Sorun çok, panzehir yine merkez bankaları
2019 senesi bir çok başlıkla anılacak ama en çok öne çıkanlar ticaret savaşları, global büyüme sorunları, artan jeopolitik riskler, göç sorunu ve küresel iklim değişiklerinin ivme kazanması olacak.
2008 krizinden sonra majör merkez bankalarının çabaları ancak finansal sistemin ayakta kalmasını sağlarken büyümenin bir türlü genele yayılmaması, lokal iyileşmeler sağlanması, devamlı artan toplam borç miktarı ve artan gelir dağılımı eşitsizliği bundan sonra da ekopolitik düzlemde dengeleri sarsmaya devam edecek görünüyor.
ABD Başkanı Trump’ın azil sürecini dengelemek ve seçim yaklaşırken ABD’nin menfaatleri için köpürttüğü ticaret savaşları yıl boyu piyasaları domine ederken, en azından birinci fazın anlaşma ile bitme ihtimali 2020’ye sarkarken bu savaşın kolayına bitmeyeceğini piyasa oyuncuları anlamış durumda.
2019 senesi içinde 3 faiz indirimi yapan ve genişlemeci tarafa geçen Fed’in adımları yine global ölçekte en önemli belirleyici olacak.
ABD ekonomisi görece güçlü ve ılımlı pozitif tarafta ilerlerken seçim yılı içersinde göstereceği performans seçimin kaderini etkilemeye aday diğer önemli kriter olarak görünüyor. ABD borsalarının seyri de 2020 için bütün borsalar adına oldukça önemli olacak.
Avrupa ise İngiltere’nin tutumu ile Brexit’i 2019 senesi içinde devamlı konuşup ama çözemezken 2020’ye devrediyor. ECB’nin tekrar güçlü genişlemeci tarafa geçmesi bir mecburiyet oldu. İtalya gibi ülkelerin yüksek borcu çözülmeden ve AB bölgesinde azalan refahla siyasi tarafta problemler birikirken büyümenin gecikmesi ECB’yi daha uzun sürede masada tutacaktır.
Çin kendi ekseninde büyüme ve kredi problemleri ile uğraşırken 2020 senesi içinde en çok konuşulan ülke olmaya aday görünüyor. Eski büyüme gücüne ulaşması ve siyasi tarafta biriken sorunlarını çözmesi ve ABD blokajını aşıp dünyanın süper gücü olma isteği piyasaların devamlı gözünü Çin tarafında tutmasına sebep olacaktır.
Gelişen piyasalar içinde 2019 Majör Merkez Bankaları ( Fed, ECB vs ) sayesinde korkulan bir yıl yerine umutların tazelendiği bir yıl olarak kayda geçerken Arjantin, Venezuela gibi ülkelerin kendilerine özgü problemleri dışında genel anlamda beklenenden iyi bir performans ile 2019 bitirip 2020’ye geçiş yapmış gözüküyorlar. Bu yıl biraz daha farklı olacak ve hikayesi güçlü ülkeler global sermaye hareketlerinden olumlu pay alırken, bunu beceremeyen ülkeler ise ciddi sorunlarla uğraşmak zorunda kalacaklar gibi görünüyor.
Bu noktada Türkiye 2018 kur atağının etkilerini YEP’in disiplin ve dengelenme bölümleri ile 2019 senesi için görece bir başarı hikayesine dönüştürürken, 2020 değişim yılı için kendi hikayesin pozitif tarafta tutmak ve sermaye akışını güçlü tutmak için ciddi yapısal reform kararlılığı ve kırılganlıklarla mücadelede dinamik bir yönetime ihtiyaç olduğunu belirtmek isteriz.
Enflasyonda yüzde 11-12 aralığına gelinmiş olması, TCMB 1200 baz puanlık indirimi ve faizlerin yüzde 10-12 aralığına gelmiş olması, bunun faiz kur tarafında getirdiği dengeli istikrar ortamının devamı ve büyüme-istihdam-cari denge tarafında daha iyi hedeflerin tutması için global piyasaların yardımı dışında jeopolitik riskler iç dinamiklerin yardımı yanında sahada ekonomi yönetimi adına şu ana kadar gösterilen istikrarlı ve başarılı performansın devamı hatta bir vites arttırılması gerekecektir.