Turizmin başına gelenler

Doç. Dr. Hatice Karahan.
Doç. Dr. Hatice Karahan.

3. çeyreğe ait GSYH (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) verileri, bu ayın 12’sinde açıklanıyor. Söz konusu veriler, yılın ilk yarısını %3,9 oranında makul bir büyümeyle geride bıraktıktan sonra maalesef frene basmış olduğumuzu gösterecek. Nitekim ilgili göstergeler, 2. çeyrek itibariyle sinyallerini güçlendiren ekonomik yavaşlamanın, hain darbe girişiminin yansımalarıyla 3. çeyrekte derinleştiğini ima ediyor. Ve bu göstergelerin dediğine göre; keyifsiz dış talep büyüme üzerindeki negatif baskısını sürdürürken, bu kez iç talepte de bir güç kaybı yaşamışa benziyoruz. 12 Aralık’ta net durumu hep birlikte görecek ve değerlendireceğiz.

Yılın son çeyreğinde bir toparlanma umulmakla birlikte, şunun şurasında üç beş gün sonra yılı tükettiğimizde, elimizde önceki yıla nazaran zayıflamış bir büyüme kalacağına şüphe yok.

Tabii bu tempo kaybı, durduğu yerde olmuyor. Bunca problemle boğuşurken nefes almakta zorlanan dünya ekonomisinin yansımaları da, içeride başımıza gelen dertler de, performansımıza gölge oluyor. İşte bu sene canımızı yakan ilgili meselelerden biri de, kuşkusuz, turizmde yaşadığımız erozyon. TCMB hesaplamalarına göre, 2016 yılı genelinde turizm gelirlerindeki kaybın GSYH gelişimimize etkisinin -1,1 puan olması bekleniyor.

Üstelik söz konusu aşağı yönlü gelişim, iktisadi aktivitede olumsuz etki yaratırken hizmet gelirlerinin cari işlemler dengesine verdiği desteği de zayıflatıyor. Nitekim yılın 3. çeyreğinde cari dengenin bir bozulma sergilediğini ve bu gerçekleşmede turizm net gelirlerindeki zayıflamanın rol aldığını tespit ediyoruz.

Şimdi biraz daha detaya inelim: TÜİK verilerine göre, turizm gelirlerindeki kayıp 2016 ilk çeyreğinde yıllık bazda %16,5 oranında gerçekleşirken, 2. ve 3. çeyreklerde ise tablo, “turist sayısı” kaybının hızlanmasıyla derinleşti. Zira 2. ve 3. çeyreklerde ziyaretçi sayısındaki yıllık bazda gerilemeler, ne yazık ki %30’u aştı.

Bu noktada, hep üzerinde konuştuğumuz ilgili dinamikleri anlamak amacıyla, hangi pazarlarda ne gelişimler oluyor diye bakmak önem taşıyor. Ülkemize gelen ziyaretçi sayısına dayalı Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerini açıp baktığımızda, 2016’da maruz kaldığımız zedelenmeyi milliyetlere göre ayrıştırabiliyoruz. İşte ben de sizler için Ocak-Eylül dönemine ait mevcut ilgili verileri analiz ettim ve hangi pazarın turizmimize ne derece zarar verdiğini bir tabloda özetledim. Bakalım tablo neler diyor?

Öncelikle yılın ilk 9 ayında, 2015’in aynı dönemine göre ziyaretçi sayımızda %32’lik bir düşüş göze çarpıyor. Peki, bunun ne kadarı nereden geliyor? Bölgesel bazda etkilere baktığımızda, tabloda da göreceğiniz üzere, en büyük olumsuz etkinin, turist sayısının yıllık gelişimini 16,5 puan aşağı çeken Avrupa olduğu ortaya çıkıyor. Bir başka deyişle, %32’lik düşüşün aşağı yukarı “yarısı” bu bölgeden geliyor. Avrupa içerisinde ise, sırasıyla 4,3 ve 2,3 puanlık menfi katkılarla Almanya ve İngiltere öne çıkıyor.

Bu dönemde bölgesel olarak en büyük 2. darbeyi ise, BDT’den yemişiz. Buradaki dev müsebbip, elbette Rusya... Rusya, ilk 3 çeyrekte toplam turist sayımızın gelişimini tek başına 9,3 aşağı çekmiş bir etkiye imza atıyor. BDT’den sonra ise, 3,9 puan negatif katkıyla Asya’nın geldiğini görüyoruz. Bununla birlikte, Avrupa ve BDT’nin bir arada %32’lik düşüşün 25,1 puanını açıklamış olması, tablodan çıkarılacak ana ders diyebilirim.

Bu dersin arka planında ise, iki ana mesaj duruyor. Nedir? Rusya’nın turizmimizde bu yıl oldukça ciddi bir olumsuz etkiye sahip olduğu ancak Avrupa pazarından gelen hırpalanmanın da çok sert olduğudur. Bu ise, çıkış noktaları ayrışan bu iki dinamiğin turizm üzerindeki gelecek yansımalarına dair ışık tutuyor. Rusya cephesinde yaşanan normalleşme sayesinde ilgili koyu görünüm kademeli olarak açılacakken, Avrupa tarafında ise güvenlik endişeleriyle geri geri giden ayakları yeniden kendimize çekmek kolay olmayacak.

Yine de yılı kaparken umalım ki; güzel ülkemiz, belirsizliklerin azalacağı ve istikrarın güçleneceği yeni bir yıla merhaba desin. 2017 yılında turizmimiz de, ekonomimiz de, 2016’nın yaralarını sarabilsin.

Bunu başarabilmek için ise, yapılacak çok iş var.