Küresel sahnede yükselen güç: Hindistan
Güçlü ekonomisi, genç nüfusu ve ekonomik büyüklüğüyle dikkat çeken Hindistan, yıllar içinde ekonomik olarak önemli ölçüde ilerleme kaydetti. Hızla büyüyen ekonomisi ve geniş demografik avantajları göz önüne alındığında, Hindistan küresel bir güç olma potansiyeline sahip. Kısa süre önce İngiltere’yi geçerek dünyanın en büyük beşinci ekonomisi olan Hindistan’ın 2030’a kadar üçüncülüğü elde edeceği tahmin ediliyor.
Güney Asya’da yer alan ve Nisan 2023 itibarıyla 1 milyar 425 milyon 775 bin 850 kişilik nüfusa ulaşarak dünyanın en kalabalık ülkesi olan Hindistan, yüzölçümü bakımından dünyanın yedinci büyük devleti konumunda yer alıyor. 28 eyalet ve 7 birlik bölgesinden oluşan Hindistan’da kırsal kesimde yaşama oranı gelişmiş diğer Asya ülkelerine göre çok yüksek, halkın yüzde 66,9’u kırsal yerleşim yerlerinde yaşıyor. Her yıl yaklaşık 10 milyon kişinin işgücüne katıldığı ülkede çalışan nüfusun yüzde 60’ı tarım sektöründe istihdam ediyor. İki farklı yapıya sahip olan Hindistan ekonomisi, bir yanda modern ve küresel rekabet gücüne sahip bilgiye dayalı hizmetler sektörüne, diğer yanda ise tarım sektörüne dayanıyor.
2019-2021 yıllık reel büyüme verilerine bakıldığında Hindistan ekonomisinin 2019’da yüzde 3,7 büyüme, 2020’de yüzde 6,6 küçülme kaydettiği, 2021 yılında ise yüzde 8,7 oranında büyüdüğü görülüyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) göre, Çin’i gölgede bırakacağı tahmin edilen Hindistan’ın 2023’te yüzde 6, Çin’in yüzde 5,4 büyümesi beklenirken, küresel ekonominin yüzde 2,7 büyüyeceği öngörülüyor. OECD’ye göre, Hindistan’daki ekonomik büyümenin bu yıl ve gelecek yıl Çin’i geride bırakması bekleniyor.
BRICS, IBSA (Hindistan-Brezilya- Güney Afrika), Güney Asya Bölgesel İşbirliği Örgütü (SAARC) ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi birçok önemli grupta yer alan Hindistan’ın, Rusya, Brezilya ve Çin (BRIC) ile Meksika, Endonezya, Nijerya ve Türkiye (MINT) beraber 2050’li yıllarda dünyanın ekonomik kaderini tayin edecek başlıca ülkelerden biri olacağı tahmin ediliyor.
- İstikrarlı ekonomisi ile her yıl büyüme kaydeden Hindistan ve Türkiye arasındaki ikili ticaret 2018-2021 yılları arasında 8 milyar dolardan 10 milyar dolara yükseldi.
Hindistan ekonomisi istikrarlı bir şekilde büyüyor
25 trilyon 464,5 milyar dolarlık milli geliri ile 2022 yılında da en büyük ekonomi konumunu sürdüren ABD’yi, 18 trilyon 100 milyar dolarlık GSYH ile Çin, 4 trilyon 233,5 milyar dolarla Japonya izledi. Sıralamada daha sonra 4 trilyon 75,4 milyar dolar GSYH ile Almanya, 3 trilyon 386,4 milyar dolarla Hindistan, 3 trilyon 70,6 milyar dolarla İngiltere ve 2 trilyon 784 milyar dolarla Fransa geldi. 10 yıl önce, Hindistan büyük ekonomiler arasında 11. sırada yer alırken, İngiltere beşinci sırada yer alıyordu. Dış politikasındaki dönüşümün bir benzerini ekonomisinde de gerçekleştiren Hindistan, büyük ekonomiler arasında 5. sırada yerini aldı.
Hindistan ekonomisinin 1991 yılına kadar aşırı korumacı politikalar üzerinden şekillendiğini ifade eden İstanbul Kent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayça Can Kırgız, Hindistan’ın 1991’de yaşadığı ödemeler dengesi krizi sonrası kademeli olarak liberal ekonomiye geçme kararı aldığını söylüyor. 1995’te Dünya Ticaret Örgütü'ne üyeliği gerçekleşen Hindistan'ın Özellikle 1998 sonrası hızlandırılan reformlar ile birlikte kamu tarafından işletilen birçok sektörde özelleştirmeler yaptığını, doğrudan yabancı yatırımların önündeki kısıtlamaları kaldırdığını ve aynı zamanda dış ticareti canlandırmak amacıyla da gümrük tarifelerinde indirimler yaptığına dikkat çeken Kırgız, “Bu gelişmelerin sonucu olarak da son 20 senelik süreçte Hindistan yıllık ortalama yüzde 5.8 büyümeyi başardı. Bir ülkenin bu kadar uzun süreçte bu ortalamayı yakalayabilmesi büyüme istikrarını göstermesi açısından da önemli” diye belirtiyor.
Jeopolitik konumunun yanı sıra Hindistan’ın ekonomik ve demografik temelleri ülkeye olan ticari ilgiyi artırıyor. Ekonomi ve İş Araştırmaları Merkezi’nin analizine göre, büyümesini sürdürebilirse Hindistan 2026 yılında dünyanın en büyük dördüncü ekonomisi olarak Almanya’yı geçecek ve 2032’de Japonya’yı geride bırakarak 3. sıraya yükselecek.
Son 10 yıldır Hindistan ekonomisi ciddi bir yükseliş ivmesi yakaladı. Hindistan’ın bu yükselişinde kendi iç dinamikleri büyük insan gücü ve yönetimin aldığı kararların önemli roller oynadığını belirten Tayvan Ulusal Chengchi Üniversitesi, Doğu Asya Enstitüsü, Misafir Öğretim Üyesi Dr. Ümit Alperen, Hindistan’ın satın alma paritesi açısından 9 trilyon doları aşan varlığı ile ABD ve Çin’in ardından üçüncü en büyük ekonomi olduğunu söylüyor.
Çin'i güvenli bulmayan yatırımcı Hindistan'a gidiyor
İşgücü, yatırım büyüklükleri, tüketimin devasalığı gibi konuların üzerinde durulması gerektiğini söyleyen Alperen, bütün dünyanın buradaki gelişmeleri yakından takip etmek zorunda hissettiğini belirtiyor. Pandemi ile hızlanan süreçte Çin ekonomisinin yeni normaline hazırlanırken, Hindistan ekonomisinin istikrarlı bir şekilde büyüdüğüne dikkat çeken Alperen, Çin ekonomisinin artık belirli bir doygunluğa ulaştığını ve eskisi gibi yüksek büyüme oranlarının beklenmemesi gerektiğini söylüyor.
Ekonomik olarak belirli bir seviyenin üzerine çıkıldığında sosyo- ekonomik yapının da değiştiğini ifade eden Alperen, “Çin ucuz işgücü açısından öne çıkıyordu. Fakat artık Çin’in nüfusunun şehirleşmesi ile birlikte nüfusu azalmaya başladı. İleriki süreçte işgücünde sıkıntı çekebilir. Çin iş gücü olarak göç alan bir ülke de değil. Nüfusun azalması demek ülkenin yaşlanması anlamına geliyor. İşgücü kaybı aynı zamanda sosyal harcamaların, sağlık harcamalarının artması anlamına geliyor” diyor.
Hindistan’da ortalama yaş 28 iken, Çin’de 38’in üzerinde yer alıyor. Yaşlı bir ülke kategorisinde görebileceğimiz Japonya’da ise 48. Hindistan’ın bu anlamda Çin’den çıkan emek-yoğun sektördeki yabancı yatırımları çekebilme potansiyeli olan bir ülke olduğunu belirten Alperen, Çin-Batı arasında sorun yaşandıkça kendini Çin’de güvende hissetmeyen, risklerini farklı sepetlere paylaştırmak isteyen sermayenin Hindistan’a gittiğini ve son dönemde özellikle Endonezya, Vietnam gibi Güneydoğu Asya ülkelerine giren sermayede bir artış söz konusu olduğunu söylüyor.
Hindistan yabancı yatırım girişinde Çin'i geçti
Hindistan’da doğrudan yabancı yatırım miktarının dinamik ve istikrarlı bir profil sergilediğini ifade eden Kırgız, doğrudan yabancı yatırım miktarının 2022 yılı itibari ile 70 milyar dolar seviyelerini geçtiğini söylüyor. Kırgız, küresel resesyon, büyüme endişeleri bu rakamlarda göreceli bir yavaşlamayı getirebileceğini fakat Hindistan açısından gelecekten beklentilerin yüksek olduğunu belirtiyor.
Çin’e gelen doğrudan yabancı yatırım girişi azalırken, Hindistan’a giren yabancı yatırımın artış eğiliminde olduğuna dikkat çeken Kırgız, pandemi ile birlikte tedarik kaynaklarını çeşitlendirmek isteyen ülkeler için Hindistan’ın ilk tercih edilen ülkelerden olduğunu ve Hindistan pazarının büyüklüğünün ülkeye giren doğrudan yabancı yatırımlar için bir avantaj oluşturduğunu söylüyor.
- Dünya Bankası’nın verilerine göre, iş yapabilme sırası açısından 2019’da 190 ülke arasında 77. sırada yer alan Hindistan 2020’de 63. sıraya yükseldi.
Kırgız, bu durumu Hindistan’ın dış dünyaya kendisini açması ve iş yapmanın daha da kolaylaşacağı anlamına geldiği şeklinde yorumluyor.
Türkiye-Hindistan arasındaki ticaret hacmi 12 milyar doları aştı
Son 20 yılda ortalama 5.8 büyüme başarısı yakalayan Hindistan, büyük bir üretici ve sanayici bir ülke konumunda yer alıyor. Hindistan hem önemli bir üretici hem de önemli bir tüketici konumunda olduğundan Türkiye’nin buradaki fırsatları iyi değerlendirmesi gerektiğini ifade eden DEİK/Türkiye-Hindistan İş Konseyi Başkanı Hülya Gedik, iki ülke ekonomisinin birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğu ve Türkiye’nin Hindistan’dan ithal ettiği ürünlerle ihracatına katkı sağladığını söylüyor. 2022 yılında Türkiye’nin Hindistan’a olan ihracatının 1,637 milyar dolar, ithalatının ise 10,697 milyar dolar olduğuna dikkat çeken Gedik, “Ticaret hacmimizi oluşturan sektörlere bakıldığında verdiğimiz ticaret açığının ana kısmının petrol ürünleri kaynaklı olduğu görülüyor. Ticaret açığının dengeli ve ticaretimizin sürdürülebilir bir konuma gelmesi konusu bizler için önemli. Türkiye ve Hindistan arasındaki ticaretin, al–ver dengesinde Hindistan lehine işleyen ekonomik ilişkilerin daha dengeli hale gelmesi ve Türkiye lehine göstergelerin artması için DEİK/Türkiye – Hindistan İş Konseyi olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Var olan ticaret açığımızın Türkiye lehine olumlu seviyelere ulaşması konusunda sektör odaklı bir yaklaşım geliştirilmesini önemli buluyoruz” diyor.
Hindistan’ın hızla alım gücü artan orta sınıfı ve tüm bölgelerine yayılan şehirleşme eğilimi göz önünde bulundurulduğunda yatırım ilişkileri tesis eden firmalar için büyük fırsatlar yaratması kuvvetle muhtemel. Türk yatırımcılar için farklı alanlarda çeşitli fırsatlar bulunuyor. Dünyada birçok ilaç ham maddesi Hindistan’da üretiliyor ve sağlık sektöründe fırsatların var olduğunu söyleyen Gedik, Türk yatırımcılar tarafından özellikle en çok yatırım yapılan alan olan yer hizmetleri ve havalimanı işletmeciliğinde önemli iş birliklerinin yaşandığını, yine çok sayıda metro, köprü, tünel yapımı ve inşaat projelerine başarıyla imza atan Türk müteahhitlik firmalarının önemli bir yere sahip olduğunu ifade ediyor. Şehirleşmenin hızla artması nedeniyle inşaat sektöründe de büyük fırsatlar yarattığına dikkat çeken Gedik, 2030 yılı tahminlerine göre ülkede 900 milyon kişinin kentli nüfusa dâhil olmasının beklendiğini söylüyor.
- Hindistan'da gıda arz güvenliğine yönelik atılan mali ve ekonomik adımlar neticesinde gıda sanayi ürünlerinde ciddi bir talep ortaya çıktı. Bu durum Türkiye’den Hindistan’a ihracatın artırılması noktasında önemli bir fırsat yarattığını dile getiren Gedik, bilişim sektörünün Hindistan’da giderek önem kazandığını ve bu alanda da iş birliği fırsatlarının arttığını ifade ediyor.
“Ülkede teknolojik dönüşümlerin, internete erişimin artmasıyla birlikte e-ticaret sektörünün büyüdüğünü de görüyoruz. Yine Türk tarım ürünlerine Hindistan’da bir ilgi olduğunu biliyoruz. Bu kapsamda kuruyemiş ve kuru meyve sektörümüzün Hindistan’da daha çok tanınması gerekiyor” diyen
- Gedik, Hindistan’da tekstil ve tarım makinelerine talebin olduğunu ve yeşil teknoloji konusunda da Türkiye ile iş birliği yapmak isteyen firmaların bulunduğunu dile getiriyor.
Gedik, Çelebi, Gülermak, Arçelik, Eczacıbaşı VitrA gibi geniş ölçekli Türk firmalarının Hindistan’a gerçekleştirdikleri yatırımlardaki başarı hikâyeleri Hindistan’a yalnızca ticaret hacminin artırılması odaklı bakılan bir ülke olarak değil, yatırım ve işbirliği imkânları çerçevesinde analiz etmenin daha yararlı olacağını söylüyor. Hindistan hükümetinin üreticilere yönelik ‘Hindistan’da Üret’ (Make in India) yaklaşımı da üretici ve yatırımcıları ülkeye çektiğini ifade eden Gedik, Türkiye ve Hindistan’ın Afrika’da farklı coğrafyalarda 3. ülkelerde ortak projeler yürütebileceğini, bu potansiyelin de değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.