Ticaretin yeni rotası: Kalkınma Yolu
Türkiye’nin öncülüğünde, Irak, BAE ve Katar Kalkınma Yolu için dörtlü mutabakat zaptı imzaladı. Kalkınma Yolu projesiyle birlikte Irak’taki Faw Limanı’ndan Londra’ya kara ve demir yolu ile Avrupa’nın her ülkesine Türkiye’den kesintisiz ulaşım sağlanabilecek. Türkiye’yi ticarette hub haline getiren projenin aynı zamanda Türkiye’nin ihracatına da olumlu yansıması bekleniyor. Zira Kalkınma Yolu’nu en yakın çevreleyen ülkelerin toplam ithalat miktarı 1,6 trilyon dolar. Türkiye’nin şu anda yüzde 2,2 olan bu ülkelerdeki pazar payını artırması bekleniyor.
“Türkiyesiz bir koridor olmaz” ifadesini Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hindistan’da düzenlenen G20 Zirvesi dönüşünde gazetecilere yaptığı açıklamada kullanmıştı. Tam da bu ifadeyi doğrular nitelikte, G20 Zirvesi’nde duyurusu yapılan ve içerisine Türkiye’nin katılmadığı Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ticaret Koridoru’na karşı çok güçlü bir alternatif olan Kalkınma Yolu için Türkiye’nin öncülüğünde Irak, BAE ve Katar dörtlü mutabakat zaptı imzaladı. Hindistan’dan başlayıp Basra Körfezi’nden BAE’ye oradan da kara ve demiryollarıyla Suudi Arabistan, Ürdün’den geçip İsrail’in Hayfa Limanı’na çıkan, oradan da Akdeniz’den geçip Yunanistan’ın Pire Limanı üzerinden Avrupa’ya doğru ilerleyecek olan koridorun işlevselliği çok tartışıldı. Uzmanlardan çok da destek bulamayan IMEC’e karşı Türkiye ve Irak, Kalkınma yoluyla çok daha güçlü bir koridor alternatifi ortaya koymuş oldu.
- Kalkınma Yolu Projesi ise Basra Körfezi’ndeki Büyük Fav Limanı’ndan, Irak ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya kesintisiz kara ve demiryolunu içeren bir proje. Proje, Fav Limanı ile Türkiye’nin güney sınırı arasına 1200 kilometrelik bir tren yolu hattının kurulmasını içeriyor. 2028’de tamamlanması planlanan projenin 17 milyar dolara mal olması öngörülüyor.
Kalkınma Yolu Türkiye'ye ne kazandırır?
Stratejik konumu Türkiye’yi gerek enerjide gerekse lojistikte doğal bir hub haline getiriyor. Tarihi ticaret yolları üzerinde yer alan Türkiye, bölgesel krizlerin yol açtığı taşıma problemlerinin çözümünde de en önemli aktör olarak öne çıkıyor. Son olarak Rusya- Ukrayna çatışması nedeniyle Kuzey Koridoru’nda yaşanan aksaklıklarda Orta Koridor’un önemini bir kez daha öne çıkardı. Rusya-Ukrayna çatışması nedeniyle bu hatta artışın olduğuna ve Türkiye üzerinden yapılan transit taşımalara ilginin arttığına dikkat çeken UTİKAD Başkanı Bilgehan Engin, Kalkınma Yolu’nun da doğu ve batı yönünde uzanan koridorları kuzey-güney aksında bağlayan önemli bir koridor olduğuna dikkat çekiyor. Engin politik krizler nedeniyle yaşanan aksamalarda tedarik zincirinde yeni alternatif rotaların oluşturulmasının hem ticaret erbabı hem de lojistikçiler için önem arz ettiğini belirtiyor. Engin, Zengezur Koridoru ve Kalkınma Yolu Projesi gibi çalışmaların Türkiye’nin lojistik altyapısına önemli katkılar sağlayacağının altını çiziyor. Engin, fiziki altyapı yatırımları kadar mevzuat altyapısının da özellikle transit taşımacılığı destekler nitelikte düzenlenmesiyle Türkiye’nin bu projelerden en üst seviyede yararlanmasını sağlayacağına dikkat çekiyor.
Kalkınma Yolu'nda 1,6 trilyon dolarlık pazar
DEİK Türkiye-Irak İş Konseyi Başkanı Halit Acar da Avrupa’yı Basra Körfezi’ne bağlayacak yol ile birlikte özellikle deniz taşımacılığının önünün açılacağını ve Körfez üzerinden ticaretin artacağını belirtiyor. Acar, Kalkınma Yolu Projesi ile Türkiye’nin ekonomik ve jeopolitik statüsünün daha da güçleneceğini, Türkiye’nin jeostratejik öneminin artacağının altını çiziyor.
UTİKAD Başkanı Bilgehan Engin ise küresel tedarik zincirinde yaşanan aksamalar nedeniyle lojistik sektörünün yeni arayışlar içerisine girdiğine vurgu yapıyor. Engin; Kalkınma Yolu Projesi’nin dünyada yaşanan krizler nedeniyle lojistik sektörü için can simidi niteliğinde olduğunu belirtiyor ve alternatif bir rotanın oluşturulmasının sektörde yaşanan ekonomik sorunların çözümüne de aracılık edeceğini ifade ediyor.
- Kalkınma Yolu’nu çevreleyen Irak, İran, Katar, BAE, Umman, Yemen, S. Arabistan, Kuveyt, Pakistan, Hindistan’ın toplam ithalat miktarı 1,6 trilyon dolar.
Türkiye’nin ise bu ülkelere hali hazırda yaptığı ihracat miktarının oranı yüzde 2,2 seviyesinde. En fazla ithalat yaptığı ülke ise Irak. 13 milyar dolarlık ihracatla Türkiye’nin Irak’ın ithalatından aldığı pay yüzde 18,1 seviyesinde. Bunu yüzde 10,4 pay ile İran takip ederken, siyasi ilişkilerimizin yoğun olduğu Katar pazarında da payımız yüzde 4,3 seviyesinde. Kalkınma Yolu projesi bu 10 ülkeden daha fazla ülke ile ticari ilişkileri geliştirme potansiyeline sahip. Ancak sadece 10 ülke üzerinden dahi hesaplandığında 1,6 trilyon dolarlık pazardan yüzde 10 dahi pay alınsa Türkiye 160 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirme potansiyeline sahip.
Kalkınma Yolu projesi ile her ne kadar Türkiye’nin ihracatını artırma potansiyeli varsa da aynı zamanda bölge ülkelerinin de bizim en önemli pazarımız olan Avrupa pazarına ihracatlarını artırma potansiyelleri var. Dolayısıyla bölge ülkelerinin ihracatta rekabet gücü taşıma kolaylığı nedeniyle artabilir. Türk ihracatçısının da bu ülkelere karşı rekabet gücünü daha fazla artırması gerekebilir.
Modern İpek Yolu’nun alternatifi mi, tamamlayıcısı mı?
Kalkınma Yolu’nun, Modern İpek Yolu’nun alternatifi mi yoksa tamamlayıcısı mı olduğunu konusunda ise farklı yorumlar var. UTİKAD Başkanı Bilgehan Engin, Kalkınma Yolu’nun Modern İpek Yolu projesinin tamamlayıcısı olduğu görüşünde. Engin, Kalkınma Yolu Projesi’nin Türkiye’nin etkin rolünü pekiştirecek bir potansiyele sahip olduğuna vurgu yapıyor. Proje ile Türkiye’nin Avrupa ve Orta Doğu ülkeleri arasındaki ticarette ve ulaşımda kilit bir role sahip olabileceğinin altını çiziyor. Engin böylece Kalkınma Yolu ile Modern İpek Yolu’nda yeni bir sayfa açıldığına dikkat çekiyor.
Kalkınma yolunun alternatif bir taşıma modeli sunduğunu belirten UTİKAD Başkanı Bilgehan Engin, özellikle siyasi krizler nedeniyle mevcut durumda kullanılamayan Süveyş Kanalı’nın önemli bir alternatifi olmasının öngörüldüğünü kaydetti.
- Engin, Ümit Burnu’nu dolaşarak 45 gün, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalları’nı geçerek 35 gün süren transit sürenin Kalkınma Yolu ile 25 güne kadar inebileceğini belirtiyor.
Transit sürenin azalmasıyla bölge ülkelerinin ticari rekabet gücünün de artacağına değinen Engin, bu nedenle her iki projenin de lojistik maliyetleri azaltması, bölge ülkelerin ticaretine ve ekonomisine ve lojistik ve taşımacılık sektörüne katkı sağlamasının beklendiğini belirtiyor.