Türk ekonomisinde dezenflasyon süreci nereye gidiyor?

Prof. Dr. Murat Yülek.
Prof. Dr. Murat Yülek.

Türk ekonomisinde 2018 yılından itibaren fırlayan enflasyon şu anda ekonomi yönetiminin bir numaralı gündemini oluşturuyor. Mevcut ekonomi yönetimi enflasyonun düşürülmesi için ana politika aracı olarak faizlerin yükselmesini ve bankaların kredi musluklarının kısılması yolunu seçti. Bu sayede, iç talebi düşürmek ve satıcıların fiyat artışı gücünü kırmayı amaçlıyor. İç talebin diğer önemli aktörü olan kamu kesiminin de harcamalarının kısılması öngörülüyor.

Ancak, her iki aktörün de (hane halkı/ tüketici ve devlet) tüketimlerinin kısılması zor görünüyor. Tüketici tarafında, kredi muslukları kapansa da dar gelirli kesim hariç tüketim çılgınlığı devam ediyor. Bu da satıcılar tarafında fahiş fiyatlama davranışını devam ettiriyor. Kamu tarafında ise Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bu konudaki açıklamalarının gerçeğe ne kadar yansıyacağı henüz belli değil.

Öte yandan, dezenflasyon sürecinin ekonomide küçülme olmadan, ya da asgari zayiatla yapılması önemli. Zira programa halk desteğinin oluşturulması gerekiyor. Arjantin örneği bu konuda güzel bir ipucu sağlıyor. Arjantin’de 10 Aralık 2023’de göreve gelen Başkan Milei döneminde benzer politikalar izleniyor. Ancak, enflasyonun 2023 yılındaki yüzde 132 seviyesinden 2024 yılında yüzde 240’ların üzerine çıkması bekleniyor. Bunun önüne geçmek için Milei çok şiddetli bir programla Arjantin ekonomisini “durdurdu.” Küçülen ekonomi halkın protestosuyla karşılaşıyor.

Orta Vadeli programda 2024 enflasyon hedefi yüzde 33 olarak belirlenmişti. En son beklenti anketinde ise yüzde 44’ün üzerinde bir rakam var. 2024 yılında enflasyonun temel belirleyicileri şunlar olacak dış fiyatlar (örneğin dünya enerji fiyatları), Türk Lirasının değer kaybı süreci ve devletin asgari ücret/memur maaşları konusundaki kararları. Petrol ve enerji tarafında haberler enflasyon (ve cari açık) açısından iyi değil. Nisan başında 91 dolarda zirve yapan Brent, Aralık 2023’den beri yükselişte. Nisan sonunda 89’ların hafif altına inse de bu yıl jeostratejik sorunlarla birlikte petrol fiyatlarında bir gevşeme beklenmiyor.

Öte yandan, Türk Lirasının değer kaybı süreci merkez bankasının Mart ayındaki şok faiz kararından sonra yavaşladı. Hatta durdu. Zira, içerideki dolar stokları artmaya başladı. Bunun ardında yerleşiklerin Türk Lirası’na geçmeye başlaması yatıyor. Bankalar da TCMB ile girdikleri swapları çözmeye başladılar. Aynı zamanda yaz aylarına girmiş olmamız turizm gelirleri eliyle döviz arzı artacak. Ancak yine de Türk Lirasına dönüşün ne kadar süreceğini bilemiyoruz ve 2024 yılı içinde tersine bir hareketin başlaması muhtemel.

Kamu ücret politikası durumu ise netlik kazanamadı. Konu, Temmuz ayında kamunun bir ücret ayarlaması yapıp yapmayacağı ile ilgili. Eğer daha evvelden işaret edildiği üzere yıl ortasında ücret değişikliği yapılamayarak ücret artışları tekrar senelik baza dönerse enflasyon üzerinde olumlu bir etki yapacak. Ancak dediğimiz gibi bu konuda kesinlik yok.

Sonuçta 2024 yılında enflasyonun Orta Vadeli Programın epey üzerinde gerçekleşeceği artık kesin gibi. Ancak, halihazırdaki TCMB beklenti anketi rakamlarının (yüzde 44) üzerinde gerçekleşmesi de olası. Enflasyonun, benim sene başındaki beklentim olan yüzde 60’lara doğru salınmaması en büyük dileğim.

Büyüme tarafında, 2024 için yeni bir şeyler söyleyebilmek için henüz çok erken. Ancak faizlerdeki yükseliş ve kredi arzındaki düşüş ile OVP’deki yüzde 4 rakamını yakalamak zor görünüyor. Yüzde dört yakalanırsa enflasyonun da yüzde 44’ün epey üzerine çıkacağı kesin gibi.

Bütçe tarafında, açık GSYH’nın yüzde 3,5’inde tutularak çok iyi kapatılmıştı. Orta Vadeli programdaki yüzde 2,4 hedefi oldukça iddialı olmakla birlikte geçen seneki maliye performansı dikkate alındığında ekonomi yönetiminin başaramayacağı bir sonuç değil. Bu durumda, kamu borçlanması tarafında faizler üzerinde ilave baskı olmayacağı öngörülebilir. Bu da enflasyon süreci açısından olumlu bir faktör olacak. Bununla birlikte, faiz giderlerindeki hızlı artış devam ediyor.

Bütçedeki faiz giderleri 2023 yılında 581 milyar dolardan 2024 yılında 718 milyar dolara yükselecek (OVP). Oysa, aynı yıllarda kamu kesiminin tüm yatırım harcamaları 472 ve 579 milyar TL idi. Yani, borç faizine ödenen para yatırımlardan çok daha fazla.

Yukarıdakilerin özeti şu: OVP’deki hedefin tutturulamayacağı kesin olmakla birlikte dezenflasyon sürecinde taşlar yerine oturmaya aday. Ancak hükümetin yine de işi kolay değil.