Küresel tansiyon artıyor mu?
ABD Seçimleri yaklaşıp ve Trump’ın tekrar aday olma ihtimali güçlenirken ABD ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında tansiyonun yeniden yükselmeye başladığına şahit oluyoruz.
Şubat ayında buna delil olarak uluslararası gündeme iki haber bomba gibi düştü.
ABD Gümrüğünde alıkonan AB menşeli araçların hikayesi nedir?
Financial Times, yaklaşık bin adetin üzerindeki Alman menşeli araca, Çin üretimi bir alt bileşenin, zorla çalıştırma karşıtı yasaları ihlal etmesi nedeniyle, ABD limanlarındaki gümrük yetkilileri tarafından el konulduğunu bildirdi.
Alman üreticinin yaptığı açıklamada, gecikmenin Mart ayı sonuna kadar sürebileceği ve sorunun küçük bir elektronik bileşenle ilgili olduğu ve parçalar geldikçe değiştirildiğini söyledi.
ABD’nin, AB menşeli ürünleri gümrükte durdurma sebebi, bahsedilen elektronik ürünün üretilme kaynağının, Uygur Türklerinin çalışma alanı olduğu iddia edilen Batı Çin’deki “Zorla çalıştırma kampları” olmasıdır.
Alman üretici, Pekin'in zorla çalıştırma iddiaları da dahil olmak üzere çoğunlukla Müslüman azınlıklara yönelik muamelesinin uluslararası kınamalara yol açtığı Sincan'daki varlığı nedeniyle ABD'li ve Avrupalı politikacıların ve insan hakları gruplarının eleştirilerine maruz kalmakta.
Alman üretici ise bu konuda, kendisi tarafından yakın zaman evvel yaptırılan bir denetimde, Birleşmiş Milletler standartlarına göre zorla çalıştırma veya çocuk işçi çalıştırma düzenlemelerinin ihlal edilmediği iddiasında.
Bu konuda iddiaların da savunmaların da gerçekliğini tam olarak bilme imkânımız yok.
Ancak Avrupalı bir üreticinin kullandığı Çin parçaları nedeniyle ABD gümrüğünde mallarının durdurulması ve el konması çok önemli bir konu.
İkinci bomba: İlk kez bir finans şirketi yaptırım listesinde!
İhtilafa sebep olan ikinci konu ise; Pentagon'un Pekin merkezli bir özel sermaye ve risk sermayesi şirketinin Çin ordusunun askeri yatırımlarına know-how sağlamak üzere önemli işlev gördüğü iddia edilmesi ve bu nedenle yaptırım listesine eklenmesidir.
Yaptırım listesi daha önce sadece teknoloji şirketleri ve üreticilerden oluşuyordu.
Küresel Düzen Savaş ile kurulur!
Dünya düzenimizin II. Dünya Savaşı ile kurulduğunu unutmamak lazım. Yumuşak ama etkili güç olarak “Dolar” hakimiyeti işte bu zaman kurulmuştu.
Her ne kadar “Dolar” yumuşak güç işlevini görse de ardında askeri gücün varlığı onu ayakta tutmaktadır. Dolayısıyla günün sonunda silahın ve cesaretin kadar ekonomik gücün ve egemenliğin var.
Küresel güç değişimlerin ve risklerin arttığı bu dönemde Türkiye’nin ihtiyaçları da bu bakış açısıyla karşılanıyor.
Erdoğan’a minnettarız. Gururluyuz!
“Sahada gücü olmayanın masada sözü olmaz” denir.
Batı’nın tüm ekonomik ve güvenlik yaptırımlarına rağmen Erdoğan’lı Türkiye zor şartlar altında iha, sihalara ek olarak Milli Muharip Uçağımız KAAN’ı üretip ilk uçuşunu yaptırmayı başardı.
Erdoğan küresel manzarayı gayet iyi gözlemliyor ve attığı kararlı adımlarla milli güvenliği sağlamakta büyük fedakarlıklar ile başarılar elde ediyor.
Her noktada çatışma risklerinin yükseldiği, “New World Order” diye isimlendirilen “Yeni Dünya Düzeni’nin” kapımızı çalacağı vakte Türkiye hazırlanıyor. Atılan bu askeri adımların ekonomik sonuçları da elbette yüksek olacaktır.