Mavi dünyada yeşil ekonomi

Yaşanan kıtlıklar, elektrikli araçların fiyatını artırabilir veya üretimi engelleyerek benimsenmesini yavaşlatabilir.
Yaşanan kıtlıklar, elektrikli araçların fiyatını artırabilir veya üretimi engelleyerek benimsenmesini yavaşlatabilir.

Okyanusların önemli bir fırsat kaynağı oluşturduğu mavi ekonomi; deniz üstü rüzgar enerjisi, okyanus termal enerji dönüşümü, su ürünleri, deniz, kıyı ve seyir turizmi gibi birçok farklı sektörü kapsıyor. Mavi ekonomi tüm bunların yanı sıra deniz madenciliğini de bünyesinde barındırıyor. Her geçen gün enerjiye olan talebin arttığı günümüzde ülkeler, çeşitli yatırımlarla yeni enerji kaynaklarının peşinde koşuyor. Yenilenebilir enerjiden, uzay madenciliğine uzanan bu çalışmalar, şimdi okyanusların derinliklerine yöneliyor.

Dünya nüfusunun yüzde 40’ı kıyı bölgelerinin yakınında yaşarken, dünya ticaretinin yüzde 80’i deniz yoluyla yapılıyor ve 3 milyardan fazla insan da geçimini tuzlu sulardan sağlıyor. Gezegenin en geniş ekosistemine sahiplik eden okyanus ve denizler, dünya suyunun yüzde 97’sini ve tüm canlı formlarının da yüzde 80’ini barındırıyor. Okyanuslar, denizler ve kıyı bölgeleri gıda güvenliğinin ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasına katkıda bulunuyor. Okyanusun küresel ekonomiye katkısının 2010 yılında 1,5 trilyon dolardan 2030 yılına kadar iki katına çıkması bekleniyor.

Okyanuslar ve denizler; gıda, enerji ve mineraller için hem oldukça önemli bir kaynak hem de çok sayıda sektörel faaliyet için giderek daha fazla kullanılıyor. Yaygın örnekler arasında balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği ve bu kaynakların işlenmesi ve ticareti gösterilebilir. Deniz taşımacılığı da konteyner gemileri, tankerler ve gemiler için limanlar şeklinde küreselleşen pazarda büyük bir rol oynuyor. Ayrıca kıyı turizmi, istihdam açısından okyanusla ilgili faaliyetler içinde en büyük iş kolunu oluşturuyor.

Son yıllarda Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), OECD ve Dünya Bankası tarafından sürdürülebilirlik, ekonomi ve okyanus arasındaki bağı açıklamak için ‘mavi ekonomi’ teriminin kullanımı arttı. Deniz çevresinin işletilmesi ve korunması ile bağlantılı olarak kullanılan mavi ekonomi, bazen de sürdürülebilir okyanus temelli ekonomi ile eş anlamlı olarak da kullanılabiliyor. Kesin bir tanım üzerinde bir fikir birliği bulunmayan mavi ekonomi terimi, onu kullanan kuruluşa bağlı olarak da değişebiliyor.

Mavi ekonomiye yönelik çalışmaların kapsamının bilimsel gelişmeler ve keşiflerle genişletileceğini belirten Aquamatch Türkiye Çevre Mühendisi Ufuk Dinç, mavi ekonomi ile her türlü deniz aktivitesinin (balıkçılık, kıyı turizmi, arıtma tesisleri, deşarjlar, açık deniz enerji tesisleri, liman, tersane, vs) sürdürülebilir şekilde devamı için çalışmaların yapıldığını söylüyor.

Mavi ekonomi iletişiminin sera gazı salınımı ve küresel ısınma ile doğrudan ilintili ve birlikte ele alındığını dile getiren Ufuk Dinç,

Gelecek nesillere daha yaşanılır bir gezegen devretmemiz için geç kalınmış fakat alınması zaruri tedbirler hayata geçiriliyor

dedi. Ülkemizde etkilerini hala hissettiğimiz müsilaj sorununun da bu bağlamda değerlendirilebileceğini söyleyen Ufuk Dinç, bu ve benzeri çevre felaketlerini küresel olarak yaşamamak adına uluslararası regülasyonlar, yaptırım ve teşvikler hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Derin deniz madenciliği mavi ekonominin bir parçası mı?

Gezegenin en geniş ekosistemine sahiplik eden okyanus ve denizler, dünya suyunun yüzde 97’sini ve tüm canlı formlarının da yüzde 80’ini barındırıyor.
Gezegenin en geniş ekosistemine sahiplik eden okyanus ve denizler, dünya suyunun yüzde 97’sini ve tüm canlı formlarının da yüzde 80’ini barındırıyor.

Mavi ekonomi, deniz ekosistemlerinin daha iyi yönetilmesi, daha düşük emisyonlar, daha adil bir sağlık standardı elde etmek ve iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir oyuncu olma gücüne sahip. Son yıllarda, enerji içinde gelişmekte olan sektörler katlanarak büyürken, okyanuslarda yenilenebilir enerji için popüler yerler haline geldi. Rüzgar enerjisi, hidroelektrik ve gelgit enerjisi gibi alternatif enerji kaynakları deniz ortamları için oldukça uygun. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından açıklanan Açık Deniz Rüzgar Görünümü 2019 raporu verilerine göre, açık deniz rüzgar enerjisi, bugün küresel elektrik talebinin 18 katından fazlasını üretme potansiyeline sahip.

Açık deniz rüzgar enerjisi, mavi ekonominin faydalarının sadece bir örneği. Diğerleri, açık deniz su ürünleri yetiştiriciliği (balık yetiştiriciliğine yeni bir yaklaşım), dalga ve gelgit enerjisi, deniz yatağı madenciliği, bakteri ve algleri kullanan mavi biyoteknoloji. Ayrıca denizcilik ve turizm gibi endüstriler, yeni teknolojilerle büyüme ve daha yeşil olma potansiyeline sahip.

Yeşil ekonomi sürdürebilirlik anlayışımızı güçlendiren bir etki yaptı. Genel olarak finansman imkanlarının kısıtları veya yönlendirmeleri üzerinden şekillenmiş gibi gözükse de gerçek bir sorumluluk bilinciyle işletmelerin kendi karbon salınımları üzerine farkındalığını güçlendirdiğini belirten Sabahattin Zaim Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Bölümü Öğretim Üyesi, Doç. Dr. Yusuf Dinç, çevre hassasiyetlerinin arttığı, planlamaların, tasarımların ve uygulamaların bu hassasiyetle ele alındığı geri dönülmez bir kazanım sağladığını söylüyor.

Mavi ekonominin ise dünyanın yeşil sorunundan farklı bir yöne ve aslında yeşili de besleyen yöne doğru ilgiyi çevirdiğini dile getiren Yusuf Dinç, araştırmacıların deniz mahsulleri avcılığından, gemicilikten ve turizm imkanlarından ötesine bakmak istediğini öncelikli olarak da temiz su kaynakları edinilmesinin mavi ekonominin başat konusu haline geldiğini söylüyor. “Araştırmalar doğadaki herhangi bir su kaynağının temiz su kaynağına dönüştürüldüğü süreçte bir madencilik imkanı olduğunu tespit etti” diyen Yusuf Dinç, tüm bu süreçlerin deniz üstü, deniz içi, deniz tabanı enerji kaynaklarıyla beslenebileceği üzerine yaklaşımların geliştiğini böylece mavi ekonomi balıkçılıktan, lojistiğe, turizmden, madenciliğe, tarıma, medeniyete ve enerjiye kadar kapsamlı bir çerçeve haline geldiğini belirtiyor.

Elektrikli araçların geleceği derin deniz madenciliğine bağlı olabilir

Deniz çevresinin işletilmesi ve korunması ile bağlantılı olarak kullanılan mavi ekonomi, bazen de sürdürülebilir okyanus temelli ekonomi ile eş anlamlı olarak da kullanılabiliyor.
Deniz çevresinin işletilmesi ve korunması ile bağlantılı olarak kullanılan mavi ekonomi, bazen de sürdürülebilir okyanus temelli ekonomi ile eş anlamlı olarak da kullanılabiliyor.

Okyanus temelli ekonomik sektörleri daha da büyütmeye yönelik çabaların çoğu, yalnızca balıkçılık, deniz turizmi ve denizcilik gibi mevcut sektörleri büyütmeye değil, aynı zamanda yenilenebilir okyanus enerjisi, mavi karbon tutma, deniz biyoteknolojisi ve maden çıkarma faaliyetleri gibi daha yeni sektörler geliştirmeye de odaklanıyor. Derin denizlere ulaşmak için yoğun lojistik, çoğu araştırmayı engelliyordu. Ancak bilim adamları bu resmi bir araya getirmeyi son birkaç yılda başardı.

Elektrikli araçlar ve rüzgar türbinleri gibi düşük karbonlu teknolojilerdeki büyüme, pillerde ve kablolarda kullanılan metallere olan talebi artırıyor.

Yaşanan kıtlıklar, elektrikli araçların fiyatını artırabilir veya üretimi engelleyerek benimsenmesini yavaşlatabilir. Bu nedenle elektrikli arabaların geleceği, okyanus tabanındaki kritik öneme sahip metallerin madenciliğine bağlı olabilir. Pillerde önemli bir bileşen olan ve deniz tabanındaki kayalarda bol miktarda bulunan metal kobalt için talep giderek artıyor. Önümüzdeki on yıllarda elektrikli araçlara geçişin, lityum iyon pillerdeki tüm önemli metaller ve deniz tabanı nodüllerinde bulunan kobalt, nikel, bakır ve manganez talebini artırması bekleniyor.

Elektrikli araçlara geçişle, çok fazla ihtiyaç duyulan lityum iyon pillerdeki tüm önemli metallerin, deniz tabanından elde edilebileceği düşünülüyor. Çalışmalar başarılı olursa, geleceğin otomobillerinin yakıtı, denizin dibinden çıkarılabilir. Dünya Okyanus Girişimi, bu kaynakları karasal madenlerden ziyade deniz tabanından elde etmenin daha sürdürülebilir olup olmayacağını araştırıyor.

Derin deniz madenciliğine yönelik tartışmalar büyüyor

Ufuk Dinç: Mavi ekonomi iletişiminin sera gazı salınımı ve küresel ısınma ile doğrudan ilintilidir.
Ufuk Dinç: Mavi ekonomi iletişiminin sera gazı salınımı ve küresel ısınma ile doğrudan ilintilidir.
  • Derin deniz madenciliği şirketleri, kara tabanlı madenciliğe göre daha düşük çevresel ve sosyal etkiye sahip olacaklarını savunuyor. Kanadalı derin deniz madenciliği şirketi DeepGreen tarafından yayınlanan bir analiz, örneğin karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 70 daha düşük olacağını tespit ediyor.

Biyoçeşitlilik riskini ölçmek daha zor ancak karasal madenciliğin birçok alanında daha fazla yaban hayatı bolluğu göz önüne alındığında, derin deniz madenciliğinin daha iyi bir seçenek olduğunu savunuyor. Okyanus minerallerini çıkarmanın geleneksel madencilikten daha güvenli olacağını ve ormansızlaşmayı önleyerek daha düşük karbon ayak izine sahip olacağını söyleyen derin deniz madenciliği savunucuları, elektrikli araçlar için yaklaşan maden kıtlığı ve geçişi karbondan arındırmak için sıkı bir zaman çizelgesi karşısında da en iyi seçenek olduğunu savunuyor.

Deniz ve iklim bilimcileri, okyanus biyoçeşitliliği ve karbon tutma için potansiyel sonuçları ölçmek için derin deniz hakkında yetersiz veri olduğunu ve bütünsel bir değerlendirme elde etmek için onlarca yıllık çalışmanın gerekeceğini söylüyor. Çevreciler ise, en iyi seçeneğin tüm madenciliği bırakıp elektronik geri dönüşüm yoluyla kritik malzemeleri toplamak olduğunu savunuyorlar. Ancak Dünya Bankası ve Uluslararası Enerji Ajansı tarafından hazırlanan raporlar, geri dönüşümün tek başına dünyanın temiz enerji mineral ihtiyaçlarını karşılamadığı sonucuna varıyor. Dünya Bankası, 2050 yılına kadar kobalt ve nikel gibi minerallere yönelik küresel talebin yaklaşık yüzde 500 artacağını tahmin ediyor.