‘Volkswagen’in yatırım için ikna edilmesi Türkiye’ye duyulan güvenin göstergesi’
Türkiye, yatırım imkânları ve şartları bakımından 10 yıl öncesine göre çok farklılaştı. Dünya ölçeğinde doğrudan yabancı yatırımlarda düşüş olmasına rağmen Türkiye’ye ilgi var. Türkiye, 2018’de doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında yüzde 14’lük bir büyüme yaşadı. Bu oranın güçlü bir Şekilde artacağına ilişkin sinyaller mevcut. Uluslararası yatırımcılar derneği (YASED) eski başkanlarından KPMG Türkiye şirket ortağı Şaban Erdikler, “Volkswagen’ in yatırım için ikna edilmesi Türkiye’ye duyulan güvenin göstergesi” diyor. Volkswagen’ in kararı sonrasında, benzer firmaların da yatırımlarını Türkiye’ye yönlendirilmesi bekleniyor.
Dünya genelinde doğrudan yabancı yatırımlar 2018’de yüzde 27 oranında düşerek 1.097 milyar dolar olarak gerçekleşti. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın yüzde 1.3’üne denk gelen bu rakam, 1999’dan bu yana en düşük seviyesinde. Düşüşte ABD’nin vergi reformunun etkili olduğu öngörülürken, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi verilerine göre aynı dönemde Türkiye’de doğrudan yatırımlarda yüzde 14’lük bir büyüme kaydedildi. Bununla beraber Türkiye’ye yeni doğrudan yatırımların geleceği sinyali çok güçlü bir şekilde kendini gösteriyor. Alman otomotiv devi Volkswagen’in Türkiye’yi tercih etmesi buna en iyi örnek. Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) eski başkanlarından KPMG Türkiye Şirket Ortağı Şaban Erdikler, “Artık altyapıları bakımından çok daha iyi bir yere gelmiş bir ülkeden bahsediyoruz” diyor. Erdikler’e göre; Volkswagen’in yeni yatırım için Türkiye’yi seçmesi, ekonomiye duyulan güvenin bir göstergesi. Volkswagen’in Türkiye’ye yatırım kararı diğer benzer firmalara da örnek teşkil edecek.
‘Artık altyapı bakımından çok iyi yerlere gelmiş bir ülke var'
Geçmiş dönemde YASED başkanlığı yaptınız. Bugün de Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen uluslararası yatırımcılara danışmanlık yapıyorsunuz. 10 sene öncesi ve bugünü, yabancı sermaye yatırımları açısından yorumlasanız neler söylersiniz?
2005-2006’ların Türkiye’si dışarıya daha kapalı bir Türkiye’ydi. Ekonomik şartları sınırlı bir Türkiye’ydi. O zamandan bugünlere geçen zaman içinde ekonomisi büyüdü. Bu büyüme büyük ölçüde yabancı sermaye kaynaklı oldu. Ama bu kaynak yabancı sermaye olarak gelmedi. Aslında gene yabancı sermaye olarak nitelenen dış kredilerle de bu büyüme desteklendi. Bu kaynakların Türkiye’de kullanımı kötü mü oldu? Hayır. Bilakis gayet yerinde ve iyi oldu. Türkiye o zaman hayal bile edemediği çapta endüstrilere, tesislere sahip oldu. Bugün Türkiye dünyanın gerçekten sayılı ekonomilerinden bir tanesi haline geldi. O zaman da şartlar çok daha iyi değildi, ama yabancı sermaye başta olmak üzere, bütün yatırımcılardan beklen - tiler çok çok daha büyük ve çok daha acildi.
Bugün yabancılara sundukları bakımından; gene öteden beri var olan, eski jeopolitik ortam, jeopolitik konum, genç nüfus gibi imkanları sunmakla beraber, artık altyapıları bakımından çok daha iyi bir yere gelmiş bir ülkeden bahsediyoruz.
Bugün noksanlarımız yok mu? Elbette var. Bu arada Türkiye aleyhine şöyle bir gelişme oldu belki. Dünyada yabancı sermaye hareketleri bazı yıllarda artmışsa da özellikle son iki üç yılda ciddi düşmeler içerisinde. Yani, dünyadaki uluslararası sermaye hareketlerinde 2019 yılında beklenen rakam 1 buçuk trilyon dolar mertebesinde. 2018 yılında gerçekleşen rakam 1,2 trilyon dolardı. Bu rakamdan Türkiye’nin alacağı paylar da ister istemez düşüyor. Allah’tan bu aradaki dönemde, uluslararası ülkeler arasındaki yabancı sermaye hareketleri azaldı, bizim gibi gelişmekte olan ülkelere gelen sermaye hareketleri arttı ve Türkiye de yeni alanlar yabancı sermayeye açtı. Bugün gayrimenkul satışı yapılıyor. Bakıldığında 2018 yılında yabancı yatırımların yarısı neredeyse bu şekilde geldi. 5 milyar dolar civarında bir yabancı sermayenin gayrimenkul edinimi için geldiğini görüyoruz. 2019’un geçmiş aylarını göz önünde bulundurduğumuzda, ilk dört ayda, gene yabancı sermaye yatırımlarının çok önemli bir kısmı, yarıya yakınının gene gayrimenkul alımları olduğunu görüyoruz.
Volkswagen, benzer firmalara öncülük teşkil edecek
Jeopolitik riskler aynı zamanda bazı ülkeler için jeopolitik fırsatlar doğuruyor. Son dönemlerde de Almanya otomobil firması Volkswagen’den Türkiye’ye çok ciddi bir yatırım bekliyoruz. Siz bu gelişmelerden haberdarsınız, tavsiyeleriniz oluyor. Nedir şansımız?
Artık özel projelerden de bahsediyoruz. Dünyanın devleri, yatırım yeri olarak Türkiye’yi yeni yatırımlar için daha ciddi olarak düşünüyorlar. Otomotiv devi Volkswagen bunlardan bir tanesi. Benim bildiğim kadarıyla Volkswagen olayı zaten karara bağlanmış, formalitelerin yerine getirilmesi beklenen durumda duruyor. Yerin bile, mahalin bile belli olduğu söyleniyor. Türkiye, Volkswagen’i yatırım için çoktan beri hedefliyordu. Böyle bir dönemde, Volkswagen’in Türkiye’de yatırım yapması, onun ikna edilmesi Türkiye’ye duyulan güvenin bir göstergesi olmakla beraber, aynı zamanda başka bir şeye de yarıyor. Benzer diğer firmalar için de örnek de teşkil edecektir.
Yabancı sermaye altyapıdaki kaliteye bakar
Bunu, yabancı sermayenin güveninin tesisi açısından Türkiye’ye yatırım sinyali olarak düşünebilir miyiz?
Tamamen öyle. Otomotiv sektöründe başka yatırımların gelmesini, doğrusu zaten bekliyoruz. Yakın dönemde üretim boyutuyla, kimya sektöründe de önemli yatırımlar bekliyoruz. Green field yani doğrudan yatırımlardan bahsediyoruz. Benim en çok hoşuma giden o zaten.
Yatırım deyince, son dönemlerde daha çok kamu yatırımlarının öne geçtiğini görüyoruz. Ancak asıl özel sektör yatırımlarının yapılması bekleniyor. Ne dersiniz?
Evet, baktığınız zaman son zamanlarda kamu yatırımları biraz da ekonomik zorlamalarla artıyor. Kamuya haksızlık etmeyelim. Kamu harcamaları, giderleri arttı diyoruz ama Türkiye’nin de benzer büyük yatırımları çekmesi için yapması gereken altyapı yatırımları var. Bir havaalanı yapılması gerekiyor, yolların belli bir kaliteye ulaşması gerekiyor. Bunlar olmadığı zaman siz istediğiniz kadar hedefleyin, yabancı sermaye gelmeyecektir. Devlet ne yaptı? Özellikle bu kamu altyapı yatırımlarında çok önemli mesafeler aldı. Bakıldığında dış kredilerin çok önemli bir kısmı bu altyapılar için alındı. Gerek Hazine garantili krediler, gerek doğrudan ve kamuya ait krediler bu altyapıların gerçekleştirilmesi için ağırlıklı olarak kullanıldı. Bundan sonra Türkiye’de gene altyapı yatırımlarını devlet, ama bunun yanında bütün üretim, madencilik, sanayi ve sair alanları özel sektör yapacaktır. Tercihimiz zaten bunların gene önemli bir kısmının yabancı yatırımcılar yoluyla yapılmasıdır.
2019’un ilk sekiz ayında tüm dünyada 1.3 trilyon dolarlık bir birleşme ve satın alma işlemi gerçekleşti. Türkiye’den de satın almalar oldu. Türkiye’den 2020 yılında ne düzeyde satın alma olmasını bekliyorsunuz?
Bu bahsettiğiniz rakam satın alma-birleşme işleminin dünya ölçeğindeki boyutu. Bu rakamın içinde yabancı sermayenin satın almaları da, belli ülkeler içindeki işlemler de var. Bu emsal alınabilecek bir rakam değil ama Türkiye’nin 2018 yılında 13 milyar dolar yabancı sermaye çekebiliyor olması göz önünde bulundurulduğunda, 2019 yılında da 11-12 milyar dolar mertebesinde bir yabancı sermaye çekebileceğini düşünüyorum. 2020 yılında bu rakamın 18-20 milyar dolarlar mertebesinde olacağı kanısını taşıyorum.