, yapılan yatırımlar umut verici. Türkiye’de yapay zekâ girişimi başına 9 milyon dolarlık yatırım yapılıyor. Kamunun ciddi destekleri var. Son on yılda TÜBİTAK tarafından bin 715 yapay zekâ projesine 1,7 milyar lira destek verildi. Bu da proje başına ortalama 1 milyon lira destek anlamına geliyor. Yapay Zekâ Strateji belgesinde belirlenen tedbirlerle kamunun destekleri iyice etkin hale getirilirse bu alanda da yeni ‘unicorn’lar çıkar. Deneyen, keşfeden, öğrenen ve kendisini sürekli güncelleyen bir ekosistem için nitelikli insan kaynağının yetişmesi çok önemli.