‘Ticaret savaşları Türkiye için fırsat’
Avrupa’nın en hızlı büyüyen global e-ticaret platformu olan ve 2018 ağustos’ta Türkiye pazarına giren Joom, artık Türk markalarını da bünyesine dahil etti. Joom, Türk markalarının dünyaya açılan kapısı olmayı hedefliyor. Joom’un başkanı ve kurucu ortağı Ilya Shırokov, Türkiye’nin tekstil, hazır giyim ve bebek ürünlerinde önemli markalara sahip olduğunun altını çiziyor. Türkiye’nin stratejik bir konuma sahip olduğunu belirten Shirokov, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşlarının Türkiye için bir fırsat olduğunu belirtti.
2018 Ağustos’ta da Türk pazarına giriş yaptınız, ve 2019 yılından itibaren Türk satıcıları da aktif olarak platformunuza dahil ettiniz. Joom olarak Türkiye’ye ilişkin plan ve hedefleriniz nedir?
Biz 3 yıllık bir platformuz. Halihazırda 1 hafta önce 1. yıldönümümüzü kutladık. 200 milyon kullanıcıya sahibiz. Bu sayıyla Avrupa’nın 1 numaralı e-ticaret platformu haline geldik geçtiğimiz yıl. Avrupa ve Rusya en büyük pazarlarımız arasında. Ancak Ortadoğu’da da büyüyen bir pazar haline dönüşmeye başladık. Daha öncesinde Çinli satıcılarla işbirliği içerisindeydik. Çinli satıcılar Avrupa’ya ürün satıyorlardı. Şimdi Türk satıcılarını hedefliyoruz. Türk satıcılarının Avrupa ve Rusya’ya ürünlerini satmaları bizim asıl hedefimiz. Ciromuz 1 milyon dolara yaklaşmakta. Ve bu yıl bu hedefi tutturmayı planlıyoruz. Bizim için yeni bir miheng taşı olacaktır bu ama genelde Türk satıcıların bunun içinde ne kadarlık bir payı olur, bu konuda net bir rakam veremiyorum şu etapta ama, yine de iyi bir paya sahip olacaklar diyebilirim.
Bizim için en önemlisi şu. Türk satıcılarının büyümesi için bir kapı aralamış oluyoruz. Türk şirketlerinin büyümesini istiyoruz. Onlara bu süreçte yardımcı olmak istiyoruz. Avrupa ve Rusya’da satış yapmalarına imkan tanımak suretiyle bunu yapmak istiyoruz.
Ardından da faaliyet gösterdiğimiz diğer piyasalarda pazarlarda satış yapmalarına yardımcı olmak istiyoruz. Burada bizim ihtiyaç duyduğumuz tek şey, şahane ürünler iyi fiyatlar ve güvenirlilik.
‘TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİNE İNANIYORUZ’
Türkiye’de daha çok hangi sektörleri hedefliyorsunuz?
Türkiye moda, giyim sektörü, bebek ürünleri ve tekstil sektörü alanlarında oldukça adını duyurmuş bir ülke. Biz özellikle bu kategorilerdeki ürünleri hedefliyoruz. Halihazırda zaten büyük e-ticaret platformlarıyla işbirliği içerisindeyiz. Bazılarıyla entegrasyonu tamamladık, bazılarıyla da entegrasyonumuz devam ediyor. Bu işbirliklerimiz sayesinde 1 milyon benzersiz ürüne ulaşabileceğiz. Çok iyi bilinen markalarla da belli başlı temaslarımız oluyor şu anda. Bu markalarla doğrudan çalışarak onların ürünlerini doğrudan platformumuzda barındıracağız. Ama onlarla doğrudan çalışmaksızın da e-ticaret platformlarıyla olan işbirliğimiz sayesinde bu ürünlere erişebileceğiz. Türkiye’nin potansiyeline oldukça inanıyoruz, çok güçlü bir inancımız var. Çin dediğimizde elektronik ürünler ön plana çıkıyor. Ama moda dediğimizde Türkiye öne çıkan bir ülke. Türk ürünleri bu sayede Avrupa ve Rusya pazarlarına ulaşacak. Türk satıcıları bizim platformumuz aracılığıyla ürünleri bu pazarlara satabilecekler.
‘Türkiye yeni bir Çin olabilir’ Neden Türkiye? Türkiye ve Türk markalarına ilgi duymanıza neden olan unsurlar neler?
Biz önce Çin satıcılarla çalışmaya başladık. Ve küresel bir şirket olmak üzere bu yola başvurduk. Çinli satıcılarla yola çıkmamızın sebebi, dünyanın her bir yanına ürün gönderebilme kabiliyetine sahip olmalarıydı. Bu bilgi birikimini edindikten sonra da Fransız satıcılar ve Rus satıcılarla faaliyetlerimizi büyüttük. Ve genişlettik. Dünya çapında kaliteli ürünleri uygun fiyatla sunmak bizim amacımız. Bu anlamda Türkiye tabi çok açık bir şekilde iyi bir tercih olarak karşımıza çıktı. Baktığınızda zaten Rusya ile Avrupa arasında stratejik bir konuma sahip Türkiye. Bu anlamda Çin’den bir ürün teslimatı yaptırmaktansa Türkiye’den bir teslimat yaptırmak çok daha hızlı olacaktır. Türkiye aynı zamanda tekstil sektöründe çok iyi bilinen bir isme sahip. Ve çok uzun bir geçmişi var Türkiye’nin. Spesifik ürünleri ve spesifik markaları faaliyet gösterdiğimiz pazarlardaki tüketicilerle buluşturmak için iyi bir ülke oldu Türkiye. Bir de bildiğiniz gibi şu anda ABD ile Çin arasında ticaret savaşları yaşanıyor. Ve bu ticaret savaşlarının ne tür bir yöne doğru ilerleyeceğini bilmiyoruz. Ama Türkiye’nin yeni bir Çin olma fırsatı olabilir bu noktada.
Ticaret savaşları Türkiye için fırsat olacak diyorsunuz, bunu biraz daha açar mısınız?
Çin’den gelen ihracatlarla ilgili bir riskin oluşabileceği hallerde, Türkiye bizim için bir numaralı lokasyon olarak rol oynuyor. Aynı zamanda türk hükümetinin ihracat girişimlerine önem verdiğini ihracat girişimlerini desteklediğini biliyoruz. Bu da satıcıların ürünlerini farklı ülkelere satması için bir imkan tanıyan ortam sağlayacaktır bizlere. Biz neler yapıyoruz, satıcıların ürünlerini bizim platformumuza yüklenmesine imkan tanıyoruz. Dil desteği tercüme desteği veriyoruz. Reklam kısmında destek veriyoruz. Ödeme kısmını yapıyoruz lojistiği yapıyoruz. Yani üretici ürününü üretiyor ve teslimatında dahi yardımcı oluyoruz.
Joom şu anda hangi noktada, planları hedefleri neler? E-ticaret pazarında nasıl bir konum hedefliyorsunuz?
Dünyadaki en büyük internet şirketi olmayı planlıyorum. Önümüzdeki 20 yıl için planım budur. E-ticaret dediğimiz gerçekten çok ciddi büyüyen bir alan. Ve biz de hızlı büyüyen bir pazar yeriyiz.
Bizim buradaki amacımız Amazon ile yarışır hale gelmek. Ve en azından ikinci büyük pazar yeri haline gelebilmek. Bu da zaten 100 milyonlarca dolar anlamına gelecektir. Rusya’da da büyüyoruz,
Rusya’daki hedefimiz de burada bu pazarda lider olabilmek. Ortadoğu piyasalarında yeni açılımlar gerçekleşti, çünkü ortadoğu piyasaları oldukça yükselen piyasalar, orada da ortaklıklar kurduk. Yani bu diğer hizmetlerle birlikte güzel bir ekosistem oluşturacak.
G20 Maliye Bakanları Zirvesi’nde, e-ticaret pazarında küresel bir düzenleme getirilmesi konusu gündeme geldi. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz? Şu anda e-ticaret şirketlerinin vergi konusunda boşluklar var mı?
Dünyanın farklı ülkeleri ve hükümetleriyle birlikte çalışıyoruz. Örneğin Avrupa’da belirli ihracat limitleri vardır. Ve bu limitler aşıldığında müşteri adına zaten alınan vergileri ödüyoruz. Müşteriden alıyoruz ve onların adına bu vergileri ödüyoruz. Rusya’da da belli bir limit üzerinde ihracat yapıldığında belli başlı bazı ödemelerin yapılması gerekiyor. Bunun ne tür bir yön alacağını şu anda bilmiyoruz. Ama bu genel olarak dünyanın her yerinde görülen bir trend.
E-ticaret pazarının geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bu hızlı büyüme trendi devam eder mi?
Dünya çapına baktığımızda çevrimdışı alışverişten çevrimiçi alışverişe doğru büyük bir geçiş görüyoruz. Dünyanın farklı ülkelerinde online satışların perakende içerisindeki payı yüzde 3 ila 25 arasında değişiklik gösteriyor. Ve elbette hala büyüme için çok büyük bir alan görüyoruz önümüzde.
Joom’un 3 yıl gibi kısa bir sürede bu kadar hızlı büyümesini neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle böyle bir dünyada verimlilik ve etkililik en önemli noktalardan birisidir. Çünkü reklamları herkes aynı fiyattan satın alır. Burada önemli olan şey müşteriyi nasıl etkili bir şekilde çekeceğinizdir. Nasıl bu müşteriyi ödeme yapabilen bir müşteri haline getirirsiniz. Ve nasıl bu müşteriyi elinizde tutabilirsiniz sorularına odaklanmaktır. Ve bu noktada reklam da çok önemli. Reklamlarda eğer yüzde 10 oranında daha iyi bir performans sergilerseniz herkesten daha iyi şeyler başarabilirsiniz.
Biz reklam söz konusu olduğunda Facebook ve Google ile birlikte çalıştık. Ve bu sayede de çok fazla trafik satın alabildik. Bir yandan da çok iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamayı başarabildik. Facebook’a göre şu anda Avrupa’da en gelişmiş reklam tekniklerine sahip şirketiz. Ve müşterileri dönüştürmeyi başardık.
Burada müşterileri dönüştürmek, kullanıcı deneyimi, ve teknolojinin nimetlerinden faydalanabilmek önemliydi. Biz çok mobil bir şirketiz. İşlemlerimizin yüzde 95’i mobil uygulama üzerinden gerçekleşiyor. Mobil uygulamalarda bilirsiniz, ekranlar küçüktür ve hızlıca görmek istediklerinize ulaşmak istersiniz. Bu nedenle şirketimiz bünyesinde çalışan mühendislerin yüzde 30’u veri mühendisidir. Bir ekrana ne kadar süre bakıldığını incelerler. Ne zaman neye tıklandığını incelerler, müşterinin nasıl davrandığını incelerler, bu sayede hangi ürünü görmek istediğini incelerler, böyle bir şekilde kişiselleştirme imkanı da sunuyoruz. Facebook gibi aslında. Herkes için aynı hizmet ama herkes için içeriği farklı olan bir hizmet. Böyle bir uygulama. Herkes için aynı uygulama ama herkes için içeriği farklı bir uygulama. Diğer e-ticaret şirketlerinden sizi ayıran en önemli özellik bu mu? Birinci neden buydu. Faktör buydu. Bir de sosyal faktörlere bakmak gerekir. Ikinci faktör sosyal faktördü. Öncelikle Rusya’nın en büyük sosyal ağını kurdum. Daha sonra da ikincisine de CEO’luk yaptım. Ve ürünlere baktığımızda Joom aplikasyonunda da böyle bir duruma odaklanıyoruz. Joom aplikasyonunda bir sosyal bir network özelliği de bulunmakta. Çünkü ürünlerle ilgili bir güven elde etmek de önemli.