Trilemma

Doç. Dr. Hatice Karahan.
Doç. Dr. Hatice Karahan.

Bu sayfada daha önceleri de işlediğim üzere, ulusal enerji stratejilerinin çok boyutlu dizayn edilmesi gerektiği malum. Nitekim vizyonerlik ve kapsayıcılık gereksinimleri, bunu şart kılıyor İşte bu gerçekten hareketle, “enerjinin sürdürülebilirliği” meselesinin, son yıllarda “Energy Trilemma” (Enerji Üçlemi) kapsamında değerlendirildiğine şahit oluyoruz. Peki, nedir bu üçlemi oluşturan ögeler derseniz: Enerji arzı güvenliği, enerji eşitliği ve çevresel sürdürülebilirlik...

Birer cümleyle özet geçmek gerekirse; ilk maddenin, talebe sürdürülebilir bir şekilde cevap veren bir arz yönetiminden bahsettiği aşikâr. Öte yandan enerji eşitliği, daha ziyade işin kapsayıcı boyutuna eğilerek, nüfusun her anlamda eşit biçimde enerjiye ulaşımına işaret ediyor. Çevresel sürdürülebilirliğin ise adı tam üzerindeyken, bu noktada enerji verimliliği ile düşük karbon kapsamındaki arz-talep çözümlerine dikkat çekiliyor.

İşte World Energy Council (Dünya Enerji Konseyi) de, 2010 yılından bu yana World Energy Trilemma Index çerçevesinde, tüm bu boyutları bir endekste birleştirerek ülkelerin enerji sürdürülebilirliğini notlandırıyor. Endeksin 2016 versiyonu ise, geçtiğimiz ay yayınlandı. Buna göre; dünyanın en iyileri, her üç alan genelinde gösterdikleri başarıya istinaden, Danimarka, İsviçre ve İsveç oldu. Küçük bir derleme yaptığım tabloda da görüldüğü üzere, ilk 10’da yer alanların tümü yüksek gelirli ve Yeni Zelanda hariç hepsi Avrupalı ülkeler… Bu ise, bölgedeki işbirlikçi enerji politikasının bir anlam taşıdığına işaret ediyor.

Tabii bu skorlar, üç boyutun bir kombinasyonu… Üçlemin boyutları ayrı ayrı düşünüldüğünde ise, öne çıkanlar arasında farklı isimlere rastlanabiliyor. Örneğin; Filipinler ve İzlanda gibi yeşil enerji dostu ülkeler, çevresel sürdürülebilirlik ayağında dünyanın en tepesinde konumlanıyor. Keza endekste 55. sırada yer alan Lüksemburg, enerji eşitliği özelinde dünyanın 1 numarası olarak dikkat çekiyor. Genel sıralamada aşağılara düşmesinin nedeni ise, eşitlik bağlamındaki A notuna karşı diğer iki boyuttan D almış olması... Baktığınızda; endekste sırasıyla 45. ve 104. basamaklarda görülen Rusya ve Nijerya da, konu arz güvenliğine gelince, dünyanın ilk 10’u arasında... Rusya enerji arzından A alırken, çevresel meselelerden D ile kalıyor. Nijerya ise, arzı A ile geçerken, diğer iki ayaktan D alıyor. Ve tüm bu örnekler, genel performansın yanı sıra, ülkelerin kendi üçlemleri içinde ne derece dengesizlikler sergileyebildiğini ortaya koyuyor.

Türkiye ise, kendi içinde nispeten dengeli bir profil sergiliyor. Nitekim 2016 yılında enerji arzı güvenliğinden C alan ülkemiz, diğer iki boyutta B skoruna sahip bir görünüm çiziyor. Öte yandan Türkiye, bu dönemde endeks kapsamında değerlendirilen toplam 125 ülke arasında ise, 46. basamakta yer alıyor. Bu bağlamda, üçlemin tamamında daha iyi seviyelere ulaşmamız gerektiği ortadayken, en zayıf ayak olarak beliren arz güvenliğimiz, tüketimde yüzde 75 civarındaki dış enerji bağımlılığımızı bir kez daha öne çıkarıyor. Dolayısıyla da, Trilemma Endeksi’nin detaylarında da vurgulandığı üzere; nükleer santraller, TANAP ve kapasitenin çok altında istifade ettiğimiz yenilenebilir fırsatlar, Türkiye’nin sürdürülebilir bir enerji geleceği çizebilmesi için kritik önem arz ediyor