Ne kadar ekmek, o kadar köfte...

Ali Saydam.
Ali Saydam.

Nisan’ın son haftasında TÜGVA’nın İhtisas Akademi’sinde bir sunumumuz vardı: “Medya, Diplomasi ve Algılama Yönetimi”

İşin gereği, konuyu biraz araştırdık… Ortaya çıkan tablo, gerçekten hem şirketler ve markalar hem de devletler adına hayli şaşırtıcıydı. Mesela Coca-Cola’nın 2022 yılı iletişim bütçesi 4,32 milyar doları bulmuş… Yani 86 milyar liradan fazla… Ford ise 2022’de sadece reklama 2,2 milyar dolar (44 milyar lira) harcamış.

Türkiye’ye gelince… “2022 yılı Medya ve Reklam Yatırımları Raporu”na göre ülkemizdeki reklam yatırımlarının tamamı 10 milyar 97 milyon liraymış. Yani 505 milyon dolara yakın… Yani, Coca-Cola’nın 8’de 1’i…

Hani “Türkiye’den uluslararası marka nasıl çıkar” sorusu tartışılıyor ya… Ona ışık tutması için bu rakamların ve aradaki farkların akılda kalmasında yarar var…

Yine de çok da hayıflanmaya gerek yok… Benzer bir durum başka alanda da söz konusu… Bundan bir süre önce ABD’nin kamu diplomasisinin son derece önemli parçası sayılan, popüler kültür enstrümanlarını kullanarak içeride ve uluslararası platformlarda ABD algısını yönetmek için neler yaptığını anlatan bir kitap Batı’nın gündeminde epeyce yer bulmuştu…

Kitabın adı “National Security Cinema” (Millî Güvenlik Sineması) … İki yazarı var. Gazeteci, yazar, araştırmacı tarihçi ve podcast yayıncısı Tom Secker ve İngiltere’deki Bath Üniversitesi’nde hocalık yapan Matthew Alford…

Yazarlar, ABD’de Pentagon ve CIA ile Amerikan sinema ve TV sanayinin merkezi Hollywood arasındaki ilişkiyi incelemişler.

Mesela Usame Bin Ladin’in öldürülmesini anlatan filmin senaryosunun tamamen CIA tarafından yazıldığı tespit edilmiş… 2005 ile kitabın basıldığı 2017 yılları arasında ABD TV’lerinde devlet tarafından 900’den fazla yapıma doğrudan müdahale edilmiş. Kitabın tamamını okuyamasanız da şu adrese girip Matthew Alford’un yazdığı özet makaleye göz atabilirsiniz: https://goo.gl/7c69ZZ

Yazının devamı Z Raporu 48. sayısında