Küresel güney birleşiyor
Gelişmekte olan en büyük ekonomiler grubu BRICS, Güney Afrika'da gerçekleştirilen liderler zirvesinde genişleme kararı aldı. Suudi Arabistan, İran, Mısır, Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Arjantin'in üyeliğe davet kararı, küresel güney olarak adlandırılan batı dışı dünyanın bir araya gelmesi için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Güney Yarımkürede yer almayıp, Asya, Afrika ve Latin Amerika’ya yayılan farklı ülkeleri ifade etmek için son yıllarda çok daha fazla kullanılmaya başlanan küresel güney kapsamındaki ülkeler, uluslararası düzeyde sesini daha çok duyurmaya çalışıyor. Son olarak BRICS çatısı altında, Çin ve Hindistan’ın öncülüğünde bölgesel güçlerin, Batı hegemonyasına karşı güçlerini birleştirmeleri hedefleniyor.
2009’da Goldman Sachs baş ekonomisti Jim O’Neill’in Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in büyüme potansiyelini incelediği makalesinde kullandığı BRIC kısaltmasından ilham alan blok, bir yıl sonunda Güney Afrika’yı da bünyesine katarak BRICS ismi ile anılmaya başladı. Küresel mali krizin ardından bir araya gelen ülkelerin oluşturduğu grup, o günden bu yana Batı’nın ekonomik egemenliğine yönelik bir rakip olarak değerlendirildi ve küresel hasıla pastasından daha fazla pay almaya başladı.
BRICS üyeleri, kendi aralarında ve diğer ticaret ortaklarıyla olan iç ticarette ve finansal işlemlerde dolar yerine yerel para birimlerinin teşvik edilmesi konusunda anlaşmaya varırken, mevcut uluslararası düzende de önemli reformların gerekli olduğunu savunuyor. Örneğin Brezilya Devlet Başkanı Luis Lula da Silva geçtiğimiz aylarda Çin’e yaptığı ziyarette alternatif bir para birimine duyulan ihtiyaçtan bahsetmişti. Ancak BRICS’in şu ana kadar yaptığı tek önemli kurumsal hamle altyapı gelişimini finanse etmek için kurulan Yeni Kalkınma Bankası oldu.
Bugüne kadar BRICS’e 40’tan fazla ülke başvuru niyetini açıklarken, aralarında Cezayir, Venezuela, Endonezya, Filistin ve Vietnam’ın da bulunduğu 16 ülke resmen başvuruda bulundu. BRICS Güney Afrika’da düzenlenen 15’nci zirvesinde ise resmi olarak 6 ülkeye üyelik daveti gönderdiğini duyurdu.
Neden genişleme kararı alındı?
Suudi Arabistan, İran, Mısır, Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Arjantin’i 2024 itibariyle üyeliğe kabul edecek BRICS, böylece Afrika ve Ortadoğu’ya da açılmış oldu. AB ya da bilinen diğer örgütler gibi bir yapısı bulunmayan ve G7 gibi bir forum niteliğinde olan BRICS’in genişleme kararının ardında ise G7’ye yönelik ekonomik ve jeopolitik bir alternatif oluşturmak yatıyor.
İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Betül Gür, BRICS’in küresel ticaretin yüzde 18’ini ve küresel yabancı yatırımların yüzde 22’sini kontrol ettiğini belirterek, grubun 2030’a kadar küresel hasılanın yüzde 50’sini oluşturacağını belirtiyor.
“Yeni üyeler ve üye olmak isteyenler bu büyük pastadan pay almak konusunda oldukça istekliler. Aynı zaman[1]da her birinin BRICS’e sağlayacağı katkı da büyük. Tam bir karşılıklı işbirliği, ortak çıkar buluşması. Bu ülkeleri bir araya getiren şey, soğuk savaş döneminin sona ermesinden sonra ABD hegemonyası altında işleyen tek ayaklı küresel düzene karşı siyasi ve ekonomik bir alternatif oluşturmak” şeklinde konuşan Gür, grubun Çin liderliğinde, G7 ülkelerine ve sistemin temel kurumlarına karşı bir alternatif olarak birleşmek ve genişlemek arzusunun yükseldiğini belirtiyor.
Gür’e göre BRICS’in üyeler açısından çekiciliği, ekonomik potansiyelinden ve özellikle gelişmekte olan ülkeler arasında Batı merkezli sisteme güçlü bir alternatif olma rolünden kaynaklanıyor. “Bloğun başını çeken Çin, Bir Kuşak Bir Yol Projesi ile yeni bir ekonomik ve ticari ağ kurdu. Proje çerçevesinde Doğu Afrika’da özellikle lojistik anlamda yatırımlar ve anlaşmalar yaptı, yapıyor. G7 bloğunun temel kurumlarına alternatif uluslararası kurumları çoktan oluşturma girişimlerini başlatmıştı” şeklinde görüş bildiren Gür, Çin’in ekonomik gücü ile dünya ekonomisini etkileme yeteneğine sahip olduğunu vurguluyor.
BRICS enerji hatlarına hükmedebilir
BRICS’in genişlemesi, küresel GSYİH’de grubun payının yüzde 36’ya, küresel ihracatta ise yüzde 25’e ulaşması anlamına geliyor. Ayrıca genişleme ile beraber grup, küresel petrol üretiminin yüzde 43’ünü, dünya nüfusunun ise yüzde 46’sını temsil edecek.
Farklı siyasi, coğrafi ve ekonomik koşullara sahip 5 benzemezden oluşan BRICS’in genişleme kararı enerji piyasaları açısından da etkiler ortaya çıkaracak. Yeni üyelerin katılımı ile beraber BRICS dünyanın en büyük 10 petrol üreticisinden 6’sını ve dünyanın en büyük doğalgaz rezervlerine sahip 10 ülkeden 5’ini kapsayacak.
Büyük bir petrol üreticisi olan Suudi Arabistan’ın üretiminin önemli bir kısmı halen Çin ve Hindistan’a giderken, yeni üyelerin kabulü petrol ihracatı için ek pazarlar yaratılması anlamına geliyor. Ayrıca BRICS’e resmi olarak başvuruda bulunan Cezayir, Kazakistan ve Venezuela’nın da birliğe dâhil olması BRICS’in enerji piyasalarının yüzde 90’ına yakınını kontrol etmesini sağlayacak.
Dünyanın en büyük ikinci gaz rezervlerine ve Ortadoğu’daki petrol rezervlerinin dörtte birine sahip olan İran, uzun süredir Batı ambargolarına maruz kalmış bir ülke olarak, Batılı olmayan güçlerle ekonomik ve siyasi bağlarını güçlendirmek amacıyla BRICS’e üye olmak istiyor. Rusya ile son yıllarda önemli askeri ortaklıklar kuran İran, ayrıca Çin ile ekonomik ilişkilerini de geliştirdi. Diğer BRICS üyeleri ile ticaretini de artıran İran, ekonomik sıkıntılar yaşadığı bir dönemde Çin’e sattığı ucuz petrol ile ayakta kalmayı başardı.
BRICS’in davet gönderdiği bir diğer ülke BAE ise Batı’nın önemli müttefiklerinden biri. Gruba katılmanın Batı ile ilişkilerini etkilemeyeceğini belirten yöneticiler ise BRICS’e dâhil olmayı ticareti geliştirmek için bir fırsat olarak gördüklerini dile getiriyor.
Brezilya ve Meksika'dan sonra Latin Amerika'nın üçüncü büyük ekonomisi olan Arjantin ise BRICS içerisinde Hindistan ve giderek daha çok ticari ilişkileri olan Çin tarafından destekleniyor. Arjantin, aynı zamanda temiz enerji dönüşümü konusunda büyük öneme sahip lityumun en önemli üreticilerinden biri durumunda. BRICS’in yeni genişleme kararı ile Mısır ve Etiyopya’yı üyeliğe davet etmesi ise küresel deniz ticaret yolları açısından önem taşıyor.
G20’den de genişleme adımı
Geçtiğimiz ay Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de gerçekleşen G20 Zirvesi’nde BRICS’in genişleme kararının etkileri de ortaya çıktı. Buna göre daha önce gözlemci statüsünde bulunan Afrika Birliği, asil üye konumuna yükseltildi. Böylece 55 üye devletten oluşan Afrika Birliği, daha önceden tam üyeliğe sahip tek bölgesel blok olan Avrupa Birliği ile aynı statüye sahip oldu. Afrika'nın küresel jeopolitikteki rolü üzerinde önemli sonuçlar doğurabilecek bu karar ise bu yılın ocak ayında Afrika kıtasındaki 55 ülkenin çoğunun katıldığı ‘Küresel Güney'in Sesi’ zirvesi ile gündeme geldi.
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğr. Görevlisi Diren Doğan da Afrika Birliği’nin G-20’ye üye olmasını, daha önceki zirvelere kıyasla sonuçları bakımından küresel sisteme uzun vadeli etkileri olan BRICS ve G-20 zirvelerinin bir sonucu olduğuna vurgu yapıyor. Bu durumun BRICS’e bir yanıt olup olmadığı sorusuna, BRICS üyelerinin tamamının aynı zamanda G-20’de de temsil edildiği ve iki oluşumun farklı mekanizmaları temsil ettiği şeklinde yanıt veren Doğan; 55 üyeli Afrika Birliği’nin G-20’ye dâhil olmasını BRICS’e bir yanıtın ötesinde; Afrika kıtasının yükselişi ve gerek doğal kaynakları gerek genç nüfusu gerekse iş gücü bakımından gelecek vadeden bir bölge olmasından kaynaklandığını belirtiyor.
“G-20’nin kuruluş amacının, kurulduğu dönemde, küresel ekonomik sistemin ilk 20 ülkesiyle istişare mekanizmaları oluşturmak olduğu düşünülürse, gün geçtikçe yıldızı parlayan ve küresel ekonomide payı artan bir Afrika kıtasının G-20’ye dâhil edilmesi BRICS’in jeopolitik ve jeo-ekonomik hedeflerinden daha büyük bir amacı içermektedir” şeklinde konuşan Doğan, son gelişmeler ışığında BRICS’in “Batı’ya karşı bir oluşum” halini aldığı şeklindeki yorumların karşısına G-20’nin konumlandırılması durumunda G-20’nin, Afrika Birliği’ni bünyesine dâhil ederek BRICS genişlemesine yanıt verdiği şeklinde doğru orantılı bir çıkarımın yapılmasının da mümkün olduğunu sözlerine ekliyor.
Yeni üyeler BRICS'e önemli katkılar sağlayacak
Suudi Arabistan Asya pazarına petrol ihraç ediyor. Dünyanın en büyük petrol ihracatçılarından olan bu ülkenin BRICS ortak para birimi ile petrol ihracatı yapmaya başlayacak olması muhtemel bir olasılık. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de Suudi Arabistan'la birlikte en yüksek petrol rezervine sahip ülkelerden biri. Üstelik BAE'nin enerji dışında da yatırım hamleleri bulunmakta. Etiyopya BRICS'in yeni hedefi olan Afrika coğrafyasının en yoğun nüfuslu birkaç ülkesinden biri.
ABD tarafından yaptırımlar yoluyla küresel piyasalara erişimi engellenen İran da büyük bir nüfus hacmine, ayrıca petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip. Ekonomik kıskac altında bırakılan İran'ın üyeliği, hem iktisadi hem diplomatik olarak ABD'ye karşı bir zafer. Bir Kuşak Bir Yol projesi de göz önüne alındığında, Mısır'ın Süveyş Kanalı nedeniyle Asya, Avrupa, Afrika bağlantı noktasında olması, Mısır'a oldukça stratejik bir rol vermektedir. Arjantin'in BRICS üyesi Çin ve Brezilya ile yakın ilişkileri var. Gıda güvenliğinin ve güvencesinin öneminin arttığı günümüzde dünya nüfusunun hâlihazırda yaklaşık yüzde 40'ını oluşturan BRICS açısından, küresel tarım ürünleri ihracatında 8'nci sırada yer alan Arjantin'in önemi göz ardı edilemez. Üstelik Arjantin başvuru değil, davet üzerine bloğa dâhil olan bir ülke.
Dönemin ruhunu yansıtan bir genişleme
BRICS'in genişlemesini dönemin ruhunu yansıtan bir genişleme olarak değerlendirmek gerekiyor. Küresel sistemin dönüşmekte olduğu artık herkesin dillendirdiği bir gerçeklik. Bu noktada BRICS, kuruluşundan itibaren, başta ekonomi ve yönetişim olmak üzere her alanda ortak kalkınmayı, çok kutuplu bir dünya düzenini, küresel yönetişimde sistemin tepesindeki elitlerden ziyade sistemin tüm paydaşlarının yer aldığı, dayanışma içerisinde bütünleşik bir sistemin varlığını amaçlayan söylemler geliştirmiştir. Bu tarz söylemlerin paralelinde faaliyetlerini yürüten mekanizma için genişlemenin gidişatını belirleyen en önemli noktalardan biri de şüphesiz ki BRICS içerisindeki aktörlerin bizzat kendisidir. Bugün dikkatleri çeken bir yapı olan BRICS'in şöhreti, onun kurumsal kabiliyeti veya küresel sorunlara getirdiği etkili çözümlerden değil, adını oluşturan üye ülkelere yönelik uluslararası toplumda gün geçtikçe artan ilgiden kaynaklanmaktadır.
Başta Çin, Hindistan ve Rusya olmak üzere BRICS üyesi her ülke kendi bölgesinde görece güçlü pozisyonlara sahip ülkelerdir. Hâlihazırda BRICS kavramını bu derece parlatan husus da bizzat bu ülkelerin birbirleriyle yaşadıkları uyuşmazlıkları bir kenara bırakarak yeni bir dünya düzeni söyleminde uzlaşmış olmalarıdır. Bu perspektiften bakıldığı zaman BRICS'e dâhil olan yeni üyelerin de benzer beklentilere sahip, küresel belirsizlikler çağından güçlü çıkma gayesi olan ve BRICS'in iç işlerine karışmama, ortak fayda ve eşitlik ilkelerinde kendilerine kolay aidiyet bulan ülkeler olduğunu belirtmek önemlidir. Elbette tam bu noktada yakın zamandaki Ortadoğu açılımını, İran-Suudi Arabistan arabuluculuk görüşmelerini ve 2022 yılında Kuşak-Yol Girişimi'ne dâhil olan Arjantin'i düşündüğümüz zaman yeni üyelerin alımında Çin etkeninin daha baskın olduğu çıkarımında bulunmak da mümkün olacaktır.