Oxfam Raporu: Dünya milyarderlerinin serveti
Dünya çapında 2.153 dolar milyarderinin toplam serveti dünya nüfusunun yüzde 60’ına denk gelen 4.6 milyar insanın toplam servetine eşit olduğu düşünce kuruluşu OXFAM tarafından Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos zirvesinde açıklandı.
Oxfam adına Davos zirvesine katılan Oxfam India CEO’su Amitabh Behar, son on yılda milyarder sayısının 2 katına katlandığını ve dünya halklarının aleyhine işleyen bu düzenin hükümetlerce alınacak tedbirler haricinde çözülmesinin mümkün olmadığını ve sadece birkaç devletin bu işe el attığını ifade etti.
Oxfam’ın yayımladığı “Time to Care” raporunda çarpıcı bilgiler bulunmakta. Bunlar;
-Dünyanın ilk 22 milyarderinin varlığı Afrika’da yaşayan tüm kadınların toplam varlığına eşit olduğu
-Dünyanın en zengin yüzde 1’inin varlığının 6.9 milyar insanın toplam varlığından fazla olduğu
-En zengin yüzde 1’den on yıl boyunca sadece yüzde yarım ek vergi alınmasıyla eğitim, yaşlı bakımı, sağlık alanlarında 117 milyon kişiye iş imkanı sağlayarak milyonlarca insanın ihtiyaç duyacağı hizmetlerin alınmasına imkan sağlayabiliyor olması.
Yıkık kapitalist düzenin sıradan dünya insanlarına rağmen halen milyarderlerin cebini dolduruyor olmasının milyarderler var olmalı mı sorusunu akıllara getirdiğinin ifade eden Behar buna ek olarak hükümetlerin en zenginlerden alınan vergileri düzenli olarak azaltmakta olduğunu bunun da halk yararına kullanılacak kaynakları azalttığını ve gelir eşitsizliğine sebep olduğunu açıkladı. Hükümetlerin bu eşitsizliği kendi elleriyle yarattığını hemen harekete geçmelerinin sağlanması gerekliliğine işaret eden Behar kurumların ve zengin bireylerin adil şekilde vergi ödemesinin yolunun açılması ile gereken kamusal hizmetlerin ve altyapı yatırımlarının yapılabileceğini de ifade etmiş.
Rapor bir hayli ilginç bir o kadar acı verici bilgiler ile dolu. Her yıl bir taraftan Oxfam’ın yayımladığı senelik raporları her defasında merakla beklerken diğer taraftan raporun önüme koyacağı tablodan da çekeceğim acıyı hesaba katınca karışık duygular ile okumaya başlamaktayım. İşin daha da zor olanı her yıl kötüye giden bu tablonun iyiye gideceğine dair umutlarımın çok azalmasıdır. Hırs üzerine kurulu bu düzende en zengin yüzde birin elindeki servet harcanabilir olmayıp, yani yedi ced sülalerine yetip artacak kadar olmasına rağmen hükümetler üzerindeki nüfusları sayesinde adil vergilendirmenin önüne set çekmeleri de ayrı bir trajedidir. Raporu okurken İslam fıkhındaki iki temel kaide aklıma geldi. Bunlar;
-Başkası temel ihtiyaçlarını temin edememiş olursa, elinde ihtiyacından fazla malı olan kimsenin bu fazladan, o ihtiyacı karşılaması farzdır; karşılamazsa günahkâr olur.
-Elinde fazla (nisab miktarı) malı olan kimse, şer’an zengin sayılmayan kimselere malının belli miktarını zekat olarak verecektir.
H. Karaman’a göre; islamiyet kişilerin ihtiyaçlarından fazla mallarını derhal ona muhtaç olan yoksullara dağıtmalarını ve herkesin eşit derecede mal sahibi veya yoksul olmasını hedeflemiyor. Ekonomi çevrimine sokularak herkesin istifade edebileceği serveti, yoksullar veya toplum ona muhtaç iken “atıl bırakarak stoklamanın” meşru olmadığını ifade ediyor. Elbette elinde ihtiyacından fazlası olan, buna muhtaç olana verecek, ama bu vecibe, yoksulların ihtiyaçları karşılandıktan sonra da fazla mal sahibi olmayı yasaklamıyor.
Oxfam raporunda en zengin yüzde 1’den alınması planlanan ek vergi esasen islamiyetin yüzde 2.5 olarak (kırkta bir) belirlenen zekat prensibinin ne kadar yerinde ve insani bir kural olduğunu da aklıma getirdi. Medeniyeti Batı’da arayanlar için belki de yeni bir sayfa açma vakti gelmiştir.