Küresel vergi oyunu bu yıl biter mi?
Yeni çağın en büyük sömürü araçlarından biri haline gelen küresel vergi oyununda sona gelindi. Uluslararası şirketlerin vergi kaçırmak için başvurdukları ‘vergi cennetlerinde konumlanma’ yönteminin önüne geçecek uluslararası çalışmaya destek artıyor. OECD’nin üzerinde çalıştığı ve asgari yüzde 12’lik oranı öngören çalışmanın bu yıl tamamlanması umudu doğdu.
Dijital ekonomi devlerinin sadece merkez binalarının bulunduğu ülkelere vergi ödemesi büyük bir adaletsizlik kaynağı olarak yıllardır tartışılıyor. Konuyla ilgili şimdiye kadar sağlıklı bir yapının oluşturulmamış olması, birçok ülkede toplumsal tepkilere neden oluyor. Bu firmalardan vergi alamayan hükümetlere kamuoyu baskısı artıyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) asgari kurumlar vergisi çalışması yıllardır gündemde. Küresel siyaseti belirleyen liderlerin insafına terkedildiği için, küresel şirketlerin istedikleri gibi at koşturduğu bu imtiyaz bu yıl bitebilir.
Büyük teknoloji şirketlerinin para kazandıkları ülkelerde vergi yükümlülüklerini azaltmak için kullandıkları yasal boşlukların önüne geçilmesi lazım. Çünkü dünya genelinde kurumlar vergisi oranları 1980’den bu yana sürekli düşüş eğiliminde. Yasal olarak ödenmesi gereken miktarın çok altında göstermelik rakamlarla geçiştirilen bu önemli gelir kaynağı, özellikle gelişmekte olan ülkelerde çok önemli vergi geliri kayıplarına neden oluyor. Çok uluslu şirketlerin sınır ötesi işlemlerde vergi düzenlemelerini ihlal etmesinin neden olduğu yıllık vergi geliri kaybı 500 milyar doları aşıyor. Bu büyük rakamın kimin kasasında olması gerektiği konusunda uluslararası bir standart olmadığı için, konu sıklıkla politik bir mücadele aracı haline geliyor. Uluslararası şirketler üzerinden yürütülen vergi veya ticaret savaşı risk sıklıkla tekrarlanması bundan. Özellikle ABD bunu; Çin başta olmak üzere rakip ülkelere karşı baskı aracı olarak kullanmaktan çekinmiyor.
OECD’nin 2012’den bu yana üzerinde çalıştığı düzenleme çalışmaları 140 ülke arasındaki müzakereleri koordine ettiği için ağır ilerliyor. Uluslararası anlaşma ile oluşturulacak yasal bir zemin, çok uluslu şirketlerin kârlarını ‘vergi cenneti’ olarak adlandırılan İrlanda, Lüksemburg, İsviçre, Monako, Cayman Adası, Jersey Adaları ve Bahamalar gibi adreslere kaydırmasının önüne geçebilir. Vergilerin adil olarak paylaşılmasına kapı aralayabilir. Küresel ortak talep; özellikle dijital ekonomi devlerinin vergilendirilmesi ve büyük firmaların vergi kaçırmalarının önlenmesidir.
Yeni ABD yönetiminin bu konudaki açıklamaları ‘vergi oyunu’na son vermeye dair umutları arttırsa da politik olarak nasıl bir yöntem izleneceği net değil. Hazine Bakanı Janet Yellen; nisan ayı başında yaptığı açıklamada, G20 ülkeleriyle birlikte küresel asgari kurumlar vergisi üzerinde çalıştıklarını açıkladı. ABD Hazine Bakanlığı da geçen ay yaptığı açıklamada uygulanacak oranının en az yüzde 15 olması gerektiğini bildirdi. Bu öneri; daha önce OECD müzakerelerinde görüşülen yüzde 12,5 oranının üzerinde. Ancak Almanya ve Fransa gibi ülkeler, asgari yüzde 21 vergi uygulanmasını öneriyor.
Bu konudaki uzlaşmanın sağlanamaması Facebook, Apple, Amazon ve Google gibi dünyanın en büyük dijital şirketlerinin işine geliyor. Bu belirsiz alanda vergi kaçırmalarına devam etmelerine imkân sunuyor. Çok uluslu şirketlerin karları konusunda ülkelerin tek taraflı olarak farklı uygulamalara gitmesi, uzlaşmayı zorlaştırabilir. Ancak her şeye rağmen dünya bunu başarırsa; çok uluslu şirketlerin kârlarını ve gelirlerini vergi oranının düşük olduğu ülkelere kaydırılması zorlaşacak.
Küresel adil vergi çalışmasının önce G7 ülkeleri grubunda uygulanması işi kolaylaştırabilir.
En gelişmiş yeni ekonomi arasındaki bir mutabakat; küresel bir anlaşmanın önünü açar. Böyle bir kararın G20 ülkelerinin tamamında uygulanması zor olmaz. Çünkü; OECD 2012’den bu yana yürüttüğü ‘Matrah Aşındırma ve Kâr Kaydırma Eylem Planı’ çalışmasını G20’nin tavsiyesiyle yürütüyor.
Bu Eylem Planı, uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde çok taraflı çözüm üretme mekanizması oluşturarak vergi mevzuatını tek bir çatı altında toplamayı amaçlıyor.
Çalışmanın anlaşma ile sonuçlanması, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin uluslararası şirketlerden toplayamadıkları vergileri almalarına kapı aralayacak. Bazı ülkeler ise çok uluslu şirketleri çekmenin en iyi yolunu kaybettikleri için zorluklar yaşayabilir.