Türkiye doğalgaz üssü olabilir mi?
Türkiye enerjide artık sadece bir transit ülke değil alıcıyla satıcının buluştuğu ve gaz fiyatının belirlendiği bir ticaret merkezi olmayı hedefliyor. Sektörün önde gelen isimleri, Türkiye’nin gaz merkezi olmak için uygun bir altyapıya sahip olduğunu belirtiyor.
Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı enerji krizinde Türkiye’nin arz güvenliği açısından sahip olduğu kritik rol bir kez daha görülmüş oldu. Doğalgaz arz güvenliği için doğalgazın toplanacağı, depolanacağı ve transfer edileceği ülke arayışında Türkiye, dikkatleri üzerine toplamayı başardı. Son yıllarda enerji alanında hayata geçirdiği projeler ve enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler ile enerji kaynaklarını tüketen ülkeler arasındaki stratejik coğrafi konumu nedeniyle Türkiye, önemli bir merkez olarak görülüyor. Coğrafi konumunun yanı sıra Türkiye’nin 7 boru hattı, 3’ü yüzer depolama ve gazlaştırma ünitesi (FSRU) olmak üzere 5 LNG tesisi ve 2 yer altı doğal gaz depolama tesisi bulunuyor.
Bulgaristan ile yapılan anlaşma, gaz merkezi adına bir adım olarak görülebilir mi?
- Bulgaristan'ın kamu doğalgaz şirketi Bulgargaz, Türkiye'nin sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) terminallerine erişim ve gazın Bulgaristan'a sevkiyatını sağlamak için BOTAŞ ile 13 yıl süreli bir anlaşma yaptı.
Böylelikle Bulgaristan’a Türkiye’den yılda 1.5 milyar metreküplük bir gaz transferi yapılmaya başlanacak.
Türkiye ve Bulgaristan arasında yapılan anlaşmanın Türkiye’nin enerji hub’ı olma girişimi adına önemli bir adım olarak görülebileceğini dile getiren Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener, Türkiye’nin bir doğalgaz ticaret merkezi olmaya çalıştığını, bu doğalgaz ticaret merkezi olma hedefi doğrultusunda da Türkiye’nin EPİAŞ bünyesinde bir piyasa oluşturduğunu ifade ediyor. Akyener, bunun gerçek bir doğalgaz ticaret merkezine dönüştürülmesi için daha fazla kaynağın, çok daha büyük hacimlerde alınıp satılması gerektiğini, çok daha fazla aktörün ve oyuncunun yer aldığı bir piyasa haline gelmesi gerektiğini söylüyor.
Bugün belki Bulgaristan ile imzalanan anlaşma neticesinde 1,5 milyar metreküpün çok az hacimli olarak görülebileceğini ancak başlangıç için önemli bir adım olduğunu dile getiren Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Aydın ise, merkezlerin bir anda gelişip olgunlaşmadığını belirtiyor. Şu an Avrupa’da yaklaşık 20 gaz merkezinin bulunduğunu ve içerisinde sadece 2 tanesinin majör denilen olgun piyasa olduğuna dikkat çeken Aydın, bu merkezlerin Hollanda’daki Title Transfer Facility (TTF) ve İngiltere’deki National Balancing Point (NBP) olduğunu söylüyor.
Türkiye gerekli altyapıya sahip mi?
Türkiye’nin başarılı bir gaz merkezi olabilmesi için gerekli altyapıya sahip olduğuna dikkat çeken Aydın, şu an en olgun gaz merkezi olan TTF’in sanal bir piyasa olduğunu ve bu merkezde sadece gazın ticaretinin yapıldığını, fiziksel bir boru hatlarının olmadığını söylüyor. Avrupa kıtasında sadece Belçika’nın Zeebrugge (ZEE) gaz merkezi boru hatları ile fiziksel bir merkez olduğuna değinen Aydın, “Türkiye’nin İran'dan, Azerbaycan’dan, Rusya’dan boru hatları var. Irak da hemen bağlanabilecek bir yapıda. Artı olarak Doğu Akdeniz gazı da Türkiye’den geçerse üç tarafından doğal gaz alıp, bir tarafından Avrupa’ya verecek veya oradan sıvılaştırıp dünyaya gönderecek bir coğrafya üzerindeyiz. Türkiye’nin altyapısı hem boru hatlarıyla hem de karada ve denizde LNG tesisleri ile kurulmakta ve kurulmaya devam ediyor. İki tane de yeraltı depolaması var. Yıllardır bu sektörün içerisinde yer alan gelişmiş bir kurum olan BOTAŞ var. Artı şu an doğal gaz fiyatları EPİAŞ üzerinden her dakika, her saniye belirlenebiliyor. Bunun sadece biraz daha uluslararası alanlara açılması lazım, piyasa oyuncuları konusunda biraz fakiriz. Burada daha fazla hem ulusal hem uluslararası bu işin ticaretini yapan veya bu işin piyasasını bilen oyuncuların da devreye girmesiyle piyasanın aktif hale gelmesini düşünüyoruz. Belki bir TTF ve NBP olmasa bile üçüncü, dördüncü sırada merkez olsak bile çok önemli” diyor.
Türkiye’nin son yıllarda doğalgaz altyapısının çok geliştirdiğini ancak hub olma noktasında asgari şartlarından biri olan bu altyapıda kendisine rakiplerin yaratılmasına da göz yumduğunu söyleyen Enerji Uzmanı Ali Arif Aktürk ise, TANAP ve TürkAkım 2’yi bunların en somut örnekleri olarak gösteriyor. Özellikle TANAP’ta bu adımların avantaja çevirebileceği düzenlemeler yapılabileceğini belirten Aktürk, TANAP’ta Türkiye’nin doğusunda yeni çıkış noktalarının tesis edilmesi ve TANAP’taki çıkış noktalarının tek taraflı çalıştırılması yerine giriş-çıkış şeklinde çalıştırılmasının müzakere edilmesi gerektiğini söylüyor.
Türkiye’nin, EPİAŞ ile birlikte Doğu Akdeniz’de, Güneydoğu Avrupa’da bir fiyat kilometre taşı oluşturabileceğini ancak bunun içinde gaz fiyatlarında sübvansiyonun kaldırılması gerektiğini söyleyen Aktürk, fiyatın kendi mecrasında oluşmasının gerektiğini söylüyor. Aktürk, yasal mevzuatta düzenlemeler yaparak pazara aktörlerin ve miktarların serbestçe giriş çıkışının sağlamasının gerekliliğinden ve Avrupa ile çift taraflı çalışan iletim hattı kapasitelerinin geliştirilmesi gerektiğini söylüyor.
Hollanda başarılı bir gaz merkezi olmayı nasıl başardı?
Gaz ticaret merkezlerinin en önemli unsuru ‘aynı miktarın ne kadar çok fazla el değiştirdiği’ ve bu duruma ‘Churn Rate’ adı veriliyor. Hollanda’daki merkezde fiyatın dışarıdan müdahalelerden ayrı kendi arz talep dengesi içinde oluştuğunu ifade eden Aktürk, Hollanda’nın başarısının en önemli sırrının engelsiz ticaret, farklı noktalardan gaz girişleri ve fiyat oluşumlarının hiçbir siyasi müdahale olmadan kendi mecrasında oluşmasından kaynaklandığını belirtiyor.
Akyener’e göre ise, Norveç’ten gelen gazın Hollanda üzerinden Avrupa’ya dağılıyor olması, başarısının arkasındaki en büyük etken ve bir diğer önemli etken olarak da Rusya’dan gelen ciddi anlamda gaz kaynaklarının önemli bir bölümünün Hollanda üzerinden geçerek bu piyasada işlenmesini gösteriyor. Avrupa gibi büyük bir pazara Hollanda üzerinden doğal gazın dağıldığını ve bu sayede büyük hacme ulaştığına dikkat çeken Akyener, “Hollanda deniz üzerinden LNG tedarik imkânlarına da sahip. Bu sayede Hollanda pazarı Avrupa’daki en büyük, en belirleyici piyasa haline geldi. Avrupa’ya geçiş kapısı olarak Hollanda, Avrupa’nın içinde ama geçiş kapısı olarak da düşünülebilir. Tam böyle bir konumda olması gibi sebeplerle bu perspektiften baktığımızda benzer kabiliyetlere Türkiye’de haiz. Türkiye, sürdürülebilir altyapısını devam ettirir, dış politikada önemli bir aktör olma noktasındaki adımlarını atmaya devam edebilirse, Türkiye’de hızlı bir şekilde TTF piyasasından çok daha etkin bir piyasa modeline sahip olabilir” diyor.
Gaz merkezlerinin, finans merkezlerine yakın olması gerekiyor
Gaz merkezlerinin finans merkezlerinden ayrı düşünülmemesi gerektiğini söyleyen Aydın, önemli iki gaz merkezi olan Hollanda ve İngiltere’nin aynı zamanda önemli birer finans merkezleri olduklarını belirtiyor. Trakya’da kurulması planlanan gaz merkezinin de İstanbul’a yakın olmasının çok önemli olduğuna dikkat çeken Aydın, “Oyuncular, büyük hacimli alıp satan traderlar olacak. Dolayısıyla İstanbul’u uluslararası finans merkezi olmasına da katkısı olabilecektir. Türkiye hem sanal bir merkez olabilir hem de fiziksel olarak boru hattıyla ve sıvılaştırılmış gaz yoluyla da ve de depolanması yoluyla fiziksel merkez olacak güvenliği yüksek bir konuma sahip. Hollanda’dan coğrafya olarak çok fazla üstünlüklerimiz var ama onlar ticaret ve finans merkezleriyle birlikte çalıştıkları için dolayısıyla buradaki bankalar, finans kuruluşları ile beraber düşünmek lazım” diye belirtiyor.