Susuzluğa karşı çözüm olarak başvurulan yollar

​İnsanlığın en temel ihtiyacı olan içilebilir suya gelecekte erişim çok daha zor olacak.
​İnsanlığın en temel ihtiyacı olan içilebilir suya gelecekte erişim çok daha zor olacak.

Dünya atık suyu geri kazanmaya, deniz suyunu da içilebilir hale getirmeye odaklanmış durumda. Su sıkıntısının giderilmesinde kullanılan çeşitli yöntemler bulunuyor. Bunlar, tutumlu ve ölçülü bir su sarfiyatı, yağmur sularının biriktirilip kullanıma sunulması, yeraltı barajları ve bulut tohumlama yöntemleri, deniz suyu veya az tuzlu yer altı sularının tuzlarının çeşitli metotlarla giderilmesi olarak sayılabilir.

Yağmur suyu hasadı

Yağmur suyu hasadı, temelde dünyanın en büyük su kaynaklarından biri olan yağmur suyunu etkili şekilde kullanmayı hedefliyor. Bu yöntemle yağmur suyu serbestçe akmaya bırakılmak yerine kontrollü bir düzenek ile depolanıyor ve yeniden kullanılmak üzere saklanıyor. Özellikle tarım, hayvancılık ve sulama gibi alanlarda kullanılan yağmur suyu, dünyadaki mevcut su kaynaklarının tüketilmesi konusunda önemli bir yavaşlama sağlıyor.

Dünyanın çeşitli kurak bölgelerinde büyük çaptaki endüstriler ve tarım faaliyetleri yağmur suyu hasadından faydalanıyor. Bunun yanı sıra yağmur suyu, evsel kullanım için de oldukça kullanışlı. Bahçe sulama, çamaşır yıkama gibi alanların tümünde yağmur suyu hasadından faydalanılabiliyor. Dünyada giderek yaygınlaşan yağmur hasadı yöntemi, Meksika, Tayland, Çin, Arjantin gibi ülkeler ve Amerika Birleşik Devletleri’nin bazı eyaletlerinde devlet teşvikiyle gerçekleştiriliyor.

Ev tipi yağmur suyu hasadı uygulamalarında genellikle çatılar, kimi durumlarda ise bahçeler kullanılıyor. Öncelikle yağmur suyunun akış yönü belirlenip bu akışı kontrol altına alacak bir oluk veya boru sistemi hazırlanıyor. Oluk sisteminin ucuna biriktirme işlemi için bir depolama mekanizması kuruluyor. Arıtma işleminin gerçekleşmesi için olukların bitiş noktasına depo önü filtreleri yerleştiriliyor. Depoda birikmiş olan sular basınçlı sistemler veya su motorlarıyla tahliye ediliyor ve kullanım alanlarına aktarılıyor.

Desalinasyon

 Yağışların az olmasıyla birlikte barajlarda sular çekildi ve son 10 yılın en düşük seviyesine düştü.
Yağışların az olmasıyla birlikte barajlarda sular çekildi ve son 10 yılın en düşük seviyesine düştü.

Deniz suyunda bulunan tuzu, mineralleri ve diğer yabancı maddeleri gidererek; içme, sulama, kullanma amaçlarıyla saf su elde edilmesine desalinasyon deniliyor. ABD, Suudi Arabistan, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Avustralya’da yüzlerce desalinasyon tesisi bulunuyor. İsrail’de Tel Aviv’de 2013 Ekim’inde devreye alınan Sorek Desalination Plant, dünyanın en büyük desalinasyon tesisi. Günlük su üretim kapasitesi 624 bin m3. Bu hacim, İstanbul’un su ihtiyacının neredeyse, yüzde 25’ine denk geliyor. İsrail dünyanın en kurak yerlerinden biri ve yıllardır kuraklıkla boğuşuyor. Dört adet desalinasyon tesisi bulunan İsrail’de yılda 600 milyar litre su arıtarak ülkenin su talebinin yarısından fazlasını karşılıyor. Desalinasyon, teknik gelişmeler sayesinde giderek ucuzluyor.

Atık su kullanımı

Dünya’daki tatlı su kaynaklarının azlığı atık suların ıslahı ve yeniden kullanılmasını gündeme getiriyor. Hem su kıtlığı hem de su kalitesinin bozulması açısından artan su baskısı, geri kazanılmış suyun yeni bir su kaynağı olarak değerlendirilmesine neden oluyor. Atık su geri kazanımı ile kentsel, endüstriyel, tarımsal ve sanayide kullanılan su miktarını karşılamak mümkün hale geliyor. Geri kazanılmış sular, su kullanılabilirliği veya artan tüketim sorunları olan bölgeler için alternatif bir tatlı su kaynağı olarak düşünülüyor. Dünya’da ve Türkiye’de atık suların geri kazanımı ve kullanımı hakkında tasarılar geliştirilmeye devam ediyor.

Atık su ıslahı, su sıkıntısı problemi için önerilen çözümler arasında yer alıyor. Bu yöntemle doğal döngüden yeni tatlı su kullanmaktan kaçınarak su geri kazanılıyor. Atık suların yeniden kullanılmasıyla mevcut su kaynakları korunuyor ve su ihtiyacını karşılamak için yeni bir kaynak ortaya çıkıyor. Geri kazanılan su, su teminini kolaylaştıran, temiz su kaynaklarından bağımsız bir kaynak olarak görülüyor.

Bulut tohumlama

Barajlardaki son durum İstanbul’da bulut tohumlama uygulamasını tekrar gündeme getirdi.
Barajlardaki son durum İstanbul’da bulut tohumlama uygulamasını tekrar gündeme getirdi.

Yüzyıllar boyunca insanoğlu, su kaynaklarını artırmak, şiddetli hava olaylarının etkisini azaltmak için hava ve iklimi değiştirmenin yollarını araştırdı. Hava modifikasyonuna ilişkin modern teknoloji 1940’lı yılların sonunda gümüş iyodun, bulut damlacıklarının buz kristallerine dönüştürülmesinde kullanılmasıyla ortaya çıktı.

Günümüzde birtakım ülkeler enerji talebini karşılamak, dünya üzerindeki kurak ve yarı kurak bölgelerde azalan su kaynaklarını tekrar zenginleştirmek, var olan kaynakların seviyesini artırmak için yüzden fazla hava modifikasyon projesi yürütüyor. Bulut tohumlama yöntemi 1960’lı yıllardan itibaren ABD’de geliştirildi ve günümüze kadar uygulanmaya devam edildi.

Yağışların az olmasıyla birlikte barajlarda sular çekildi ve son 10 yılın en düşük seviyesine düştü. Barajlardaki son durum İstanbul’da bulut tohumlama uygulamasını tekrar gündeme getirdi. Bulut tohumlama yöntemi ülkemizde ilk olarak 1990 yılında İstanbul’da İSKİ tarafından uygulandı. Farklı zaman dilimlerinde İstanbul Ankara ve İzmir’de de kısa süreli olarak aynı yöntem kullanıldı. Dünyada 24 ülke bulut tohumlama yöntemini daha fazla yağış sağlamak için kullanıyor.

  • Dünya genelinde temiz su erişimi olmayan insan sayısı: 2.1 milyar
  • Dünyada tatlı suyun tüm su kaynaklarına oranı: %2.5
  • Dünyada bulut tohumlama yöntemini kullanan ülke sayısı: 24
  • 2030'a kadar su kıtlığı nedeniyle göç edeceği tahmin edilen insan sayısı: 700 milyon

Yeraltı barajları

2050 yılına kadar dünyadaki su ihtiyacının yüzde 55 artış göstermesi beklenirken, nüfus artışı, küresel ısınma ve yanlış tarım politikaları nedeniyle bu tarihin çok daha öne gelebileceği muhtemel ihtimaller arasında yer alıyor.
2050 yılına kadar dünyadaki su ihtiyacının yüzde 55 artış göstermesi beklenirken, nüfus artışı, küresel ısınma ve yanlış tarım politikaları nedeniyle bu tarihin çok daha öne gelebileceği muhtemel ihtimaller arasında yer alıyor.

Yeraltı barajları; Kurak, yarı kurak bölgelerde buharlaşma kayıplarının en aza düşürülmesi gayesiyle genellikle alüvyon dolgusu kalın vadilerde süzülen suyu depolamaya imkan verecek biçimde sığ derinliklerde inşa ediliyor ve yağışla gelen suyun boşa akması engelleniyor. Bu sayede içme ve sulama suyu ihtiyacı karşılanmış oluyor. Bu hedeflerle Tarım ve Orman Bakanlığı, susuzluğa karşı yeraltı baraj projesini hayata geçiriyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı, yurt genelinde 100 yeraltı barajı inşa ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) öncülüğünde yürütülen projeyle bu ay 6 yeraltı barajı daha tamamlandı ve böylece tamamlanmış proje sayısı 25’e ulaştı. Projedeki nihai amaç, 100 adet tesis bittiğinde yaklaşık 40 milyon metreküplük suyu yerin altına indirmek. Bu sayede 600 bin kişinin içme suyu sağlanmış oluyor. Ayrıca 60 bin dekarlık tarım arazisi sulama suyuna kavuşacak ve toplamda da 45 milyon liralık bir gelir artışının sağlanması hedefleniyor. Proje ile buharlaşma kaynaklı su kayıplarının önlenmesi amaçlanıyor.