Küresel ısınma değil iklim krizi
Birleşmiş Milletler iklim paneli raporu’na göre, iklim değişikliği konusunda geri dönülemeyecek noktaya, düşündüğümüzden çok daha yakınız. Alarmı dikkate alan The Guardian gazetesi, bu hayatı mesele ile ilgili haberlerinde artık ‘küresel ısınma’ yerine ‘iklim krizi’ ifadesini kullanma kararı aldı.
İklim değişikliğinin nedeni biz insanlarız. Bunu da büyük ölçüde fosil yakıtları yakarak gerçekleştiriyoruz. Sıcaklıkların artması, sadece havanın ısındığı anlamına gelmiyor. Dünyanın karmaşık bir iklim sistemi var. Ortalama küresel sıcaklıkta küçük bir artış bile, birçok tehlikeli yan etkisi olan büyük değişikliklere neden oluyor. Bir derece, sıcaklıkta büyük bir artış gibi durmayabilir ama binlerce insan için yaşam ile ölüm arasındaki fark anlamına geliyor.
18. yüzyıldan önce atmosferimizin içerdiği karbondioksit oranı yaklaşık milyonda 280 partiküldü. Bu sayı sanayi devrimi sonrası özellikle 1750’li yıllardan itibaren, hız kazanan insan faaliyetleri etkisiyle atmosferin yapısı değişti ve sera gazı emisyonları arttı. Şu anda fosil yakıt kullanımını gerektiren sistemden dolayı atmosferdeki karbondioksit oranı milyonda 410 partikülün üzerine çıkmış durumda. Üstelik fosil yakıt kullanımının dünyada yayılmasıyla birlikte, atmosferdeki karbon miktarı hızla artmaya devam ediyor.
Sonuç olarak, iklim değişikliğini de içerisine alan ekolojik sorunlar yumağı sürekli daha fazla büyüyerek içinden çıkılamaz bir hal alıyor. Belki de bu sorunun büyümesinin sebeplerinden birisi de soruna verilen isimdir.
The Guardıan haber dilini neden değiştirdi?
1821 yılından beri faaliyetini sürdüren The Guardian gazetesi artık iklim değişikliği ile ilgili haberlerinde daha net ifadeler kullanabilmek adına haber dilinde bazı değişikliklere gitti. Gazetenin haber yazım standartlarını düzenleyen stil rehberinde yapılan değişikliklere göre bundan sonra ‘iklim değişikliği’ yerine ‘iklim krizi’ifadesini kullanmaya karar verdi. ‘Küresel ısınma’ yerine ısınmanın kendiliğinden değil insan kaynaklı olduğunu vurgulayan ‘küresel ısıtma’ ifadesi, iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğunu düşünmeyen insanlar için kullanılan ‘iklim şüphecisi’ ifadesi yerine ise ‘iklim bilimi inkarcısı’ ifadesi kullanılmasına karar verildi. Gazete daha güçlü bir dil kullanarak hem çevre konusunda insanlığın karşı karşıya olduğu zorlukları daha açık biçimde anlatmayı, hem de daha duyarlı bir tavır takınmayı hedefliyor.
The Guardian Genel Yayın Yönetmeni Katharine Viner yaptığı açıklamada, “Bilimsel açıdan net olurken bir yandan da okurlarımızla bu önemli konuda açık bir iletişim kurmak istiyoruz. ‘İklim değişikliği’ ifadesi kulağa edilgen ve nazik geliyordu. Oysa bilim insanları bunun insanlık için bir felaket olduğundan bahsediyor” dedi.
Çevre konusunda insanlığın karşı karşıya olduğu sorunları anlatırken daha net ve açıklayıcı bir dil kullanmaya karar veren yayının internet sitesindeki hava durumu sayfasına da atmosferdeki karbondioksit oranını gösteren bir bölüm eklendi. Okuyucular bu sayede geçtiğimiz yıl aynı gün atmosferde bulunan karbondioksit miktarı ile güncel miktarı da karşılaştırabiliyor.
İngiliz profesör Richard Betts Aralık ayında BM iklim değişikliği zirvesinde yaptığı konuşmada, “küresel ısınma” yerine “küresel ısıtma” ifadesinin kullanılmasının teknik olarak daha doğru olacağını söyledi. Çünkü ilk ifade dünyanın sanki kendiliğinden ısındığını ima ederken, ikinci ifade de bu durumun arkasında insanların eylemlerinin olduğunu belirtiyor.
‘İklim krizine' ifadesine tam destek
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, geçtiğimiz Eylül ayında yaptığı bir konuşmada “iklim krizi” terimini kullanarak çevresel sorunlara dikkat çekti. Guterres, konuşmasında, dünyanın varoluşsal bir krizle karşı karşıya olduğunu belirtti. İklim krizi terimini kullananlar arasında Avrupa Birliği üyeleri, iklim bilimci Prof. Hans Joachim Schellnhuber, Angela Merkel’in eski danışmanı ve Papa da bulunuyor.
İklim krizine dikkat çekmek adına yapılan terminoloji değişikliğine destek verenler arasında İngiliz siyaset dünyasından isimler de yer alıyor. İngiliz İşçi Partisi, “iklim değişimi” yerine “iklim buhranı” terimini kullanmaya başlayacağını açıkladı.
Dünya çapında okullarda iklim krizine dair eylemlerin yapılmasını teşvik eden Greta Thunberg adlı İsveçli genç aktivist de kendi Twitter sayfasında yaptığı paylaşımlar aracılığıyla bu konuya dikkat çekti. Thunberg, “2019’dayız. Artık lütfen iklim değişimi terimini kullanmayı bırakıp gerçekleri dile getirelim: iklim yıkımı, iklim krizi, iklim buhranı, ekolojik yok oluş, ekolojik kriz, ekolojik buhran” ifadelerini kullandı.
Bir derecelik ısınmanın bedeli çok ağır
Bir derecelik ısınma halihazırda gezegenin dört bir yanında yıkıcı etkilere yol açmış durumda. Küresel ölçekte hububat verimleri yüzde 10 azaldı. Bunun nedeni iklim değişikliğine bağlı olan aşırı sıcak dalgalar ve seller. Bunun sonucunda açlık artıyor ve kıyılara yakın yerlerde yaşayan insanlar yaşadıkları yerlerden ayrılmak zorunda kalıyor.
Son yıllarda iklim değişikliği biliminde hızlı gelişmeler kaydedildi. Artık bilim insanları, iklim değişikliğinin birçok aşırı iklim olayına veya diğer olaylara katkısını kesin bir şekilde saptayabiliyor İklim değişikliğinin temel gerçekleri ise acı verici. Isınmanın 2°C’nin altında kalması için fosil yakıt rezervlerinin yüzde 80’inin yerin altında kalması gerekiyor.
2030’a kadar karbon emisyonunun yarıya indirilmesi gerekiyor
Geçtiğimiz Ekim ayında bilim insanları, karbon emisyonunun 2030’a kadar yarıya indirilmemesi durumunda insanları kuraklık, seller, aşırı ısınma ve açlık gibi pek çok büyük felaketin beklediğini belirtti. Mayısta, dünya çapında birçok bilim insanı, insanlığın vahşi tabiatı imha etme ve ekosistemleri yıkmanın yarattığı sonuçlar nedeniyle dünyanın büyük bir tehlikede olduğunu söyledi.
İngiliz televizyon kanalı ve gazetesi BBC, iklim değişimini genellikle yanlış ele aldıklarını itiraf etti. BBC çalışanları, çevre konulu tartışmalar ve münazaralarda dengeyi korumak için “reddeden” bir tarafa gerek olmadığına karar verdi.