Mali piyasalardan sonra reel ekonomide de dengelenme süreci başladı

Prof. Dr. Ömer Bolat-Albayrak Grup CEO.
Prof. Dr. Ömer Bolat-Albayrak Grup CEO.

2002-2017 yılları arasındaki 15 yıllık dönemde reel olarak yıllık yüzde 5,7 oranında büyüme kaydeden Türkiye ekonomisi, 2017 yılını da yüzde 7,4 gibi dünyada en yüksek ikinci büyüme hızı ile geride bırakmıştı.

Bununla beraber, 2018’in 1. çeyreğinde yüzde 7,3 ve 2.çeyreğinde yüzde 5,3’lük yüksek büyüme oranlarını takiben, yurtdışında ABD’de yükselen faiz oranları ve ABD-Çin ticaret savaşlarının uluslararası piyasalardaki olumsuz etkileri, ülkemizde de yurtdışı kaynaklı ve yurtiçi destekli döviz kuru manipülasyonları sonucunda, Türk Lirası’nın değerinde 2018 Ağustos ve Eylül aylarında büyük düşüşler yaşanmıştı.

Ardından yüksek fiyat artışları, faiz oranı artışları, ülkemiz ekonomisini durgunluğa sevk etmiş, üretim azalması ve işsizlik artışı ile yüksek enflasyondan oluşan olumsuz tablo 2018’in ikinci yarısına ve yılsonuna damga vurmuştu. Ekonomik büyüme oranı 3.çeyrekte yüzde 1,6 olurken, 4.çeyrekte yüzde 3 küçülme ve 2018’in tamamı için yüzde 2,6 büyüme olmuştu. Enflasyon oranı TÜFE’de Ekim’de yüzde 25’i gördükten sonra, 2018’in tamamını yüzde 20,30 olarak kapatmıştı. Yİ-ÜFE oranı da Ekim’de yüzde 45’i gördükten sonra, 2018 sonunu yüzde 33,64 olarak tamamladı.

2018 Ağustos ve Eylül aylarında ülkemizde döviz kurları ve faiz oranlarında yaşanan büyük artışlar, fiyat artışları, mali piyasalardaki dalgalanmalar, hükümetin aldığı tedbirler ve Yeni Ekonomi Programındaki reformların yerine getirilmesiyle, 2018’in Ekim- Aralık arası son çeyreğinde dengelenme sürecine girmişti.

  • Döviz kurları, faiz oranları ve enflasyon oranında düşüşler ve dengelenme süreci başlamış olup, 2019’un ilk yarısı biterken de bu dengelenme eğilimi devam etmektedir.

Nitekim, mali piyasalarda 2018’in sonbaharında başlayan dengelenme süreci, 2019’un birinci çeyreğinden itibaren reel ekonomide de olumlu etkilerini göstermeye yavaş yavaş başlamıştır. Bu çerçevede, 2019’un ilk 3 ayında GSYİH, 2018’in ilk çeyreğindeki yüzde 7,3’lük büyüme oranına kıyasla yüzde 2,6 azalma göstermekle beraber, 2018’in son çeyreğine (yüzde 3 düşüş vardı) kıyasla ise yüzde 1,3 artış göstermiştir. Bunun anlamı, ülke ekonomisi sadece 1 çeyrek sonra teknik resesyondan çıkmış oldu.

Benzer şekilde, enflasyon oranı 2019’un Mayıs ayı itibariyle yıllık bazda TÜFE’de yüzde 18,71’e ve Yİ-ÜFE’de yüzde 33,64’e gerilerken, özellikle yaz mevsiminde sebze-meyve fiyatlarının dip yapmasıyla önümüzdeki Haziran-Eylül sürecinde hızlı bir düşüş trendi görmemiz çok mümkündür. Ayrıca 2018 Ağustos, Eylül ve Ekim aylarındaki yüksek fiyat artış oranlarının yolaçtığı baz etkisinin ortadan kalkması, enflasyonda 2019 sonunda yıllık TÜFE hedefi olan yüzde 15 civarına düşüşü görmemizi sağlayacaktır.

En olumlu gösterge dış ticaret dengesi ve cari işlemler dengesinde yaşanmakta olup, Türkiye ekonomisi 2019 Haziran ayında son 12 aylık rakamda cari işlemler açığını tamamen kapatmış olabilecektir. Bu, on yıllarca görülmeyen olumlu bir gelişmedir. Cari işlemler açığı 2015’de 32,1 milyar dolar, 2016’da 32,6 milyar dolar iken, 2017’de yüksek oranlı ekonomik büyüme oranının etkisiyle 2017’de 47,1 milyar dolara yükselmiş, 2018’de ekonominin ikinci yarıda duraklayıp ithalatın azalmasıyla 27,6 milyar dolara gerilemişti. 2019’un ilk 4 ayında ise sadece 3,3 milyar dolar olan cari işlemler açığı, son 12 aylık toplamında 8,6 milyar dolara kadar gerilemiş durumdadır. Haziran ayında sıfır cari açık ya da cari işlemler fazlası ile karşılaşabiliriz.

Aynı şekilde, 2016’da 56 milyar dolar, 2017’de 76,8 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2018’de 55 milyar dolara düşmüş olup, bu sonucu ithalattaki yüzde 4,6’lık azalma ve ihracattaki yüzde 7,1’lik artış sağlamıştır. TÜİK’e göre, 2019 ilk 4 ayında ihracat yüzde 3,1 artarken, ithalatımız yüzde 19,4 azalmış, 4 aylık dış ticaret açığı yüzde 64,4 azalışla 9,8 milyar dolara kadar gerilemiştir. Ticaret Bakanlığı verilerine göre ise, 2019’un ilk 5 ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 88 olup, 2018’in aynı döneminde bu oran yüzde 67 idi.

Dış ticaret dengesi ve cari işlemler dengesindeki iyileşme, büyümede ilk çeyrekteki azalmanın etkisiyle ithalattaki azalış ve ihracattaki artıştan kaynaklıdır. Sağlıklı bir ekonomi ve sürdürülebilir büyüme için bu trendin devam etmesi ve ihracat artışının sürmesi yanında, ithalatın yerli üretimle ikame edilmesi yapısal reformlarla devam ettirilmelidir.

Diğer taraftan, reel ekonomide yaşanan bu dengelenme süreci, işsizlik ve bütçe dengesi göstergelerinde 2019’un ilk yarısı için iç açıcı olamamıştır. İşsizlik oranı 2019’un Şubat ayında yüzde 14,7’ye ve işsiz sayısı 4.750.000 kişiye kadar yükselmişken, Mart ayında gerileme başlamış, işsizlik oranı yüzde 14,1 ve işsiz sayısı 4.544.000 kişi olmuştur. Yani son bir yılda işsiz sayısı 1.387.000 kişi artarken, Mart 2019 itibariyle genç işsizlik oranı yüzde 25,2’dir. Burada Mart ayından başlayarak Nisan- Mayıs döneminde SGK’da işe giriş sayılarında ciddi artışların olduğu, 570 bin yeni işe giriş kaydının olduğu gerçeğinden hareketle, 2019 Haziran- Temmuz aylarında işsiz sayısının 4 milyon kişinin altına düşmesi kuvvetle muhtemeldir.

Kamu bütçe dengesi 2016’da 29,3 milyar TL. (bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1), 2017’de 47,4 milyar TL. (yüzde 1,5), ve 2018’de 72,6 milyar TL. (yüzde 1,9) açık vermişti. Bu veriler, 2018’in ikinci yarısı hariç, bütçe açığının nispeten kontrol altında olduğunu gösteriyordu. 2019’da ise Ocak ayında 5,1 milyar TL. fazla veren bütçe dengesi, daha sonraki 4 ayda açık verdi. Toplamda 2019’un ilk 5 ayının sonunda bütçe açığı 66,5 milyar TL.ye yükseldi. Yıl sonu açık hedefi 80,6 milyar TL.dir. Tabii, ilk 5 ayda bütçe geliri yüzde 15 artsa da, bütçe giderlerindeki yüzde 28,4’lük artışın arkasında, 31 Mart mahalli seçimleri, faiz ödemelerindeki artış ve jeopolitik risklerin savunma harcamalarını yükseltmesi nedenleri yatmaktadır. Sonuçta ilk 5 ayda kamu bütçe açığının tahmin edilenden fazla olmasına yol açmış durumdadır.

Sanayi üretim artışı, yıllık ortalama olarak 2015’de yüzde 5,8, 2016’da yüzde 3,4, 2017’de yüzde 8,9 ve 2018’de yüzde 1,8 olmuştu. 2019’un ilk çeyreğinde, sanayi üretimi, 2018’in ilk çeyreğine kıyasla yüzde 5,7 azaldı. Ancak gözardı edilmemesi gereken husus, sanayi üretiminde, bir önceki aya kıyasla, 2019 Ocak’ta yüzde 1, Şubat’ta yüzde 1,4, Mart’ta yüzde 2,1 artış kaydedilmiştir. Yine olumlu bir gelişme olarak, Merkez Bankası verilerine göre, Haziran ayında imalat sanayi kapasite kullanım oranı 0,8 puan artışla yüzde 77,1’e yükseldi. Yine Merkez Bankası verilerine göre, Reel Kesim Güven Endeksi Haziran’da 3,6 puan artışla 102,5 seviyesine yükseldi.

TÜİK’e göre, Ekonomik güven endeksi de Mayıs ayında 77,5 iken, Haziran ayında yüzde 7,6 oranında artışla 83,4’e yükseldi.

Bütün bu gelişmelerin ışığında, Türkiye ekonomisinde mali piyasalardan sonra reel piyasalarda da 2019 yılının ilk yarısında dengelenme süreci belirginleşmiş olup, yılın ikinci yarısında ekonomik büyüme, turizm, istihdam, enflasyon, dış ticaret dengesi ve cari işlemler dengesi gibi göstergelerde olumlu gelişmeler hızlanacaktır, bütçe açığını kontrol altında tutmaya çok dikkat etmek gerekir.