Vergi paketi: Gelin bu sevdadan vazgeçin sayın ekonomi yönetimi

Prof. Dr. Murat Yülek.
Prof. Dr. Murat Yülek.

2023 ve 2024 yıllarında iki önemli seçim ve yaşanılan büyük deprem felaketi zaten kötüleşme eğiliminde olan maliye dengelerine daha da büyük zarar verdi. Basın ve sosyal medyaya yansıyan bilgilere göre ekonomi yönetimi “yaratıcı” ancak ekonomik ve sosyal olarak zararlı (ve riskli) vergi kalemleri oluşturmaya çalışıyor. Borsa yatırımları üzerinden tutun engellilerin araç alım satımına kadar çeşitli alanlarda vergiler geleceği halk arasında yayılıyor ardından bunların bazıları ekonomi yönetimi tarafından yalanlanıyor. Bu şekilde sürecin iyi yönetilmemesi ekonomi çevreleri ve halk arasında şikayet oluşturuyor.

Bir örnek; 2006 yılında kurumlar vergisini düşürerek tahsilatı artıran AK Parti hükümeti son birkaç yıldır kurumlar vergisini artırıyor. Halkın ve şirketlerin üzerinde artan vergi yükü toplanan gelirin verimli harcanamaması ile birleşince sosyal rahatsızlık artar. Bir başka küçük örnek ise tapu harçları. Yüzde 4 seviyesinde tapu devri harçları tapu bedellerinin düşük gösterilmesine ve dolayısıyla Türkiye’deki milli servetin (toplam tapu değerleri olarak düşünelim) düşük kalmasına, yani kayıt dışılığa sebep oluyor. Bu kez “polisiye” tedbirlerle tapu beyan değerlerinin artırılmaya çalışılması (zorla ilave vergi alınması) halkta ilave rahatsızlığa sebep oluyor.

Peki, buraya nereden geldik ve bundan sonra ne olacak?

2023 yılı bütçe gelişmeleri

2023 yılında gelirler 2,8 trilyon TL’den 5,2 trilyon TL’ye yükseldi. Yani yüzde 86 arttı. Bu rakam gelirlerin 20 puan civarında reel artış gösterdiğine işaret ediyor. GSYH’ya oranla ise gelirler 2022 yılında 18,7’den yüzde 19,8’e yükseldi. Bir başka deyişle 2023 yılında halk ve şirketlerin üzerinde vergi yükü ciddi oranda arttı. Gelirlerin ve artışın, yani yükün, büyük kısmı vergilerden oluşuyor. 2023 yılında bütçe harcamaları ise önceki yıla oranla yüzde 124 artarak 6,6 trilyon TL oldu. (GSYH’nın yüzde 25’i). Bir başka deyişle harcamalardaki artış gelirlerdeki artışın çok üzerinde gerçekleşti. Devlet ayağını yorganına göre uzatamadı.

Harcamalardaki artış depremden kaynaklanmadı. Harcamaların üçte biri cari transferler (yani temelde sosyal güvenlik harcamaları ve yap işlet devret’lerin ödemeleri) idi. Yatırımlara devlet bütçesinden sadece 543 milyar TL harcanmışken faiz harcamaları 675 milyar TL olmuştu (toplam giderlerin yaklaşık yüzde 10’u). Yani, devlet yatırımlardan daha çok faiz harcaması yaptı. Devletimizin faiz ödemesi, toplam mal ve hizmet alımlarının da (453 milyar TL) epey üzerinde kaldı.

Gelir ve giderlerdeki bu gelişmeler bütçe açığına menfi yansıdı. Merkezi yönetim bütçe açığı 2022 yılında 142,7 milyar TL’den 2023 yılında 1,37 trilyon TL’ye yükseldi. Yani açık bir trilyon TL yükseldi. Faiz harcamalarındaki artış 375 milyar TL oldu. Yani faiz harcamaları 2023 yılında 2022 yılını katladı. 2022 yılında 168 milyar TL boyutunda faiz dışı fazla verilmişken 2023 yılında 700 milyar TL açık verildi. Yani açıktaki 1,2 trilyon TL’lik artışın 375 milyar TL’si faizlerdeki artıştan, yaklaşık 800 milyar TL’lik kısmı ise faiz dışı harcamalardaki artıştan kaynaklandı.

Böylece 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi, deprem öncesi planlanan yüzde 3,5’in epey üzerinde GSYH’nın yüzde 5,2’si oranında açık verdi. Bir önceki ise yıl açık sadece yüzde 1 idi. Bu yüksek artışta, depremin payı sermaye giderleri kalemine yansıdığı kadarıyla 3 puan civarında oldu (sermaye giderlerinin GSYH’ya oranı 2022’de yüzde 0,3 iken 2023 yılında yüzde 3,3’e yükseldi). Yani deprem harcamaları olmasaydı da bütçe açığı yüzde 1’den yüzde 2,9’a çıkacaktı.

2024 yılı bütçe gelişmeleri ve ekonomi yönetimi politikaları

2024 yılı bütçesinde gelirler 8,4 trilyon TL, giderler ise 11,1 trilyon TL olarak öngörülürken merkezi yönetim bütçesi açığı ise 2,7 trilyon TL olarak belirlendi. Yani harcamaların ve bütçe açığının, 2023’e oranla yüzde 100 civarında artırılacağı öngörüldü. İşte ekonomi yönetimini vergileri nasıl artırırız arayışına sokan bu durum. Ekonomi yönetimi, harcamaları kısacağına vergi tahsilatını artırmaya çalışıyor. Bu durum bir taraftan halkı rahatsız ederek siyasi bir sorun haline gelme potansiyelini taşırken diğer taraftan da yüksek faizlerle zaten yavaşlayan ekonomiyi iyice gevşetecek.

Bundan sonra ne olacak ya da olmalı? Her şeyden önce ekonomi yönetiminin sürecin algı ve iletişim boyutunu düzgün yönetmesi gerekiyor. Sızan “tuhaf” bilgiler halk arasında büyük şikâyet oluşturuyor ve hükümete olan güveni sarsıyor. İkincisi, ekonomi yönetiminin artık ortaya bir program koyması lazım. Bizler gibi gözlemciler o program üzerinden politikaları değerlendirir. Ekonomi oyuncuları için de öngörülebilirlik artar.

Üçüncü en acili, vergi paketinden tamamen vaz geçmek lazım. Kamu giderlerinden ancak 100 milyar gibi küçük bir tasarruf yapılabilirken borsadan engellilere kadar uzanan bir yelpazede 300-500 milyonluk kalemlerle ekonomiye yük olmak doğru değil. Vergi oranları yükselip kapsam genişledikçe tahsilat artmaz, azalır.

Merkezi Yönetim Bütçesi (Milyon TL)
Merkezi Yönetim Bütçesi (Milyon TL)