Ticaret Savaşı’nın yeni galibi: Türkiye
Yıllardır Amerika ve Avrupa’nın ticaret üssü olarak bilinen Çin’ın tahtı, son dönemde yaşanan cip krizi yüzünden sallanmaya başladı. Türk Elektronik Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yaman Tunaoğlu, “elektronik üretim yapan üyelerimiz yurt dışından gelen taleplere yetişemediklerini söylüyor. Bu fırsatı iyi değerlendirebilirsek ülkemiz için yeni bir dönüm noktası olabilir” diyor.
Kendisi küçük ekonomisi büyük çipler, geçtiğimiz yıldan itibaren teknolojinin değdiği birçok sektörde krize neden oldu. Pandemi sürecinde tablet, televizyon, cep telefonu, beyaz eşya gibi elektronik cihaz kullanımının artması ise bu krizi küresel bir boyuta taşıdı. Başta otomotiv sektörü ile kendini gösteren kriz, zamanla beyaz eşya, kahverengi eşya, savunma sanayii gibi 169 sektörü olumsuz etkiledi.
Birçok firmada stoklama telaşına sebep olan krizin ana nedeni ABD ve Çin hegomonyası gibi gözükse de konunun arka planında başka sorunlar da boy gösterdi. Tüm bu konuları ve çip krizi hakkında bilinmeyenleri, Türk Elektronik Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yaman Tunaoğlu, Microchip Technology Inc. Başkan Yardımcısı Nuri Dağdeviren ve Türk-Alman Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Nuroğlu ile konuştuk.
TESİD Yönetim Kurulu Başkanı Yaman Tunaoğlu, otomotiv sektörü ile başlayan krizin sonraki aylarda tüm sektörleri etkilediğinden bahsediyor ve ekliyor: “Dünyaya paralel olarak otomotiv, beyaz eşya, kahverengi eşya gibi sektörler de üretim miktarları artan talebi karşılayamadı. Savunma sanayinde olduğu gibi katma değeri yüksek ürün üreten firmalar, maliyet artışlarını bir miktar tolere ederek, üretim miktarlarındaki düşüşü minimumda tutabildiler. Ancak büyük çaplı seri üretim yapan ve maliyeti hassas ürünler üreten firmalar üretim rakamlarında ciddi düşüşler yaşadılar.” Pandemi sürecinde tablet, televizyon, cep telefonu gibi ürünlere olan talebin arttığından dolayı krizin tetiklendiği dile getiren Tunaoğlu, “Bu süreçte ‘Dijital Dönüşüm’ olarak adlandırılan, teknolojiyi, dolayısı ile elektroniği her dikeyin bir şekilde paydaşı yapan büyük değişimin katkısını da göz ardı etmemek gerek” diyor.
Türkiye için yeni bir dönüm noktası
Güçlü firmaların ağırlıklarını kullanarak kotalarda mümkün olduğunca önceliği aldığını dile getiren Tunaoğlu, “Konunun önemini gören büyük ülkeler Uzak Doğu bağımlılığını azaltmak için kısa süre içinde çip fabrikası yatırımlarına başladılar.
Buna paralel olarak ticaret savaşları da Amerika ve Avrupa’nın üretim üssü olarak Çin’e alternatif aramalarına neden oldu. Bu durum Türkiye için büyük fırsatlar doğuruyor. Elektronik üretim yapan üyelerimiz yurt dışından gelen taleplere yetişemediklerini söylüyorlar. Bu fırsatı iyi değerlendirebilirsek ülkemiz için yeni bir dönüm noktası olabilir” diye ekliyor.
Türkiye’de çip üretiminin büyük bir yatırım ile yapılabileceğinden bahseden Tunaoğlu, “Fizibil olması için belli bir ölçeğin yakalanması gerekiyor, belli bir çip teknolojisi seçilerek gerekli ölçek yakalanabilir. Bu krizi takiben Türkiye’de büyük firmaların bu yönde çalışmalar yaptıklarını duyuyoruz. Burada çok önemli başka bir noktayı da belirtmek isterim. Arz-talebin oluşturduğu bir kriz durumu olmasa da gelecekte -ki şu anda da kısmen yaşanıyor- savunma sanayine ve kritik diğer sanayilere yönelik çiplere ulaşımda problem yaşayabiliriz. Bu riski gidermek için en azından bu tür çipleri üretebilmeliyiz” diye sözlerine devam ediyor.
Çip krizinin görünen sebebinin haricinde hammadde kaynaklı başka bir sebebi olduğuna vurgu yapan Türk-Alman Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Nuroğlu: Çiplerin hammaddesi olan silisyumun en büyük tedarikçisi Çin. Çok yüksek bir enerji harcayarak eritilmesi gereken silisyum, Çin’de yaşanan kuraklık, hidroelektrik santrallerinde yaşanan sorunlar ve artan elektrik fiyatları nedeniyle eritilemedi ve bu da çip üretiminde belirgin bir aksama yarattı. Pandemi etkisini de ekleyince dünyada ciddi bir çip krizi ortaya çıktı” diye ekliyor.
35 milyar dolarlık yatırım
Çin’in çip üretiminde en büyük tüketici olduğunu söyleyen Nuroğlu: “Çip üretimi mevcut durumda ABD ve Uzak Doğulu firmaların tekelinde bulunuyor. Ancak büyük bir tüketici olan Çin, çiplerin hammaddesi olan silisyumun en büyük üreticisi. Yani dünya çip üretiminde hammadde kaynaklı olarak Çin’e bağımlı. Bir yandan ülkeler çip krizini en az hasarla atlatmak için önlemler alırken, diğer yandan Apple, Amazon ve Microsoft gibi firmalar kendi çiplerini üretme planı yapıyor. Geçtiğimiz yıl ABD Başkanı Joe Biden, yüksek kapasiteli batarya, ilaç, kritik mineraller ve çiplerin tedarik zincirini güçlendirerek imalatı artırmayı hedefleyen bir kararname imzaladı. Çipleri kritik alan olarak gören Avrupa Birliği, bu konuda bağımsız olma yolunda adımlar atıyor ve böylece yeni krizlere karşı daha dirençli bir Avrupa yaratmayı hedefliyor. Çin, 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 407’lik bir artışla çip sektörüne 35 milyar doları aşkın yatırım yaptı. Çin’deki iki ulusal varlık fonu, Çin’in lider çip üreticisi SMIC’a üretimi üçe katlamak koşuluyla toplam 2,25 milyar dolar finansman sağladı” diyor.
Bugünden yarına çip üretimine geçmenin pek mümkün olmadığını ancak geleceğin akıllı teknolojilerinde lider olmak isteyen ülkelerin kesinlikle çip üretiyor olması gerekli diyen Nuroğlu “ Çip üretimi konusu hem yatırım hem de üretim süreci olarak uzun vadeli bir vizyon gerektiriyor. Sanayide çok ileride olan Avrupa bile şu an çip üretemiyor olmanın sıkıntısını yaşıyor. Üretim aşamaları oldukça karmaşık olan çip piyasasına yeni üreticilerin girmesi veya mevcut üreticilerin hızlıca kapasite geliştirmesi çok zor. Ayrıca çip üretimi ölçek ekonomisinin geçerli olduğu bir sektör, yani üretimde avantajlı duruma geçmek için çok büyük miktarlarda üretmeniz ve sürümden kazanmanız gerekiyor” diye ekliyor. Yeni yatırımlar planlansa da en erken 2022 yılının ikinci yarısında artan talebin karşılanmasının beklendiğini dile getiren Nuroğlu: “Bu beklentiyi revize ederek iyileşmenin 2023’e kayacağını söyleyenlerin sayısı çok arttı” diye sözlerini tamamlıyor.
Microchip Technology Inc. Başkan Yardımcısı ve bilgi güvenliği uygulamalarında kullanılan ürünlerin yönetiminden sorumlu olan Nuri Dağdeviren, tüm dünyayı etkisi altına alan çip krizinde ABD ve Çin arasında yaşanan hegomonyanın etkili olduğunu söyleyerek ekliyor: Bu iki ülkenin mücadelesinden bağımsız daha büyük etkenler de ön plana çıktı. Herhangi bir kıtlık durumu gibi bu durum da herkesin kendi ihtiyacını öncelikle karşılamak üzere her türlü yaklaşımı denediği bir süreç başlattı. Uzun dönemde aynı durumla tekrar karşılaşmamak adına en büyük ölçeklerde bu teknolojileri kullanan ülkeler, tedarik zincirini mümkün olduğunca kendi kontrollerine almak için stratejik yatırımlara başvuruyor.
İhtiyaç açığının tek sebebi stok yapmak
Bu arz-talep dengesizliğinin altında yatan ana etkenin talebin beklenmedik oranlarda artması olduğuna dikkat çeken Dağdeviren; “Arz artmasına rağmen talepteki bu orantısız artışı karşılayamıyor. Bütün ülkeler ve sektörler bu krizden etkilendi ve etkilenmeye de devam ediyor. Bu durumdan etkilenen herkes kriz öncesi beklentilere göre daha çok iş yapıyor ama beklenmedik seviyede ortaya çıkan büyük fırsatları tamamen yakalayamıyor. Böyle durumlarda kritik ihtiyaç olan mallarda stok oluşturmak, işi daha da zorlaştıran en büyük etken oluyor. Bir müşterinin kendi güvencesi için yarattığı stok diğer müşterinin ihtiyaç açığına yol açıyor. Gelen siparişlerin gerçekten kritik ihtiyaçlara karşılık geldiğini teyit etmek için elimizden gelen bütün mekanizmaları devreye sokuyoruz” diyor ve krizin 2022 yılının ikinci yarısından önce bitmeyeceğini ekliyor.