Piyasalar çok daha sıcak bir ‘temmuz’a hazırlanıyor

Arşiv.
Arşiv.

Haziran ayı beklediğimiz gibi birçok açıdan kritik ve belirleyici geçerken piyasalar her zamankinden daha sıcak bir temmuz ayına hazırlanıyorlar. Gelen her yeni ay bir öncekini aratmayacak kritik haber akışı ve gelişme ile geliyor ve özellikle majör grafiklerdeki fiyatlamalarda baskı devam ediyor.

Cüneyt Paksoy.
Cüneyt Paksoy.

Haziran ayında en baskın haber akışı yine Fed üzerinden geldi. Fed, haziran toplantısında 75 baz puan ile beklentilerin üzerinde bir faiz artışına gitti. 75 baz puanlık faiz artışı 1994’ten bu yana alınan en sert faiz artışı kararı olarak öne çıktı. Böylelikle Fed politika faizini 75 baz puan artışla yüzde 1,50-1,75 seviyesine çıkarmış oldu. Metinde Fed yetkilileri, yıl sonuna kadar 175 baz puanlık faiz artışı sinyali de verdi.

Fed karar metninde, yüzde 2’lik enflasyon hedefine dönme konusunda güçlü bir taahhüde sahip olduğuna vurgu yaptı. Metinde Fed’in elindeki hazine tahvilleri ve mortgage destekli menkul kıymetleri azaltmaya devam edeceği ifade edildi. Yani bilanço küçültme sürecinin de devam ettiğini izledik.

Kararda öne çıkan en önemli noktalardan biri de Fed, ekonomik göstergelere ilişkin beklentilerini de güncellemesi oldu. Daha önce 2,8 olan büyüme beklentisi bu toplantıda yüzde 1,7’ye çekildi. 2023 büyüme beklentisi yüzde 2,2’den yüzde 1,7’ye , 2024 beklentisi ise yüzde 2’den yüzde 1,9’a indirildi. Bu aşağı yönlü revizeler piyasalarda zaten devam eden resesyon tartışmalarına da Fed merkezli yeni bir ivme getirmiş oldu.

Powell’ın söylem ve sunumlarında da Temmuz ve Eylül dahil 50-75 baz puanlık faiz artışının masada olmaya devam edeceğini, gerekirse faiz artışlarının ondan sonra da devam edeceğini, bir dönem işsizlik noktasında yukarı yönlü ihtimaller artacak olsa da buna hazırlıklı olduklarını belirtti. Yani daha önce piyasalara moral veren eylül ayı ile birlikte durabilecek bir Fed sürecinden daha şahin bir Fed moduna geçilmiş oldu.

Bunlar olurken dışarıdan gelen yorumlar da önemliydi. Eski ABD Hazine Bakanı Lawrence Summers’ın dahil olduğu bir ekonomist grubu ABD’de yüzde 2’lik çekirdek TÜFE enflasyonuna geri dönmek için 1980’lerin efsanevi Fed Başkanı Paul Volcker dönemindeki ile neredeyse aynı miktarda dezenflasyon gerekeceğini belirtti. Bunlar oldukça kayda değer ve önemli açıklamalar olarak piyasanın ajandasında yerini aldı.

Fed’in izleyeceği süreç biraz da enflasyonun izleyeceği sürece bağlı olarak gelişecek ve her iki yönlü değişime açık olarak ilerleyecek gibi duruyor ama her durumda temmuz ayı toplantısı karar ve açıklamaları özellikle kritik direnç eşiklerine gelip şimdilik beklemeye geçen ABD tahvil faizleri ve özellikle dolar endeksi için oldukça önemli olacak.

Özellikle grafikli bölümde de belirttiğimiz gibi kritik eşikler aşılacak olursa bu piyasalar için kur ve faiz tarafında çok daha fazla baskı anlamına gelebilir. Bu sürecin etkilerini haziran ayı boyunca ağırlıklı olarak hep uyardığımız gibi Avrupa tahvillerinde ve özellikle iki majör parite olan euro-dolar ve dolar-yen paritesi tarafında gözlemledik.

Euro-dolar paritesi kademe kademe yıllardır gerçekleşmeyen 1 euro-1 dolar beklentisine evrilirken asıl önemli hareket 20 senelik 135.00 kritik direncinin aşılması ile dolaryen paritesi üzerinden geldi. Özellikle genişlemeci tarafta ısrarla kalmaya devam eden Japonya ekonomisi dinamikleri tartışılırken artık tahvil getirileri ve yenin seyri potansiyel bir risk olarak çok daha piyasaların radarında olacaktır.

Avrupa tahvillerinde de özellikle 10 yıllık tahvil faizlerinde sert yükselişler izledik. Aylardır takip ettiğimiz İtalya, 10 yıllıklar yüzde 4.20’lere yükselirken İspanya 3.20’lere ve Almanya 10 yıllıklar yüzde 2.00’lere yaklaştı. Bu sert hareketler temmuz ayı ile birlikte şahinleşmeye hazırlanan ECB için olağan dışı bir toplantıyı da tetiklemiş oldu. Hem de bir Fed toplantısı gününde.

Devamına ve ayrıntılı grafiklere Z Raporu 38. Sayısından ulaşabilirsiniz.