Türk dizileri dünyayı fethediyor
Dünyada televizyon ve eğlence sektörünün küreselleşmesiyle, Türk dizileri de sınırları aştı. 2000’lı yılların başından itibaren Türk kültürünün ve tarihinin tanıtılmasında yumuşak güç haline gelen dizi ihracatı, büyümesini sürdürüyor. Sektörün 2023 hedefi 1 milyar dolar.
Günümüzde televizyon sektörünün hacmi milyar dolarlara ulaşırken, bu alanın en önemli yapımlarını Türk dizileri oluşturuyor. Kısa sürede kendi başına bir sektöre dönüş en Türk dizileri yurt içinde izlenme rekorları kırarken, önemli birer ihraç ürünleri haline geldi.
Türkiye, dizi ihracatında en hızlı yol alan ve dizi ihracatı açısından şu anda dünyada Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra ikinci ülke konumunda bulunuyor. Eurodata şirketinin “One TV Year” adlı raporuna göre dünya genelindeki içerik ithalatının yüzde 25’lik kısmını Türk dizileri oluşturuyor.
Türk dizileri 150'den fazla ülkeye ihraç ediliyor
Her geçen gün içeriğini zenginleştiren ve kalitesini arttıran Türk dizi-filmleri; 152 ülkede 600 milyondan fazla seyirciyle buluşarak önemli bir başarı hikayesine imza atıyor. Türk dizilerinin yakın çevremizden başlayan başarı hikayesinin tüm dünyaya yayıldığını ve filmlerin Şili’den Çin’e, Rusya’dan Hindistan’a kadar her yerde büyük ilgi gördüğünü dile getiren Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Türk dizileri satıldıkları bölgelerde Türkiye’nin, Türk kültürünün ve yaşam tarzının tanıtılması anlamında büyük bir etkiye sahip. Dizi filmlerimiz 150’den fazla ülkeye ihraç ediliyor. MENA bölgesi, Güney Amerika ve Balkanlar yoğun olmak üzere dünyanın dört bir yanına ihraç ediliyor. Ancak özellikle Güney Amerika ülkelerinde son dönemde Türk dizilerine karşı yoğun bir ilginin olduğunu söylemek mümkün. Özellikle Güney Amerika’da sosyal medyada fan grupları kurulduğunu, hatta çocuklara Türk isimlerinin verildiğini görüyoruz. Tüm bunlar ülkemiz açısından çoğu tanıtım aracı ile erişilemeyecek önemli bir güç” dedi.
Dizi sektörünün Türkiye’nin dış pazardaki yumuşak gücü olduğuna dikkat çeken Global Agency CEO’su İzzet Pinto, Türk dizi ihracat hacminin 2008 yılında 100 bin dolardan, 2018 yılı itibariyle 10 yıllık bir süre içerisinde 350 milyon doların üzerinde bir rakama ulaştığını ve 2023 yılı için belirlenen hedefin 1 milyar dolar olduğunu söylüyor.
Dizi ihracatı, turizm açısından kritik öneme sahip
Türk dizi-film endüstrisi sadece ihracat geliri anlamında değil perakende, tanıtım ve turizm olarak da Türkiye’ye önemli katkılar sağlıyor.
- Özellikle Ortadoğu ülkelerinde Türk dizilerinin izlenmesinin ülkeye gelen turist sayısını olumlu yönde etkilediğini ve bu durumun Türk kültürünün ve değerlerinin tüm dünyada tanınmasında büyük katkı sağladığını aktaran Pinto,
“Dizi ve filmlerin içerik üretiminde Türkiye’nin sahip olduğu doğal-kültürel güzellikler, Türk ürün ve hizmetleri görsel olarak öne çıkarılıyor. Bu durum da pek çok sektörün ve yerli ürünün yurt dışında tanınmasını sağlıyor. Böylece, yurt dışında beğeniyle takip edilen Türk içeriklerinin çekimlerinde yer alan ürünleri satın almak isteyen ya da çekim mekanlarına turistik seyahat gerçekleştirmek isteyen bir kitle oluşuyor” diye belirtiyor.
Dizi ve filmlerimizin tanıtıma sağladığı katkının yanında ekonomik olarak da büyük bir katma değer oluşturduğuna dikkat çeken Ersoy, Türk dizi-filmlerin ilgiyle izlenmesinin turizm alanına da olumlu katkılar sağladığını ve 2013 ile 2019 yılları arasında Arap ülkelerinden gelen turist sayısının yüzde 125 arttığını, 2019 yılında Türkiye’yi ziyaret eden Arap turist sayısının ise 4,7 milyonun üzerine çıktığını söylüyor. Ersoy, özellikle bu dönemde Katar’dan gelen turist sayısında yüzde 482, Ürdün’den gelen turist sayısında yüzde 362, Kuveyt’ten gelen turist sayısında ise yüzde 324 oranında artış yaşandığını belirtiyor.
Türk dizi akımı dalga dalga yayılıyor
2000’li yılların başında Türk dizilerinin sadece iç piyasaya hitap ettiğini ve Türk izleyicisinin ilgisini çekecek türde yapımların gerçekleştiğini aktaran İzzet Pinto, dizilerin yurt dışına açılmasıyla birlikte, yurt dışı satışlarından elde edilen finansal kaynak, yapım bütçelerinin yükselmesine yardım ettiğini ve ortaya daha kaliteli yapımların çıktığını belirtiyor. Pinto ayrıca, Türk dizilerinin dünyayı parça parça fethettiğini ve dalga dalga yayılan bir akım olduğunu, bu akımında 2008’de Doğu Avrupa ve Ortadoğu’yla eş zamanlı olarak başladığını kaydediyor.
Türk dizilerine yönelik bölge bölge farklı taleplerin gelmesiyle birlikte yapımların da bu talepleri karşılayacak şekilde biçimlenmeye başladığına dikkat çeken Pinto, Ortadoğu’nun İstanbul’un doğal güzelliklerini, boğazı, köşkleri dizi mekanı olarak görmek istediğini, Latin Amerika’nın etik çatışması olan içerikleri tercih etmeye başladığını, Balkanlar’ın ise güçlü aşk hikayelerini talep etmeye başladığını söylüyor.
Türk dizilerinden ilham alıyorlar
Doğrudan satışın yanında son dönemde ülkelerde Türk dizilerinin uyarlamalarının da çekilmeye başlandığına değinen Pinto, artık diğer ülkelerin sadece hazır Türk dizisi içeriklerini yayınlamakla kalmadığını, Türk dizilerinin senaryolarını kendi kültürlerine adapte ederek ve aynı hikayeleri kullanarak kendi yerli versiyonlarını oluşturduklarını söylüyor. Pinto, “Dolayısıyla Türk kültürü, globalde ülkelerin kendi ürettiği orijinal yerli yapımların da içine nüfuz ediyor. Ayrıca Türkiye’nin coğrafi güzellikleri, hava koşulları ve bütçesel anlamda daha rahat çekim olanakları sunması nedeniyle, yurt dışında farklı mecralar prodüksiyon çalışmaları için de Türkiye’yi kullanıyorlar” dedi.
Türk dizilerinin Türkiye televizyon sektörünü kaldıran ana kol olduğunu ve dizi prodüksiyonunda çok yoğun bir üretimin mevcut olduğunu aktaran Pinto, Türkiye’de yayınlanan bir bölümün, ihraç edilen ülkelerde üçe bölünerek 45’er dakika gösterildiğini, bunun sebebinin ise dizileri günlük olarak yayınlamalarından kaynaklandığını söylüyor. Pinto, özellikle bizde bir sezon devam eden dizilerden 100-200 bölüm çıkardıklarını, bu dizileri de 3-4 ay gibi bir sürede tükettiklerini ve dolayısıyla yurt dışında sürekli bir talebin olduğunu vurguluyor.