Mükellef dostu düzenleme
Hakkı Sayan: Bu torba kanun çoğu zaman bir yükümlülük ya da vergi artışı getirmesi nedeniyle tereddütle yaklaşılan diğer vergi kanunlarından pozitif içeriği ile farklı. Bu sebeple kanuna “mükellef dostu" diyebiliriz.
Esnafın kazancına vergi istisnası geldi
Torba Kanun’dan esnafa önemli bir müjde çıktı. 1999 yılına kadar hayat standardı esasında götürü usulde vergilendirme yapılıyorken bu tarihte bir sistem değişikliğine gidilmişti. Basit usul olarak adlandırılan bu sistemde esnaflar, defter tutmazlar sadece gelir ve gider belgelerini toplayıp yılda bir kez beyanname verirler. Rakamlara bakıldığında sayıları yaklaşık 850 bin olan bu vergi mükellefi grubundan yılda 232 milyon TL bir vergi toplandığı görülüyor. Meclis bu kez yeni bir kanunla bu kesim üzerinden bu vergi yükünü de almaya karar verdi. Çıkarılan düzenleme ile basit usulde vergilendirilen esnafın kazançları vergiden istisna edildi. Bu istisna, sosyal adalet açısından hassas grubu oluşturan esnafın özellikle pandemi sürecinin en fazla etkilenen kesimi olarak rahatlamasını sağlayacak. Diğer yandan, bu düzenleme vergide adalet açısından daha bütüncül ve sistemli bir yaklaşıma olan ihtiyacı da ortaya koyuyor.
Sosyal Medya kazançlarına şartlı vergi istisnası
Sosyal medya araçları ve dijital uygulamalarla yepyeni gelir kapıları ve sınırları aşan ekonomik işlem biçimleri ortaya çıktı. Devletlerin bildik defter, kitap, beyan gibi geleneksel vergileme araçları kifayetsiz kalır oldu. İşte bu ihtiyaçların bir sonucu olarak Torba Kanun’dan sosyal medya kazançlarına vergi istisnası çıktı. Başlıktaki istisna kelimesine odaklanıp bu gelirlerin tamamen vergisiz olacağı anlaşılmasın sakın. Sadece vergileme sisteminde bir değişikliğe gidildi aslında.
Düzenlemeye göre, sosyal medya içerik üreticiliğinden veya dijital uygulama geliştiriciliğinden elde edilen gelirler bir taraftan istisna edilirken diğer taraftan bu faaliyetten elde edilen hasılatların üzerinden bankalarca kaynağında yüzde 15 vergi kesilmesi söz konusu. Bir başka ifadeyle kişilerin bu faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri hasılatlar banka hesaplarına yattığında bankalar onlar adına hasılatın içinden yüzde 15’i alıp Maliye’ye aktaracaklar. Ödenen bu vergi kişiler için nihai vergi olacak, yani beyanname vermeleri gerekmeyecek, başka gelirleri için beyanname verseler bile bu gelirlerini beyannamelerine dahil etmeyecekler.
Bunun istisnası, bu faaliyetlerden elde ettikleri hasılatları bu faaliyet için açtıkları banka hesaplarından tahsil etmemeleri ve 2021 yılı için 650 bin TL’nin üzerinde bir kazanç elde etmeleridir. Bu durumda diğer vergi mükellefleri gibi gelir vergisi beyannamesi vermeleri gerekecektir. Bu aşamada önden ödenen vergi kesintileri hesaplanacak vergiden düşülebilecektir. İstisna kapsamına alınan bu faaliyetler ticari faaliyet kabul edildiğinden KDV’ye tabi olmakla birlikte bu Kanun ile KDV’den de istisna edildi.
Tarımsal destek ödemelerinde vergi karmaşasına çözüm
Maliye, tarımsal destek ödemelerini “doğrudan gelir desteği” ve “alternatif ürün ödemesi” niteliğinde görmüyordu. Bu sebeple de söz konusu ödemeler üzerinden yüzde 4 vergi kesintisi (stopaj) yapılıyordu. Farklı isimler altında yapılan bu ödemelerden farklı oranlarda vergi kesintileri yapılıyordu. Bu düzenleme ile destek ödemeleri tamamen vergisiz hale getirildi. Böylece hem karmaşa ve ihtilaflar giderilmiş hem de tarım kesimine dolaylı bir kaynak aktarımı daha yapılmış oldu.
Kanun Teklifinin Meclis sürecinde, verilen bir önerge ile sorunun geriye doğru da çözümü sağlandı. Böylece 1.1.2016 tarihinden sonra verilmiş destekler için kesilen vergiler de faiziyle çiftçilere iade edilecek. İade edilecek tutarın yaklaşık 5 milyon TL olduğu öngörülüyor.
Yeniden değerleme geri geldi
Enflasyon muhasebe aracılığıyla düzenlenecek mekanizmalara da ihtiyacı ortaya çıkarıyor. Türkiye’de 1983-2003 arasında Vergi Usul Kanunu kapsamında yürürlükte kalan yeniden değerleme düzenlemesi bu ihtiyacı bir ölçüde gidermekteydi. 1.1.2004 tarihinden sonraki dönemlerde meydana gelecek enflasyonun mali tablolar üzerindeki olumsuz etkilerinin düzeltilmesi amacıyla kanun değişikliğiyle yeniden değerleme yerine enflasyon düzeltmesi getirilmişti.
Bu düzenlemeye göre işletmelerin enflasyon düzletmesi yapması son üç yılda enflasyonun toplamda yüzde 100’ü aşması ve düzeltme yapılacak dönemde ise yüzde 10’ndan fazla olması şartlarına bağlı.
Bu şartların bugüne kadar oluşmamasına rağmen enflasyonun etkilerinin iyice hissedilir olmasına bağlı olarak bu soruna çözüm olması için yeniden değerleme müessesi “yeniden” vergi mevzuatına geri döndü. Artık vergi mükellefleri enflasyon düzeltmesi için gerekli şartla
r oluşmasa da istemeleri halinde bilanço varlıklarını (sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilenler hariç) 1.1.2022 den sonra vergisiz olarak yeniden değerleyebilecekler.
Yürürlükte olan 7326 sayılı “Mali Af” Kanunu ile geçmiş dönemler için 31 Aralık’a kadar başvurarak ve değerleme farkı için yüzde 2 vergi ödeyerek yeniden değerleme yapma imkanı ise devam ediyor.
Vergisini düzenli ödeyenlere sağlanan yüzde 5 vergi indiriminin önündeki belirsizlikler giderildi
- Vergisini düzenli ödeyen uyumlu mükelleflerin vergi afları nedeniyle hissettikleri olumsuz etkileri azaltmak amacıyla 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren bu mükelleflere yüzde 5 vergi indirimi uygulaması getirilmişti.
Ancak getirilen düzenlemenin şartlarının ileriye dönük belirsizlikler içermesi, mükellefleri hak ettikleri halde ilerde bir vergi cezası ile karşılaşmamak için bu avantajdan faydalanmaktan caydırmaktaydı. Bu şartlardan birisi de vergi avantajından faydalanıldığı yıl ve önceki iki yıl içinde haklarında tarhiyat yapılmamasıdır. Vergi mükellefleri hakkında eksik vergi ödedikleri gerekçesiyle yapılan tarhiyatlar bazı durumlarda mahkemelerden dönmekte ve iptal olmaktadır. Bu ihtimal varken yararlanılan vergi indiriminin iptal olması hakkaniyetli değildi.
Yapılan yasal düzenleme ile bu sorun, vergi indiriminden yararlanma koşulu yapılan tarhiyatların kesinleşmesine bağlanarak çözüldü. Hatta bir adım daha atılarak bu kesinleşen tarhiyatlar indirim tutarının (2021 için maksimum 1.500.000 TL) yüzde 1’ini aşmasa da bu şart ihlal edilmiş sayılmıyor. İlave olarak, indirimden yararlanmak için kesinleşmiş bir tarhiyat bulunmaması koşulu vergi beyannamelerindeki vergi türleri ile sınırlandırılıyor. Dolayısıyla vergi indiriminden yararlandıktan sonra örneğin bir sözleşme dolayısıyla ödenmesi gereken damga vergisinin ödenmediği ya da eksik ödendiği tespit edilse ve yapılan tarhiyat kesinleşse bile indirimin ihlaline sayılmayacak.
Yurtdışı kaynak girişine dayalı sermaye artışlarına ilave teşvik
- Yeni kurulan ya da nakit sermaye artışı yapan şirketlerde, konan veya artırılan sermaye üzerinden belirli kurala göre hesaplanan faiz kurumlar vergisi matrahından indirilebiliyor. Bu indirim, şirketlerin sermaye yapılarının güçlendirilmesini ve özkaynakla finansmanın teşvikini amaçlıyor.
İndirimde dikkate alınan tutar Merkez Bankası tarafından ilgili yıl için açıklanan bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı dikkate alınarak hesaplanacak tutarın yüzde 50’sidir. Torba Kanun ile yüzde 50 oranı, ülkeye yabancı sermaye/yurtdışından kaynak girişinin artırılması amacıyla yurtdışından getirilip yatırılan sermaye için yüzde 75 olarak uygulanacak.
Yatırıma katkı tutarlarının %10’u diğer vergi borçlarından düşülebilecek
Kurumlar vergisinde yatırımları teşvik edici düzenleme, indirimli kurumlar vergisi oranı olarak uygulanıyor. Bu düzenleme kapsamında şirketler, yatırım teşvik belgesine bağlı yatırımları dolayısıyla hak kazandıkları tutarları, elde ettikleri gelirlere indirimli oranda kurumlar vergisi uygulayarak kullanabiliyorlar. Ancak çeşitli nedenlerle hiç ya da yeterli gelir oluşmaması durumunda hak kazanılan teşvik tutarlarının reel etkilerinin alınması uzun yıllar sürebiliyor. Bu da teşviklerin etkisini ciddi ölçüde sınırlıyor.
Yapılan düzenleme ile yatırım yapanların bu teşviklerin etkilerini daha hızlı şekilde görmelerini sağlayacak bir önlem getirildi. Yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırım yapan işletmeler, yaptıkları yatırım nedeniyle hak kazandıkları tutarların en fazla yüzde 10’unu ÖTV ve KDV hariç diğer vergi borçlarının terkininde (ödenmesinde) kullanabilecekler.
Geçici vergi artık 3 dönem
Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri nihai vergilerine mahsup edilmek özere üçer aylık periyotta yılda dört kez geçici vergi beyannamesi veriyorlardı. Çıkarılan Kanun ile 1.1.2022 tarihinden geçerli olmak üzere, dördüncü geçici vergi kaldırılıyor.
Bu düzenlemeden yaklaşık üç milyon vergi mükellefi etkileniyor. Düzenlemenin zaman ve beyanname damga vergisi maliyeti nedeniyle mükelleflere 1.2 milyar TL avantaj sağlayacağı tahmin ediliyor. Diğer taraftan Maliye yaklaşık 200 milyon TL damga vergisinden de vazgeçmiş oluyor.
Vergi denetimine yeni standartlar geldi
Torba Kanun ile vergi incelemeleri ve denetiminde iki önemli başlık düzendi. Bunlardan ilki, vergi incelemesinin esas olarak mükellefin işyerinde yapılacağı kuralı talebe bağlı olarak istisnai hale getiriliyor. Bu düzenleme pratikte var olan uygulamayı yasal zemine kavuşturmuş oluyor. Bir diğer başlık ise; vergi denetimin süreçlerinin günün koşullarına uygun olarak dijital sistemler, belgeler ve veriler üzerinden ve yazışmaların elektronik olarak yapılmasına imkân sağlamasıdır.
Finansal sisteme olumlu bir dokunuş
Yapılan yasal düzenleme ile sektör için BSMV, istisna kapsamı dışına çıkarılırken diğer vergiler süresiz istisna yapıldı. Özellikle pandemi şartları ile genişleyen kredi hacmi ve ekonomik gerekçelerin getirdiği ödeme zorlukları nedeniyle bankalarda biriken donuk alacakların tasfiyesi ve finansal sistemin daha sağlıklı çalışması için yerinde bir düzenlemedir.
Turizm sektörü için son dakika sürprizi
5.12.2019 tarihinde çıkarılan 7194 sayılı Kanun ile turizm sektörüne yönelik olarak konaklama vergisi getirilmişti. Yürürlük tarihi 1 Nisan 2020 olarak belirlenen bu verginin yürürlüğü daha önce 1.1.2022’ye ertelenmişti. Torba Kanunun Meclis görüşmelerinde verilen bir önerge ile konaklama vergisinin yürürlük tarihi bir kez daha ertelenerek 1.1.2023 olarak yeniden belirlendi.