Türkiye-BAE ikili ilişkilerinde Oyunun kurallarını koyan taraf olacağız
Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye arasındaki ikili görüşmeler, farklı yatırımcı ve girişimcilerle, yerli ve milli üretimleri öne çıkararak devam ediyor. Siyasi ilişkilerde yaşanan olumlu gelişmelerin de rüzgârıyla, önümüzdeki dönemde Türkiye-BAE ticaret hacminin artış göstereceğini ve yeni bir ticaret anlayışı oluşturarak oyunun kurallarını Türkiye’nin koyacağını söylemek mümkün.
Birleşik Arap Emirlikleri, son dönemde Türkiye ile ticari faaliyetlerini güçlendirmek için birçok birliktelik gerçekleştiriyor. Bölgesel ve ulusal zorluklara rağmen ekonomik faaliyetlerin daha da güçlenmesini isteyen iki ülkenin ticari kişileri arasındaki görüşmeler devam ediyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmine baktığımızda Türkiye’nin 2021 yılında Arap ülkelerine yapmış olduğu ihracatın önceki yıla göre yüzde 28,1 artarak 39,9 milyar dolara yükseldiğini Arap ülkelerinden ithalatın ise yüzde 27,1’lik azalışla 15,8 milyar dolara gerilediğini görüyoruz.
Türkiye'de en çok yatırım yapan 15 ülke arasında yer alan BAE ile Türkiye ihracatında mücevher ve değerli metaller, makineler ve elektrikli ürünler, motorlu taşıtlar, gıda ürünleri ve tekstil ürün gruplarında kullanılmayan ihracat potansiyelinin 1,8 milyar dolar olduğu biliniyor.
Haziran ayında gerçekleştirmeyi planladığınız Türk-Arap İş Zirvesi’nden bahseder misiniz? Nasıl bir program olacak?
Türkiye’nin yerli ve milli üretim potansiyelini gözler önüne serecek, farklı illerimizdeki sanayici, yatırımcı ve girişimcilerimizin önünü açacak bir atılım içindeyiz. Doğru kararların, doğru zamanda, doğru yatırımlarla şekilleneceği ve geleceğe yön vereceği tarihi bir dönemden geçtiğimizin farkındayız. Bu nedenle belirli bir bölge veya alana sıkışmadan yeni bir ticaret anlayışı kurguluyor, oyunun kurallarını oynayan değil, koyan taraf olmayı seçiyoruz. Türk-Arap İş Zirvemizi de bu çerçevede İstanbul dışına taşıyarak, bölgesel dinamiklere dokunmayı hedefliyoruz. Gaziantep, lojistik ve stratejik açıdan önemli bir şehir. Tarihi İpek Yolu üzerinde Türkiye için Arap coğrafyasına açılan bir kapı olarak konumlanıyor.
Dünyanın en rekabetçi yedi şehrinden biri. Sanayi alanındaki gelişmişlik düzeyi ve her alanda gelişmeye devam eden Gaziantep, ilerleyen süreçte bölgesel merkez potansiyelini güçlendirecek. MENA bölgesi ülkeleri ile olan iş birliklerimizi de burada gerçekleştireceğimiz zirve ile daha da güçlendirmek istiyoruz. Önceliğimiz Gaziantep ve komşu iller. Benzer organizasyonlarla üretim, yatırım ve istihdam odaklı çalışmalarımızı ülke geneline yayarak ülkemizin 2023 hedeflerine katkı sağlayacağız.
MENA bölgesi ve Türkiye arasında son dönemde artan ticari faaliyet ve taleplerdeki en temel sebep nedir?
Bilhassa Kovid-19 sonrası süreçte Türkiye; gerek imalat potansiyeli, gerek esnek üretim kapasitesi ve gerekse büyük pazarlara yakınlığı sayesinde ciddi bir üretim üssü haline geldi. Birçok sektörümüze ve hemen her kapasitedeki üretim imkânımıza yansıyan söz konusu bu avantajlı pozisyonumuzun, Arap ülkeleriyle olan ticaretimizi de olumlu etkilediğini görüyoruz. Küresel anlamda rekabet gücümüzün artış kaydetmeye devam etmesiyle birlikte, önümüzdeki dönemde daha ciddi seviyelere ulaşacağımıza inanıyoruz.
Türk-Arap ilişkilerinin 2022 yılı ve sonrasında ciddi bir ivme kazanacağını söylemek mümkün mü?
Türkiye’nin 2021 yılında Arap ülkelerine yapmış olduğu ihracat önceki yıla göre yüzde 28,1 artarak 39,9 milyar dolara yükseldi. Aynı dönemde Arap ülkelerinden ithalatımızın ise yüzde 27,1’lik azalışla 15,8 milyar dolara gerilediği görülmektedir. Böylece ithalatta görülen bu azalışa rağmen, Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki karşılıklı ticaret hacmi yüzde 5,4 oranında artış kaydederek 55,7 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Dış ticaretteki menzilini her geçen yıl daha da artıran ülkemiz, 2022 yılında da bilhassa ihracattaki başarılı performansını sürdürüyor. 2021 yılında 225,4 milyar dolarla rekor düzeyde gerçekleşen toplam ihracatımız, yılın ilk çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20,8 artış kaydederek 60,3 milyar dolar seviyesine ulaştı. Karşılıklı yatırımların artması da ticaret rakamlarını destekleyecektir. Ayrıca Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle siyasi anlamda normalleşme adımları atılması da karşılıklı ekonomik potansiyelin artırılmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Türk müteahhitlerden BAE’de 13 milyar dolarlık proje
Salgın sonrası Dubai’deki emlak talebi, inşaat sektöründe başarılı projeleri olan Türk müteahhitler için büyük bir avantaj oluşturacak mıdır?
Bilindiği gibi küresel anlamda inşaat sektöründe zirvede yer alan bir ülkeyiz.
Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhidinin 40’ını Türk şirketleri oluşturuyor. Müteahhitlerimiz 2021 yılında yurt dışında 29,3 milyar dolarlık proje üstlenerek çok başarılı işler çıkardı. Biz, önümüzdeki fırsatları doğru değerlendirerek, dünya müteahhitlik pazarından aldığımız yüzde 4,4’lük payı çok daha üst seviyelere çıkarabileceğimize inanıyoruz.
Elbette yalnızca Dubai değil, Birleşik Arap Emirlikleri’nin tamamı da bu anlamdaki en ciddi fırsatlardan birisini sunuyor. Müteahhitlerimiz BAE’de bugüne kadar 13 milyar dolarlık 141 proje üstlendi. Ülkede inşaat sektörü 2027’de 133,5 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşması bekleniyor.
Yeni bir dönemin kapısı aralanıyor
Türk özel sektörünün önde gelen şirketleri ile mevcut ikili ticaret hacmini artırmanın yanı sıra, öncelikli olarak özellikle alt yapı ve müteahhitlik alanında yeni iş birlikleri için Birleşik Arap Emirlikleri’ne çıkarma yapmaya hazırlandıklarını dile getiren DEİK/Türkiye-BAE İş Konseyi Başkanı Tevfik Öz, BAE Ticaret ve Sanayi Odası Federasyonu iş birliğinde düzenledikleri toplantıda 130 milyar dolar değerindeki dev projeler için yeni iş birliği fırsatlarını değerlendirdiklerini dile getiriyor. Türkiye’nin BAE’ne olan ihracatında kullanılmayan ihracat potansiyelinin 1,8 milyar dolar seviyesinde olduğuna değinen Öz, Türkiye ile BAE arasında ikili ticarette yeni bir dönemin kapısını aralayacak ticari diplomasi atağını başlattıklarını söylüyor.
Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki son dönemde artan temaslar neticesindeki ticari faaliyetleri nasıl değerlendirirsiniz?
2021 yılında, iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin pozitif bir ivme kazanmasıyla birlikte DEİK/Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri İş Konseyi olarak, Karşı Kanat Kuruluşumuz olan BAE Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu ile iletişime geçerek Dubai’ye bir heyet ziyareti düzenledik. Bu ziyarette, BAE’li mevkidaşlarımızın gösterdiği samimi karşılama ve iş birliğini artırma yönündeki yoğun istek, gerçekleştireceğimiz gelecek dönem çalışmaları için de bizlere motivasyon kaynağı oldu. 23 Kasım 2021 tarihinde Türkiye-BAE Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) toplantısı vesilesiyle Ticaret Bakanımız Mehmet Muş’un katılımlarıyla Dubai’de bir BAE-Türkiye İş Forumu gerçekleştirdik. Her iki ülkeden yaklaşık 250 iş insanının katıldığı İş Forumu’na önümüzdeki dönemde artacağına inandığımız ikili ticaret hacmi için de önemli bir basamak oldu. Yaklaşık 10 yıl aradan sonra, BAE’de Türkiye tarafından düzenlenen ilk İş Forumu olması sebebiyle de ayrı bir öneme sahiptir. Yeni dönemde de karşılıklı heyet ziyaretlerini devam ettirmeyi ve İstanbul’da bir İş Forumu düzenlemeyi planlıyoruz.
Türk-Arap ilişkilerinin 2022 yılı ve sonrasında ciddi bir ivme kazanacağını söylemek mümkün mü?
Türkiye, BAE ile olan ikili ticaretinde 2014-2017 yılları arasında net ihracatçı konumundayken 2018-2020 yıllarında net ithalatçı konumuna geçti. 2020 yılı ticaret verilerine göre ihracat hacmi bir önceki yıla göre yüzde 22 azalırken ithalat hacmi de yüzde 30 oranında arttı. Son olarak, 2021 yılının Ocak-Ağustos döneminde ise ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,2 oranında artarak 3,6 milyar dolara ulaştı; ithalat ise yüzde 0,4 daralarak 1,6 milyar dolara geriledi. 2020 yılı verilerine göre, ihracatta altın ve mücevher, otomotiv, makinalar ve elektrikli cihazlar öne çıkıyor. İki ülkenin ticari ilişkilerinin sektörel analizi ve hedeflerin gerisinde kalan potansiyel hacmi göz önünde bulundurulduğunda; mevcut seviyeyi yukarı taşımak için başta altın ve mücevherat olmak üzere kıyafet, makine ve elektrikli ürünler, motorlu taşıtlar, gıda, meyve ve plastik sektörlerinde kullanılamayan büyük ihracat potansiyelleri olduğunu görüyoruz.
Siyasi ilişkilerde yaşanan olumlu gelişmelerin de rüzgârıyla önümüzdeki dönemde Türkiye-BAE ticaret hacminin artış göstereceğine ve Türk özel sektörü için potansiyel vaat eden ihracat kapasitelerinin hedef sektörlere odaklanılarak hedeflenen seviyeye ulaşılabileceğini öngörebiliriz.
Tekstilde kullanılmayan ihracat potansiyeli: 187 milyon dolar
Yaşanan bu olumlu gelişmeler iki ülke arasında ihracat ve ithalat oranlarını sizce ne yönde etkileyecektir? Türkiye-BAE arasındaki ihracat potansiyeli bulunan sektörler hangileri?
2020 yılı verilerine göre, ihracatta altın ve mücevher, otomotiv, makinalar ve elektrikli cihazlar öne çıkmaktadır. Bu sektörlerin BAE ile olan ihracattaki payı yaklaşık yüzde 56 oranındadır. İthalatın ise, yaklaşık yüzde 93’ü sadece altın ve mücevherden kaynaklanıyor. BAE’nin dünyadan ithal ettiği başlıca ürünler; elektrikli cihazlar, altın ve mücevher, makinalar, otomotiv, enerji, plastikler, hava taşıtları, demir-çelikten eşya, demir-çelik ve kişisel eşyalar, deniz ve hava taşıtlarına verilen kumanya ve malzemelerdir. ITC (International Trade Center), ihracat potansiyeli hesaplamalarına göre, Türkiye’nin BAE’ye olan ihracatında kullanılmayan ihracat potansiyeli 1,8 milyar dolardır. Sektörel bazda bakıldığında BAE, altın ve mücevher ihtiyacını İsviçre, Belçika, Hindistan ve Mali’den karşılamaktadır. 2020 verilerine göre, BAE’nin altın ve mücevher ithalatında Türkiye 10. sıradadır. Türkiye, mücevher ve değerli metal sektöründe ihracat potansiyelinin yaklaşık 237 milyon dolarını kullanmıyor. Kıyafet- tekstil sektöründe ise Türkiye’nin BAE’ye ihracatında kullanılmayan 187 milyon dolar ihracat potansiyeli bulunuyor.
Öte yandan, makineler ve elektrikli ürünler grubunda kullanılmayan ihracat potansiyeli 156 milyon dolardır. Bahsedilen grubun, BAE ithalatında öne çıkan sektörlerden olması ve Türkiye’nin potansiyelinin altında ihracat yapması göz önüne alındığında bu sektörde de Türkiye’nin BAE’ye ihracat potansiyeli bulunuyor.
Ülkemizin ihracatta öncü olduğu sektörlerin başında gelen otomotiv sektöründe BAE sektör ihtiyacının büyük çoğunluğunu Japonya, ABD ve Almanya’dan karşılıyor. Türkiye, BAE’nin otomotiv ithalatında 20’inci sırada yer alıyor.
Motorlu taşıtlar grubunda Türkiye’nin BAE’ye olan ihracatında kullanılmayan ihracat kapasitesi yaklaşık 270 milyon dolar seviyesinde. Öte yandan, bilindiği üzere BAE gıda ihtiyacının çok büyük bir kısmını ithal ediyor. Gıda ürünlerinde ve meyvelerde ise sırasıyla kullanılmayan ihracat kapasitesi 96 milyon dolar ve 66 milyon dolar seviyesindedir. Bu bağlamda bu iki sektörün de BAE’ye ihracat potansiyeli bulunuyor.