Tek fiyat kanunu, carry trade ve tefeci faizi
Gelişmekte olan ekonomilerde (GOE) tasarruf-yatırım dengesi, bütçe dengesi, dış ödemeler dengesi ve finansal krizler sonunda ortaya çıkan düzeltme ihtiyaçları, dışa açık piyasa ekonomisi mekanizmaları yoluyla uzun vadede dengeye ulaşma ile karşılanır. Yazıya konu olan carry trade olgusu da, tek fiyat kanununun işleyişi ile açıklanabilir niteliktedir. Buna göre, düşük faiz oranına sahip bir ülkeden borç alıp, bunu yüksek getiri sağlayan bir ekonomide finansal varlıklara yatırma sonucu elde edilen kazanç uzun vadede, aradaki farktan yararlanmak isteyen yatırımcının benzer davranışlarıyla, fonlar kıt olan ülkede artacak, bol olan ülkede azalacak ve uluslararası tek bir fiyat (ceteris paribus) oluşacaktır. Carry trade genelde döviz piyasasında kullanılır ve döviz fiyatı dalgalanmaları ve faiz oranı farklarından beslenir.
Dünyada en uzun süre negatif faiz uygulayan ekonomi olan Japonya, carry trade için prototip bir ekonomi olmuştur. Yatırımcılar, Japon yeni gibi düşük faizli bir para biriminden borç alarak, ABD hazine kağıtları alarak aradaki fark kadar kazanç elde etmektedir.
Teori ve pratik arasındaki fark
İki ekonomide enflasyon oranının sabit olduğu veya sıfır olduğu varsayımı altında, iki ülkenin faiz oranları arasındaki farkın döviz kurları üzerinde etkili olması beklenir. İki ülkenin ulusal paraları arasındaki fark da enflasyon farkından doğrudan etkilenir. Tabi bu aşırı basitleştirici varsayımlar, kısa vadede meydana gelen enflasyon-faizdöviz ilişkisini açıklamada yetersiz kalsa da, uzun vadede üç değişken arasındaki ilişkiyi açıklamada hayli güçlü bir kanıt sunar. Ne var ki, pratikte, yüksek faizli paraların düşük faizli paralara oranla daha çok değerlendiği vakalar da görülmektedir. Sonuçta, carry trade kısa vadede yüksek kazanç sunan ekonomiler bakımından tefeci faizi ödenmesiyle sonuçlanabilir, ancak bu yüksek faiz ödemesi, ülke ekonomisindeki dengelerin bozukluk düzeyine göre kısa veya uzun sürebilir. Dolayısıyla, yatırımcıları carry trade yaptıkları için kınamak veya suçlamak piyasa ekonomisi mantığıyla uyumlu olmadığı gibi, otomatik stabilizatör mekanizmasının çalışmasıyla uyumlu olduğu için bu süreç piyasa ekonomisi süreci ile de mutabıktır.
Dışa açık bir ekonomide faiz-döviz-enflasyon ilişkisi
Japon yeni carry trade stratejisi, 2000'li yıllarda oldukça popülerdi. Yatırımcılar düşük faiz oranlarından yararlanarak Japon yeninden borç aldılar ve bu fonları yüksek getirili varlıklara yatırdılar. Ancak, 2008 küresel finans krizinde bu pozisyonların hızla kapanmasıyla Japon yeni büyük oranda değer kazandı. Benzer bir durum, 2024 yılında yaşandı. Japonya Merkez Bankası'nın faiz oranlarını artırması ve varlık alımlarını azaltmasıyla birlikte carry trade pozisyonları çözüldü. Bu durum, piyasalarda büyük dalgalanmalara ve global finansal krizlere yol açtı.2022 yılı itibarıyla, Japon Yeni ile ABD Doları arasında yapılan carry trade işlemleri, küresel piyasalarda yüzde 15 oranında bir artış göstermiştir. 2023 yılında Japon Yeni ile Brezilya Reali arasında yapılan carry trade işlemleri, yıllık bazda yüzde 12 getiri sağlamıştır. Ancak Brezilya realinin aynı dönemde yüzde 8 değer kaybetmesi, bu stratejiyi uygulayan yatırımcıların net kazançlarını yüzde 4 seviyesine indirmiştir.
Carry trade riskleri
Carry trade yapılırken, belirsizlik düzeyiyle orantılı olarak riskleri minimize etmek için basit yöntemin dışında karmaşık carry trade yöntemleri de kullanılmaktadır: Sepet carry trade (birden fazla para birimi çiftini içeren daha karmaşık bir strateji), korumalı carry trade (döviz riskini hedge etmek için vadeli işlem sözleşmeleri veya opsiyonlar kullanılan bir strateji) ve ters carry trade (faiz oranlarındaki tersine dönme beklentisi yüksek olduğunda, yüksek faizli bir para biriminin borç alınıp düşük faizli bir para birimine yatırılması) başlıca karmaşık yöntemlerdir.
Özellikle faiz oranları ve döviz kurlarındaki ani değişiklikler, carry trade işlemlerinin kârlılığını olumsuz etkileyebilir. Piyasa duyarlılığındaki değişiklikler, volatilite ve ekonomik şoklar gibi faktörler, carry trade pozisyonlarının hızla çözülmesine yol açabilir. Yatırımcılar bu pozisyonlardan çıkmak için acele ettiklerinde ise "likidite kara delikleri" oluşabilir, yani piyasalarda likidite hızla azalabilir.Sonuç olarak, carry trade stratejileri deneyimli ve risk toleransı yüksek yatırımcılar için uygundur. Bu stratejilerin başarılı olması, faiz oranlarındaki değişikliklerin ve döviz kurlarındaki hareketlerin doğru bir şekilde tahmin edilmesine bağlıdır. Kaldı ki, uluslararası büyük fonlar carry trade olgusuna çok duyarlı oldukları için, bu oyuncuları ters köşe yapacak şok para politikası tedbirlerine maruz bırakmak, uzun vadede o ekonomiye karşı kaybolan güvenden ötürü, büyük maliyetler yükleyebilmektedir.
Carry trade ve öngörülebilir para politikası
İç talebi baskılamaya yönelik daraltıcı politika izleyen enflasyonist ekonomiler, faiz oranlarını yükseltmeyi genelde başlıca para politikası aracı olarak kullanırlar. Bu da carry trade yatırımcısının dikkatini celbeder. Serbest sermaye hareketleri durumunda, yurtiçi enflasyon ve faiz oranları ile döviz kurları arasındaki ilişki uluslararası sermaye hareketlerinden büyük ölçüde etkilenir. İzlenen para politikası getiri farklarının azaltılması anlamına gelen arbitraj mekanizmasına maruz kalır. Vadeli piyasalarda carry trade operasyonunun istikrarı için şeffaf ve öngörülebilir döviz, faiz ve enflasyon beklentileri,diğer bir deyişle politika kararlılığı gerekir. Bu değişkenlerdeki öngörülemezlik düzeyi yükseldikçe, yani izlenen politikanın sürdürülebilirliğine yönelik kuşkular devam ettikçe veya arttıkça, carry trade düzeltici etkiden ziyade bozucu etkileriyle daha fazla öne çıkar.
Nitekim büyük hedge fonları, carry trade yoluyla zayıf ekonomilerden büyük kazanç sağlamanın yanında, bu ekonomilerin kırılganlıklarını artırma veya sürdürme yönünde etkide de bulunurlar.
Sonuç olarak, sıcak para hareketi olarak nitelenebilecek carry trade, kısa vadede çözüm olabilirken, uzun vadede süregen hale gelmesi, deyim yerindeyse tefeci faizi ödemesi ile neticelenme riski taşır.