Temkinli iyimserlik dönemi
Pandeminin etkilerinin giderilmeye çalışıldığı ve aşılamanın yaygınlaştığı 2021 yılı dünya ve Türkiye için hem olumlu hem de olumsuz gelişmelerle sona erdi. Emtia ve enerji fiyat artışları, lojistik kısıtlar ve hammadde darboğazlarının tetiklediği enflasyon, dünyanın ortak sorunu haline gelirken; Türkiye, Çin’in içe kapandığı dönemde, bölgesinin en önemli tedarik merkezi haline geldi. 2022 ile ilgili genel beklenti ise parasal genişleme politikalarının sınırlandırılması ve enflâsyonist baskının devam edecek olmasına rağmen toparlanmanın hızlanması...
2021’de hükümet teşvikleri ve aşıların kullanıma sunulması, 2020’de derin bir resesyona yol açan kapanmalar ve istihdam kayıplarının ardından, ekonomiler güçlü bir şekilde geri döndü. Bununla beraber yıla iyimser bir tablo ile başlayan küresel ekonomi, yıl boyunca hammadde, çip kıtlığı, tedarik darboğazları ve lojistik sıkıntılar ile karşı karşıya kaldı.
2021’de tedarik zincirinin kırılması, dünya genelinde enflasyonun yükselmesi ve gayrı safi milli hâsıla büyüme tahminlerinin, beklentilerin altında kalmasına yol açtı. 2020’nin başından itibaren olağanüstü para ve maliye politikaları ile teşvik sağlayarak ekonomik faaliyetleri canlandırmaya ve tüketimi desteklemeye çalışan hükümetler, yıl sonu itibariyle parasal genişleme politikalarını terk etme sinyalleri vermeye de başladı.
Enflasyon canavarı uyandı
Birçok ekonomist, yıl boyunca artan talep nedeniyle enflasyonun yükselmesi ve büyümenin yavaşlamasına neden olan faktörlerin geçici olduğuna inandı. Bununla beraber tedarik zincirindeki bozulmaların enflasyon üzerindeki etkilerinin geçici mi, kalıcı mı olduğunun tartışıldığı ortamda, ABD’de tüketici fiyat endeksi yüzde 6,8, üretici fiyat endeksi ise yüzde 9,6’lar seviyesinde gerçekleşirken, 39 yılın en yüksek oranlarına ulaşıldı.
Euro bölgesinde yüzde 4.9 enflasyon, parasal birlikten bu yana ulaşılan en yüksek oran olarak kayıtlara geçti. Gelişmekte olan piyasalarda da son aylarda keskin fiyat artışları görülürken, Asya ekonomilerinde enflasyon nispeten düşük seyretti.
2022 ile ilgili yapılan tahminlere göre ise enflasyon yılın ikinci yarısından itibaren düşüş eğilimine girebilir. IMF Ekonomik Görünüm Raporuna göre, 2022’de ABD’de yüzde 5.1 enflasyon beklenirken, Euro bölgesinde beklenti yüzde 2.9, Rusya’da 5.8 ve Çin’de yüzde 2 seviyesinde gerçekleşecek.
Parasal genişlemenin sonu
2021 boyunca hükümetler pandemi koşullarını hafifletmek için parasal genişleme politikalarına başvurdu. 2022 ile beraber, etkilerini yavaş yavaş görmeye başlayacağımız şekilde genişleme programlarının ise sonuna geliniyor.
Dr. Veyis Fertekligil’in belirttiği gibi artan enflasyon karşısında yılın son aylarında özellikle Fed ve Avrupa Merkez Bankası gibi gelişmiş ülke merkez bankaları pandemiyle birlikte ortaya koydukları hızlı parasal genişleme adımlarını ve tahvil alım programlarını azaltmaya başladı. “Fed yılın son para politikası toplantısında tahvil alım programının Mart 2022 gibi sona erdireceğini açıklarken, 2022 için 3 faiz artışı tahmini yapıldı. Avrupa Merkez Bankası faiz artırım sinyali vermese de, enflasyon konusunda görüşünü teyit ederken Pandemi Acil Varlık Alım Programı kapsamında tahvil alım programının hızını azaltacağını ve bu alımların önümüzdeki mart ayında sona ereceğini duyurdu” şeklinde açıklamada bulunan Fertekligil’e göre birçok ülke enflasyon karşısında faiz artırımına gidiyor.
Aura Portföy Yönetim A.Ş. Yönetici Ortağı Arzu Odabaşı’na göre 2022 yılında, Omicron gibi varyantların etkisinin azalacağı beklentisi altında, ABD ile birlikte, Avrupa Birliği ve İngiltere’nin de faiz artırım sürecine girme olasılığı oldukça yüksek. Dolayısıyla enflasyon ile savaşın başarısı 2022’nin ekonomik performansının temel belirleyicisi olacak. Bunun için de daha fazla üretmek, yüksek ticaret hacmi, endüstriyel büyümeyi sürdürebilir hale getirme yeteneği önem kazanacak.
Emtia fiyatlarının ateşi sönecek
2021’in özellikle üçüncü çeyreğinde enerji ve emtia fiyatlarında ciddi artışlar kaydedildi. Küresel enflasyonist baskıya katkıda bulunan bu durumun yıl içerisinde gevşeyeceği tahmin ediliyor. Ancak yine de ortalamanın, son 5 yılda görülen seviyelerin üzerinde olması muhtemel görünüyor.
Piyasa araştırma şirketi Fitch Solution Ülke Riski ve Sanayi Araştırması tarafından yapılan açıklamalara göre arz ve talep büyümesi nedeniyle, emtia fiyatları 2022’de düşmeye başlayacak. Rapora göre emtia fiyatlarında 2021’de yıllık yüzde 43,8’lik büyümenin ardından 2022’de yıllık bazda yüzde 7,9 düşüş tahmin ediliyor.
Dünya Bankası’nın en son Emtia Piyasaları Görünüm Raporu’na göre de, 2021’de geçen yıla göre ortalama yüzde 80’den fazla daha yüksek olması beklenen enerji fiyatlarının 2022’de yüksek seviyelerde kalacağı, ancak arz kısıtlamaları hafifledikçe yılın ikinci yarısında düşmeye başlayacağı öngörülüyor.
2021’de arz kısıtlamaları ve artan elektrik talebinin de etkisi ile kömür ve doğal gaz fiyatları görülmemiş seviyelere ulaşırken, 2022 itibariyle bu fiyatlarda düşüş bekleniyor. Petrol talebinin güçlenmesi ve pandemi öncesi seviyelere ulaşması nedeniyle fiyatın 2022’de varil başına 74 dolar olacağı tahmin ediliyor. Maden alanında ise metal fiyatlarının 2021’de tahmini yüzde 48 artmasının ardından 2022’de yüzde 5 düşeceği tahmin ediliyor. 2021’de öngörülen yüzde 22’lik artışın ardından tarım fiyatlarında ise yine ılımlı bir düşüş bekleniyor.
Tedarik darboğazları ve lojistik fiyat artışları sürebilir
Pandeminin etkilerinin atlatılmaya çalışıldığı 2021’de küresel ticaret arz-talep dengesinin bozulmasının en büyük etkilerinden biri de lojistik sıkıntılar oldu. Küresel ticaretin yüzde 90’ını taşıyan deniz yollarında baş gösteren boş konteyner krizi ile özellikle ABD-Çin arasında gemilerin limanlara erişim için çok uzun süreler beklemesi ve geri dönememesi navlun fiyatlarında yüzde 1000’e yaklaşan artışlara yol açtı.
Lojistikte, 2021’de fiyat artışları özellikle Asya çıkışlı rotalar için oldukça yüksek oldu. Şangay’dan Cenova ya da Rotterdam’a sevk edilen konteynerler için Aralık 2021 fiyatları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 200 arttı.
Küresel ticarette sıkıntılara yol açan tedarik zinciri darboğazları ise tahminlere göre bu yıl da gündemde kalmaya devam edecek. Çünkü üretim tesis ve limanlarının aralıklı olarak kapatılmasına neden olan yeni varyantlar, Çin’in katı virüs sınırlama politikaları ve 1 Şubat’taki Çin Yeni Yılı’nın etkileri nedeniyle lojistik sıkıntılarının, 2022’nin ikinci yarısına kadar süreceği tahmin ediliyor. Ayrıca navlun fiyatlarında yeni yılda düşük kapasiteden kaynaklanan enflasyonist baskının devam edeceği tahmin ediliyor.
Küresel ticaret 28 trilyon doları aştı
2021’de yaşanan tüm sıkıntılara rağmen küresel ticaret, BM ticaret ve kalkınma kuruluşu UNCTAD’a göre, 2020’ye göre yüzde 23’lük artışla 28 trilyon dolar olarak gerçekleşmesini öngörüyor. Dünya Ticaret Örgütü ise 2021 Raporu’na göre 2022’de küresel ticaret artışını yüzde 4,7 olarak öngörüyor.
Diğer gelişmekte olan ülkelerden ayrışan Türkiye ise 2021 yılında 200 milyar doları aşan ihracat rekoruna imza atarken, ihracatın büyümeye katkısı yüzde 6,8 olarak gerçekleşti. İkinci çeyrekte yüzde 21,7, üçüncü çeyrekte ise yüzde 7,4 büyüme gerçekleştiren Türkiye’nin, tedarikteki avantajları ile ihracatta yakaladığı ivmeyi sürdürmesi bekleniyor.
Odabaşı’na göre pandeminin panik dönemi sonrasında, 2021’nin ikinci yarısı ile birlikte pandeminin negatif etkilerini yok etmeye çalışırken, bu durumu nasıl fırsata çeviririz sorusu öne çıktı. Dolayısıyla, bilhassa Türkiye gibi adaptasyon gücü yüksek, manevra kabiliyeti, üretici aklı olan ülkeler, 3 yıl önceye göre çok daha güçlü bir şekilde ihracatta var olma, üretme, satma, ihraç etme savaşı içine girdi.
Tarihinde ilk kez dünya ticaretinden aldığı payı yüzde 1.1’e çıkaran Türkiye’nin, dünya ekonomisinde olağanüstü koşullar meydana gelmezse, 2022’de ihracatını hedef olarak belirlenen 240 milyar doların üzerine çıkarması da oldukça olası görünüyor.
Sonuç olarak 2022’ye girerken dünya ve Türkiye ekonomisinde belirleyici konular enflasyon, parasal genişlemenin sınırlandırılması, enerji ve emtia fiyatlarının artış hızının yavaşlaması ve tedarikteki kısıtlamaların azaltılması olacak. 2022 boyunca ekonomik göstergeler üzerinde belirleyici olacak konulardan biri de aşılamalar. Salgını sona erdirmenin en etkili yolu olarak görülen aşılama, düşük gelirli ülkelerde halen oldukça düşük. Buna göre gelişmiş ülkelerde nüfusun yüzde 75’i en az bir doz aşılanmış iken, düşük gelirli ülkelerde bu oran sadece yüzde 7. Dolayısıyla Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün Temmuz 2022’ye kadar dünya nüfusunun yüzde 70’inin aşılanması hedefi oldukça uzak görülüyor.