Orta Koridor’un stratejik önemi artıyor
Küresel taşımacılıkta önemli geçiş ülkeleri olan Rusya ve Ukrayna’nın, savaş nedeniyle tehlikeli hale gelmesi, alternatif güzergahlara olan talebi artırırken, orta koridor’da yer alan Türkiye’nin önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Uluslararası taşımacılık ve lojistik hizmet üretenleri derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, Türkiye ve Azerbaycan başta olmak üzere orta koridor rotasında yer alan ülkelerin stratejik öneminin artacağını söylüyor.
Kovid-19 salgınıyla birlikte derin bir yara alan küresel tedarik zinciri, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte daha da tehlikeli bir hale geldi. Tüm bu yaşanan gelişmeler sonrası Avrupa ülkeleri ve ABD başta olmak üzere birçok ülke, Ukrayna’yı işgal eden Rusya’ya yönelik ekonomik müeyyideleri arka arkaya açıkladı. Süreçle birlikte lojistik sektörünün önde gelen küresel markaları da, Rusya’ya yönelik hizmetlerini askıya almaya başladı.
Bölgedeki savaş küresel ticaret koridorunun önemini artırdı. Savaş, bir yandan ticarette tüm dengeleri değiştirirken, lojistik rotalarını da yeniden şekillendiriyor. Asya ile Avrupa arasında ticaret ve ulaşım üç ana koridordan gerçekleştiriliyor. Rusya’nın içinde bulunduğu Kuzey Koridoru, İran üzerinden geçen Güney Koridoru ve Türkiye’nin de dahil olduğu Orta Koridor birçok ülke açısından stratejik önem taşıyor.
Ancak Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı Kuzey Koridoru’nda var olan güvenlik sorunlarını daha da artırdı. Güney Koridoru ise İran’a yönelik ambargolar ve Orta Doğu’daki çatışmalar nedeniyle riskli görülüyor.
- Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının Kuzey Koridoru’nda yaşanan güvenlik sorunları nedeniyle Avrupa Birliği’nde üretilen ya da halihazırda satılan malın teknik olarak gidecek bir yol bulamaması anlamına geldiğini söylüyor.
Bu durumun Türkiye’den Kafkaslar’a, oradan da Hazar Denizi’ni aşarak Türkmenistan ile Kazakistan’ı da içine alan Orta Asya ve Çin’e ulaşan Orta Koridor’u daha da değerli hale getirdiğini belirten Ulusoy, “Özellikle Türkmenistan, Kazakistan ve Azerbaycan limanlarında lojistik merkezler ve serbest ticaret sahaları kurulmasının, Trans-Hazar iş birliğinin gelişmesine ve derinleşmesine katkı sağlayacağı öngörülüyor” dedi.
Orta koridor'un transit taşımacılıkta uluslararası hub olma ihtimali arttı
Rusya’ya yönelik gelişen yaptırımların ve ambargonun uygulanması, buradan Avrupa’ya uzanan tüm ulaşım rotalarının riskini de artırıyor. Orta Koridor üzerinden yapılan ulaşımın öneminin çok taraflı iş birliklerine dayalı olarak artabileceğine dikkat çeken Ulusoy, Orta Koridor’un paydaşları olan Azerbaycan ve Türkiye’nin buna hazır olması gerektiğini ve Türkiye’nin Orta Koridor ile ilgili var olan teknik sorunları gidermeleri için diğer ülkelere yardımcı olması ve bunu teşvik etmesi gerektiğini söylüyor.
Gümrük sistemlerinin ve vergilerinin birbirine uyumlu hale getirilmesi gerektiğini ve Orta Koridor’un işlerliğinin daha da artırılması gerektiğini vurgulayan Ulusoy, Türkiye ve Azerbaycan başta olmak üzere Orta Koridor rotasında yer alan ülkelerin stratejik öneminin artacağını ve bunun sonucunda lojistik sektörünün uzun yıllardır hedeflenen transit taşımacılıkta uluslararası HUB olma ihtimalinin daha da artacağını belirtiyor.
Tedarik zincirinde yaşanan kırılma Türkiye'ye pozitif yansıyor
Türk üreticisi ve lojistik sektörü açısından tedarik zincirinde yaşanan kırılmanın Türkiye’ye pozitif dönüşleri olduğunu görüyoruz diyen Ulusoy, “Avrupa ürettiği ya da halihazırda sattığı malı teknik olarak satabiliyor fakat gidecek yolu yok. Avrupa Birliği ülkelerinin kullandığı Ukrayna üzerinden geçen rota savaş nedeniyle artık bir alternatif değil. Avrupa Birliği’nden çıkan yük Orta Asya ve oradan da Rusya’ya ulaşacak. Bu nedenle Türkiye ön plana çıkıyor ve çok ciddi bir görev alabilir” diye belirtiyor.
Rusya’ya uygulanan ambargo ve yabancı markaların Rusya’dan çekilmesi gibi savaş koşullarının yarattığı olağanüstü durumları göz önüne aldığımızda Rusya’da Türk ürünlerine talebin arttığını söyleyen Ulusoy, “Rusya’da mağazaları bulunan bazı markaların satışlarının son bir haftada iki kata yakın arttığı belirtiliyor. Bu durum Türkiye’nin Rusya’ya ihracatını artırdığı gerçeğini rakamlarla doğruluyor” dedi.
Orta Asya'ya geçiş krizi büyüyor
Türkiye’nin Rusya’ya olan ihracatında, önemli bir paya sahip olan karayolu taşımacılığı ile yıllık yaklaşık olarak 40 bin tır seferi gerçekleşiyor. Yüzde 60’a yakını Ukrayna üzerinden gerçekleştirilen bu taşımalar artık savaş nedeniyle Gürcistan hattına yöneldi. Fakat Gürcistan hattının terminal alt yapısının zayıf olması sonucu bu hat beklentiyi karşılayamadı ve km’lerce uzayan tır kuyrukları ortaya çıktı.
Gürcistan-Rusya hattında yaşanan tıkanmanın sadece Rusya’ya yönelik nakliyeyi değil, bu ülke üzerinden Orta Asya’ya yapılan transit taşımaları da büyük sekteye uğrattığını ve Orta Asya’nın Türkiye’nin önemli ihracat pazarlarından biri konumunda olduğunu belirten Ulusoy,
Özbekistan başta olmak üzere Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan’a da yıllık 40 bine yakın ihracat seferi yapılıyor. Pandemi öncesinde Türk nakliyeciler Orta Asya seferlerinin yüzde 90’ını İran üzerinden Türkmenistan’a, oradan da diğer ülkelere geçerek yapıyordu. Ancak salgın nedeniyle Türkmenistan tüm dünyaya transit geçişi kapattı
dedi.
Lojistikçilerin Türkmenistan’daki kapının yeniden açılması için yetkililerin harekete geçmesini istediklerini dile getiren Ulusoy, bu hattın tekrar açılması durumunda savaş nedeniyle Gürcistan-Rusya hattında yaşanan tıkanmadan dolayı yaşanan kayıpların bir nebze önüne geçilmesinin hedeflendiğini söylüyor.
Ulusoy, mevcut koşullar altında hızlı aksiyon almak amacıyla hazırladıkları raporu bakanlığa sunan lojistikçilerin, güzergahtaki yoğunluğu azaltacak önlemlere dikkat çektiğini aktarırken, “Bunlardan biri, işler durumdaki kapının altyapısının güçlendirilmesi için gerekli girişimlerin yapılması, diğeri ise alternatif rotaların önündeki engellerin kaldırılması” dedi.