Kutupta kutuplaşma emareleri
90 milyar varil petrol, 48 trilyon metre doğalgaz ve 44 milyar varil doğalgaz sıvısının tespit edildiği Kuzey Kutup Bölgesi(Arktika), dünyanın süper güçleri tarafından paylaşılamıyor. ABD, Çin ve Rusya arasında Kuzey Kutbu’nda yaşanan jeopolitik rekabet, dünyanın yakın geleceğinde kilit rol oynamaya aday.
Kuzey Kutbu Amerika, Çin ve Rusya üçlüsü arasında ciddi güç oyunlarına konu oluyor. Küresel ısınma ve minerallere erişim gibi alanlarda Kuzey Kutbu üzerinde yaşanan anlaşmazlıklar, Mayıs ayında Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Rusya’yı Kuzey Kutbu’nda saldırgan tavırlar sergilemekle suçlaması üzerine iyice alevlendi. ABD Başkanı Donald Trump’ın Grönland’ı satın alma konusunu gündeme getirmesi bölgeye olan ilgiyi daha da artırdı. Danimarka, ‘satılık değil’ yanıtı vermesine rağmen Trump’ın ısrarla Grönland’a olan ilgisini vurgulamasının ardından adayı ulusal güvenlik listesinin en üst sırasına yerleştirdi. Danimarka’ya bağlı özerk bölge statüsündeki Grönland’ın stratejik öneminin yanı sıra dünyada bulunan nadir elementler rezervinin yaklaşık yüzde 35’ine sahip olmasıyla da ABD’nin iştahını kabartıyor.
Devletler arasında jeopolitik rekabete konu olan Kuzey Kutup bölgesinde 90 milyar varil petrol, 48 trilyon metre küp (1,699 trillion cubic feet) doğalgaz ve 44 milyar varil doğalgaz sıvısı tespit edildi.
Hangi ülkeler hak talep ediyor?
Kuzey Kutbu ve onu çevreleyen Arktik Okyanusu hiçbir ülkenin tek başına hak iddia edebileceği bir bölge değil. Dokuz milyon kilometrekarelik kısmı kara alanı olmak üzere, toplamda yaklaşık 27 milyon kilometrekarelik Arktik bölgesi sekiz ülkeden oluşuyor. Bu kıyıdaş ülkeler 1996 yılında Ottowa Deklarasyonu ile çevresel koruma ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amaçlarıyla hükümetler arası nitelikteki Arktik Konseyi’ni kurdu. Buna göre Norveç, Rusya, Kanada ve Danimarka, Arktik deniz yatağının bazı bölümleri üzerinde hak iddia edecek projeler başlattı.
Rusya ise 2007 yılında 2 denizaltı ile Kuzey Kutbunda tarihte ilk defa deniz yatağına ulaşarak buraya titanyum alaşımlı bir Rus bayrağı dikti. Bu hareket, Arktik’teki muazzam hidrokarbon kaynaklarını kontrol etme yolunda bir yarış başlatmış oldu.
Bölgede sadece kıyıdaş devletler faaliyetler yürütmüyor. Yakın dönemde Çin, Rusya’nın enerji projelerine davet edilen Suudi Arabistan, Avrupa Birliği, Almanya gibi pek çok ülke ve oluşum Arktik’te görünür olmaya başladı. Rusya ve Norveç uzun süredir bölgedeki doğalgaz ve petrol kaynaklarına ulaşmaya ve bunları işletmeye çalışıyor. Kuzey kutbundaki sıcaklık artışı ve erime nedeniyle kaynaklara ulaşım kolaylaşması ülkelerin, ekonomik ve jeopolitik kaygıları doğrultusunda faaliyetler yürütmesine neden oldu.
Arktik bölgesinde değişim devam ederken Avrupa Birliği, yenilenebilir enerjilerin kullanımını arttırma yönünde radikal adımlar atıyor. Avrupa’da rüzgâr enerjisi üretiminde lider konumdaki Danimarka, güneş enerjisinde birinci sıradaki Norveç gibi ülkeler bu çalışmalarda büyük rol oynuyor.
Arktik yeni ticaret noktası
Bölgede Gazprom’dan Shell’e, Total’den Rosneft’e kadar birçok enerji şirketi bulunuyor. Rus petrol şirketi Rosneft ve Amerikan petrol şirketi Exxon Mobile’in yaptığı gibi, bazı şirketler de ortaklıklar kuruyor. Bunlar dışında bazı ilaç ve maden şirketleri de bölgede faaliyet gösteriyor.
Bölgenin jeopolitik önemine katkı yapan sektörlerden bir diğeri olan balıkçılık hem ekonomik olarak hem de çevresel etki bağlamında bölgedeki ilişkileri etkileyen bir unsur. Özellikle son yıllarda, çevresel olumsuz sonuçları engellemek için çeşitli girişimler yapılmış olsa da, balıkçılık hem bölgedeki kıyıdaş ülkeler hem de gıda şirketleri açısından ekonomik manada önem arz eden bir sektör.
Arktik bölgesindeki yeni bulunan ticaret yolları mevcut yollarla karşılaştırıldığında daha kısa mesafeler sunuyor. Bu da maliyetleri düşüreceği için bölgeyi cazip hale getiriyor. Kendini ‘Arktik’e yakın devlet’ olarak tanımlayan Çin, kullanılmayan kaynaklara daha fazla erişim ve Kuzey Denizi Rotası ile daha hızlı ticaret yapma arzusuna sahip. Pekin yönetimi, modern İpek Yolu olarak adlandırılan ‘Kuşak ve Yol Girişimi’ne 2017 yılında Arktik Denizi rotasını da eklemişti. Goldman Sachs Kuzey Kutbu’ndaki petrol sondaj faaliyetini finanse etmeyi bırakıyor.
Rusya Arktik'teki askeri gücünü artırıyor
Son yıllarda özellikle Rusya’ya ait askeri ve güvenlik doktrinlerini Arktik bölgesine yönelik önemli adımlar atıyor. Şubat 2013 tarihinde Putin’in onayladığı 2020 stratejisi kapsamında Arktik bölgesinin kalkınması ve ulusal çıkarların sağlanması amacıyla Rusya’nın en kuzeyine havaalanı inşa ediliyor. Rusya, bölgedeki haklarını korumak için silahlanmakta ve askeri güç kullanma konusunda bir tereddüt etmiyor. Putin tarafından imzalanmış askeri doktrinde ilk defa Arktik bölgesi Rusya’nın çıkar alanlarından biri olarak belirtildi.
- Rusya’nın Kuzey Kutbu’ndaki askeri varlığını güçlendirmek amacıyla avcı uçağı üssü kurmaya başladığı da iddialar arasında yer alıyor. Rusya’nın Kuzey Kutbu’ndaki hareketliliğini takip eden Danimarka istihbaratı, uydu görüntülerine göre Rusya’nın Kuzey Kutbu’na yaklaşık bin kilometre uzaklıktaki Frans Joseph’in en kuzeydeki sınır muhafız istasyonuna savaş uçağı üssü kurma hazırlığında olduğunu tespit etti.
İstihbarat bilgilerine göre, Rusya’nın bu hava üssü için 2017 yılından itibaren Frans Joseph’te pist çalışmalarına başladığı ve tahminlere göre 2020 yılında aktif olarak bu üssün faaliyete gireceği ifade edildi. Danimarka basını medyaya sızan istihbarat raporlarını yayınlarken, Rusya’nın bu hamlesinin NATO, İskandinav ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri için büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtti. 2020’de açılması planlanan Rusya’yı Çin ile bağlayacak Amur köprüsü Rusya’yı Uzak Doğu ve Kuzey Kutbu kalkınması açısından da stratejik önem taşıyor.