Türkiye savunma sanayiinde küresel bir güce dönüşüyor

Küresel silah ticaretinde yükselen tablo, sadece jeopolitik gerilimlerin değil, aynı zamanda teknolojik gelişmelerin de bir sonucu olarak görülüyor.
Küresel silah ticaretinde yükselen tablo, sadece jeopolitik gerilimlerin değil, aynı zamanda teknolojik gelişmelerin de bir sonucu olarak görülüyor.

Türkiye, savunma sanayiindeki yerli ve milli üretim atılımlarıyla dünya pazarında yükselişini sürdürüyor. 2023’te ihracatını 5,5 milyar dolara çıkaran Türkiye, Bayraktar tb2 ve akıncı gibi İHA’larla küresel liderlik yarısında dikkat çekerken, yerlilik oranını yüzde 80’e yükseltti. Küresel savunma harcamalarının 2,4 trilyon dolara ulaştığı bu dönemde, Türkiye, teknolojik bağımsızlık hedefleriyle rekabetçi bir oyuncu olarak öne çıkıyor.

Türkiye, savunma sanayiinde son yıllarda gösterdiği performansla uluslararası arenada dikkatleri üzerine çekiyor. Yerli ve milli üretim odaklı büyüme stratejisi sayesinde, sadece askeri alanda değil, ekonomik anlamda da önemli bir sıçrama gerçekleştirdi. 2000’li yıllardan itibaren başlatılan yatırımlar, teknolojik bağımsızlık ve ihracat gelirleri açısından önemli sonuçlar doğurdu.

2002 yılında yalnızca 248 milyon dolar olan Türkiye’nin savunma ve havacılık ihracatı, 2023 itibarıyla 22 kat artışla 5,5 milyar dolara ulaştı. Aynı dönemde sektör cirosu ise 1 milyar dolardan 2022 itibarıyla 12 kat büyüyerek 12,2 milyar dolara yükseldi. Özellikle insansız hava araçları (İHA) başta olmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA), zırhlı kara araçları ve elektronik harp sistemleri gibi ileri teknoloji ürünleri, bu ihracat başarısının temel taşlarını oluşturdu.

Bayraktar TB2 İHA’larının dünya çapında 30’dan fazla ülkeye ihraç edilmesi, Türkiye’nin savunma sanayiindeki küresel etkisini gösteren önemli bir örnek olarak öne çıkıyor. Ayrıca Katar, Azerbaycan, Ukrayna ve Polonya gibi ülkelerle yapılan işbirlikleri ve bu ülkelere yapılan savunma ihracatları, Türkiye’nin bu pazardaki etkisini artırmaya devam ediyor. 2024 yılı için belirlenen hedef ise savunma ihracatını 6 milyar dolar seviyesine çıkararak, Latin Amerika, Afrika ve Asya gibi yeni pazarlarda daha geniş bir etki alanı oluşturmak. Savunma sanayiinde son yıllarda gösterilen atılım, proje hacmi ve çeşitliliğinde de çarpıcı bir yükselişe işaret ediyor. 2002 yılında yalnızca 5,5 milyar dolarlık bütçeye sahip olan savunma projeleri, 2023 itibarıyla yaklaşık 17 kat artışla 96,3 milyar dolarlık bir hacme ulaştı. Bu başarı, Türkiye’nin yerli ve milli üretime verdiği önemin bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Proje sayısındaki artış da dikkat çekici boyutlarda. 2002 yılında sadece 62 proje yürütülürken, 2024 yılına gelindiğinde proje sayısı 16 kat artarak 1000’i aştı. Bu büyüme, savunma sanayiindeki sürdürülebilir gelişimi ve Ar-Ge yatırımlarının önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

  • Türkiye'nin savunma projeleri(2002): 62
  • Türkiye'nin savunma projeleri(2024): +1000

Savunmada yerli devrim

Türkiye’nin savunma sanayiindeki başarılarına rağmen, bazı ülkeler Türkiye’ye yönelik savunma sanayii kısıtlamaları uyguladı.
Türkiye’nin savunma sanayiindeki başarılarına rağmen, bazı ülkeler Türkiye’ye yönelik savunma sanayii kısıtlamaları uyguladı.
Türkiye'ye yönelik kısıtlamalar, özellikle kritik savunma teknolojilerine erişimi sınırlayarak Türkiye’yi zor durumda bırakmayı amaçladı.
Türkiye'ye yönelik kısıtlamalar, özellikle kritik savunma teknolojilerine erişimi sınırlayarak Türkiye’yi zor durumda bırakmayı amaçladı.

Türkiye’nin savunma sanayii projelerinde yerlilik oranı, 2002 yılında yüzde 20 seviyesindeyken, 2023 yılı itibarıyla yüzde 80’e ulaştı. Bu artış, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltarak milli güvenlik stratejilerinde daha bağımsız bir konuma gelmesini sağladı. ASELSAN, ROKETSAN, TUSAŞ ve BAYKAR gibi şirketlerin geliştirdiği yerli teknolojiler, Türkiye’yi bu alanda küresel bir oyuncu haline getirdi.

Bayraktar TB2 gibi dünya çapında bilinen insansız hava araçları, Altay Tankı, Atak Helikopteri, HİSAR Hava Savunma Sistemleri ve TS1400 Turboşaft Motoru gibi projeler, Türkiye’nin yerli üretim kabiliyetini gösteren en önemli başarılar arasında yer alıyor. Ayrıca yerli motor üretimi ve elektronik harp sistemlerinde dışa bağımlılığı azaltan ASELSAN, bu alanda milli çözümler geliştirmeye devam ediyor.

Türkiye’nin savunma sanayiindeki başarısının ardında, yerli üretim kapasitesinin artırılması ve Ar-Ge yatırımlarına verilen önemin büyük bir rolü var. 2023 yılında savunma sanayiindeki Ar-Ge harcamaları 2,3 milyar doları aştı ve bu rakamın 2025 yılına kadar daha da artırılması hedefleniyor. Ar-Ge’ye yapılan bu yatırımlar, Türkiye’nin yerli ve milli savunma teknolojileri geliştirmesini sağlıyor.

Türkiye, savunma sanayiinde ciddi bir bağımsızlık elde etmiş durumda ve bu başarıların arkasında Ar-Ge yatırımları, yerli üretim kapasitesinin artırılması ve kısıtlamalara karşı geliştirilen milli çözümler yatıyor. 2030 hedefi doğrultusunda Türkiye, savunma sanayiinde yüzde 100 yerlilik oranına ulaşmayı ve dışa bağımlılığı tamamen ortadan kaldırmayı planlıyor. Savunma sanayiindeki bu başarılar, Türkiye’yi sadece iç güvenlik ihtiyaçlarını karşılayan bir ülke olmaktan çıkarıp, küresel savunma pazarında rekabet edebilir bir oyuncu haline getirdi.

Kısıtlamalara karşı Türkiye'nin milli savunma hamlesi

Türkiye’nin savunma sanayii projelerinde yerlilik oranı, 2002 yılında yüzde 20 seviyesindeyken, 2023 yılı itibarıyla yüzde 80’e ulaştı.
Türkiye’nin savunma sanayii projelerinde yerlilik oranı, 2002 yılında yüzde 20 seviyesindeyken, 2023 yılı itibarıyla yüzde 80’e ulaştı.

Türkiye’nin savunma sanayiindeki başarılarına rağmen, bazı ülkeler Türkiye’ye yönelik savunma sanayii kısıtlamaları uyguladı. Bu kısıtlamalar, özellikle kritik savunma teknolojilerine erişimi sınırlayarak Türkiye’yi zor durumda bırakmayı amaçladı. Ancak Türkiye, bu kısıtlamalara karşı yerli üretimi artırma yoluna giderek önemli adımlar attı.

Özellikle 2019 yılında ABD’nin, Türkiye’yi F-35 savaş uçağı programından çıkarması, Türkiye için önemli bir dönüm noktası oldu. Bu adım, modern savaş uçaklarına erişimi sınırlasa da Türkiye’yi yerli alternatifler geliştirmeye yönlendirdi. Milli Muharip Uçak (MMU) projesi, bu süreçte hız kazandı ve Türkiye’nin kendi savaş uçağını üretme konusundaki kararlılığını ortaya koydu.

Ayrıca, Kanada’nın Bayraktar TB2 İHA’larda kullanılan optik sistemlerin ihracatını durdurması, Türkiye için bir başka önemli kriz yarattı. Ancak bu durum, ASELSAN tarafından geliştirilen CATS optik sisteminin devreye alınmasıyla aşıldı.

ABD’nin CAATSA yaptırımları da Türkiye’nin savunma sanayii üzerindeki baskıyı artırdı. Ancak Türkiye, savunma sanayiindeki motor teknolojileri gibi kritik alanlarda yerli projelere ağırlık vererek bu kısıtlamaların olumsuz etkilerini minimize etti. Altay Ana Muharebe Tankı için Almanya’nın uyguladığı motor teknolojisi kısıtlaması, Türkiye’nin BMC Power tarafından geliştirilen yerli motorlar sayesinde aşılmaya çalışılıyor.

Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı bu kısıtlamalar, savunma sanayiinin bağımsızlık ve özgünlük hedeflerini daha da öncelikli hale getirdi. Yerli üretim ve teknolojik kapasitenin artırılması, bu süreçte yalnızca krizlere yanıt vermekle kalmadı, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası savunma pazarındaki konumunu daha da güçlendirdi.

Türkiye, bu kısıtlamaların oluşturduğu baskıyı sadece iç pazara yönelik çözümlerle değil, aynı zamanda ihracat pazarına yönelik stratejilerle de aşmayı hedefliyor. Özellikle Bayraktar TB2 ve Akıncı İHA gibi platformların uluslararası alanda gördüğü talep, Türkiye’nin savunma sanayiinde küresel bir aktör olma iddiasını güçlendirdi.

Türk İHA'ları küresel pazarda zirvede

Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı kısıtlamalar, savunma sanayiinin bağımsızlık ve özgünlük hedeflerini daha da öncelikli hale getirdi.
Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı kısıtlamalar, savunma sanayiinin bağımsızlık ve özgünlük hedeflerini daha da öncelikli hale getirdi.

Savunma sanayiindeki teknolojik atılımlarıyla küresel liderlik yarışında adından söz ettiren Türkiye, Baykar tarafından geliştirilen Bayraktar TB2, 2023 yılında dünya genelinde en çok ihraç edilen İHA oldu ve ülkenin savunma sanayiindeki başarılarını taçlandırdı. Bayraktar TB2’nin yanı sıra Baykar’ın Akıncı modeli ve TUSAŞ’ın ANKA İHA’sı da küresel ihracat sıralamasında üst sıralarda yer aldı.

Baykar, 2023 yılında 34 Bayraktar TB2 ihraç ederek, İsrail ve ABD’nin önde gelen drone modellerini geride bıraktı. Bu başarının yanı sıra, geçtiğimiz yıl Baykar ilk kez Türkiye’nin en büyük 10 ihracatçısı arasına girdi ve savunma sanayiinde tarihi bir başarıya imza attı.

Türk İHA’larının, küresel pazarın üst sıralarında yer alması, Türkiye’nin savunma sanayiindeki iddiasını ve teknolojik ilerlemesini bir kez daha ortaya koyuyor. Bayraktar TB2 ve diğer Türk İHA’ları, dünya çapındaki operasyonel başarılarıyla dikkat çekerken, Türk savunma sanayii ihracatında da yeni bir dönemin kapılarını aralamış oluyor.

Savunma sanayiinde küresel yarış

Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki atılımları dikkat çekerken, küresel silah ticaretindeki dengeler de değişmeye devam ediyor. Başta ABD, Fransa ve Rusya olmak üzere büyük ihracatçı ülkeler, savunma sektöründeki liderlik yarışında belirgin bir rol oynuyor.

ABD, küresel silah ticaretinde liderliğini sürdürerek 2019-2023 döneminde ihracatını yüzde 17 artırdı ve dünya genelindeki payını yüzde 42’ye çıkardı. ABD, 107 ülkeye gerçekleştirdiği silah teslimatıyla rekor kırarken, insansız sistemler, roket teknolojileri ve uzay savunma sistemleri gibi stratejik alanlara odaklandı.

Fransa ise yüzde 47 oranında bir artışla Rusya’yı geride bırakarak dünyanın en büyük ikinci silah ihracatçısı oldu. Fransa’nın ihracatındaki bu yükselişin arkasında Hindistan, Katar ve Mısır’a yapılan Rafale savaş uçağı teslimatları bulunuyor.

Rusya’nın Ukrayna ile savaşı, silah ihracatında ciddi bir düşüşe neden oldu. 2023 yılında Rusya’nın silah ihracatı yüzde 53 azaldı ve Rusya, sadece 12 ülkeye ihracat yapabildi. Buna karşın, Avrupa ülkeleri 2019- 2023 döneminde silah ithalatını yüzde 94 artırdı. Ukrayna, bu dönemde Avrupa’nın en büyük silah ithalatçısı ve dünyanın dördüncü en büyük ithalatçısı oldu.

Ortadoğu ve Asya'nın ithalattaki payı artıyor

Ortadoğu, 2019-2023 döneminde küresel silah ithalatının yüzde 30’unu gerçekleştirdi. Suudi Arabistan, Katar ve Mısır, bölgenin en büyük ithalatçıları arasında yer aldı. Katar, ithalatını yüzde 396 oranında artırarak, bu dönemde dünyadaki en büyük üçüncü ithalatçı oldu.

Asya ve Okyanusya, 2019-2023 döneminde büyük silah transferlerinin yüzde 37’sini alarak bu alanda liderliğini korudu. Hindistan, dünyanın en büyük silah ithalatçısı konumunu sürdürürken, Pakistan yüzde 43 artışla dikkat çekti. Çin ise Doğu Asya’da üretim odaklı bir yaklaşım benimseyerek ithalatını yüzde 44 azalttı.

Afrika’daki silah ithalatı yüzde 52 oranında geriledi. Cezayir ve Fas gibi ülkelerde talep düşerken, Sahraaltı Afrika’daki ithalatın yüzde 19’u Çin tarafından gerçekleştirildi. Amerika kıtasında ise ithalat yüzde 7,2 azalarak sınırlı bir düşüş yaşandı.

Küresel savunma harcamalarında rekor artış ‘2,4 trilyon dolar’

Dünya genelinde artan jeopolitik gerilimler ve savaşlar, savunma sanayii harcamalarını ve silah ticaretini hızla yükseltti. 2023 yılında küresel savunma harcamaları 2,4 trilyon doları aşarak tarihin en yüksek seviyesine ulaştı. Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna göre, bu artışın temelinde ülkeler arasındaki çatışmalar ve güvenlik politikalarının yeniden şekillenme çabaları yer alıyor.

2022 yılında dünya genelinde yaklaşık 59 ülkenin savaş halinde olduğu bildirildi. Bu rakam, 2019 yılına kıyasla 27 ülke artış gösterdi. Özellikle ABD ve Çin gibi küresel güçler, stratejik üstünlüklerini koruma çabasıyla savunma harcamalarını önemli ölçüde artırdı.

  • SIPRI tarafından yayımlanan verilere göre, ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Suudi Arabistan ilk beş sırada yer alarak toplam dünya savunma harcamalarının yüzde 61’ini oluşturdu.

ABD, 916 milyar dolarlık savunma harcamasıyla açık ara ilk sırada yer alıyor. Bu rakam, dünya genelindeki toplam savunma harcamalarının yüzde 37’sine denk geliyor. ABD’nin harcaması, 2022’ye kıyasla yüzde 2,3’lük bir artış gösterdi.

Çin, 296 milyar dolarlık tahmini harcamasıyla ikinci sırada yer aldı ve dünya harcamalarının yüzde 12’sini oluşturdu. Çin’in savunma harcamaları 2022’ye göre yüzde 6 oranında arttı. Üçüncü sıradaki Rusya ise 109 milyar dolarlık harcamasıyla dikkat çekti. Rusya’nın savunma harcamaları, Ukrayna’daki savaşın etkisiyle 2022’ye göre yüzde 24’lük bir artış göstererek ülkenin GSYH’sının yüzde 5,9’una ulaştı.

Türkiye ise 15,8 milyar dolarlık savunma harcamasıyla 22. sırada yer aldı. Türkiye’nin harcamaları 2022’ye kıyasla yüzde 9,6 oranında artarken, toplam dünya savunma harcamalarının yüzde 0,6’sını oluşturdu. NATO üyesi ülkeler de toplam 1,3 trilyon dolarlık harcama yaparak dünya savunma harcamalarının yüzde 55’ini gerçekleştirdi.

Küresel silah ticaretinde yükselen tablo, sadece jeopolitik gerilimlerin değil, aynı zamanda teknolojik gelişmelerin de bir sonucu olarak görülüyor. İnsansız hava araçları, yapay zekâ destekli silah sistemleri ve uzay savunma teknolojileri, savunma sanayiinin öncelikli alanları haline geldi. Gelecekte bu trendlerin devam etmesi bekleniyor.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım